14 Nisan 2010 Çarşamba

GEREDE KAVAKLI YAYLALARI YÜRÜYÜŞÜ

2 hafta önceki yürüyüşümüzde Kazan Otacı köyünden Çubuk Karagöl’e kadar yaptığımız 17 kilometreyi aşkın yürüyüşümüzü kendi açımızdan oldukça başarılı bulmuştuk. Yürüyüş gücümüzün yükselmiş olması ve oldukça güzel tempoda devam ettirebilmiş olmamız bizim için sevindiriciydi. Yaptığımız her yürüyüş sonrasında gelişimimizin devam etmesi yürüyüşe devam etmemizde oldukça etken oldu. Çok değişik hava koşullarında, çok değişik arazi yapısında yaptığımız yürüyüşler bu hafta sonu etkinliklerimizi oldukça anlamlı ve katkılı hale getirdi.
Bu senenin ilk deneyim yılımız olması nedeniyle yapılan tüm yürüyüşler bizler için yeni. Ancak grubumuzdaki birçok arkadaş için bazı rotalar eski ve evvelce yüründüğü için çok keyifli olmuyor. Bu nedenle etkinlik düzenleyicimiz için yıl içinde değişik rotalar bulmak neredeyse zorunlu.

İşte geçen hafta duyurulan yürüyüş yolumuzun da Gerede ormanlarında yeni saptanan bir rota olduğu belirtilmişti.
Her ne kadar yağış olma ihtimali çok kuvvetli gözükmesine rağmen yeni rota heyecanı ile 11 Nisan Pazar günü sabahı kalkış saatimizde bizi götürecek araçta yerimizi almıştık.
Rotanın yaklaşık 12 kilometre olarak hesaplanmış olması, önceki yürüyüşümüzdeki yolumuz yüzünden bize –açıkçası- az göründü. Zira, Fuat hocamla bu sene başladığımız bu yürüyüşlerdeki amacımız seyirlik ve yavaş yürüyüş olmadığından, daha güç geliştirici rotaları seçmek. Beni şahsi olarak zorlayan, başkalarına ilginç gelebilir ama, çıkış ve tırmanma değil, aksine dik ve sert iniş noktaları.Yürüyüşümüz Gerede’ye varmadan, E5 yolu kenarında bir orman yolu patikasının girişinde saat 10.30 civarında başladı.

Hafif yükselen bir rotada orman içinde devam eden yolda bir süre devam ettikten sonra saparak, akmakta olan derenin yatağından orman içinde oldukça sert bir çıkışa geçtik.

Yaklaşık yarım saatlik bu çıkış sırasında zaman zaman hızlı çıkışımız, rehberimiz tarafından grubun kopmaması amacıyla verilen ayaküstü molalarla yavaşladı.


Kavaklı yaylasına çıkışımızdan itibaren yolumuz neredeyse hiç eğimsiz ve dümdüz hale geldi. Bu nedenle yürüyüş hızımız oldukça arttı. Yaylanın yamaçlarında yemek molası verdiğimizde saat 12.30’u yeni geçmişti.

Hava kapalı olmasına rağmen yağmur yağmaması oturduğumuz yamacın kuru kalmasına yol açtığından rahatça yayılabildik. Önceki yürüyüşlerden çokça tanıdığımız bir grup arkadaş getirdiklerimizle çayırda bir açık büfe oluşturduk.
Keyifli ve bol sohbetli geçen bu uzun ara yaklaşık 45 dakika sürdü.


Dinlenmiş ve güç toplamış şekilde 13.30’a doğru başladığımız yürüyüşümüzün 2. bölümü daha çok orman yolundan yaptığımız çok güzel ve bol konuşmalı bir iniş yürüyüşü oldu. Grubumuzun hızlı temposu, rehberlerimizin zaman hesaplarını altüst etti(!).


Orman çıkışında köye girdiğimizde saat henüz 14.30’u geçmişti. Köy odasının önündeki banklarda yine 10-15 dakika kadar bir ara dinlenme yaptık.

Buradan bizi aracımızın beklediği E5 kenarına kadar yaklaşık 2 kilometrelik iniş yolunu tamamladığımızda saat 15.30’du. Rehberlerimizin en az 16.30 civarında bitirmeyi planladığı rotayı çok erken bitirmiştik. Bunun üzerine Kızılcahamam’a gidip bir süre doğal ürünler pazarında vakit geçirmeyi planladık. Kızılcahamam’dan 17.00 civarında ayrılıp hemen ilçe çıkışında, ne zamandır yemeyi planladığımız köftecide akşam yemeği molası verdik. O saatte karşısında 20 kişiyi bulan işyeri sahibinin heyecanı ve bizlerin güzel bir yürüyüş günü sonrası bir arada bol espri ve kahkaha ile geçen yemeğimiz sonrası 18.00 civarında başlayan Ankara dönüşümüz saat 20.00’de Galatasaray maçının 2. yarısına eve ulaşmam ile güzel ve dinlendirici bir günü daha noktaladık.

Sevgili artı yaşam, gördüğünüz gibi artık bizi 12 kilometrelik yürüyüşler kesmiyor. Artık 15-16 kilometrelik heyecanlar istiyoruz.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder