Önceki pazar günü gerçekleştirdiğimiz doğa yürüyüşünü kaleme almam biraz gecikti. Bana ait fotoğraflar da henüz çıkmadığı için zorunlu olarak yürüyüş arkadaşım Bünyamin Seven'in resimlerini kullanıyorum. (Kendisine teşekkür ederim)
Araya giren yılbaşı ve sene sonu işlerinin yoğunluğu nedeniyle ara verdiğimiz doğa yürüyüşüne Fuat hocamla birlikte önceki pazar tekrar katıldık. Bu yürüyüş, ilk yürüyüşümüzün sene-i devriyesine gelmesi nedeniyle birinci yürüyüş yılımızı kutlamak anlamına gelecekti.
Havanın nispeten yağışsız ve kurak gitmesi ve soğuk olması nedeniyle yürüyüşümüzün kalabalık olmayacağı belliydi.
Sabah saat 08.00'de harekete hazır olduğumuzda 7 katılımcı ve 2 rehberimizle yürüyüşümüzü gerçekleştireceğimiz ortaya çıktı. Elbette buna bağlı olarak, toplanmamız ve ara duraklarda fazla oyalanmamamız nedeniyle yürüyüş mahalline erken vardık. sabah saat 10'a doğru yürüyüşümüze başlayacağımız Otacı köyüne geldik.Otacı köyüne, Kazan ilçesinin hemen çıkışında Kızılcahamam yolu üzerinde Pazar köyüne sapıldıktan sonra 12 kilometre kadar köy yolundan gidildikten sonra ulaşılıyor.
Köy dağınık birkaç mahalleden oluşuyor. Biz, Şıhlar mahallesi denen mahalde caminin hemen yanında araçlarımızdan inerek kuzeye doğru yüryüşümüze başladık.
Daha önce, Otacı köyünden başlayarak Çubuk karagöle doğru bir yürüyüş yapmıştık. Ancak bu kez ters istikamette kuzeye doğru yönelip daha sonra kuzey-doğuya dönerek geniş bir kavis çizerek tekrar köye geri geleceğiz. Köy içinde çamurla başlayan yürüyüşümüz çıkıştan hemen sonra yerini tamamen kar yürüyüşüne bıraktı.
Ancak bu kar, daha önce Gerede Tatlar'daki karın yanında çok az. Zaman zaman 10 cm'yi aşsada genellikle daha az olduğundan yol açmak için güç harcamıyoruz.
Zaman zaman avcıların izlerine rastlıyoruz. Bazen de rehberimiz Tekin bey'in ifadesiyle domuz ve tavşan izlerini görüyoruz. Avcıların işleri rast gitmiyor olsa gerek. Çevrede çok az kuş var. Bizlerin fazla ayırt etme şansı yok ama Tekin beyin ifadesiyle ara sıra havalanan sülün ve karatavuklara rastlıyoruz.
Yaklaşık saat 13.00 dolaylarında kuzeye doğru yolculuğumuzu sonlandırıp yaptığımız küçük bir zirvede uzakta Kızılcahamam dağlarını gören bir noktada öğle yemeği molası veriyoruz.
Bir saat kadar süren molamızda Tekin bey'in aldığı sucukları doya doya yedik. saat 14 sıralarında kuzey doğuya dönerek biraz eski güzergahtan ilerleyip sonra hafif ormanlaşan arazide ilerlemeye başladık.
Grubumuzun sayıca az olması ve gelenlerin yürüyüş hızları oldukça yüksek olması nedeniyle su ve dinlenme molalarımızı seyrek ve kısa süreli yaparak yürüyüş mesafemizi olabildiğince artırmaya çalıştık.
Kış günlerinden havanın erken kararması nedeniyle rotaları yaza göre daha kısa tutmak gerekiyor. Burada arazi müsait olmasına rağmen havanın kararması, soğumayı hızlandırdığından zorunlu olarak yüyüşümüzü erken bitirmek zorundayız.
Doğada yürüyüşün en keyifli yönlerinden birisi, yürürken tamamen içinize yöneliyorsunuz. Ritmi bozmamak için uzun süreli sohbetler ya da yan yana yürüyüş yapılamadığı için, özellikle zihinsel olarak hafta içinde yorulan beynimizi en iyi boşaltma yönlerinden birisi bu. Kendi başınıza sessizlik içinde doğanın dinginliğinde beyinsel bir gevşeme yaşıyorsunuz.
İnişler ve çıkışlarla dolu rotamızda kısa süreli molalar vererek yürüyüşümüz sürdürüyoruz.
Saat 16.15 dolaylarında başladığımız noktada Otacı köyünde çeşme başında bizi bekleyen aracımıza ulaşıyoruz.
Net beş saati bulan yürüyüşümüzde yaklaşık 14 kilometre kadar yürüdüğümüzü hesaplıyoruz. doğayla başbaşa geçirdiğimiz bu günün sonunda yorgun ama keyifli bir şekilde, hafta içi stres ve yorgunluğu göğüsleyecek bir enerji ile Ankara'ya dönüyoruz.
Geçen hafta yaptığımız yürüyüş hava şartlarına rağmen genede güzeldi..kış mevsiminin zevki başka.
YanıtlaSil