-Paşam hiç mi ümit yok.?
Birinci Ordu Kumandanı, kupkuru bir sesle cevap veriyor:
-Bütün şartlar öyle…
Sonra biri, öbüründen ateşlenen sigarası iki dudak arasına kısılmış, gözleri pencerede, sinirli adımlarla odada dolaşıyor:
-Yalnız kendisi kurtulsun yeter.. Tek başına orduya bedeldir!
Mustafa Kemal Paşanın bu kadar üzüntüyle yolunu gözlediği mucize adam, Elşak tepelerindeki düşman çemberinden sıyrılarak Şeria nehrini geçen Miralay İsmet (İnönü) Beydi!
*************
İsmet Bey (İnönü) sofraya Faik Beyle karşılıklı oturuyorlar. Nablus mutasarrıfı soruyor:
-Demek Harbin son günleri geldiğine kanisiniz Bey Efendi?
-Evet, ve Osmanlı İmparatorluğunun!
-Sonra?
-Sonra Anadolu içlerine çekilmek, yeni bir harbe başlamak!
Faik Bey, bu müthiş tasavvur karşısında nefesi tutulmuş, hayretle İsmet Beyin yüzüne bakıyordu:
-Anadolu içlerinde yeniden bir harbe başlamak mı?
-Evet, bir millet harbine!
-Bu büyük hareket için hatırınıza gelen?
-Mustafa Kemal!
Üç gün evvel İsmet Bey hakkındaki düşüncesini Mustafa Kemal’in ağzından duyan Faik Bey, içinden mırıldanıyor:
-BU BİRBİRİNE İNANMIŞ İKİ İNSAN, MUTLAKA BİR ŞEYLER YAPACAKLAR!
*************
"Yusuf Ziya Ortaç’ın 1962 baskılı ‘İsmet İnönü’ adlı kitabından”
İşte bu inanmışlık yok şimdi.
YanıtlaSilO, bir başka dostluk ve inanmışlık. Kan ve ateşle imtihan edilmiş.
Sil