Yaklaşık 2 ay kadar önce sol ayak topuğumda oluşan ağrıya, “aşil
tendonu yırtığı” teşhisi konunca, doğa yürüyüşlerine ve hafta sonu koşularına
bir süre ara vermek zorunda kaldım. Bir iki haftalık bandajdan sonra hafta
sonları yürüyüşle başlayarak hafif koşularla normale dönmeye çalışıyorum. Birkaç
haftalık hafta sonu sporları ile ayak kaslarının biraz güçlenmesiyle zorunlu
ara verdiğim doğa yürüyüşünde kendimi denemeye karar verdim.
Geçen hafta sonu yürüyüş programı geçen sene yürüdüğümüz
Demirler Köyü çevresinde bir güzergahtı. Yaklaşık 12 kilometre olarak
programlanmıştı. Benim içinde mesafenin kısa olması ayağımın durumunu denemem
açısından oldukça uygun olduğu için Fuat hocamla yürüyüş kaydımızı yaptık. Hafta
için hava koşulları iyi iken cumartesi günü yağmur göstermeye başladı.
Pazar sabahı güneşli bir Ankara sabahından aracımız bekleme
noktalarından katılımcıları aldığında toplamda 4 rehberimizle birlikte 27 kişi
olmuştuk. Yine grubumuzda 6 yabancı yürüyüşçümüz bize eşlik ediyor ve ilk kez
bir yürüyüşümüzde kadın katılımcı sayımız erkek sayısından fazla bir rakama
ulaşıyordu. Kızılcahamam şehir çıkışında Mevlana Restoranda sabah çorbalarımızı
içtikten sonra Gerede karayolunda yaklaşık 25 kilometre yol aldıktan sonra köy
yoluna saptık. On kilometre kadar köy yolunda ilerleyerek Demirler Köyü’ne
ulaştık. Saat 11’e doğru yürüyüşümüz başladığından hava kapatmaya ve yağmur
bulutları üstümüzde yüklenmeye başladı.
Baharla birlikte doğanın uyanışını en güzel gözlemleme
yerlerinden birisi şehir dışı alanlar. Hepten yeşile bürünen ormanlar, kışın
biriken kar ve yağmur suyunu çağıldatarak akıtan çay ve dereler, açmış sümbül,
mor yabani menekşeler, çuha çiçekleri, Ankara Çiğdemi, doğanın neşesini
haykırmaktalar. Neşeli kuş cıvıltıları, gelecek yağmuru önemsemez gibi.
Yürüyüşümüzde pek çok ilk yürüyüşünü yapan katılımcılar
olması hem rotanın kısalmasına ve hem de yürüyüşün temposunun düşük olmasına
yol açsa da bu kez ayağımın durumunu denediğimden çok umurumda olmuyor. Hafif
eğimli ve çok zorlamayan rotada devam eden yürüyüşümüzde öğle saatlerinde,
grubun deneyimli yürüyüşçüleri temponun yavaşlığından mırıldanmaya başlayınca,
yaylanın oldukça alt noktalarından birinden en yakın ve yüksek tepeye hızlı ve
tempolu bir çıkışa karar verildi. Grubun yaklaşık üçte ikisinin katıldığı
tırmanış esnasında başlayan oldukça şiddetli bir yağmur bizi tepeye kadar
izledi. 1.750 metre rakamlı tepeye ulaştığımızda çevrenin muhteşem manzarasını
bir süre izleyip yağmur ve soğuğun artmasıyla inişe geçtik. İnişte yağmur
bitmiş ve hava ısınmıştı. Saat 13 dolaylarında güneşli bir tepelikte yemek
molası verdiğimizde grup dinlenmeye geçti.
Yarım saat kadar sonra havanın tekrar yağmura dönmesi
üzerine hazırlanıp hafif eğimli bir inişle canlı akan bir dereyi izleyerek köy
yoluna dönüşe geçtik. Defalarca tekrar tekrar geçtiğimiz dereyle birlikte
yürüyüşe başladığımız noktaya ulaştığımızda saat 15’e gelmekle birlikte
yağmurun şiddetleneceğinin işaretleri çakan şimşekler bize artık dönmemiz
gerektiğini işaret ediyorlardı.
Aracımıza binince başlayan yağmur Ankara’ya kadar bize eşlik
etti. Her ne kadar hava koşulları uygun olmasa da rotamız istediğimiz uzunlukta
olmasa da bir hafta sonunu yine doğada geçirmenin coşkusu ve getirdiği enerji
yine güzel bir hafta geçirmemizi sağlayacak.
Bilgehan abi geçmiş olsun.........bende aynı gün beş arkadaş ısık dagındaydık oldukça soğuktu birde dönüşte çamura saplandık :) ama o 2010 daki yürüyüşlerimiz hala aklımda tekrar iyi ve sağliklı yürüyüşler dileğiyle.................BURAK
YanıtlaSilBurakcığım teşekkürler. Oldukça düzelme var ama sanırım biraz zaman alacak. Görüşmek dileğiyle sevgiler.
Sil