11 Kasım 2013 Pazartesi

ELHAMRA NASRİD SARAYI - 2

IX yy.da Sevvar b.Hamdûn el Kaysi tarafından Medînet’ül-hamra adını taşıyan ve kaynaklarda “Ma’kılü’l-hamrâ, el-Kal’atü’l hamra, Hısnü’l-hamrâ” isimleriyle de geçen bir kale inşa ettirdiği belirtilmektedir. Elhamra sarayı adını Arapça Kırmızı “Kızıl” anlamına gelen Elhamra sıfatıyla tanımlanması, inşaatında kullanılan kil harcının kızıla çalan renginden ve güneşin batışı esnasında üzerine düşen kızıl ışınların saray duvarlarına yansımasından dolayı bu ismi almıştır. Elhamra sarayı kuzey ve güney yakasında sulak vadiler bulunan ve doğusundaki Sierra Nevada eteklerindeki tepeciklerce korunan sarp bir yamaç üzerinde duran büyük bir kale görünümünü almıştır. XI. yüzyılın ortalarına kadar terkedilmiş bir vaziyette bulunan Elhamra Kalesi 1052-1056 yılları arasında, Ziri Emiri Badis b. Habbus’un yahudi veziri Samuel b. Nağrile (Nagrello) tarafından tepenin eteğindeki yahudi mahallesini de içine alacak şekilde genişletildi ve yıkık yerleri tamir ettirildi; onarımlar daha sonra Emir Seyfüddevle Abdullah döneminde de (1073-1090) sürdürüldü.
Elhamra ilk olarak askeri bir alan olarak tasarlandıysada zamanla emirlerin yaptırdığı yapılarla muhteşem bir saraya dönüştü. Sarayın çatı, kubbe ve kemerleri ahşaptan yapılmıştır. Elhamra’yı oluşturan çeşitli binaların her birinin ne zaman yapıldığını kesin biçimde tesbit etmek mümkün değildir. Duvarları ve kemerleri örten süslemelerin üzerinde bazı emîr isimlerine rastlanmakta, ancak kullanılan ana maddeyi alçının teşkil etmesi ve bu maddenin çabuk bozulması sebebiyle zaman içerisinde birçok kısmın onarılmış veya tamamen değiştirilmiş olduğunu kabul etmek gerekmekte, dolayısıyla da adları okunan emirlerin binaları yaptıranlar mı yoksa tamir ettirenler mi olduğuna kolaylıkla karar verilememektedir. Bununla birlikte hangi emîrin zamanında hangi binaların ya da kısımların inşa edildiğine dair bazı genel tesbitler yapmak ve bazı varsayımlar ileri sürmek mümkündür. Mesela Salon ve avlu duvarları yüzlerce çeşit geometrik desenlerle süslenmiş seramikler ile örülmüştür. Elhamra’nın hamamları, sıcak ve soğuk su tertibatını birlikte tesis etme noktasında Endülüs’lü mühendislerinin olağanüstü becerilerini ortaya koymaktadır. Banyolar öylesine maharetle onarılmış ki, bunları kullanma esnasında onların bakış açıları kolaylıkla anlaşılabilir. Dinlenme odası, estetik zevke hitap eder biçimde kiremitle örtülmüş ve aydınlatma orada bulunan ve divanların üzerinde yatarak istirahat eden ve dahi yukarı kat daki üstü kapalı koridorlarda icra edilen müziği dinleyen kişinin gözlerini rahatsız edecek derecede fazla ışık almayacak bir düzene göre ayarlanmıştır. Elhamrada tek, çift, üçüzlü, dördüzlü sütunların alt ve üst başları hariç düz, diğer yerleri ince işlemelerle süslüdür.

 Elhamra’nın bugün ayakta kalan bölümlerinin en büyük kısmı I. Yusuf (1333-1354) ve Gani-Billah V. Muhammed (1354-1359) tarafından inşa ettirilmiştir. Sur boyunca dizilen Komares Kulesi (Torre ele Comares) Kadı Kulesi (Torre de Kadi), Tepeler Kulesi (Torre de Picos), Cariye Kulesi’nin (Torre de Cautiva) mimari özellikleri ve tezyinatı, Adalet Kapısı’nın ise “Puerta de Justicia” (1338) tarihli kitabesi, bunların I. Yusuf döneminde Elhamra’ya katılan eserler olduğunu göstermektedir. Saray hamamının yeniden inşası ve Ebü’l-Haccac Kulesi’nin (Torre de Abul Hachach) yapımına I. Yusuf zamanında başlanılmıştır. Elhamra’nın iki önemli birimi olan Aslanlar Avlusu ile “Patio de los Leones”, “Comares”Komares Kasrı’nın inşasına bu dönemde başlanılmıştır. V. Muhammed’den sonra Elhamra’daki mimarlık faaliyetlerinde bir duraklama döneminin başladığı görülmektedir. Bunda, Nasriler’in içeride ve dışarıda birtakım ciddi problemlerle karşı karşıya gelmelerinin ve bu durumun iç istikran sarsmasının büyük payı vardır. Nitekim bütün XV. yüzyıl boyunca Elhamra’ya eklenen tek bina, VII. Muhammed’in (1392-1408) yaptırdığı Prensesler Kulesi’nden ibarettir.

Elhamra sarayının elçiler salonuna açılan on iki aslan sütunlu, fiskıyeli avlusudur. Beni Ahmer Sultanlığı emiri V. Muhammed döneminde 1361–1391 yılları arasında yapımı tamamlanmıştır. Peristil şeklinde bir avludur. Avludaki havuz, beyaz mermerden yapılmış 12 adet aslan figürünün taşıdığı bir su çanağı ile tabanda poligon şeklinde, derinliği az bir su yüzeyinden oluşmaktadır. Fışkıran su sesleri adeta bir musiki harmoniği oluşturur. 124 beyaz sütun mermerden, çanaktan taşan ve aslanların ağzından fışkıran su, ince kanallarla salonlara geçmektedir. Bu kanallar ile avlu dörde bölünür. Aslanlı Avlu’nun dört yanı mermer sütunlu revaklarla çevrilidir. Revaklar tek ve çift sütunludur.Avluda portakal ağaçları “Citrus Sinensis” dikkati çekmektedir. Sütun mukarnas,tavan süslemeleri sarkıt odaları ve çok sayıda hat ile dekore edilmiştir. Salon kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa geden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulade perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Mahkeme salonu olarak adlandırılması su kanallarının ve bahçelerin dört bir kanalı cennetin dört nehirini sembolize ettiği,cennetin giriş kapısı tabiriyle özdeşleştirilmişti.O dönem cennet tasvirlerinin işlendiği palmiye ağaçları ve su fiskiyeleri ile dekore edilerek cennet özlemi dile getirilmeye çalışılmıştır.

Draza bahçesine bakan aynı isimli cumba vasıtasıyla da sarayın ünlü İki Kız Kardeş Salonu’na (Sala de las dos Hermanas) geçilmektedir. Adını döşemedeki damarları iki genç kız figürüne benzetilmiş büyük bir mermer bloktan alan salonun duvarları, Endülüs hat sanatının en güzel örneklerinden olan İbn Zamrak’in şiirlerinden alınma yazılarla tezyin edilmiştir. Tamamiyle mustarip tarzda yapılara, seramik süslemeleri ile tamamlanmıştır. İki kızkardeşler salonu’nun inşasına I. Yusuf (1333-1354) zamanında başlanılmış, Sultan V.Muhammed 1354–1358 yılları arasında tamamlanmıştır. İhtişamlı ve muazzam bir görüntüye sahip bu yapı sarayın diğer bölümlerini birbirine bağlamaktadır. Güneş ışığı’nın pencerelerde yansıması ile yukarıdan aşağıya yansıyan ışığın,duvar renkleri ile birleşmesi sonucu salona mükemmel bir görüntü vermektedir. Sultan’ın I. Yusuf’un iki kızı’nın bestelediği şiirler zamanla salonun duvarlarına işlenmiştir. Hükümdarın özel dairesini teşkil eden bu bölümde yatak odaları bulunmaktadır. İki Kızkardeş Salonu’ndan büyük bir kapı vasıtasıyla güneyde bulunan, çifter sütunlu revaklarla çevrili ünlü Aslanlar Avlusu’na geçilir.
“Mexuar” Meşveret Salonu, Sultan I. İsmail döneminde inşasına başlanılmıştır. Adalet divanı olarak emirlerin ve devlet erkanı’nın iştişare,meşvere yaparak görüş birliğine vardıkları, İdari ve adlî meselelerin görüşüldüğü bölümdür. Meşveret Salonu (Maxuar) ve Komares Kasrı’ndaki (Palacio de Comares) hamam ise I. İsmail dönemine (1314-1325) aittir. Meşveret salonu ve diğer bölümleri Sultan V. Muhammed (1362) döneminde inşasına devam ettirilerek genişletilmiştir. Salon revaklar, işlemeler, seramik süslemeleri ile tam bir mimari ustalıkla yapılmıştır. Meşveret salonu, süslü havuzlu ve seramik süslemeli duvarları olan ufak bir avluya açılır. Bu avlu salonlara açılan ufak bir mescidin avlusudur. Dönemin şairlerinden İbn el-Hatip bestelediği güzel sözler ve şiirler bu oda’nın duvarlarını süslemiştir. 

Elhamra, Kastilya Krallığı’nın 1491′de başlattığı sıkı muhasara sonucu 3 Ocak 1492 tarihinde son Nasri emiri Ebu Abdullah Muhammed b. Ali tarafından Gırnata şehriyle birlikte İspanyollar’a teslim edilinceye kadar geçirdiği iki asırlık tarihi boyunca hiç düşman istilâsına uğramamıştır. Zaptedildiği gün ise kardinal Pedro de Mendoza, Elhamra’nın el-Kasaba bölümünde bulunan Gözetleme Kulesi’ne (Torre de la Vela) ünlü gümüş haçı dikerek İspanya’da İslam hâkimiyetinin tamamen son bulduğunu ilan etti. İspanya tarihinde “Katolik krallar” adıyla bilinen Aragon Kralı Ferdinand ve Kastilya Kraliçesi İsabella çifti, Elhamra’yı “tekrar fethediş” reconquista hareketinin başarıyla noktalanmasını simgeleyen bir zafer alameti olarak muhafaza edilmesi için özel bir gayret gösterdiler.
 1870 yılında Elhamra’nın hukukî statüsü köklü esaslara bağlandı ve millî anıtlardan sayılarak himaye ve bakımı için her yıl devlet bütçesinden muayyen bir payın tahsis edilmesi kararlaştınldı. 1905′te koruma ve bakımı özel bir komisyona verildi; bu komisyon da 1913 yılında görev ve yetkilerini Halk Eğitimi Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir birime devretti. 1985 yılından beri ise Elhamra ile ilgili bütün hizmetler, El Patronato de la Alhambra y Generalife adlı bir kuruluş tarafından yürütülmektedir. ElHamra Sarayı 1984 yılında (UNESCO) Eğitim Kültür ve Bilim Örgütü tarafından dünya kültür mirası listesine alınmıştır. Elhamra günümüzde Dünya’nın yedi harika yapısı arasında gösterilmektedir.













 Yukarıdaki özet bilgiyi özellikle sarayı merak edenler için derledim. Elbette gezmek istenir ise çok daha detay bilgi kitaptan kağıda dökülmüş bilgilerden ya da gezerken tablete aktaracağınız açıklamalardan da takip edilebilir. Önemli olan neredeyse 1500 yıllık bir dünya mirasının bugünlere kalabilmesi. Gördüğüm kadarı ile de öne çıkan gerçek, dini ne olursa olsun dünyanın hemen her köşesinden gelen insanların bu muhteşem İslam eserini hayranlık ve coşkuyla izliyor olması.

6 yorum:

  1. kaç lira bu sarayın fiyatı alıcam ben bu sarayı bayıldımmmmm :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Almaktan vazgeçtim, birkaç gün kalınabilse bile müthiş olurdu. Sevgiler.

      Sil
  2. Merhabalar;
    Dünya üzerinde görmek istediğim yerlerin içinde özel bir yer olarak tanımlamışımdır burayı hep. Çok da güzel bir anlatımla görselleri paylaşmışsınız çok beğendim. Ne kadar güzel bir yer, o doku, o detaylar çok hoşuma gitti. Umarım bir gün görme imkanı bulurum. Ayrıca ben de sarayda konaklayabilme hususunda sizin gibi düşünüyorum. Böyle özel yerlerde keşke bir gece bile olsa kalınabilme imkanı verilse insanlara ne kadar harika olurdu. Ben Versailles sarayında da bir gün geçirmeyi çok isterdim masal gibi olurdu herhalde.
    Sevgiler selamlar Cezayir'den..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Tuğba, Dilek ve temennilerimiz genellikle aynı. Harika yerler, umarım gitme firsatı yakalarsınız. Artık, turlara gereksiz paralar ödemekten sıkıldığımız için kendi rotalarımızı kendimiz çizip dolaşıyoruz ve kesinlikle çok daha ucuza gezme şansı yakalıyoruz. Önemli olan niyet etmek ve istemek. Sevgiyle kalın.

      Sil
  3. Dünyanın 7 harika yapısından biri olan Elhamra Sarayı'na iyi ki gitmiş ve bu görselleri bizimle paylaşmışsınız Mehmet Bey. Sizin de altını çizmiş olduğunuz gibi, (...)"1500 yıllık bir dünya mirasının dinsel farklılıklar gözetmeksizin bugünlere kadar gelebilmiş olması ve böylece dünyanın hemen her köşesinden gelen insanların bu muhteşem İslam eserini hayranlık ve coşkuyla izliyor olması..." Hangi ırktan, dinden olursa olsun; Geçmişe saygı, sanata ve insanlığa saygının bir karşılığıdır. Tüm bunlar üzerinde durup düşünülmesi ve örnek alınması gereken bir durumdur...

    Mehmet Bey, nice güzel gezileriniz ve gezip gördükleriniz karşısında, öğretiye dönüşen bilgilerinizin paylaştıkça çoğalmasını temenni ederim. Dilerim kendi ülkemizde de sanata ve tarihe gereken değer, -kurumlarımız, sanatçılarımız ve antik kentlerimiz, eserlerimiz..- daha fazla örselenmeden, tahrip edilmeden, hak ettiği ölçülerde verilir. Bu güzel paylaşım ve bilgiler adına teşekkürler Mehmet Bey..

    Not: Elhamra Sarayı kapısındaki hatıra fotoğrafınız da tam bir hatıralık olmuş.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esin hanım, Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler. Gezdiğim yerler hakkındaki düşüncelerim genellikle kişisel gözlemlerimin ürünü. Çok kişiye faydalı olabilmesini dilerim. Saygı ve sevgiyle

      Sil