29 Haziran 2010 Salı

YILDIRIMHACILAR-AKSAK KÖYÜ DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Bu hafta sonu yapmayı planladığımız doğa yürüyüşü, katılımcısı olduğumuz “artıyaşam” topluluğu tarafından Kızılcahamam ve Işıkdağı çevresinde etap etap toplam 17 yürüyüşten oluşacak ve sonuçta tam bir daire çizecek şekilde planlanan geziler grubunun 2. durağı olacaktı. Her yürüyüşe katılanların çevredeki tüm yürüyüş yollarını tamamlayabileceği bu silsile grubuna devamlı gelememekle birlikte olabildiğince fazlasına katılarak çevreyi tanımayı hedefledik.
Hafta başından itibaren hava yağmurlu gösteriyordu. Cumartesi günüde Ankara’ya yağan şiddetli yağmur bizi yıldırmadığı gibi, doğa yürüyüşüne ilk defa katılacak olan eşimin de heyecanını engellemedi. Hafta sonu alışverişi ile ayakkabı sorununu gidererek, yürüyüşte kendisini üzmeyecek iyi bir yürüyüş ayakkabısı aldı.
Pazar sabahı, Fuat hocamla birlikte tam saatinde aracımızın kalkış yerine geldik. Bu kez araç şöförümüz trafikte gecikince kalkış saatimiz 15 dakika kadar sarktı.
Ankara çıkışına kadar yağmur çiseleyerek devam etti. Kazan’dan itibaren güneş olmamakla beraber kuru bir havada yol aldık. her zamanki ekmek ve çay-çorba molalarımızdan sonra Kızılcahamam ilçesinde hemen çıkışında “Kızılcahamam Maden suyu “ tesislerine sapan yola girerek rotamızın başlayacağı Yıldırımhacılar köyüne doğru stabilize köy yolundan devam ettik.Köy yakınlarında orman yolu girişinde araçlarımızdan indiğimizde saat 11.00’e yaklaşmıştı.

Rehberimiz İlker’e göre, Aksak köyüne kadar yaklaşık 12 kilometre rotamız vardı.Yürüyüşümüz sakin, durgun ve fazla sıcak olmayan bir ortamda başladı. Genellikle yürüyüşün tırmanış bölümlerini öğleden önce ve yemek öncesi yaptığımız için, yürüyüşümüz sık sık verilen su molaları arasında, gittikçe dikleşen bir eğimde tırmanışlarla devam etti.
Kızılcahamam ve çevresi Ankara’nın en önemli orman alanlarından. Ormanlar gözlemlediğim kadarı ile belli bir zararlının istilasında. Bir çok çam ve benzeri ağaç, dallarındaki yosun benzeri bir otla kaplı. Bu ot bulunduğu dalları hızla kurutuyor. Botanikçi olmadığımdan teşhislerim hatalı olabilir ama sanki ormanlarımız çürüyor gibi.


Rehberimiz İlker, "henüz daha erken" itirazlarımıza karşın saat 13.00’e doğru orman içinde öğle molamızı verdi. Artık geleneksel hale getirdiğimiz açık büfemiz bu kez daha çok ilgi çekti, pek çok yürüyüşçünün katılımlarıyla büyükçe bir grup olduk.
Neşeli sohbetimizi ve dinlenmemizi yaklaşık bir saat sürdürdükten sonra daha çok inişleri kapsayan yürüyüşümüz başladı. Kah orman içi ve kah orman yolunda ilerlerken 2 arkadaşımızın aramızda olmadığını fark ettik. Yemeğin hemen sonrası arkadaşlarımızın değişik mantar türlerini resimlerken gruptan koptuklarını fark ettik.

Telefon görüşmelerimizden sonra kendilerinin oldukça farklı bir noktada oldukları ve bize katılmalarının oldukça zor olduğunu görünce, orman içi yola inerek herhangi bir köye ulaşmalarını ve oradan olanak sağlayabilirlerse Aksak köyüne gelmeleri konusunda uyararak yolumuza devam ettik. Bu arkadaşlarla irtibat kurmak için molalarımızı uzatınca zaman ilerledi. Bunun üzerine rehberimiz hem zaman kazanmak ve hem de yolda yürümekten sıkılan bizleri tatmin etmek üzere oldukça dik bir yükseltiden orman içi bir iniş başlattı.

İki saatlik oldukça zorlu bu inişi bitirip orman yoluna indiğimizde saat 18.00 dolaylarındaydı. Bu kez köy yolunda dik bir tırmanışla saat 19 civarından bizi ödül olarak bekleyen karpuz ikramı ve aracımızın bulunduğu Aksak köyüne ulaştık. Kısa bir dinlenmenin ardından akşam çayı için Kızılcahamam’a ulaştık.
Rehberimiz İlker, kayıp iki arkadaşımızla buluştuğumuz Aksak köyüne kadar yaptığımız toplam yolun 15 kilometreyi aştığını söyleyince yorgunluğumuzun sebebi anlaşıldı.


Günü değerlendiren kritiklerle çay ve çorbalarımızı içtikten sonra yine bir hafta sonunu yorularak dinlenmiş olarak tamamladığımız günümüz saat 22.00 civarından Ankara’ya ulaşmakla sonlanmış oldu. Şimdiden bir sonraki yürüyüşün heyecanını yaşamaya başladık bile…











2 yorum:

  1. Bol oksijen taaa buralardan hissettirdi kendini.Ne güzel yeşil yeşil her yer.Kelebek de bakmaya kıyılmayacak kadar güzel.Paylaşım için teşekkürler.Sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Ebruli,
    doğa gerçekten insanı derinden etkiliyor. Yağmurlar doğayı hala binbir renge büründürmeye devam ediyor. O kelebek bizlere o kadar poz verdiki inanılmaz, belki 10 dakika hiç kımıldamadan bekledi. Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil