7 Şubat 2013 Perşembe

TÜM YURT SAVUNMA ALANI

 Milli Savunma Bakanı Kazım Özalp, ilk yatakta yatan Teğmen Refik’in hatırını sordu:
İyiyim paşam” yanıtıyla tam öbür yatağa geçiyordu ki, Başhekim sessizce battaniyeyi aralayarak bu iyimser yaralının durumunu gösterdi: İki bacağı da dizlerinin üzerinden kesilmişti. Kazım Paşa’nın gözleri doldu. Eğilip başından öptü, “Benden bir isteğin var mı çocuğum, ailen nerede, onların bir ihtiyacı var mı? dedi, şefkatle. 
Teğmen bir şey istiyor olmaktan utanarak “İstiklal Madalyası’nı hak ettiğimi sanıyorum, ondan başka bir şey istemem efendim[i].” 
          Bir savaşın nasıl kazanıldığını ayrıntılarıyla gösteren belgeler, o savaşta çarpışmalara katılmış adsız kahramanların anılarında görülebilir. Zaferin mayasını hazırlayan güç, istenç (irade), inanç, yiğitlikler, kahramanlıklar ve özveriler tarih sahnesinde destan yaratır. Sakarya Savaşı günlerinde yaşanan bir olay Kurtuluş Savaşı destanında bir satır başıdır:
“23 Ağustos 1921’de (Savaşın ilk günüdür) Sakarya’da yaralandım. Beni geriye Keskin Hastanesine gönderiyorlardı. O zaman, Ankara’da Yahşiyan’a kadar uzanan bir dekovil hattı, ikmal ve tahliye için geceli gündüzlü çalışıyordu. Beni de Yahşiyan istikametinde giden birçok yaralılarla birlikte dekovile bindirdiler. 

Yahşiyan’dan öteye kağnı ile seyahat etmeye başladık. Kağnılı yolculuğumuzun ilk günü akşamı güzel, ağaçlık ve subaşında bir yerde konakladık. Etrafımızdan vızır vızır geçen kol ve katırların çoğunu kadınlar yönetiyordu. Bu kafilelerin birinden hafif bir çığlık duyuldu. Bunu izleyen bir duraklama ve telaş eseri görüldü. Bir süre sonra güzel bir müjde ile karşılaştık. Cephane kollarında bulunan hamile bir kadın bir erkek çocuk doğurmuştu. Bu kadını hastaneye yatırmak üzere geriye çevirmek istediler. Fakat yorgunluk ve çektiği ıstıraplarla benzi solmuş olan bu hasta kadın:
Cephedeki silah, dedi, cephane bekliyor, oraya cephane yetiştirmeliyim, geriye dönemem.
Bu asil kadının davranışı karşısında biz yaralılar bile yüzlerimizin kızardığını hissettik[ii].
ATATÜRK DEVRİMİ - Fethi KARADUMAN
Twitter: fethikaraduman2


[i] T. Özakman, Şu Çılgın Türkler
[ii] Albay Hulusi (Atak) Bey anlatıyor, Cahit Çaka, Tarih Boyunca Harp ve Kadın, s.71

8 yorum:

  1. Nasıl bir fedakarlık ve vatan sevgisidir anlamak mümkün değil, teşekkür etmek yetmiyor ama onların bizlere emanet ettiği topraklara ihanet acıtıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acılar ve ihanetlere rağmen onları unutmamak ve kalbimizde yaşatmak önemli. Sevgiyle kalın.

      Sil
  2. Bu nasıl bir ruh halidir ? aynı vatan sevgisi elbette hepimizin içinde mevcut ama onu dışarı çıkarabilecek bir önder lazım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette, insanlara o ruh halini verebilecek önderler lazım. Yeter ki benliğimizi kaybetmeyelim.

      Sil
  3. Bilgehan abi izninle paylaşıyorum face sayfamda...........şu an ile karşılaştırıyorum ki ben kendimi oldukça vatanperver biri olarak tanımlayabilirim maalesef bu yazıyı yüzüm kızararak okudum başka da bişey diyemiyorum ve çevreme bakıyorum bence o insanlara layık olamadık ve onlara layık bir nesil yetiştiremedik umarım haklarını helal ederler.......BURAK ŞENGÜL

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burakcığım önemli olan layık olup unutmamak ve unutturmamak. Sevgiler.

      Sil
  4. Onları hiç bir zaman unutmadık!unutmayacağız!.Gün gelecek devran dönecek!.Ve bu milletin bağrından kopan, ulusunu milletini her şeyin üstünde tutan, Ataları'nın bu büyük vatan sevdalılığı'nı, fedakarlıklarını unutmayan halkımız!yine ayağa kalkacaktır!..teşekkürler bu değerli paylaşımlarınız için Mehmet Bey..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bütün temennim budur. Bu yurdun her karışının bedeli kanla ve canla ödenmiştir. Yurdun kazanımlarını satanları vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.

      Sil