20 Aralık 2010 Pazartesi

EL JEM MOZAİK MÜZESİ - 1

Tunus gezimizin 2. günü sabahı rehberimiz ve şöförümüz Kamel bizi sabah 8.30 sıralarında otelden aldı. bugünkü gezimizde Tunus'un güneyine inecektik. Kamel'e hareketten önce rotamızı sorduğumda Souesse, Monastır ve Keyrounne'ı saydı.
Ancak Ankara'da hareketimden önce gidilecek yerler hakkında fikirlerini sorduğum Ankara Gezginleri grubundan arkadaşlarım, ağırlıklı olarak daha güneyde bulunan El Jem şehrine de mutlaka gidilmesini önermişlerdi.
Kamel'e söylediğimde oldukça uzak olduğunu ve yolun yaklaşık 2 saat sürdüğünü söyledi ancak fazala tereddüt etmeden gidebileceğimizi söyledi. Tur rotasında olmamasına karşın benzin konusunda ek talebide olmadı. El Jem gideceğimiz diğer şehirlerden daha uzak olduğundan, gezmeye ondan başlamamızı ve dönerken diğer şehirlere uğramamızı önerdi.
Hammamet-Tunis otoyoluna çıkarak bu kez tam ters istikamette güneye doğru yola koyulduk.
Kamel, otoyolda hiz limitinde yol alarak yaklaşık 200 kilometre kadar güneyde bulunan El Jem'e yöneldi. Tunus otoyolunda ilginç olan noktayı belirteyim. Şehir bağlantılarında şehir çıkışlarına ayrı ayrı ücretlendirme koymayıp bu bağlantılarda genel bir çıkış ücreti ödeyerek aynı rotada yola devam ediyorsunuz. Bu şekilde El Jem'e kadar yaklaşık 6-7 kez gişelere girmek durumunda kaldık.
Özellikle otoyolda uzun süre yol alanlar için oldukça bıktırıcı bir sistem. Resmi otoların kartlı geçişleri olmasına rağmen sivil araçlar nakit ödeyerek geçebiliyorlar.
2 saatlik yolculuktan sonra El Jem'e girdik. Oldukça küçük ve bakımsız bir şehir. Ancak Roma koloni döneminin en büyük şehirlerinden antik Tysdrus şehrinin üzerinde kurulmuş. Şehrin daha çok az kısmı kazılabilmiş. Zaman içerisinde El Jem'in taşınması dahi gündeme gelebilir.
Kamel aracı El Jem müzesi önünde durdurduğunda, içerideki mozaiklere şaşıracağımızı, tüm dünyanın Bardo müzesini tanıdığını ancak buranın ondan aşağı kalmadığını söyledi. Gerçekten içeri girdiğimizde insanın dili tutulacağı kadar muhteşem eserler vardı.
 Sydirus antik kentinin önemli bir bölümü zengin villalarından oluşuyormuş. Burası genellikle Afrika'dan köle ve vahşi hayvan derlemede ilk durak olduğu için zamanında zengin şehirler arasında imiş. Zenginlere ait villalarda yapılan kazılarda inanılmaz güzellikle taban mozaikleri tespit edilmiş.
 Mozaikleri büyüklükleri insanı irikiltecek boyutta. Ayrıca renkleri, Bardo müzesine göre daha koyu ve canlı.
 Her salonda ortada küçük bir makette, bulunan ve teşhirde olan mozaiklerin, hangi evin hangi odasında yada salonunda olduğuna dair açıklamalı bilgiler gösteriyor.
 Desenlerin karmaşıklığı ve detayların zenginliği mozaiklerin tamamını bir tablo gibi uzun uzun seyretmenize sebep oluyor.


 Mozaikte antik sanatçıların konu çeşitliliği de insanı etkiliyor.
 Mozaiklerin neredeyse çoğunun eksiksiz kurtarılabilmiş olması da 2000 yıl öncesinden gelen sanatı tüm güzelliğiyle gözler önüne seriyor.






Gezimizin ikinci kısmında müzenin içinde yanyana korumaya alınmış 3 adet villanın birisinin kısmi rekonstürüksüyonunu gezeceğiz.

2 yorum:

  1. asırlar öncenin bu mozaikleri bozulmadan gelmiş.
    bizdeki gibi harap edilmemiş.
    renkler ve resimler inanılmaz.
    bunlar yerden mi sökülmüş?
    ayrıntısı ile sunduğunuz için sağolun.
    bol bol gezmeler dilerim..

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Zeynep,
    Mozaiklerin büyük çoğunluğu salon ve oda tabanlarından. Az sayıda duvar mozaiki var. Bazı mezar stelleri de bulunmuş.
    Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil