KİTABIN ADI
|
Ulysses
|
KİTABIN YAZARI
|
James Joyce
|
KİTABIN ÇEVİRMENİ
|
Nevzat Erkmen
|
KİTABIN YAYINEVİ
|
Yapı Kredi Yayınları
|
KİTABIN BASKI YILI
|
2012
|
KİTABIN BASKI SAYISI
|
14. Baskı
|
KİTABIN SAYFA SAYISI
|
841 sayfa
|
KİTABIN DİZGİ/BASKI
KALİTESİ
|
10/10
|
KİTABIN YAZIM-DİL
KALİTESİ
|
10/10
|
KİTABIN
EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ
|
10/10
|
Her zaman vitrinde gördüğümde irkildiğim, okumaya çekindiğim ya da o an o kitabı okumaya hazır olmadığımı hissettiğim kitaplar olmuştur. Bunlardan birisi de Ulysses idi. Ne zaman kitapçıda gözüme ilişse almayı ve okumayı sürekli erteliyordum. Sonunda bu kitapla boğuşmaya kendimi hazır hissettim. Bu kısa yorumu okuyanlardan kitabı daha önce okumuşlar var mıdır bilmiyorum ama en azından okuyanların yorumlarını mutlaka bekliyorum. Kitabın İrlandalı yazarı geçen yüzyılın dehalarından kabul ediliyor. Kitabın kendisi kadar önsöz ve açıklamaları da son derece ilginç. Joyce, Dublin’de geçen 16 Haziran 1904 gününü anlatıyor. Evet bu koca kalın kitap sadece bir günün olayları. Kitabın baş kahramanı Leopold Bloom olmakla birlikte bir çok yan karakter var. Yazar, 1914-1921 yılları arasında yazdığı kitabı Dijon’da, tek kelime İngilizce bilmeyen bir matbaada bastırmış. Kitabı matbaaya yazdığı müsveddeyi teslim etmiş ve basım sırasında elle 100.000 kelimecik ilave düzeltme yapmış. İlk baskısı 709 sayfa tutmuş. Kitabın yayınlandığı günden itibaren birçok fanatiği olmuş ve üzerine sayfalarca yorum yapılmış. Hayranları 16 Haziran 1984 günü (yani romanın yaşandığı günün 80. Yılında) kitabın 1.919 sayfa tutan 2. Versiyonunu yazmışlar. Kitabı size anlatmayı tasarlamıyorum. Bunu, bu kitabı okumayı göze alabileceklere bırakıyorum. Ama bu kitabın tam bir sanat eseri olduğunu ifade etmem gerekiyor. Bu kitabı okuduğunuzda edebiyat çizelgesinde nereye koyabileceğinizi tasarlamayı da size bırakıyorum. (Son bir not: Bu kitabı çevirmenin de bir marifet olduğunu ifade edeyim) Cesareti olanları okumaya davet ediyorum. |
James Augustine Aloysius Joyce (1882 - 1941) İrlandalı yazar. Getirdiği anlatım yenilikleri ile 20. yüzyıl edebiyatını derinden etkilemiştir. James Joyce, 1882 yılında Dublin’de doğdu. Cizvit okullarında eğitim gördü; Dublin'deki University College'de felsefe ve modern diller okudu. 1900’de, henüz üniversiteöğrencisiyken Ibsen’in bir oyunu üzerine kaleme aldığı uzunca yazı Fortnightly Reviewdergisinde yayımlandı. O sıralar, daha sonra Chamber Music (Oda Müziği) adlı kitapta toplanacak olan lirik şiirlerini yazmaya başladı. 1902’de Dublin’den ayrılıp Paris’e gitti; ama ertesi yıl ölüm döşeğindeki annesini ziyaret için tekrar İrlanda’ya döndü. 1904’ten sonra Nora Barnacle’la yaşamaya başladı. 1905’ten 1915’e kadar Trieste’de yaşadılar. 1906 yazında Roma'ya giden Joyce yaklaşık dokuz ay boyunca bir bankada çalıştı. Roma'dan sıkılınca 1907 kışında tekrar Trieste'ye döndü. Trieste’de Berlitz School’da İngilizce öğretmenliği yaptı.Dublinliler, 1914 yılında İngiltere’de yayımlandı. Joyce, 1915’te tek oyunu olan Sürgünler’i yazdı. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi adli otobiyografik romanı 1916 yılında yayımlandı. Aynı yıl Joyce ve ailesi Zürih’e taşındı. Büyük bir yoksulluk içinde yaşadıkları Zürih’te en büyük eseri olan Ulysses üzerine çalıştı ve bu kitap Little Review adlı bir Amerikan dergisinde dizi halinde yayımlanmaya başladı. Dizileştirme 1918’de başladı, ancak kitap hakkında dava açılması nedeniyle 1920’de diziye ara verildi. Ulysses kitap olarak ilk kez 1922’de Paris’te basıldı. Dublin'de geçen 24 saati anlatan roman Homeros'un Odysseia'sı üzerine kuruludur. Pek çok yeni tekniğin kullanıldığı roman yayınlandığında büyük yankı uyandırmıştır. Joyce ailesi iki büyük savaş arasında Paris’te kaldı. Bu dönemde son romanı olanFinnegans Wake üzerinde çalıştı. 1939’da, Finnegans Wake basıldı. 13 Ocak 1941’de James Joyce öldü. Portre’nin ilk taslağı Stephen Hero yazarın ölümünden sonra, 1944 yılında basıldı. İlk basımı birçok dizgi yanlışı içeren “Ulysses”in aslına uygun halde basılması 1984 yılında gerçekleşti. Ulysses'in Türkçe çevirisi Nevzat Erkmen tarafından gerçekleştirildi ve 1996 yılında basıldı. Eserleri · Dublinliler · Sürgünler · Giacomo Joyce · Sanatçının Mektupları · Oda Müziği (Şiirler) · Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi · Ulysses · Finnegans Wake |
merak ettim 841 sayfada tek gün ilginç
YanıtlaSilKitabın özelliği bir gün içermesi ama esas özelliği Joyce'un zaman zaman anlatım dışına çıkıp inanılmaz yazım denemelerine girişmesi. kitabın görsel ve zihinsel bir şölen olması zaten bu yüzden.
Silkütüphanemde 3 yıldır duran, yaklaşık 10 yıl önce okumaya kalkışıp 90 sayfa okuduğum kitap. ne yazık ki daha cesarette edemiyorum. bir ara bu kadar kalın ulyses anlama kılavuz kitabı gibi bir kitapta görmüştüm..
YanıtlaSilYoruma yazdığım gibi, okumaya hazır olduğunuzda bu kitapları okumak önemli. İlk denemenizin gerçekleşmemesi direncinizi kırmasın. Gün geldiğinizde bunu okuyabilir ve zevk alabilirim dediğinizde ele almanız önemli. İnanın zamanı geldiğinde büyük keyif alacaksınız. (Bir ön kitap olarak Oğuz Atay'ın "Tututnamayanlar"ını okumayı deneyebilirsiniz.
SilBenim de hep ertelediğim kitaplardan biri. Yazınız cesaret verdi. Listemde yer açsam iyi olacak :)
YanıtlaSilOkuyup bitirdiğinizde inanın edebiyat adına çok şey kazanacaksınız. Ancak severek okuyarak bitirmek önemli.
SilAradım, buldum sonunda yazını.
YanıtlaSilUlysses hakkında tek diyebileceğim şey, kasvetli bir eser ama bir o kadar da, zengin... Yani kitaba başladığım zamandaki kendimle, bitirdiğim zamanki kendim arasında büyük bir fark var. Tek tek not ettiğim kelimeler, tasvirler, Joyce'un gayet normal savurduğu zihin oyunları.,
Kitaba ilk başladığım zaman, oldukça söylenmiştim.
Zaten kendisi de diyor , bu eseri anlaşılmamak ve aynı zamanda düşündürmek için yazdığını.
Ama bu eseri anlamak için de, diğer eserlerinden yani daha naif eserlerinden başlamak gerek. Düzyazı şiirleri, sürgünlüğünü anlattığı eserleri, doğduğu yere ve kendine yabancılaşmasını...
Sevgili Lady Jane,
SilKitabı okurken bir yere not almadım ama belki de yılların verdiği okuma deneyimiyle inanın okurken coşkulu bir konserde hissettim kendimi. Zaman zaman konu dışına çıkarak yazdığı sayfalar ise sopranonun aryalarına benziyor.
Gerçekten dediğiniz gibi, kitabı bitirdikten sonra insan farklı bir boyutta oluyor. Herşeyi yapabilirim diyenlere notum; "Her şeyi yapamazsınız kardeşim, bir Ulyssess daha yazamazsınız."
Sevgi ve saygıyla