Mardin’deki kültürel çeşitliliğin önemli bir parçası olan Süryaniler, bugün sayıları çok azalsa da bugüne taşıdıkları kültürleri ve halen korunagelen birçok kiliseleriyle Mardin’i farklı kılmaya devam ediyorlar.
Süryaniler varsayımlara göre, Asuri ya da Arami kökenlidir. Bölgede Pagan kültürlerin hakim olduğu dönemlerde güneşe tapan Süryaniler Hıristiyanlığı kabul eden ilk topluluklardandır.
Mardin’de şehir merkezinde yer almasu nedeniyle en çok ziyaret edilen kilise olan Mar (Aziz) Behnam Kilisesi Süryani Kadim (Ortodoks) cemaatine ait. Halk arasında Kırklar Kilisesi olarak da bilinen kilisenin ne zaman yapıldığıyla ilgili kesin bir bilgi yok ama Süryani kaynakları 569 (6.y.y) tarihini veriyorlar. Cumhuriyet Meydanı’na çok yakın olan kiliseye, 1. Cadde üstünden ulaşılan bir sokaktan giriliyor.
Giriş kapısının karşısında okul kilisesi ve üzerinde daha geç dönemlere ait çan kulesi, sol tarafta papaz evi ve üstünde divanhane, sağ tarafta kiliseye ait evler ve avlunun doğusunda kilise yer alıyor. Kiliseye ikinci bir avludan ulaşılır. Kilise kapıları 1797’de yapılmıştır. Kilise 1704’te ve 1806’da onarım geçirilmiş.
Kilisedeki dini eğitim 1928’de sona ermiş.
Kilise 12. yüzyıldan sonra, kemikleri kilisede gömülü olan Kırk Şehitler’in adına “Kırk Şehitler Kilisesi” (Kırklar Kilisesi) olarak anılmaya başlanmış. Azizlerin kemikleri kilisede gömülmüş.
Kilisenin rehberliğini, diğer gezeceğimiz tüm kiliselerde olduğu gibi Süryani gençler yapıyor. Kiliseye adını veren Mar Behnam ve kızkardeşi Saro’ya ilişkin anlattığı hikaye aşağı yukarı şöyle;
“Pers İmparatorluğu döneminde Asur vilayetinin kralı olan Senharip’in Behnam ve Saro adında iki çocuğu vardır.Cüzzam hastası olan Saro’yu hiçbir doktor iyileştiremez. Behnam babasından habersiz onu Mar Matay’a götürür ve kısa bir süre sonra Saro iyileşir. Bu mucizenin karşısında Behnam ve Saro Hıristiyan olurlar. Behnam olanları babasına anlatır, Hıristiyanlık inancına karşı bir putperest olan babası olanları kimseye anlatmamasını tembihler ve kendi çocuklarını, inançları yüzünden öldürmeye karar verir. Babasının planını öğrenen Behnam, kız kardeşini alıp Mar Matay’ın yanına sığınmak için yola koyulur ama yolda babasının askerleri onları bulur ve öldürür. Senharip daha sonra yaptığına çok pişman olur ve akıl sağlığını yitirir. Karısı onu iyileştirmesi için Mar Matay’a götürür. Mucize bir kere daha tekrar eder ve Senharip iyileşir. Şükranlarını sunmak için Mar Matay’ın adına bir manastır yaptırır.”
Kilisede kemikleri gömülü olan kırk şehidin öyküsü de şöyle:
“M.S.240’ta Roma İmparatoru Hıristiyanların dinlerinden vazgeçirilmelerini emreder. Kapadokya bölgesinin valisi, inançlarını inkar etmeyen Hıristiyanları öldürmeye başlar. Kırk kişi bir araya gelip inançlarını savunurlar ve bu yüzden yedi gün boyunca işkence görürler.İmparator bu isyanı duyunca Kapadokya’ya gelir ve onları Sivas’a kadar sürükleyerek götürür. İnançlarını inkar etmeleri için onları buz göletine atar ve göletin karşısına bir hamam yaptırır. Bu kırk kişiden biri hamama kaçar ve öldürülür. Hamamda nöbet tutan Roma askeri gökten kırk halenin göldekilere doğru geldiğini görür, bundan çok etkilenir ve kendini göle atar. Bu kırk kişi donarak ölür ve Kırk Şehitler olarak anılır.”
1293’te Deyruzzafaran Manastırı’nın patriklik merkezi olması ile, Mar Behnam Kilisesi halkın idari ve ruhani işlerinin yürütüldüğü yer olur. Mardin’de Hıristiyan din adamı sayısı yetersiz olduğu için, kiliseler her zaman ibadete açık olmuyor ve Pazar ayinleri her hafta başka kilisede olmak üzere dönüşümlü olarak bütün kiliselerde yapılıyor imiş.
Cok guzel yaziyorsunuz... ben kendim suryaniyim ve cok mutluyum turkiyede dogduguma... /Lea
YanıtlaSil😀
Sil