93.Harbi bütün şiddeti ile devam ettiği sırada Ahmet Vefik Paşa ilk sadrazamlık görevindedir. Ordunun nakil araçlarına ihtiyacı sonsuzdur. Vefik Paşa hemen bütün ülkeye bir tamim gönderir.
‘‘Ben sadaret arabasını orduya bıraktım. Bab-ı Ali’ye yaya gidiyorum. Bütün makam sahipleri de böyle yapın.’’
Ahmet Vefik Paşa şişman insan. Nefesi çabuk kesiliyor. İstanbul’u bilenler bilir, Bab-ı Ali’nin yokuşu diktir. Paşa bu yokuşu çıkarken,sıkıntı çeker,yorulur,terler fakat verdiği karardan dönmez, dayanır.
Bir gün yanına sadaret müsteşarı Muhsin bey ile yokuşu çıkarken yokuştan bir arabanın indiğini görür. Arabada sonradan maliye nazırı olacak Edip Bey vardır.Kendisini tanımazlıktan gelerek müsteşara sorar:
‘‘Bu arabanın içindeki adam kim?’’
Ahmet Vefik Paşa’nın garip huylarını bilen müsteşar gayet sükunetle cevap verir:
‘‘Edip bey kulunuz efendim.’’ Cevabı üzerine paşa hiddetlenir.
‘‘Edip bey değil, Edepsiz bey…’’ ve sadaret makamına kadar:
‘‘Edip bey değil, Edepsiz bey…’’ diye tekrar ederek gelir.
Makama girer girmez de bir kağıt üzerine el yazısıyla aşağıdaki cümleyi yazarak, Edip bey’e gönderir.
‘‘O arabayı hemen orduya teslim et. Yürüyerek Edip olmak mümkünken, arabanın içinde edepsiz olmak neden?’’
Hala makam arabasının içinde bulunanlar kulağınız çınlasın..
SİZLERE TARİHTEN BİR BAKIŞ AKTARDIM.
SERKAN GÜRKAN
bu güzel öğütü, değil tatbik edecek, içeriğini anlayabilecek donanıma sahip olduklarını bile zannetmiyorum o EDİPlerin! Milleti suya götürüp susuz döndürenlerin güdümlü akılları bunu ne anlamaya ne de tatbik etmeye yetmez Sevgili Mehmet bey..
YanıtlaSilBu konuda doluyuz, çok doluyuz, söyleyecek o kadar söz varki hanımefendi, ne yazık ki çok edepliyiz.
SilSaygılar sunuyorum.
o kadar sayılı ki toplumu düşünen,
YanıtlaSilvarsa yoksa kendini düşünmek..
Haklısınız 1922'de en büyük zenginliğimiz olan onurumuzu kaybetmiş vaziyetteyiz. Herkes hergün kendi küçük çıkarları peşinde...
Sil