11 Temmuz 2013 Perşembe

MAYIS AYINDA BU KİTABI OKUDUM - 4


KİTABIN ADI
IV. Haçlı Seferi Kronikleri
KİTABIN YAZARI
Geoffroi De Villehardouin – Henri De Valenciennes
KİTABIN ÇEVİRMENİ
Ali Berktay
KİTABIN YAYINEVİ
T. İş Bankası Kültür Yayınları
KİTABIN BASKI YILI
2008
KİTABIN BASKI SAYISI
1. Baskı
KİTABIN SAYFA SAYISI
301 sayfa
KİTABIN DİZGİ/BASKI KALİTESİ
10/10
KİTABIN YAZIM-DİL KALİTESİ
10/10 
KİTABIN EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ
10/10 


Tarihin belli başlı olaylarının birinci ağızdan görgüye dayalı anlatılması geleceğe çok önemli bilgiler bırakır. Her ne kadar olaylara tarafsız bir gözle değil, o zamanki olaylara ya da liderlere bağlılık gözetilerek yazılsa da yine gelecek kuşakların bu kitaplardan öğreneceği muazzam bilgiler vardır. 

Tarihe yakın olanların bildiği gibi 4. Haçlı seferleri, Kudüs’e giden haçlılara yardım amacıyla örgütlendiyse de, başlangıcındaki amacından sapmış ve İstanbul’u kuşatılması ve yağmasıyla devam etmiş ve yaklaşık 59 yıllık bir Latin krallığının kurulmasına, Bizans İmparatorlarının bu dönemde İznik’te sürgün yaşamasına neden olmuş ve tarihte çok önemli olaylardan bir tanesidir. Bu seferin neden amacından saparak İstanbul’un işgal ve yağmasına dönüştüğüne ilişkin o günden bu yana yapılan tahmin ve spekülasyonların sonu gelmemiştir. (Dan Brown’un son kitabı Cehennem’de de bir yan konu olarak anlatım konusu yapılmış)

İşte bu seferi ilk ağızdan anlatan, sefere katılan iki şövalyenin yazdıkları bu kitapta bir araya getirilmiş. Doğrudan orijinal el yazmalarından çevrilen kitapların özellikle ilkinde seferin İstanbul’a yönelmesi, fetih, işgal ve yağma anlatılıyor. İlk Latin kral Bodouin’in tutsak düşüp ölmesine kadar işlenen olaylar sonrası el yazması kesilmiş. Diğer kitap ise sanki devam gibi ilk kralın kardeşi Henri’nin Latin imparatoru ilan edilmesi ve haçlıların arasındaki mücadeleler, Bizans ve Bulgar krallığıyla çatışmalar dile getiriliyor.

Tarihseverlerin kesinlikle okuması ve kitaplığında bulundurması gereken çok önemli bir ilk kaynak eser.

4 yorum:

  1. Evet Mehmet Bey, haklısınız! Okuduğumuz kitaplarda görmek istediğimiz tek önemli nokta; gerçeğin kendisi ve birilerinin yazdırttğı olmamalı. Yani bizim Nobel ödüllü "yazar"ımız gibi mesela... Tavsiye ettiğiniz kitapları dikkatle takip ediyorum, O sebeple şahsım adına teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize ve değerli yorumunuza candan teşekkürler. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

      Sil
  2. Kesinlikle görüşünüze katılıyorum. Tarihi olayları kendi ideolojik görüşleri doğrultusunda taraf gözeterek yazan tarihçiler çok başka yönlendirebiliyor okuyucuyu. Bu anlamda objektif olabilmek kadar, gerçek belgelerin tanıklığında bir tarihi aydınlatmak çok daha önemli..Kabarık listeme 'IV. Haçlı Seferi Kronikleri' ni de dahil ettim. Olayların geçtiği arkeolojik eserleri ve antik kentleri gezerken bu bilgiler doğrultusunda gezip görmek hele..çok daha pekiştiriyor bilgileri..Kitap öneriniz için teşekkürler Mehmet Bey..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seçici okumak ve bu anlamda özgün eserlere ulaşabilmek önemli. Özellikle son yıllarda çevirilerin olağanüstü artmasıyla, Avrupa'nın sen önce edindiği bilgilere zaman içerisinde ulaşıyoruz. Bir anlamda çağdaş kültür deyince de bizim hem Avrupa hem İslam ve hem de Türk kültürünü elden geldiğince kavrayabilmemiz gerekmekte. bu anlamda değerlendirdiğimizde bu tür kitaplar (Daha önce tanıttığımı sanıyorum, Bizans Prensesi Anna Komnena'nın Alexiad'ı gibi) çağlarının tanığı olması nedeniyle ne denli yanlı yazılırlarsa yazılsınlar günümüze inanılmaz zengin bilgiler aktarıyorlar. Bu nedenle Avrupa ABD gibi çağın dev uygarlıklarını ekonomide yakalamak kadar kültürde de yakalayabilmek önemli. Atatürk'ün bize bıraktığı manevi mirası sahiplenebilmek önemli ve zorunludur;
      “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumların. Kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”

      Sil