Dünyevi Zevkler Bahçesi (Hollandaca: Tuin der Lusten;
İngilizce The Garden of
Earthly Delights) Hollandalı ressam Hieronymus Bosch'un (1450-1516) 1503 ve 1504 yılları arasında yaptığı
bir tablodur. Bir triptik olan eser 1939'dan beri Madrid'deki Prado Müzesi'nde bulunmaktadır. Aşağıdaki
ayrıntılara geçmeden kısaca özetlemek gerekirse, Sanatçı bu
eserinde bütün kuralları yıkarcasına resmettiği çıplak insanların keyifli
anlarını, fantastik bir öykü içinde verir. Tabloda, bir yanda dünya
nimetlerinden zevk alan insanlar, diğer yanda günahları yüzünden
cezalandırılanlar dikkat çeker. Tablo aynı zamanda Orta Çağ insanında hakim
olan karabasan ve ölüm düşüncesine de vurgu yapmaktadır.
Buna göre tablonun
solunda cennet, ortada dünyamız ve sağda da cehennem bulunmaktadır. Bütüne
baktığınızda tablo detayları ile insanı adeta büyüler. İç kısım genel bir bakışla
incelendiğinde ise birbirini kronolojik olarak takip ettiğine inanılan 3 ayrı
sahne yer almaktadır. Soldaki sahne Cennet, ortadaki Dünya ve
sağdaki Cehennem olarak yorumlanır. Bütüne
baktığınızda tablo detayları ile insanı adeta büyüler. Sanat tarihçileri ve
eleştirmenler, genel olarak eserin “Hayatın Cazibeleri”nin tehlikeli yönlerini gösterip
onlara karşı koymak adına yaratılmış bir didaktik eser olduğuna inanmışlardır
Bu ünlü tablonun
sol panelinde, Adem ile Havva ve harikulâde
hayvanlar eşliğinde cennet tasvir edilir. Sol panel tablonun
ilk aşamasıdır. Tanrı, Adem ve Havva'nın varlığı ışığında 'Cennet Bahçesi'
betimlenir.
Cennet panelinde, ortada duran Tanrı, bir elinden tuttuğu Havva‘yı, diğer tarafta uykusundan yeni uyanmış olan Adem‘e takdim etmekte; bir eliyle de birlikteliklerini
kutsadığını işaret etmektedir. Tanrı genel
betimlere göre oldukça genç, daha çok İsa gibi görünmektedir. Adem bir yandan uzanırken,
aynı zamanda da Tanrı’nın ayağına, ayakları ile dokunmaktadır. Bu bir anlamda
ilişkinin kutsandığı anlamını taşımaktadır. Hemen arka plandaki ejderha ağacı
da sonsuzluğu simgeler.
Bu
şekilde Tanrı, Adem ve Havva figürleri kapalı bir devre oluşturmakta
ve ilahi güç,
figürler arasında birbirine akmaktadır. Cennet
panelinde, uzanmakta olan Adem'in Havva ile tanıştırılması kompozisyonu ön
plana çıkar.
Orta
panelde yer alan yoğun sembolizm, bir çok uzmanı aslında orta panelin bir uyarı
niteliğinden çok “Kaybedilmiş Cennet”in
bir görünümü olarak da yorumlanmasına sevk etmiştir. Dış kapaklar ve iç kısımdaki öteki dünya‘ya dair göndermeler sebebi ile bir kilise sunak panosu olarak düşünülebilecek olan
eser, özellikle orta ve sağ panellerdeki sıra dışı absürtlükte görünümler
sebebiyle aslında bir özel müşteri tarafından da sipariş edilmiş olabileceği kanısını
da destekler.
Korku, tiksinme,
umutsuzluk gibi duyguların, işkence ve şiddet manzaralarıyla kusursuz bir
şekilde resmedildiğini görürüz.
Döneminin çok ötesinde bir tarz
ve üslup içeren bu yapıtı incelerken bugüne kadar gözden üzerinde durulmamış
bir detayla karşılaşıyoruz :
“Bir
günahkarın, üzerine notalar yazılmış poposu” .
Bu eşsiz detayı
fark eden kişi ise Oklahoma Hristiyan Üniversitesi'nde müzik ve bilgi
teknolojileri bölümlerinde okuyan Amelia isimli bir öğrenci. “Tuhaf şeylere dair bir blog“ un sahibi olan Amelia,
arkadaşı Luki ile birlikte “Dünyevi Zevkler Bahçesi”ni (The Garden
of Earthly Delights) incelerken,
bu sürreal triptik tabloda, karakterlerden birinin parmağıyla da
gösterdiği gibi bir kişinin poposuna yazılmış notaları keşfeder.
Triptik olarak adlandırdığımız, yani üç panelden oluşan ve
birbiri üzerine kapanan tabloda dış paneller kapatıldığında ise rölyef (kabartma) üzerinde tanrının dünyayı yaratışı konulu eser görülmektedir. Dünya kristal bir küre olarak
resmedilmiştir.. Dış kapaklarda görünen dünya şekli içeride yer alan
görünümlerden çok öncesini, dünyanın yaratılış esnasındaki halini
yansıtmaktadır. Kristal bir küre şeklinde betimlenmiş olan dünya halen
oluşmakta ve yeşillikler dünyanın üzerinde yer almaya başlamaktadır. Resmin sol
üst köşesinde figür dünyayı yaratmakta olan Tanrı’dır. Üst kısımdaki
yazıda İncil’den bir alıntı olan “O konuştu ve
oldu; o emretti ve durdu” yazmaktadır. Bu dış kapak görüntüsü ve yazılar ile Bosch
eserine dini bir içerik katmaktadır.
Bosch bu eserde resmin yapıldığı tablo yüzeyini oldukça
pürüzlü seçmiştir. Bu durum o dönemin Flaman ressamları arasında yaygın olan ve
resmin pürüzsüz bir yüzey üzerine uygulanarak esere insan eli değmiş hissini
hafifletmek için kullanılan geleneksel resim tekniği ile tam bir karşıtlık
oluşturur.
Yan paneller açıldığında ise karşımıza; cennet,
cehennem ve yaşadığımız dünyanın fantastik bir tasviri çıkar.
Buna göre tablonun
solunda cennet, ortada dünyamız ve sağda da cehennem bulunmaktadır. Bütüne
baktığınızda tablo detayları ile insanı adeta büyüler. İç kısım genel bir bakışla
incelendiğinde ise birbirini kronolojik olarak takip ettiğine inanılan 3 ayrı
sahne yer almaktadır. Soldaki sahne Cennet, ortadaki Dünya ve
sağdaki Cehennem olarak yorumlanır. Bütüne
baktığınızda tablo detayları ile insanı adeta büyüler. Sanat tarihçileri ve
eleştirmenler, genel olarak eserin “Hayatın Cazibeleri”nin tehlikeli yönlerini gösterip
onlara karşı koymak adına yaratılmış bir didaktik eser olduğuna inanmışlardır
Bu ünlü tablonun
sol panelinde, Adem ile Havva ve harikulâde
hayvanlar eşliğinde cennet tasvir edilir. Sol panel tablonun
ilk aşamasıdır. Tanrı, Adem ve Havva'nın varlığı ışığında 'Cennet Bahçesi'
betimlenir.
Cennet panelinde, ortada duran Tanrı, bir elinden tuttuğu Havva‘yı, diğer tarafta uykusundan yeni uyanmış olan Adem‘e takdim etmekte; bir eliyle de birlikteliklerini
kutsadığını işaret etmektedir. Tanrı genel
betimlere göre oldukça genç, daha çok İsa gibi görünmektedir. Adem bir yandan uzanırken,
aynı zamanda da Tanrı’nın ayağına, ayakları ile dokunmaktadır. Bu bir anlamda
ilişkinin kutsandığı anlamını taşımaktadır. Hemen arka plandaki ejderha ağacı
da sonsuzluğu simgeler.
Bu
şekilde Tanrı, Adem ve Havva figürleri kapalı bir devre oluşturmakta
ve ilahi güç,
figürler arasında birbirine akmaktadır. Cennet
panelinde, uzanmakta olan Adem'in Havva ile tanıştırılması kompozisyonu ön
plana çıkar.
Gözleri yere dönük, erdemli bir
şekilde kendisini Adem‘e sunan Havva‘nın masum
duruşu ile, Adem‘in son derece şaşkın ve
ilginç bir bakışa sahip olduğu görülür. Bunun, hem uyandığında Tanrı‘yı
görmesi, hem de kendi bedeninden yaratılmış olan Havva ile ilk
kez birlikte olmak için duyduğu ilkel dürtüden kaynaklandığı düşünülebilir.
Havva’nın hemen arkasında duran
tavşan doğurganlığı, Adem‘in
arkasındaki ejderha ağacı (dracaena) ise
sonsuz yaşamı, sonsuzluğu temsil etmektedir. Cennet planının
geri kalanını kulübe gibi görünen çeşitli taş ve organik malzemeden yapılmış
bir manzara doldurur. Geri plan, dönem Avrupalılarına oldukça yabancı görünecek
çeşitli egzotik hayvanlar (bir zürafa, bir fil ve avını
öldürmüş bir aslan) ile doludur.
Ön plandaki çukurdan kuşlar ve çeşitli başka hayal ürünü hayvanlar çıkmaktadır. Kuş kanatlarına sahip balık ve insan ellerine sahip kitap okuyan ördek ilginç yaratıklardan bazılarıdır. Bu
hayal ürünü yaratıklarla birlikte fil ve zürafa gibi
gerçekçi egzotik hayvanların görüntüleri de Bosch‘un karşılaştığı çeşitli
gezi kitaplarındaki el çizimlerinden gelmektedir.Bazı eleştirmenlere
göre eserdeki Cennet Bahçesi ilk günahın işlenmesi ve kovuluştan (bknz : http://sanatabasla.blogspot.com.tr/2012/05/ilk-gunah-ve-cennetten-kovulus-fall-of.html) önceki masum görünmesi gereken Cennet‘den
uzaktır. Adem‘in bakışları şaşkınlıktan
öte bir beklenti içinde ve hatta şehvetlidir. Bu da insanların ta yaratılışın
başından itibaren ilk günahı işlemek için lanetlenmiş olduğuna dair inanışı
destekler.
Bazı ortaçağ inanışlarına göre Adem ve Havva aslında ilk günahı
işlemeden de cinsel birliktelik yaşıyorlardı; fakat ilk günah yasak meyvenin
yenmesinden sonra üreme amacının dışında cinselliği tatmaları sonucun
işlenmişti. Bu ilk günaha dair göndermelerden biri olan ağaca dolanmış yılan da
resmin sağında görünmektedir.
Orta
panelde yer alan yoğun sembolizm, bir çok uzmanı aslında orta panelin bir uyarı
niteliğinden çok “Kaybedilmiş Cennet”in
bir görünümü olarak da yorumlanmasına sevk etmiştir. Dış kapaklar ve iç kısımdaki öteki dünya‘ya dair göndermeler sebebi ile bir kilise sunak panosu olarak düşünülebilecek olan
eser, özellikle orta ve sağ panellerdeki sıra dışı absürtlükte görünümler
sebebiyle aslında bir özel müşteri tarafından da sipariş edilmiş olabileceği kanısını
da destekler.
Bu orta kısım tablonun özünü temsil etmektedir. Zaten
tablonun‘Dünyevi Zevkler Bahçesi’ adı da
bu kısımdan gelir. Bu panel üçlü resme ismini de veren geniş bahçe manzarasını
gözler önüne serer. Sol kanat ile aynı ufuk çizgisini ve benzer şekilde
konumlanmış iki merkezi havuz görüntüsü sol panel ile zaman ve mekan bazından
bağlantı sağlar. Buradaki manzara soldaki Cennet görünümü değildir, fakat tam
olarak maddesel bir “dünya” görünümü sunduğu da söylenemez. Bahçe çok sayıda kadın ve erkek figürleri ile birlikte
çeşitli büyüklüklerde hayvan türleri ve meyveler ile
doludur. Gerçek ve hayal ürünü bu yaratıkların arasında insanlar çifter ve
gruplar halinde çeşitli ilginç ve hatta şehvetli hareketleri hiç çekinmeden
-sanki bir ergenin cinsel meraklılığını yansıtır gibi- sergilemektedirler. Orta paneldeki çok sayıdaki insan figürü yer yer
cinsel hazlar aldıkları, kendi kendilerine eğlendikleri, hayvanlarla
oynadıkları ve doğayla bütünleştikleri türlü aktivitelerde aslında masumane ve
bencilce eğlenmektedir. Geri planın ortasındaki büyük mavi kürenin içinde
görünen bir adam partnerinin cinsel organını okşarken hemen yanlarında bir
çıplak kalça görünür. Kürenin bulunduğu nehirde kocaman bir kırık yumurtaya
girmeye çalışan çok sayıda figür görünürken, farklı renkte (beyaz
ve zenci görünümlü) aşıklar, deniz kızı görünümlü yaratıklar,
bir çileğin etrafında toplanmış oturan bir grup gibi inceledikçe seyirciyi daha
da hayrete bırakın çok sayıda şaşırtıcı figür gözlemlenebilir.
Panelin bir çok kısmında gruplar halinde beyaz ve siyah derili insanlar ile vücutları kahverengi tüylerle kaplı insanlar bir arada yer alırlar. Bu ilginç
betimlemenin sembolik anlamının ilkel insanlığa mı işaret ettiği, yoksa modern uygarlığa bir alternatifi mi gösterdiği
kesinleştirilememiştir.
Sağ alt köşede resimdeki tek giysili figür olan adam görünür. Diğer figürlerden farklı
olarak boğazına kadar kapalı giyinmiş olan bu adam figürü, diğer figürler gibi açık renkli
saçlı değil, koyu kahverengi saçlıdır ve idealize olarak çizilmiş bir yüzü
yoktur. Hemen önünde yere dirseğini koymuş, elinde
bir elma tutan yeni tüylerle kaplı bir kadını işaret
etmektedir. Ağzı kapatılmış bu kadın figürü sanki
bir sır söyleyecekmiş de susturulmuş gibi görünürken bu iki figürün yine Adem ve Havva olması olasılığı üzerine yorumlar
yapılmıştır.
Panelin geri ve ön planlarındaki havuzlarında çiftler karmaşık halinde yer
alırken ortadaki yuvarlak havuzda kadınlar ve
onların çevresinde hayvan grupları üzerine oturmuş dönen erkekler görünmektedir.
Bu dönen erkek grubunun içinde sol üstte kahverengi atının üzerinde takla atan adam havuzdaki kadınların dikkatini çekmek
ister gibidir. Bu şekildeerkekler ve kadınlar arasındaki
doğal etkileşim ve çekim gücü de vurgulanmaktadır.
Öte yandan çocuklar ve yaşlılardan
arındırılmış bu insanlar topluluğu sonu ve amacı olmayan bir yaşama
dair de bir yansıma sunar. Adem ve Havva‘nın Cennet‘den
kovulduktan sonra Dünya üzerinde çocukları olduğu düşünülürse, bu orta
panelin Adem ve Havva’nın (dolayısı ile insanlığın) Cennet’te kovulmadan
devam ettikleri bir yaşama gönderme yaptığı da düşünülebilir.
Sanat
tarihçilerine göre; orta panel, cennetin dünya üzerinde bir devamı gibi de düşünülmekte. Panelin geri ve ön planlarındaki havuzlarında çiftler karmaşık halinde
yer alırken ortadaki yuvarlak havuzda kadınlar ve
onların çevresinde hayvan grupları üzerine oturmuş dönen erkekler görünmektedir.
Bu dönen erkek grubunun içinde sol üstte kahverengi atının üzerinde takla atan adam havuzdaki kadınların dikkatini çekmek
ister gibidir. Bu şekilde erkekler ve kadınlar arasındaki
doğal etkileşim ve çekim gücü de vurgulanmaktadır. Bazı sanat
tarihçilerine göre ise, bu orta panel yıkım
ve çöküşten önceki geçici ve eğlendirici yozlaşmayı gösteren bir alegoridir.
Bu tuhaf eğlenceler ve cinsellik içinde kaybolmuş figürler aslında kendilerini
bekleyen cehennem azabından habersiz şekilde yozlaşmakta ve günah
işlemektedirler.
Sağ panelde ise
günahkârların değişik biçimlerde cezalandırılışının gösterildiği cehennem resmedilmiştir. Karanlık bir atmosferin hakimiyetinde oldukça absürd bir mekan
betimlemesi, hemen göze çarpıyor.
Korku, tiksinme,
umutsuzluk gibi duyguların, işkence ve şiddet manzaralarıyla kusursuz bir
şekilde resmedildiğini görürüz.
Bosch‘un hayal
gücünün doruğa çıktığı bu panel, karanlık bir geri planla birlikte kurak
topraklar, karanlık sular ve yer yer görünen alevler ile seyirciye bir Cehennem
panaroması çizer. Bu panelde Bosch, dünyanın
cezbediciliklerine kanan ve sonsuz lanete maruz kalacak olan günahkarların
dünyasını resmeder. Diğer iki paneldeki doğal güzelliklerden eksik kalmış olan
bu panelde bir gece görünümü betimlenir ve yanan
şehirler, işkence odaları, savaş, cehennem zebanileri, mutasyonu uğramış insan
yiyen yaratıklar gibi çeşitli nahoş görüntülerle doldurulmuştur. Diğer
panellerde çıplaklıklarını özgürce sergileyen insanlar bu panelde artık
çıplaklığın erotizmini yitirmiş ve göğüslerini ve cinsel bölgelerini kapatmaya
ve utanmaya girişmişlerdir.
Geri plandaki yanan ve patlayan dağ
görünümleri ile birlikte büyük bir savaş görünümü
yansıtılmıştır. Kalabalık ordular gibi görünen işkenceciler bir
köprüyü geçmekte ve çeşitli yerlere ve insanlara saldırıp yakıp yıkmaktadırlar.
Alevlerin etkisi ile geri plandaki nehir kan rengine bürünmüştür. Orta
kısımlarda alev çukuruna itilen ve yanan bir fenerin içine tıkıştırılan
insanlar görülebilir.
Ön planda daha ilginç görünümlü figürler çeşitli işkencelere
ön ayak olmaktadır. “Müzisyenlerin Cehennemi” olarak
adlandırılabilecek bir kısımda lavta ve arpa çarmıha gerilmiş
gibi asılmış figürler , bir insanın kalçasına yazılmış notalara bakarak
şarkı söyleyen bir koro grubu, müzik ve eğlencenin
günahkarlığını vurgular niteliktedir. Hemen ön plandaki kalabalık arasında
seçilen tavla, zar ve iskambil kağıtları gibi nesneler kumar ve çeşitli
oyunlara dair günahların cezalarının verilişini yansıtır. Eserin odak
noktası, kırılmış bir yumurta kabuğunu andıran gövdesini, yaşlı ağaçlardan
oluşan bacaklar üzerinde taşıyan “Ağaç Adam“dır.
Adamın kafasının üzerinde taşıdığı disk üzerinde iç organları çağrıştıran bir
tulum görünümlü yaratık görünür. Celat görünümlü bir gri figürün merdiven
dayayarak çıktığı gövdesinde ise bir taverna içinde oturan eğlenen insanlar yer
almaktadır. Ağaç-adamın
yüzü efkar ve pişmanlık ile dolu gibi görünmektedir.Bosch’un kendi portresi de olabileceği
düşünülen bu yüz belki de ressamın kendi sıra dışı hayal
dünyasına attığı imzasıdır.
Ön planda sağda görünen kuş kafalı yaratık bir
yandan insanlarla beslenirken oturduğu tahtın alt kısmında da onları şeffaf
baloncuklar içinde de aşağıdaki çukura boşaltmaktadır. Kafasındaki ters dönmüş
kazanı bir taç gibi taşıyan bu figür “Cehennemin
Prensi” olarak da adlandırılır.
Eserde
çeşitli ölümcül günahlar ayrı
ayrı cezalandırmaktadır. Gurur, prensin tahtı altında
uzanan kadının bir zebaninin kalçasındaki aynada kendi aksini görmesi ile; öfke, ağaç-adamın hemen
sağında kurtlar tarafından yenen şövalye ile; tembellik, prensin
sağında yatağında yatarken şeytanlar tarafından ziyaret edilen adamla; sahtekarlık ise ön
plandaki tavşan tarafından yönlendirilen işkenceci grupla gösterilmiştir. Ortaçağ’da günahın özü ve erdemin kaybedilişinin
yegane sahibi sayılan şehvet ve cinsellik, eserin genelinde günaha teşvik edici
ve sonunda cezalandırmaya sebep yaratıcı olarak sunulmaktadır.
Döneminin çok ötesinde bir tarz
ve üslup içeren bu yapıtı incelerken bugüne kadar gözden üzerinde durulmamış
bir detayla karşılaşıyoruz :
“Bir
günahkarın, üzerine notalar yazılmış poposu” .
Bu eşsiz detayı
fark eden kişi ise Oklahoma Hristiyan Üniversitesi'nde müzik ve bilgi
teknolojileri bölümlerinde okuyan Amelia isimli bir öğrenci. “Tuhaf şeylere dair bir blog“ un sahibi olan Amelia,
arkadaşı Luki ile birlikte “Dünyevi Zevkler Bahçesi”ni (The Garden
of Earthly Delights) incelerken,
bu sürreal triptik tabloda, karakterlerden birinin parmağıyla da
gösterdiği gibi bir kişinin poposuna yazılmış notaları keşfeder.
Gregoryen ilahilere dair bildiklerinden yola
çıkan Amelia notaları gerçeğe dökünce de
ortaya böyle bir cehennem melodisi çıkar : https://www.izlesene.com/video/500-yillik-popo-sarkisi/7221550
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
Bosch'un hayal gücü müthiş. Ne mutlu ki birkaç tablosunu görebildim.
YanıtlaSilFavorim "Çocuk Oyunları" :)
Önünde saygı ile önünüzü ilikleyeceğiniz bir deha. Umarım başka tablolarına da sıra gelir.
SilSevgi ve en derin saygılarımla.
Merhaba Mehmet Bey,
YanıtlaSilYazınızı dolayısıyla tablo incelemenizi büyük bir ilgi ve heyecanla okudum. Zira bu tabloyu resmeden ressam, aslında satır arasında değindiğiniz gibi, "Dönemin çok ötesinde bir tarz ve üslup içeren" olguyu ifşa ediyor. Cennet-cehennem üzerinden (ki her dönem bu kavramlarla insanlar zapturapt altına alınmıştır.) insanların her türlü duygularını eylemsel olarak açığa çıkaran; ve de sonuçları itibariyle bu sefilliğin ne denli korkunç oluşunu cehennemle eşitleyerek resmedilmesi bana, insanın eğitimden ve vicdandan yoksun olduğu takdirde neler yapabileceğini hatırlatıyor. Ve yine soldaki resmin bendeki etkisi belki bir aile kavramını sembolize ediyor hissi uyandırdı. Öte yandan sizin anlatımınızla dikkatimi çeken bir başka nokta ise, belgesellerde izlediğim bir olayı hatırlattı. Zira erkek hayvanlar dişilerine güzel görünmek için çeşitli davranışlarda bulunuyorlar... Burada da "kahverengi atının üzerinde takla atan adam havuzdaki kadınların dikkatini çekmek ister gibi" davranışı bana doğal hayattaki hayvanların yaşam şeklini hatırlattı. Dolayısıyla akılla taçlanan insanı bu yönnü yok sayarsak yok aslında hayvandan farkımız... Ve son olarak da cehennemin tasviri, işte ressamın bence anlatmak istediği insanların "öfke, kin, ihtiras, gurur, tembellik, sahtekarlık" gibi duygularının neticesinde ortaya çıkan tabloyu çok güzel özetleyerek "CEHENNEM" algısıyla ifşa etmiş. Bugün, özellikle bölgemiz ve dünyamız aynı bu duyguların altıda cehennemi yaşamıyor mu?! Saygılarımla...
Aslında yazımız anlatmakla bitmeyecek kadar uzun da olabilirdi. zira tartışıp yorumlayabilecek daha çok noktası vardı. Ama okuyucuyu da fazla sıkmamak gerekiyor. Umarım pek çok kişi sizin gibi keyif almıştır.
SilSevgi ve en derin saygılarımla.
Neler sığdırmamış ki tablonun içine Bosch!.
YanıtlaSilÇağın ötesinde bir anlayışla, olağanüstü düşünsel, düşsel zenginlik içinde..
Renkler ise alabildiğine canlı..İlgi ile takip ediyorum bu seriyi..teşekkürler Mehmet Bilgehan Bey.
Bu büyük yaratıcılık gerçekten saygıyı hakediyor. Bu tablonun araştırmalarını elimden geldiğince özetlemeye çalıştım ama o denli çok detaya sahip ki yine de eksik kalmış olabilir.
Silİlginize çok teşekkürler. Sevgi ve en derin saygılarımla.