3 Haziran 2015 Çarşamba

TEKİRDAĞ RÜSTEMPAŞA CAMİSİ

Şehrin en başta gelen camilerinden olan Rüstem Paşa Camisi, Ertuğrul mahallesinde Mimar Sinan Caddesindedir. (Hemen paralel yolun karşısında Namık Kemal Evi bulunmakta) 1554 (veya 1553) yılında Sadrazam Damat Rüstem Paşa (1500-1561) tarafından yaptırılmıştır. Mimar Sinan’ın eseridir. Tekirdağ’ın en güzel camilerindendir. Kesme küfeki taşından yapılmıştır. Tek şerefeli minaresi caminin sağındadır. Giriş kapısı ceviz ağacı üzerine fildişi kakmalı olduğu ifade edildi. Kapı ve pencere kanatlarında geometrik motifler bezeli. Bahçedeki yuvarlak 5 sütunlu mermer şadırvan Abdülmecit zamanında yapılmış. Aslında cami yapılışı sırasında bir külliye olarak tasarlanmış. Bugün külliyenin camii, hamamı, bedesteni, medresesi ve kitaplığı ayaktadır. Vaktiyle kervansaray'ı ve imareti olduğu da söylenmekte. Doğusundaki kütüphane, hamam, medrese yıkık bir halde. Batısında bulunan 6 kubbeli bedesten sağlam olup, 1965 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edilmiştir. Camii yaptıran Rüstem Paşa’nın türbesi İstanbul’da Şehzade camii bahçesindedir. Caminin Marmara Denizi’ne bakan cephesinde Valilik tarafından  1986 yılında, bedesten hüviyetinde çarşı inşa ettirilmiş.

Rüstem Paşa Camisi'nin mimari açıdan Tekirdağ'daki diğer camilerden çok farklı özellikleri olduğu belirtiliyor. Anlatımlara göre; “Rüstem Paşa Camisi'nde kubbe yapısı Mimar Sinan'ın şaheser düşüncesinin bir ürünüdür. Köşelerdeki taşıyıcı payelere oturmaktadır. Taşıyıcı ayakların arasındaki sivri kemerli nişlerle kare plana devinim kazandırılmıştır. Kubbe kasnağı dıştan da payandalarla desteklenmiştir. Kubbedeki alçı kabartma çiçek ve çelenkler dışında bezemeler yoktur. Yalın bir yapıdır. Mukarnaslı mihrap dörtgen silmedir. Mermer minberin yan aynalık ve korkulukları geometrik motiflidir. Cami ana mekan duvarları ile kubbe kasnağındaki pencerelerle aydınlık bir görünüm kazandırılmıştır.
Kuzey Batı'daki çokgen gövdeli tek şerefeli minarenin kemerli girişi taç kapının sağındadır. Rüstem Paşa Camisi'nin medresesinin 1880'de harap olması üzerine ahşap bir okul kurulduğu, Osmanlı döneminde Rüştiye ve İdadi olarak kullanılan bu yapının Cumhuriyetin ilk yıllarında Cumhuriyet İlkokulu olarak kullanıldığı”  ifade ediliyor.
Yine değişik kaynaklarda külliyenin zamanındaki yapım şeması şöyle anlatılıyor;
"Kitaplık, cami ve medrese arasındadır. Kare planlı kubbeli bir yapıdır. Binaya ocak ve baca eklenerek sonraları aşhane olarak kullanılmış, söz konusu kitaplık restore edilerek kullanıma elverişli bir hale getirilmiştir. Hamam, medresenin hemen yanındadır. Kadınlar ve erkekler kısmı olmak üzere bir çifte hamam şeklindeki yapıdan geriye bugün sadece taş ve tuğla duvarlardan bir kısmı kalmıştır. Bedesten, caminin 100 metre batısında bulunur. Altı kubbeli dikdörtgen planlı bir yapıdır. Kubbeler sekizgen kasnaklara oturur. Bedestenin dört tarafa birer kapısı vardır. Kapı kemerleri dıştan yuvarlak, içten sivri kemerlidir. Taş ve tuğla karışımından inşa edilmiş olan yapının uzun cephelerinde üçer, kısa cephelerinde ikişer pencere açılmıştır. Bedestenin kubbeleri birbirine geniş kemerlerle bağlı olan iki büyük fil ayağıyla taşınır. Kubbe geçişleri pandantiflerle sağlanmıştır. Son yıllarda onarılmış olan bedesten, külliyenin cami ile birlikte sağlam olarak görülebilen bir kısmıdır."
 Yolunuz Tekirdağ’a düştüğünde Mimar Sinan’ın bu muhteşem eserini görün derim.edrese

2 yorum:

  1. Farkında olmadığımız bu güzel tarihi eserlerin sahibi olduğunu bilmek ve görmek insanı hem gururlandırıyor, hem de doyuruyor...

    Teşekkür ederiz, Mehmet Bey...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmediğimiz bunca şaşırtıcı güzelliklerimizin olması gerçekten çok güzel. Her seyahatte yeni bir yerler keşfetmek keyifli.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil