Akşamüzeri Ohrid sahilinde ve göl kıyısında kısa bir yürüyüş yaparken gölün su sıcaklığının girilebilir seviyede olduğunu gördük. Ohrid şehir içinde göl kıyısı yaklaşık 1-2 kilometre uzunluğunda.
Merkez limanda içeriye doğru giren ana caddesi geceleri çok hareketli ve kalabalık. Laki’nin şehir içinde çizdiği yürüyüş güzergahını yarına bırakarak güzel bir akşam yemeği ertesinde çok ucuz olduğu söylenen Svarowski taşlı kolye küpe alışverişi sonrası apartmanımızda geceledik.
Sabah oldukça erken saatte, Laki’nin çizdiği rotada, normal Manastır yolu dışına çıkarak göl kıyısında Galicica doğal parkına gitmek üzere yola çıktık.
Ohrid gölü kıyısında, Ohrid şehir bitiminden itibaren onlarca küyük köy yerleşimleri var. Hepsinde de otel ve plajlar ve kiralık odalarla turizm hizmeti veriliyor. Dilediğiniz noktada, halk plajlarında ücretsiz göle girebiliyorsunuz.
Milli parka çıkmadan hemen önce yol üzerindeki bir nokta dikkatimize çekti. “Bay of The Bones” denilen bir yer. Bir nevi su müzesi haline getirilmiş. Gölün bu noktasında İÖ 1200-700 yılları arasında, insanların, düşmanlarından ve vahşi hayvanlardan korunmak üzere göl üzerinde oluşturduğu bir köyün kalıntılarına 1997 yılındaki kazı ve araştırmalarda ulaşılmış. Köy rekonstrüksiyonu ve müze 2005’de oluşturulmuş.
Bunun üzerine, aynı yerde olması muhtemel köy benzer şekilde bulgular ışığında oluşturulmuş. İçinde küçük bir müze de bulunmakta. (Köy rekonstrüksiyonu ve müze 2005’de oluşturulmuş.) Gölden çıkarılan bazı buluntular, çürümemesi için yine su içinde korumalı olarak sergileniyor.
Müze girişi 100 Denar (yaklaşık 4,5-5 TL) Kafe ve göle girilebilecek tesislerde yapılmış.
Yolunuz düşmesi halinde görmeniz dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder