24 Temmuz 2013 Çarşamba

TÜRKİYE'NİN İLK YAVAŞ ŞEHRİNDE BİR SIĞINAK: SIĞACIK

Turizmde yeni bir trend: Yavaş Şehir 

Merkezi İtalya’da bulunan uluslararası bir kentler ağının adı olan Cittaslow, İtalyanca İngilizce karşımı bir sözcük. Dilimize “Yavaş” veya “Sakin Şehir” olarak giren Cittaslow kentleri; öncelikle kentleşmenin baskısına direnerek geleneksel yaşam tarzlarını korumayı hedefliyorlar ve olabildiğince daha az gürültü, daha çok yerel lezzet, daha sakin bir kent atmosferi ve daha temiz bir çevre amaçlıyorlar. Fast food zincirlerine, gökdelen otellere izin vermiyorlar. Naylon poşet yerine file kullanıyorlar. Bisikleti, faytonu, elektrikli otomobilleri özendiriyorlar. Yavaş şehrin amblemi de oldukça anlamlı. Dünyanın her tarafındaki yavaş şehirler bir salyangozun sırtındaki şehir silueti şeklinde tasarlanan amblemleriyle tanınıyorlar.

1999’da başlayan, 2013 itibariyle dünyada 21 ülkeden 147 şehrin dâhil olduğu, pek çok şehrin ise sırada beklediği Cittaslow ağına Türkiye’den şimdiye kadar dokuz yer kabul edilmiş. İzmir’in Seferihisar ilçesi ilk yavaş şehrimiz olurken, 2012 yılında yapılan Polonya toplantısında; Muğla’nın Akyaka, Aydın’ın Yenihisar, Çanakkale’nin Gökçeada ve Sakarya’nın Taraklı ilçeleri salyangoz amblemini kullanmaya hak kazanmışlar. (*) Türkiye’de yavaş şehir deyince ilk akla gelen yer olan Seferihisar’ın Belediye Başkanı ve bu trendin Türkiye’deki öncüsü Tunç Soyer’e göre işin sırrı “yerel kimliği koruyarak kalkınmak” ve “halkın sahiplenmesi” olarak özetlenebilir.
Şairlerin Anavatanı 

Homer’in Iyrin’i ver bana dostum / Değiştir Akordu hem de / Kan ve Ateş istemiyorum, / Şarap ta değil; / Aşkın kadehini sun bugün / Ritme karıştır / Ne gönül kır ne bulandır / Sarhoş olmak istiyorum

Döne döne, ebede dek / Eğlenmek, gülmek istiyorum. / Değiştir Akordu dostum / Homer’in Iyrini ver bana / Paydos de gayrı / Kan ve Ateşten yana.

MÖ 1000 yıllarına tarihlenen İonia Uygarlığı spor, şiir, müzik ve tiyatroda çok ileridir. Dünyanın ilk “Aktörler Birliği”nin Teos’da kurulduğu bilinir. Burada bulunan yazıtlarda, sanatçılara bağışlanan arazi ve başka ödüllerden söz edilir. Yukarıdaki satırlar, işte bu sanatçılardan birine; bugünkü Seferihisar’ın, sahil köyü Sığacık yakınlarındaki Teos’da yaşamış şairAnekreon’a ait.
Sığacık’ın bağlı olduğu ilçe olan Seferihisar ise adını bir başka ünlü şaire vermiş. 1963 yılında Nobel alan çağdaş Yunan şairlerinden Yorgo Seferis (Urlalı kabul ediliyor) halk diliyle yazdığı şiirleriyle ünlü. 

Seferis’in anılarında Seferihisar’ın da adı geçer:

… Sivrisaryon’dan (tabelada Seferihisar yazıyordu) geçerken arkadaşım beni uyandırıp, adımın bölgeyle ilişkisi olup olmadığını sordu. Scala’ya kadar olan kırk kilometrelik yolu takriben bir saatte aldık.

… Asıl hayrete düşürecek şey her zaman olduğu gibi birden cereyan etti: cip, eski çeşmenin biraz aşağısında, Urla’ya giden yolun sağında durdu, Scala’ya indik. Böylece kendimizi birden bizim evlerin arka tarafı ile büyükannemin bahçesini ayıran iskeleye paralel yolun üzerinde buluverdik” …


Diyelim ki Seferis adını Seferihisar’dan aldı. Peki, Seferihisar adı nereden geliyor, Seferihisar, Seferis’in dediği gibi Sivrihisar olmasın?
Hisarı Olmayan Seferihisar 

Bölgenin bilinen tarihi; Karyalılar ve İonyalılar ile başlar, MÖ 30’da Romalıların Anadolu’yu işgali sırasında komutan Tysafer buraya yerleşir. 11. yüzyılda Selçuklular egemen olduğunda bölgenin adı “Tysaferin Hisarı” Osmanlı Döneminde “Sivrihisar” ve Cumhuriyet’ten sonra ise “Seferihisar” olur.

Seyahatname’sinde, Evliya Çelebi’nin de dikkat çektiği gibi; Seferihisar adına inat, hisarı olmayan bir yerdir. Hisarın bulunduğu Sığacık’ın adında ise, alışılanın aksine hisar yoktur.

Peki, Sığacık adını nereden almış derseniz, her ikisi de Osmanlı döneminden gelen iki farklı rivayet anlatılır. Bir rivayete göre Ege’de büyük bir fırtına çıkar, gece karanlığında azgın dalgalara kapılan denizciler, tam da yaşamaktan ümitlerini kestikleri sırada top şeklinde bir ışık ortaya çıkar. Bu ışık onlara Sığacık Limanı’na kadar yol gösterir ve kurtulurlar. Limanın adı denizcilere sığınak olmasından dolayı “Sığacık” olur. Sığacık Limanı’nın hemen yakınında türbesi bulunan Mustafa Efendi, işte bu geminin kaptanıdır ve vasiyeti üzerine ışığın geldiği yere defnedilmiştir. Diğer bir rivayet ise; kale yapılırken büyüklüğünün tartışma konusu olduğu ve adının ”sığacak mı sığmayacak mı” tartışmasından geldiği şeklindedir. Bu iki rivayetten farklı bir diğer görüş ise, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde yazdığı “Sivrihisar Limanı’nın içinde küçük bir sığlık” tanımından türemiş olabileceğidir.
Devşirme Taşlarla Osmanlı Kalesi 

Seferihisar’ın sahil köyü Sığacık; tarihi Kaleiçi, liman, bahçeler ve Teos olmak üzere en az dört başlıkta anlatılabilir. Bazı kaynaklara göre 1420’lerde Sultan Murat, bazılarına göre ise 1520’lerde Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Parlak Mustafa Paşa (Kaptan Piri Reis önerisiyle) tarafından yaptırılan ve köy merkezini çepeçevre saran iki katlı kale duvarlarının bir katı yıkılmış, ama içindeki geleneksel köy mimarisi korunmaya devam etmektedir.

Ne yazık ki, köy mimarisinin; kendisini koruyan kaleye aynı saygıyı gösterdiğini söyleyemiyoruz. Zira duvarları üzerine inşa edilen bazı evler, Sığacık’ın sembolü kaleye hiç yakışmıyor. Hadi köylü, yaptı diyelim. Üstündeki fazlalıklara, beş yüz yıllık duvarların sesi neden çıkmaz? Çıkamaz, çünkü kendisi de 2500 yıllık Teos kalıntılarından getirilen taşlarla inşa edilmiştir…

Rüzgâr var, dalga yok…

Sığacık’ın meşhur balıkçı lokantaları ise limanda bulunuyor. Limanda kıpırdayan teknelerin arasında; siz, mevsimine göre değişen ama her zaman taze balığınızı yerken teknelerin bir kısmı balıktan dönüyor, diğerleri Eşek, Kanlı ve Küçük Adalara, ayrıca Papaz Boğazı, Taşada, Azmak ve Çamcağız’a motor seferleri yapıyor olacaktır. Sığacık Limanı’nda sadece balıkçı teknelerini veya gezi motorlarını değil modern yatları da görebilirsiniz. En yakın havaalanı olan İzmir Adnan Menderes’e sadece 45 dakika uzaklıktaki, 5 Altın Çıpa ödüllü Teos Marina, her yıl daha çok yata ev sahipliği yapıyor. Sığacık Limanı’ndan ayrıca (Samos’un Vathi Limanı’na düzenlenen feribot seferleriyle) “Komşu”ya ziyaret de mümkün…

Sığacık’a en yakın iki plaj olan Küçük ve Büyük Akkum, rüzgârlı ama dalgasız sularıyla sörf için ideal, yılın yedi ayı sörf yapılabiliyor. Diğer su sporlarının yanı sıra dalgıçların tercihi de Sığacık. Su altı fotoğrafları çekmekle kalmayıp, buradaki otellerde katılacağınız bir haftalık kurslarla sertifika bile alabilirsiniz. Ekmeksiz Koyu, Sığacık’ın diğer bir plajı, sadece denize girmek ve güneşlenmek isteyenler için ideal. Büyük Akkum’la birlikte Seferihisar’ın diğer plajlarından Akarca ve Ürkmez 2011’de Mavi Bayrak aldılar.

“Satsuma” Kokan Köy

Geçimini balıkçılık ve mandalina yetiştirerek sağlayan Sığacık’ın, kokulu mandalinaları genellikle ihraç edildiğinden başka yerde bulmak zor. Mevsimine denk gelirse muhakkak “satsuma” mandalinanın tadına bakın, farkı göreceksiniz. Sığacık ve çevresinde mandalina’dan başka iyi üzüm ve zeytin de yetişir. Bölgenin zeytinyağı Ayvalık ile bir-ayar kabul edilir.

Ancak bahçeler giderek azalıyor, köy de boşalıyor, evler yabancılara satılıyor, çoğunluğu bitişik nizamda, beyaz badanalı, küçük pencereli, iki katlı ve kerpiç olan evlerin birçoğu boş ve hatta yarı yıkık vaziyette. Rahmi Tarım, Sığacık’ın yerlilerinden, küçük avlusunda yaptığımız sohbetlerde, gençlerin zahmetli bir iş olan bahçecilik yapmak yerine kahvede oturmasından şikâyet ediyor ama onlara da hak veriyor, çünkü maliyetler artmış ve artık bahçecilik eskisi gibi kazandırmıyor.

Buna karşılık bazı evler temiz ve şirin pansiyonlara dönüşmüş, buralarda oldukça hesaplı bir tatil yapmak mümkün. İzmir ve çevresinden gelenler için bir hafta sonu, uzaktan gelenler için daha uzun süreli tatile olanak veren bu pansiyonların yanı sıra; Sığacık’ta birçok otel ve tatil köyü de bulunuyor.

Sonbaharda ölen, İlkbaharda doğan tanrılar

Antik İonia Uygarlığı’nın on iki kentinden birisi olan Teos’taki Agora, Tiyatro, Odeon, Liman vb kalıntılar arasında en önemlisi; Dionysos Tapınağı’ndan kalanlar. Yunanca Tanrı anlamında bir sözcük olan Teos’daki Dionysos Tapınağı’nın tanrılarından Bakhus (Grekcesi Dionysos) sarhoşluk boyutunda neşeyi, cinsel gücü ve çılgınlığı temsil eder. Yaşamak ve iyi ürün almak için her yıl bu tanrıların memnun edilmesi gerekir. Sonbaharda ölen bu tanrıların, ilkbahardaki doğumu çılgın partilerle kutlanır.

Bu günlerde erkekler eve kapanır, Rahibeler kendilerini kaybedene kadar şarap içerler. Ormanda çılgınca eğlenirler, hayvanları öldürürler. İstedikleri kadın veya erkekle beraber olurlar, ertesi gün her şey unutulacaktır, kimse onlara itiraz edemez. Çünkü artık ilkbahar gelmiştir. Geçen sonbaharda ölen tanrılar yeniden doğmuştur, artık asmalar üzüm verecektir. Üzümler şarap olacaktır, yaşamak budur…

Milattan önceki 3. yüzyılda Teos’da geçen bu “şen” hayat, bugünkü Sığacık’a hiç benzemez.
Bir Sığınaktır, Sığacık

Yavaş Şehir olduktan sonra hızlanan turistik hareketliliğine rağmen Sığacık, sakin havasını korumaya devam etmektedir. Kendisi de Seferihisarlı olan ünlü yönetmen Çağan Irmak’ın burada çektiği, popüler TV dizilerinden Kavak Yelleri’yle birlikte daha bir artan ilgi de bozmadı Sığacık’ın dingin atmosferini… Neredeyse 30 yıldır Sığacık’ı yılda bazen bir, bazen iki kez gören birisi olarak tanıklık ederim ki; Sığacık hiç değişmiyor değil ve hatta çok değişti ama değişmeyen tek şey, limandaki ve kale içindeki bu sakin atmosfer oldu. İşte bu yüzden Yavaş Şehir olmak Sığacık’a çok yakıştı… Ve yüzyıllar önce denizcilerin sığınağı olan bu şirin balıkçı köyü; bugün de gürültüden uzak tatil arayan günümüz insanı için bir sığınak olmaya devam ediyor. Hem adına, hem de yeni unvanına yakıştığı gibi…

Nasıl Gidilir?

İzmir’in güneybatısında kent merkezine 45 km uzaklıktaki Seferihisar’a, İzmir - Çeşme karayolunun Seferihisar - Kuşadası çıkışını takip ederek yarım saatte ulaşmak mümkün. Seferihisar’dan Sığacık’a gitmek için 5, oradan da Teos’a gitmek için 3 km kadar daha yolculuk gerekiyor.
TİMUR ÖZKAN

(*) Seferihisar, Akyaka, Gökçeada, Yenipazar, Taraklı, Perşembe, Vize, Yalvaç, Halfeti


7 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Yazıyı okuyunca o kadar imrendim ki, bu kez görmeden tanıtayım dedim. İlk fırsatta gidilecekler listesinde.

      Sil
  2. Okudukça ne çok değişik ve hemen hemen hiç duyulmamış bilgilere ulaşıyor insan değil mi!.. Harika bir 'yavaş şehirler'e örnek gezi/araştırma yazısı olmuş. Seferihisar, Sığacık'a dair edindiğim bilgiler adına size çok teşekkür ederim. Yavaş/sakin şehirler tanımını duymuştum ama etraflıca bilmiyordum.Geleneksel yaşam tarzını korumayı başaran kentlerin, beldelerin...daha da çoğalmasını temenni ederim.

    Esenlikler dilerim Mehmet Bey...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olsun kitap editörümüz Timur bey, hiç durmaksızın dolaşıyor ve yazdıklarını paylaşıyor. İzmir doğumlu olmama rağmen henüz gidemediğim Sığacık yazısını paylaşmazlık edemezdim. Artık gezgin gözüyle de yazdığımız için, yabancı ve ilk kez gidecek birisi için olanca bilgiyi sunuyor.
      Sevgiyle kalın.

      Sil
  3. anacreon a ait olduğunu söylediğiniz şiire orijinal ya da değil kaynsk gösterebilir misiniz?
    Benim için çok değerli bir paylaşım.
    Teşekkür ederim.Zuhal Başlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zuhal hanım,
      Bu yazı, dostum ve arkadaşım Timur Özkan tarafından yazıldı. Kendisine yazdım kaynağı alırsam size bildireceğim.
      Ancak kısa bir kaynak araştırması yaptım.
      N.E. Akyürek Şahin, Antik Yunan Edebi Kaynakları 1. Teoslu Şair Anakreon ve Anakreonteia. Şiirlerden Seçmeler, şurada: N.E. Akyürek Şahin - B. Takmer - F. Onur (eds.), Akron 7. Eskiçağ Yazıları 5 (Akdeniz Üni. - Akdeniz Dillerini ve Kültürlerini Araştırma Merkezi Yayını), İstanbul 2013, 131-172.
      Böyle bir kitap var. İçinde bu şiir var mı bilmiyorum. Belki kitabı temin edebilirsiniz.
      İlginize teşekkürler. Saygı ve sevgiler sunuyorum.

      Sil
    2. Zuhal hanım, Timur beyin verdiği cevabı iletiyorum. Mimarlık Dergisi'nin 78/3 sayısında yayınlanan Edip Baran imzalı yazıdan alıntı yapmış.
      Saygılar sunuyorum.

      Sil