İlk olarak Kıbrıs’a ve Lefkoşa’ya 1985 yılında gitmiştim.
Daha sonra akraba ziyareti için 2000 yılındaki ziyaretimizden sonra geçen ay 3.
Kez adaya geçtik. Özellikle en kapsamlı şehir gezimi bu gidişimde yaptım
sayılır.
Ancak özellikle 1985’den sonra Kıbrıs büyük dönüşümler
yaşamış durumda. Aşağıdaki gözlemlerim sadece kişisel olmakla birlikte zaman
içinde gidip gelenlerin genel olarak katılacaklarını sanıyorum.
1985 yılında Kıbrıs hala Türkiye için cazip bir alışveriş
merkeziydi. Özellikle bazı ithali güç malların kolaylıkla ve ucuza
bulunabilmesi buraya geziyi özendiriyordu. Bugün ise alışveriş bakımından
Kıbrıs’ın hiçbir özelliği kalmamış durumda. Neredeyse satılan malların %90’ından
fazlası Türkiye’den giden mallar. Belki cazip olabilecek tek alışveriş unsuru
çay ve içki. Dolaştığınızda Seylan ve İngiliz kökenli çayları oldukça ucuza
bulma imkanınız var. İçki açısında da fiyatlar (yurtdışına gidip gelenler iyi
bilir) neredeyse free shop fiyatlarından daha ucuz. Örneğin bir şişe viskiyi 19,90
TL’ye alabilirsiniz. (Türkiye’de marketlerde 65,00 TL’den aşağı yok) 70’lik Yeni
rakı (üstelik export damgalı) 25.00 TL (Türkiye’de 45,00 TL)
Konuştuğumuz Kıbrıs’ta yaşayan dostlarımız, özellikle
tekstil alışverişlerini Türkiye’den yaptıklarını söylüyorlar. Yakın zamana
kadar özellikle memur maaşlarının yüksek olması refahı bir ölçüde artırmış.
Karı koca birlikte memur olarak çalıştıklarında ellerine 7-8.000 TL geçiyormuş.
(Ancak son zamanlarda Türkiye’nin baskısıyla işe giriş maaşları 1.500 TL’ye
düşürülmüş) Şehirde dolmuşlar dışında toplu ulaşım yok. Pek çok kişi araba
sahibi. Yolların darlığı zaman zaman trafik sıkışıklığı doğuruyor.
Şehirler arası yollar gidiş geliş duble yol yapılmış. Yollarda
polis yok ama tüm yollar fotoğraf çeken radarlarla dolu. 65 milin üzerindeki
hıza ceza yazıldığı belirtiliyor. Trafik, bildiğiniz gibi soldan. Hukuk
sistemlerinde de İngiliz izleri devam ediyor. Her ne kadar Kıbrıs’taki hukuk
fakültelerinde Türk sistemi öğretiliyorsa da staj döneminde Kıbrıs hukuku
öğretiliyor. Her şehirde sadece kaza mahkemeleri var. Bana anlatıldığına göre
her tür davalara bakıyorlar. İcra sistemleri de farklı imiş. Başvuruyu alan
icra müdürlüğü, ayrıca talep olmadan tüm hukuki işlemleri yapıyor imiş.
Lefkoşa’nın özellikle sınıra yakın eski mahallelerinde çok
sayıda bina koruma altına alınmış. Bazı binalarda yıkılmadan bekletiliyor.
Güneyle 6 noktada giriş çıkış kapısı açılmış. Rumlar özellikle kumarhanelere ve
tekstil alışverişine rağbet ediyorlarmış. Kuzey’den de güneye daha çok sağlık
için gidiliyormuş. Rum hükümeti özellikle (belki de propaganda amacıyla bilmiyorum)
vatandaşlara sağlık hizmetlerini bedava sunuyormuş. Güney, sadece Kıbrıs
doğumlu KKTC’lileri kabul ediyor.
Özellikle şehir içindeki kapılardan günübirlik geçişlere
imkan tanındığından, turistler de kuzeye geçtiğinden turizmde belli bir
canlanma var.
Sadece nüfus cüzdanıyla geçebildiğiniz Kıbrıs sizleri
bekliyor. Sadece kumar için değil, deniz kum güneş ve tarihte yolculuk içinde
seçebileceğiniz bir gezi olduğunu unutmayın.
Suyun pahalı olduğunu duymuştum.Sağlık hizmetinin siyasete bulaşması çirkin ama gerçek ortada...Birde özel üniversite var sanırım.Bi arkadaşım hemşirelik okumuştu.Fotolar muhteşem
YanıtlaSilDeğerli yorumunuz için sonsuz teşekkürler.
SilLefkoşe de şeftali kebabı yemek isterken kendimizi iskender yerken bulmuştuk.. kıbrıs eski zamanlara yolculuk gibi.. Aziz San Barnabas'ı gezdiniz mi? çok beğenmiştim ben orasını..
YanıtlaSilKıbrıs'a her gittiğimde şeftali kebabını yedim ama bir türlü beğenemedim. Yalnız evde yapılanı güzeldi. Bahsettiğiniz yeri görmedim. Zaten gezilerim işten artan vakitte olduğundan ancak bu kadar zaman ayırabildim. Umarım bir sonraki gezide...
Silmerkeze uzak bi yer ova gibi bir yerdeydi..aziz san barnabas ilk hristiyanlardanmış sanırım..çok gzüel ikonlar vardı fotoğraf çekmek yasaktı. şimdi ki tv ler gibi ikona yandan baktığınızda sanki gözleriyle sizin karşınızda gibi size bakar gibiydi..bahçesi çok huzurluydu.. o zamanlar dıjıtal makina olmadığı için az foto çekmiştik :)
YanıtlaSilAziz Barnabas bildiğim kadarı ile İznik konsilinde kabul edilmeyen İncil'lerden birinin yazarıdır. eğer onun adının verildiği bir yer ise gidilmeye değer olmalı. bir sonraki gidiş sırasında araştıracağım.
Sil