5 Eylül 2012 Çarşamba

ÜSKÜP (SKOPJE) 1

Makedonya’nın başkenti Üsküp, pek çok Avrupa kenti gibi içinden nehir geçen bir şehir. Vardar nehri kenti ortadan bölüyor. Nehrin akış yönüne göre solu (kuzeyde denilebilir) eski şehir, sağı ise yeni şehir tabir ediliyor.
Şehrin özellikle dış semtlerinde kat yüksekliği fazla olmadığı için nüfusuna göre yaygın bir şehir. Ancak görülmesi gereken yerleri bakımından kareye yaklaşan bir dikdörtgeni Vardar’ın üzerine uzunlamasına koyduğunuz takdirde haritanız bir anlamda hazır. Otelimiz resepsiyonunda bulunan haritadan bir adet edindikten sonra gezimize başladık.
Otelimizin bulunduğu Mito Hacıvasilev Jasmin caddesi, yeni şehrin önemli arterlerinden birisi. Üzerinde Halkbankası’nın Üsküp Genel Müdürlüğü, Ramstore ve Eski Tren İstasyonu (Şimdi Arkeoloji Müzesi) bulunmakta.
Gezme kolaylığı bakımından, Eski Tren İstasyonu’na ulaştığınızda, binayı arkanıza aldığınızda karşınıza çıkan cadde “Makedonya caddesi”. Bu cadde, Vardar Nehri’ne kadar uzanıyor ve trafiğe kapalı. Caddede sağlı sollu barlar, kafe ve restoranlar yer alıyor. Geceleri çok hareketli. Vaktinizi daha çok burada vakit geçiriyorsunuz. Cadde üzerinde Rahibe Teresa’nın evi var
Makedonya caddesi, Vardar Nehri’ne ulaşmadan büyük bir meydana açılıyor. Burası Üsküp’ün en önemli ve büyük meydanı “Makedonya Meydanı”. Tam ortasında görkemli bir “Büyük İskender” anıt ve heykeline sahip. Anıt çevresi havuz ve gün boyu sürekli su gösterileri yapılıyor. Meydan halkın önemli bir buluşma noktası.

Gezimizin son gecesi, -TRT 1’i izleyenler hatırlar- TRT’nin sponsorluğundan Balkan Şenliği adı altında müzik festivali yapıldı. Türkiye’den ve diğer Balkan ülkelerinden katılan sanatçıların gösterisi 20’den 23’e kadar devam etti.


Vardar nehrinin kıyıları ve kentin için sayısız diyebileceğim kadar çok heykellerle dolu. (Heykeller ayrı bir yazı konum olacak)
Vardar’ın karşı yakasına geçmeden meydandan sağa ve sola nehir boyunca yürüyebiliyorsunuz. Buralar araçtan arındırılmış, yürüyüş ve bisiklet yolları. Banklarda dinlenebilir ya da nehrin ters akış yönünde batıya yürüdüğünüzde 2. Filip Stadyumunun da içinde bulunduğu çok büyük bir parkta vakit geçirebilirsiniz. Her iki tarafta da çok sık olarak kafe ve restoranlara rastlayacak, yorulduğunuzda dinlenebilecek ve bir şeyler yudumlayabileceksiniz.
Makedonya Meydanı’nda, doğu yönüne açılan yolda büyük bir tak var. Üzeri tarihe ilişkin kabartma ve rölyefler ile bezeli. Meydan da birçok restoran var. Pelister Oteli’nin altındaki Pelister Restoran’da bir gece yemek yemenizi mutlaka öneririm. Geç kaldığınızda ya da rezervasyonunuz yoksa bir süre bahçede masa boşalmasını beklemek zorunda kalabilirsiniz. Dört kişilik masamızın gelen hesabı içeceklerle birlikte (bir kadeh şarap, bir bira, su ve kola) 1.860 Denar (68 TL) idi.
Gezmeye devam edeceğiz.

2 yorum:

  1. Demek ki Balkan Şenliğinde oradaydınız.) ne güzell :) Harika fotoğraflar ve detay bilgilerle Makedonya ana hatlarıyla şekillendi hafızamda..buz gibi biralarla da ferahlamış ve soluk almışsınız.)bu güzel paylaşım için teşekkürler Mehmet Bey...
    Esenlikler dilerim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Esin,
      Beğenmenize sevindim. Zaman buldukça detaylı anlatımları sürdüreceğim.

      Sil