Aşağıdaki bilgilerin tamamı İslami kaynaklardan, Taberi ve Zekeriya Kitapçı
gibi İslami tarihçi ve yazarlardan alınarak düzenlenmiştir.
Türklerin kılıç zoruyla Müslümanlaştırılmaları ile ilgili 670’li tarihlere
dayanan bilgiler maalesef okullarda bizlere hiçbir zaman verilmemiş, verilen
bilgiler ise, Türklerin Müslümanlığa geçişleri kendi istekleri ile olmuş gibi
gösterilerek, 740’lara kadar ki tarih atlanarak verilmiştir.
İslam'ın Türklere zorla kabul ettirilmeleri ile ilgili 670’lerden
başlayarak 740’lara kadar uzanan tarihin bize okullarda anlatılmamasının
nedenlerini, bu kısa tarihi öğrenince biraz daha anlamak mümkün olabilecektir.
Şimdi, bu atlanan 70 senelik tarihe bir göz atalım..
Şimdi, bu atlanan 70 senelik tarihe bir göz atalım..
Buhara’da olanlar diğer Türk Beyliklerinde de etkilerini gösterir..
Aynı şeylerin kendi başlarına geleceğinden korkmaktadırlar..
Sogd meliki Neyzek Tarhan şehrinin yıkıma uğramaması için Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır..
Bu anlaşmaya göre Tarhan haraç verecek ve tarafsız kalacaktır..
Ancak bu tarafsız kalmalar ve Türklerin birleşememeleri Arapların işlerini kolaylaştırmış ve Türk beyliklerini istedikleri gibi istila edip talan etmişlerdir..
İlk olarak saldırıya uğrayan Kibac Hatun’a diğer beyliklerden yardım gelmeyince, o yardımı esirgeyenler aynı akıbete uğramışlardır..
Bu olaylarda Türklerin belli bir şekilde organize olamamaları da onların Araplar tarafından istila edilmelerini kolaylaştırmıştır..
Neyzek Tarhan daha sonra Kuteybe ile yaptığı anlaşmada hatalı olduğunu ve bu anlaşmanın kendisine hiçbir güvence getirmeyeceği gibi diğer Türk Beylerine de ihanet etmiş olacağını anlar..
Tohoristan’a dönerek bütün Türk Beyliklerine birer mektup yazar ve onları ortak bir direnişe girmeleri için uyarmaya çalışır..
İlk olumlu yanıt Talkan meliki Sehrek’den gelir..
Tarhan’ın planlarını öğrenen Kuteybe, buna karşılık Belh şehrinde hazırlık yaparak, baharda büyük bir ordu ile Talkan şehrine doğru yürür..
O ana kadar bir direniş hazırlığı yapamayan Talkan şehri meliki Sehrek, Kuteybe’nin gelişinden önce şehri terk eder..
Şehre hiç savaşmadan giren Kuteybe’nin adamları şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek varsa hepsini kılıçtan geçirirler..
Bu katliam o zamana kadar yapılanların en büyüğüdür..
Kuteybe bu katliamı diğer beyliklere ibret olması için yapar..
Kuteybe’nin askerleri öldürebildikleri kadar öldürürler, geri kalanları da, Talkan yolu üzerindeki ağaçlara asarlar..
Bu yolun 4 fersah ( 24 Km.) mesafelik bölümü Türklerin ağaçlara asılan cesetleri ile doludur..
Talkan katliamı tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları katliamların en büyüğü olarak geçmiştir..
Halk, Müslüman Araplarla savaşmadığı halde, Kuteybe ve askerleri sırf diğerlerine örnek olsun diye 40.000 kadar kişiyi kılıçtan geçirmiş, ağaçlara asmıştır..
bütün bunlar hep İslam adına yapılmıştır..
Kuteybe, Talkan katliamından sonra Suman’a girer..Aynı şeylerin kendi başlarına geleceğinden korkmaktadırlar..
Sogd meliki Neyzek Tarhan şehrinin yıkıma uğramaması için Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır..
Bu anlaşmaya göre Tarhan haraç verecek ve tarafsız kalacaktır..
Ancak bu tarafsız kalmalar ve Türklerin birleşememeleri Arapların işlerini kolaylaştırmış ve Türk beyliklerini istedikleri gibi istila edip talan etmişlerdir..
İlk olarak saldırıya uğrayan Kibac Hatun’a diğer beyliklerden yardım gelmeyince, o yardımı esirgeyenler aynı akıbete uğramışlardır..
Bu olaylarda Türklerin belli bir şekilde organize olamamaları da onların Araplar tarafından istila edilmelerini kolaylaştırmıştır..
Neyzek Tarhan daha sonra Kuteybe ile yaptığı anlaşmada hatalı olduğunu ve bu anlaşmanın kendisine hiçbir güvence getirmeyeceği gibi diğer Türk Beylerine de ihanet etmiş olacağını anlar..
Tohoristan’a dönerek bütün Türk Beyliklerine birer mektup yazar ve onları ortak bir direnişe girmeleri için uyarmaya çalışır..
İlk olumlu yanıt Talkan meliki Sehrek’den gelir..
Tarhan’ın planlarını öğrenen Kuteybe, buna karşılık Belh şehrinde hazırlık yaparak, baharda büyük bir ordu ile Talkan şehrine doğru yürür..
O ana kadar bir direniş hazırlığı yapamayan Talkan şehri meliki Sehrek, Kuteybe’nin gelişinden önce şehri terk eder..
Şehre hiç savaşmadan giren Kuteybe’nin adamları şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek varsa hepsini kılıçtan geçirirler..
Bu katliam o zamana kadar yapılanların en büyüğüdür..
Kuteybe bu katliamı diğer beyliklere ibret olması için yapar..
Kuteybe’nin askerleri öldürebildikleri kadar öldürürler, geri kalanları da, Talkan yolu üzerindeki ağaçlara asarlar..
Bu yolun 4 fersah ( 24 Km.) mesafelik bölümü Türklerin ağaçlara asılan cesetleri ile doludur..
Talkan katliamı tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları katliamların en büyüğü olarak geçmiştir..
Halk, Müslüman Araplarla savaşmadığı halde, Kuteybe ve askerleri sırf diğerlerine örnek olsun diye 40.000 kadar kişiyi kılıçtan geçirmiş, ağaçlara asmıştır..
bütün bunlar hep İslam adına yapılmıştır..
Erkeklerin pek çoğunu öldürterek, kadınlarını ve kızlarını cariye olarak
alıkoyar..
Daha sonra Kes ve Nesef’de aynı şeyleri yapar..
Erkekler öldürülür, Türk kadın ve kızları utanç verici bir şekilde Araplara cariye olurlar..
Daha sonra Faryab’a yönelir ve Faryab’ın teslim olmasını ister..
Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim olmaya yanaşmazlar..
Erkekleri dövüşerek ölürler..
Bütün şehir yakılır..
Araplar bu şehre yakılmış şehir anlamında Muhtereka derler..
Kuteybe, Faryab’dan sonra, Tarhan’ın çekildiği kale Bazgis’i kuşatır..
2 ay süreyle devamlı olarak buraya saldırır fakat bir sonuç elde edemez..
Bu arada kış yaklaşır..
Kuteybe’nin kışın savaşacak gücü yoktur ancak, kale içindeki Türklerin de yiyecekleri bitmiştir..
Her iki tarafta savaşın kendileri için kaybedildiğini düşünür..
Kuteybe son olarak bir hileye baş vurur..
Tarhan’ın yanına Muhammed bin Selim adındaki adamını gönderir..
Muhammed ibni Selim Tarhan’ın teslim olması durumunda kendisine hiç bir şekilde zarar gelmeyeceği güvencesini verir..
Kalenin açlık içinde olmasından dolayı Tarhan’ın Kuteybe’nin teklifini kabul etmesinden başka yapılacak bir şeyi yoktur..
Komutanları ile görüşüp teklifi kabul ederler..
Silahlarını teslim ederek kaleden çıkarlar..
Tarhan kaleden çıkar çıkmaz yakalanır, etrafı hendek açılmış bir çadırda zincire vurulur..
Kuteybe bu arada Tarhan’ı hemen öldürmez..
Haccac’a haber göndererek ne yapacağını sorar..
Haccac Tarhan için, " O bir Müslüman düşmanıdır hiç aman vermeden öldür" der..
Kuteybe önce Tarhan’ın iki oğlunu, Tarhan’ın ve toplanan halkın gözü önünde öldürtür..
Arkasından 700 kadar Türk savaşçısının başlarını gene Tarhan’ın ve halkın gözü önünde kestirir..
Tarhan’ı da bizzat kendisi öldürür..
Bütün kesilen başlar Haccac’a gönderilir.
Daha sonra Kes ve Nesef’de aynı şeyleri yapar..
Erkekler öldürülür, Türk kadın ve kızları utanç verici bir şekilde Araplara cariye olurlar..
Daha sonra Faryab’a yönelir ve Faryab’ın teslim olmasını ister..
Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim olmaya yanaşmazlar..
Erkekleri dövüşerek ölürler..
Bütün şehir yakılır..
Araplar bu şehre yakılmış şehir anlamında Muhtereka derler..
Kuteybe, Faryab’dan sonra, Tarhan’ın çekildiği kale Bazgis’i kuşatır..
2 ay süreyle devamlı olarak buraya saldırır fakat bir sonuç elde edemez..
Bu arada kış yaklaşır..
Kuteybe’nin kışın savaşacak gücü yoktur ancak, kale içindeki Türklerin de yiyecekleri bitmiştir..
Her iki tarafta savaşın kendileri için kaybedildiğini düşünür..
Kuteybe son olarak bir hileye baş vurur..
Tarhan’ın yanına Muhammed bin Selim adındaki adamını gönderir..
Muhammed ibni Selim Tarhan’ın teslim olması durumunda kendisine hiç bir şekilde zarar gelmeyeceği güvencesini verir..
Kalenin açlık içinde olmasından dolayı Tarhan’ın Kuteybe’nin teklifini kabul etmesinden başka yapılacak bir şeyi yoktur..
Komutanları ile görüşüp teklifi kabul ederler..
Silahlarını teslim ederek kaleden çıkarlar..
Tarhan kaleden çıkar çıkmaz yakalanır, etrafı hendek açılmış bir çadırda zincire vurulur..
Kuteybe bu arada Tarhan’ı hemen öldürmez..
Haccac’a haber göndererek ne yapacağını sorar..
Haccac Tarhan için, " O bir Müslüman düşmanıdır hiç aman vermeden öldür" der..
Kuteybe önce Tarhan’ın iki oğlunu, Tarhan’ın ve toplanan halkın gözü önünde öldürtür..
Arkasından 700 kadar Türk savaşçısının başlarını gene Tarhan’ın ve halkın gözü önünde kestirir..
Tarhan’ı da bizzat kendisi öldürür..
Bütün kesilen başlar Haccac’a gönderilir.
Tarhan’ın öldürülmesinden sonra, Kuteybe, Aral Gölü’nün altında bulunan
Harzem bölgesine yürür..
Harzem’de Caygan ile Havarizat arasında taht kavgası vardır..
Kuteybe Caygan’la işbirliği yapar..
Önce Havarizat ile etrafındakileri öldürtür..
Arkasından Camhud melikini yenerek 4000 civarında esir alırlar..
Ancak, daha sonra bunlar Kuteybe’nin emri üzerine öldürülürler..
Bu olay, Ziya Kitapçının, İslam Tarihi ve Türkler adlı kitabında aynen
şöyle anlatılır;Harzem’de Caygan ile Havarizat arasında taht kavgası vardır..
Kuteybe Caygan’la işbirliği yapar..
Önce Havarizat ile etrafındakileri öldürtür..
Arkasından Camhud melikini yenerek 4000 civarında esir alırlar..
Ancak, daha sonra bunlar Kuteybe’nin emri üzerine öldürülürler..
Bu harplerden birinde, et-Taberi'nin bütün tafsilatı ile anlattığına göre,
bir defasında Abdurrahman b. Müslim, Kuteybe''ye, 4000 esirle gelmişti.
Kuteybe, Abdurrahman'ın böyle kalabalık Türk esirleri ile geldiğini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir meydana kurulmasını istedi.
Tahtının üzerine mağruru bir eda ile oturan Kuteybe, bu Türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini soluna, bin tanesini arkasına ve bin tanesini de önüne dizilmelerini söylemiş ve sonrada Arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu Türklerin kafalarının koparılmasını emretmiştir.
Cebbar, zorba, insafsız Arap komutanının etrafının bir anda bu Türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline geldiğinden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Bu harplerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu.
Nitekim bu vahşetten adeta gururlanan bir Arap şairi Kaah el-Aşkari şöyle haykırmıştır, "Kazah ve Facfac" önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı Türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız.
Kuteybe, Abdurrahman'ın böyle kalabalık Türk esirleri ile geldiğini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir meydana kurulmasını istedi.
Tahtının üzerine mağruru bir eda ile oturan Kuteybe, bu Türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini soluna, bin tanesini arkasına ve bin tanesini de önüne dizilmelerini söylemiş ve sonrada Arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu Türklerin kafalarının koparılmasını emretmiştir.
Cebbar, zorba, insafsız Arap komutanının etrafının bir anda bu Türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline geldiğinden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Bu harplerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu.
Nitekim bu vahşetten adeta gururlanan bir Arap şairi Kaah el-Aşkari şöyle haykırmıştır, "Kazah ve Facfac" önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı Türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız.
Herkesi kılıçtan geçirdiniz.
Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük çocuklar kaldı.
Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük gibiydiler"
Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük çocuklar kaldı.
Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük gibiydiler"
Harzem’de ayaklanan halk, Kuteybe ile işbirliği yaptığı için Caygan’ı
öldürür..
Bunun üzerine, Kuteybe bütün Harzem’i yakıp yıkar, halkı kılıçtan geçirir..
Harzemli ünlü Türk bilgini, Biruni Harzem’deki uygarlığın yok edilişini şu şekilde anlatır."Kuteybe, her çareye baş vurarak Harzemlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini koruyanlarını, bütün bilginleri öldürttü, böylece her şey karanlıklara gömüldü.."
İslam Harzemlilerin içinde girerken, onların tarihi hakkında bilinenleri artık öğrenme olanağı bırakmadı..
Harzem’i yıktıktan sonra Kuteybe, Semerkant üzerine yürür..
Semerkant meliki Gurek üzerine gelen Müslümanlara karşı diğer Türk Beyliklerinden yardım ister..
Taşkent ve Fergana’dan yardım gönderir, fakat gelen birlikler yolda Kuteybe’nin askerleri tarafından pusuya düşürülerek yok edilirler..
Semerkant, kuşatılır..
Araplar mancınık ateşi ile saldırırlar..
Daha fazla dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır..
Bu anlaşmaya göre,
Bunun üzerine, Kuteybe bütün Harzem’i yakıp yıkar, halkı kılıçtan geçirir..
Harzemli ünlü Türk bilgini, Biruni Harzem’deki uygarlığın yok edilişini şu şekilde anlatır."Kuteybe, her çareye baş vurarak Harzemlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini koruyanlarını, bütün bilginleri öldürttü, böylece her şey karanlıklara gömüldü.."
İslam Harzemlilerin içinde girerken, onların tarihi hakkında bilinenleri artık öğrenme olanağı bırakmadı..
Harzem’i yıktıktan sonra Kuteybe, Semerkant üzerine yürür..
Semerkant meliki Gurek üzerine gelen Müslümanlara karşı diğer Türk Beyliklerinden yardım ister..
Taşkent ve Fergana’dan yardım gönderir, fakat gelen birlikler yolda Kuteybe’nin askerleri tarafından pusuya düşürülerek yok edilirler..
Semerkant, kuşatılır..
Araplar mancınık ateşi ile saldırırlar..
Daha fazla dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır..
Bu anlaşmaya göre,
1.Semerkant Araplara her sene 2.200.000 altın ödeyecektir..
2.Bir defaya mahsus olmak üzere 30.000 Türk gencini esir olarak
verecektir..
3.Şehirde Cami yapılacaktır..
4.Şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır..
5.Tapınaklardaki tüm mücevherler Kuteybe’ye teslim edilecektir..
Daha sonra Kuteybe, altından yapılan tüm eserleri erittirerek alır ve
Merv’e geri döner..
Dönerken kardeşi Abdurrahman bin Müslim’i Semerkant’ın başına vali olarak bırakır..
Dönerken kardeşi Abdurrahman bin Müslim’i Semerkant’ın başına vali olarak bırakır..
Kuteybe’nin Merv’e dönüşünden sonra, Türkler kendi aralarında işgalci
Müslümanlara karşı bir direniş birliği kurarlar..
Zaman zaman Ceyhun ırmağını geçerek Araplara pusu kurar ve ciddi zararlar verirler..
Haccac Kuteybe’ye Taşkent ve Fergana’yı işgal etmesi talimatını verir..
Kuteybe Taşkent’e gider fakat başarılı olamaz..
Bu arada Haccac ölür.
Halife Velid, Kuteybe’ye Türklere karşı savaşları devam ettirmesini söyler..
Kuteybe bu sefer Kasgar’a doğru yola çıkar..
Tam Kasgar’ı kuşatacakken Halife Velid ölür, yerine Süleyman ibni Abdülmelik halife olur..
Bu yeni Halife ile arası hiç iyi olmayan Kuteybe, Kasgar seferini yarıda bırakarak ona karşı ayaklanır, ancak kendi komutanları tarafından 11 yakını ile birlikte 716 senesinde kafası kesilerek öldürülür..
Çünkü Kuteybe’nin komutanları Halifeye karşı gelmek istememişlerdir..
TABERİ ANLATIMLARIZaman zaman Ceyhun ırmağını geçerek Araplara pusu kurar ve ciddi zararlar verirler..
Haccac Kuteybe’ye Taşkent ve Fergana’yı işgal etmesi talimatını verir..
Kuteybe Taşkent’e gider fakat başarılı olamaz..
Bu arada Haccac ölür.
Halife Velid, Kuteybe’ye Türklere karşı savaşları devam ettirmesini söyler..
Kuteybe bu sefer Kasgar’a doğru yola çıkar..
Tam Kasgar’ı kuşatacakken Halife Velid ölür, yerine Süleyman ibni Abdülmelik halife olur..
Bu yeni Halife ile arası hiç iyi olmayan Kuteybe, Kasgar seferini yarıda bırakarak ona karşı ayaklanır, ancak kendi komutanları tarafından 11 yakını ile birlikte 716 senesinde kafası kesilerek öldürülür..
Çünkü Kuteybe’nin komutanları Halifeye karşı gelmek istememişlerdir..
Aşağıdaki pasajlar doğrudan Taberinin anlatımından alınmıştır.
Tarih-i Taberi / Cilt 3/(Syf-343)
Her kim Türk’lerden baş getirirse yüz dirhem vereceğim.
İmdi müslümanlar bir bir Türk’lerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar.
Ve Türk’leri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübalağa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp Merv’e geldiler.
İmdi müslümanlar bir bir Türk’lerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar.
Ve Türk’leri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübalağa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp Merv’e geldiler.
Yaz gelince Kuteybe Horasan şehirlerine nameler gönderip asker topladı.
Sonra göçüp Talkan’a vardı.
Şehrek ki Talkan meliki idi.
Neyzekle müttefik idi.
Kuteybe’nin geldiğini işitince kaçtı.
Kuteybe Talkan’a girdiği vakit hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler.
Ne kadar kırabilirlerse kıralar.
Bunun üzerine Kuteybe’nin askeri orada hesapsız adam öldürdü.
Sonra göçüp Talkan’a vardı.
Şehrek ki Talkan meliki idi.
Neyzekle müttefik idi.
Kuteybe’nin geldiğini işitince kaçtı.
Kuteybe Talkan’a girdiği vakit hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler.
Ne kadar kırabilirlerse kıralar.
Bunun üzerine Kuteybe’nin askeri orada hesapsız adam öldürdü.
Rivayet ederler ki 4 fersek yol iki taraftan muttasıl ceviz ağacı dallarına
adamlar asılmış idi.
Oradan göçtü.
Mervalarüd’e kondu.
Oradaki melik kaçtı.
Kuteybe onun da iki oğlunu tuttukta kalan şehrin beyleri itaat edip istikbale geldiler.
(Syf-344)
Oradan göçtü.
Mervalarüd’e kondu.
Oradaki melik kaçtı.
Kuteybe onun da iki oğlunu tuttukta kalan şehrin beyleri itaat edip istikbale geldiler.
(Syf-344)
Kuteybe dedi: - Vallahi eğer benim ömrümden üç söz söyleyecek kadar zaman
kalmış olsa bunu derim ki (Uktülühü uktülühü uktülühü).
( Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün )
( Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün )
Bunun üzerine Neyzek’i ve iki kardeşi oğulları ki biri Sol ve biri
Osman’dır.
Ve yine o kendisi ile mahsur olanların hepsini öldürdüler.
Hepsi 700 adam idi.
Buyurdu başlarını kesip Haccac’a gönderdiler.
(Syf-347)
Ve yine o kendisi ile mahsur olanların hepsini öldürdüler.
Hepsi 700 adam idi.
Buyurdu başlarını kesip Haccac’a gönderdiler.
(Syf-347)
Kuteybe deve palanı demek olur.
(Syf-351)
(Syf-351)
BU 70 YIL SÜREN TÜRK-ARAP SAVAŞLARININ EN ÖNEMLİ NOKTALARI VE SONUÇLARI;
1- 100.000'in üstünde Türk katledilmiştir.
2- 50.000'in üstünde Türk genci köle ve cariye yapılmıştır.
3- Şehirler yağmalanmış, ganimet diye halkın her şeyi talan edilmiştir.
4- Tüm zenginlikler, tarihi eserler yok edilmiş, yakılmış, yıkılmıştır.
5- Dünyanın en büyük katliamlarından biri olan "Talkan
Katliamında" 40.000 Türkün kesilerek 24 km yol boyunca ağaçlarda
sallandırılmıştır.
(Tarihte örneği çok azdır.)
(Tarihte örneği çok azdır.)
6- Aynı şekilde "Curcan Katliamında da esir alınan 40.000 Türk'ün
nehir kenarında kafaları kesilmiş, nehrin suyu kıpkızıl olmuş, cesetler yine
ağaçlarda sallandırılmıştır.
7- "Teslim olursanız canınız bağışlanacak" sözü hiç bir zaman
yerine getirilmemiş , "ŞERİAT SÖZ TANIMAZ" denilerek kadın-erkek
kılıçtan geçirilmiştir.
8- Araplar tarihte yaşadıkları bu en büyük yağma ve talandan çok büyük
servet elde etmişlerdir.
9- Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden dahi görmemişlerdir.
10-BU TARİHİ GERÇEKLER "İSLAM ETKİLENMESİN" DÜŞÜNCESİYLE
GİZLENMEKTE, BAHSEDİLMEMEKTEDİR.
TURGAY TEZCANLI
Merhabalar Sayın Hocam.
YanıtlaSilKılıç zoru ile müslüman olduğumuzu büyüklerimiz hep söylemiştir. Ancak, sizin bu paylaştığınız katliamları, ne yalan söyleyeyim bu kadar detaylı bir yerden okumamıştım. Bu vahşeti yapanlar, Hz. Muhammed'in müslümanları öyle değil mi? Oysa kendi ülkelerindeki müşriklerle savaşırken, "tarlada çalışana dokunulmayacak, aman dileyene vurulmayacak, kadın, çocuk ve yaşlılara dokunulmayacak" diye savaşçıları uyarılıyordu. 670 yıllarında Emeviler mi, Abbasiler mi iktidarda idi. Zaten Cenab-ı Peygamberin vefatından sonra İslam dini, mecrasından çıkarılmış, saltanat uğruna din katletilmişti.
Bu yararlı ve bilgilendirici paylaşımınızdan dolayı size teşekkür eder, kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
Selam ve dualarımla.
Yararlı olabildiysem ne mutlu bana. Her zaman okumak ve araştırmak gerekiyor. Sadece bize söylenenleri doğru kabul edersek ne araştırıcı ruhumuz kalır ne de özgür düşünceli insanlar olabiliriz.
SilSevgi ve en derin saygılarımla.
Akıllara zarar katliamlar bunlar. Üstelik tüm bunlar İslam adına yapılmış.
YanıtlaSilTarihimiz kim bilir daha ne çok gün yüzüne çıkmayı bekleyen böyle acılarla dolu..
Taberi Anlatımları'da çok düşündürücü!.700 adamın başlarını kesip Haccac’a göndermeleri ise!. Ne vahşet :( asıl soykırım bunlardır!.TURGAY TEZCANLI'nın sözlerine katılmamak mümkün değil."TARİHİ GERÇEKLERİ HALKINA ANLATMAMAK BİR İHANETTİR."
Bu önemli paylaşım için teşekkürler Mehmet Bilgehan Bey
Yazık ki ulus olarak kendimiz anlatmayı beceremiyoruz. Bu öyküler bilinsin ve körü körüne "Arap" seviciliğinden kurtulsun insanlar.
SilSevgi ve en derin saygılarımla.
İnsanın tüylerini diken diken eden tarihi gerçeklerin üzeri yazık ki örtülerek saklanıyor... Dolayısıyla bugün aynı vahşet, aynı zihniyetin devamı olarak, tüm dünyanın gözleri önünde "tiyatro" misali yaşanıyor. Saygılarımla Mehmet Bey.
YanıtlaSilTarihsel gerçekleri bilmek tüm toplumun hakkıdır. Ne yazık ki çoğu insana ne verirseniz onu kabul ediyorlar. Sorgulamak ve gerçeği aramak çok kişinin yapmadığı bir eylem. Umarım tesadüfen de olsa okur ve bilgilenirler.
SilSevgi ve en derin saygılarımla.