11 Şubat 2016 Perşembe

KASIM AYINDA BU KİTABI OKUDUM - 4




KİTABIN ADI
Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru (Die Verlerone Ehre Der Katharina Blum)
KİTABIN YAZARI

Heinrich Böll

KİTABIN ÇEVİRMENİ
Ahmet Cemal
KİTABIN YAYINEVİ
Alan Yayıncılık
KİTABIN BASKI YILI
1983 (İlk yayın 1974)
KİTABIN BASKI SAYISI
1. Baskı   
KİTABIN SAYFA SAYISI
112 syf
KİTABIN DİZGİ/BASKI KALİTESİ
9,5/10 (Az sayıda dizgi hatası var)
KİTABIN YAZIM-DİL KALİTESİ
10/10 
KİTABIN EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ
10/10 


Bu kitap sanıyorum Heinrich Böll’ün ülkemizde en çok tanınan romanı. Bunda kitabın yayınlanmasının hemen ertesinde yazarın Margarethe Von Trotta ile birlikte kitabın tiyatro oyunu haline getirmesinin önemli rolü var. Senaryosu Yücel Erten tarafından dilimize çevrilen eser başta Ankara Devlet Tiyatrosu (Başrolde Aliye Uzunatağan oynamıştı) olmak üzere çok sayıda topluluk tarafından sahnelendi.  
Böll, bu romanı o yıllarda Almanya’da ortaya çıkan Baader-Meinhoff (Kızıltugaylar) olaylarından esinlenerek yazdı. Katharina, part time ev hizmetlerinde çalışan, yalnız yaşayan kendi halinde bir genç kadındır. Bir partide tanıştığı ve gerçek kimliğini bilmediği bir eylem zanlısını saklamak suçundan gözaltına alınır. Başkomiser Berzmenna’nın suçu Katharina’ya yıkma çabalarıyla giderek büyüyen olaylar zincirinde yaşadığı her an ve eylem sorguyla deşifre edilerek bağlantıları aranır. Olaylar ve araştırmalar bağlamında giderek tüm kişisel değerlerinin ayaklar altına alınması, en yakın çevresi karşısında da, bütün bir toplum karşısında da savunmasız bırakılması Katharina üzerinden baskı oluşturur.
Sansasyonel haber peşinde koşan muhabir Tötges’in aykırı, ilgisiz ve Katharina’nın kişiliğini karalayan haber yazıları giderek bir cinayete varır.
Romanın günümüze kadar güncelliğini yitirmemiş, tersine, belki de gittikçe daha güncel konuma gelmiş olmasının temel nedenlerinin başında, 'özel yaşam karşısında medyanın sorumluluğu' konusunun yakıcı bir gündem maddesi olmasıdır.  Heinrich Böll'ün bu romanı, ülkemiz gerçekleri bağlamında tekrar tekrar okunmayı hak ediyor diye düşünüyorum. İlk kez 1984 yılında okuduğum bu romanı, Böll okumaları çerçevesinde 31 yıl sonra tekrar okuduğumda bu “Deja Vu”yu  yaşadım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder