(Savaş koşulları, yiğitliğin, mertliğin, yurtseverliğin, vatan ve millet inancının doruğa çıktığı anlardır. Her ulusun vatanseverleri ve yurtseverleri olabileceği gibi hainleri, satılmışları ve işbirlikçileri vardır. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın unutulmaz kahramanlarını tanıtırken, aynı vatanın toprağında yaşayan, ekmeğini yiyen suyunu içen azınlık insanlarından da, hain ve satılmışlar yanında yurtseverler, vatanına ihanet etmeyen, birlikte yaşadığı Türk ulusunu, bu acılı günlerinde yalnız bırakmayan insanlarda var, onlarda anılmayı ve unutulmamayı hak ediyorlar. Övünç ve gurur kadar unutmamakta bizlerin namus borcumuzdur.)
İlhami Soysal, Bengi Yayınevi’nce yeni baskısı yapılan “Kurtuluş Savaşında İŞBİRLİKÇİLER” adlı kitabı giriş sayfasından; (alıntı):
“İstiklal Harbi sırasında İstanbul’da Türk istihbaratı için çalışan ve Anadolu’ya adam kaçıran PANDİKYAN EFENDİ’ye, Anadolu’ya silah alınması için kredi veren Osmanlı Bankası Müdürü KERESTECİYAN EFENDİ’ye, Türk istihbaratının vefakâr bir parçası olan BENLİYAN EFENDİ’ye ve 10 Ağustos 1982’de Taksim Meydanı’nda ASALA terörünü protesto etmek için kendisini yakan büyük Türk Ermenisi ARTİN PENİK’e ithaf olunur.”
ARMAN PANDİKYAN EFENDİ
Birinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkarak tüm dünyayı kendi çıkarları çerçevesinde şekillendirmeye çalışan devletler, Türkiye’yi de kendi zihinlerinde çizdikleri bir haritanın içine oturtmuşlar ve bu haritayı gerçekleştirmek için diplomatik, siyasi ve askerî faaliyetler içinde bulunmuşlardır. Bu kapsamda Osmanlı Devleti’ne imzalatılan Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası, Türk milletinin başına kabus gibi çökmüşlerdir…
Paris Barış Konferansı’yla dünyayı bölüşen bu devletler arasında ilk anlaşmazlıklar da bu dönemde başlamış; İngiltere, kendi amaçları için Yunanistan’ı kullanarak müttefiklerinden bağımsız bir politika izlemeye başlamıştır. Bu durum bir süre sonra Türk milletini, İngiliz emperyalizmi ve Megali İdea rüyaları gören Yunanistan’la baş başa bırakmıştır. Yok etmeye niyetli düşmanla Mustafa Kemal’in önderliğinde yok olmayacağını haykıran Türk milleti yoğun bir savaşın içine girmiştir. Bu savaşın siyasi, askerî ve diplomatik boyutunun yanı sıra bir de istihbarat boyutu bulunmaktadır. Bu savaş, cephelerde, müzakere salonlarında, meclislerde yürütüldüğü gibi cephe gerisinde de kıyasıya sürdürülmüştür. Cephe gerisinde sürdürülen savaşın en önemli ve belki de cepheye en büyük katkıyı sağlayan boyutu istihbarat savaşıdır. Başta İngilizler olmak üzere düşman güçler, her türlü yöntemi kullanarak istihbarat elde etmeye, psikolojik harekât ve bozgunculuk faaliyetleri ile Türk milletinin direnç gücünü yok etmeye çalışmışlardır.
Buna karşılık olarak Türk milleti, düşmanın istihbarat ve psikolojik harekâtını boşa çıkarmak ve karşı istihbarat ve psikolojik harekât yöntemleri ile düşmanı alt etmeye çalışmış ve bu konuda ibret alınacak büyük bir başarı göstermiştir.
Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşlarından Arman Pandikyan, milli mücadele yıllarında İstanbul’da çok sert koşullarda devam eden istihbarat savaşlarında önemli rol aldı. İngiliz İstihbarat Karargahı’nda tercüman olarak çalışan Arman Pandikyan Efendi, Türkiye’ye özel olarak gönderilen İngiliz Ajanı Bennet’in kişisel tercümanlığı ile görevlendirildi. İstanbul işgal sahasındaki teşkilatı Kroker Oteli'nde üs kuran, Yüzbaşı Bennett (1920 Haziran’ından 1921 Mart’ına kadar İstanbul’da görev yapan İngiliz istihbarat subayı John Godolphin Bennett) idare ediyordu. Padişah hükümetinin em¬niyet teşkilatı da Yüzbaşı Bennett'in emrine verilmişti. (İngiliz istihbarat subayı, İstanbul’dayken Maslak’ta, Hacı Osman Bayırı’nda Kuvvacı direnişçiler tarafından kıstırılıyor ve poposundan vuruluyor. Poposundan vurulduğu için de ahir ömründe hep topallamıştır.)
Milli mücadelenin Anadolu’da yürütülmesi ve başarısı için özel olarak İstanbul’da kurulan Mim Mim Teşkilatı ajanları tarafından Galatasaray’da kaçırılan, Bennet’in tercümanı, Pandikyan efendi sorgulandı. Sorguda, soruların mahiyetinden, ülkenin içinde bulunduğu korkunç durumun farkına varan, kendini, yaşamlarını hiçe sayarak kurtuluşa adayan Millicilerin zorlu savaşından etkilenen Pandikyan efendi İngilizler adına çalıştığı için utandığını ve gözünün boyandığını anlatarak milli mücadele saflarına şunları söyleyerek katıldı:
“Ailemi, çocuklarımı size rehin ederken şerefim ve namusum üzerine söz veriyorum. Bu dakikadan itibaren hem düşmanın parasını alacağım, hem de emrinizde olarak vatanıma hizmet edeceğim.”
Sözünü tutan Pandikyan efendi, kurtuluş mücadelesi başarıya ulaşana kadar verdiği ön istihbaratla önemli destek sağladı. Kendisinin verdiği önemli bilgilerden hareketle, Kuryeyle gönderilenler hariç, İngiliz istihba¬ratının bütün mektupları açılıp deşifre edilir, sahiplerine yollanır, elde edilen bilgilerle kurtuluş savaşında önemli mevziler kazanılır.
İngilizler İstanbul içi mektuplarını birkaç satırlık siyah kalemle yazılmış uydurma bir mektuptan sonra bomboş gözüken pembe kâğıt parçası kobalt klorürlü yazıyla yazarlar. Anadolu'dan gelen mektuplar ise Fenol Fitaleyin ile yazılır. Uzman istihbaratçılardan, Aziz Hüdai BEY amonyaklı suya batırılmış fırça darbesiyle mektupları çözer. Ajan BENNET’in Anadolu’ya sızdırmaya çalıştığı Telkis ve Ohannes adlı iki ermeni genç, Pandikyan EFENDİ’nin yardımıyla “Mehmet ve Ramiz” olarak İshak KAPTAN’ın motoruyla Ankara’ya yollanır. Karşı casusluk oyunlarının en alası sergilenerek, bu kanaldan İngiliz ajanlarının raporları Türk Genel Kurmayınca elde edilir, verilen sahte bilgilerle İşgal ajanları oyalanır ve yanlış yönlere sürülürler.
Milli mücadele döneminde eksiksiz istahbarat sağlayan Arman Mardikyan Efendi, Kurtuluş Savaşı sonrasında Terziyan, Hogasyan Efendiler gibi 10'a yakın Ermeni asıllı Türk ile beraber İstiklal Madalyası ile taltif edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder