16 Haziran 2014 Pazartesi

MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN 1918 KASIMINDA 10 GÜNÜ (YORUMSUZ)

 (…)
3 Kasım 1918 : Atatürk’ün Adana’dan, Sadrazam Ahmet Đzzet paşa’ya “Mondros Ateşkes Antlaşması”nın bazı maddelerinin açıklanmasını ve ne gibi önlemler alınması gerektiğini soran telgrafı: 
…Toros tünellerinin müttefikler tarafından işgali hakkındaki maddenin açıklanması lâzımdır… İşgalin mahiyeti, tünel işletmesini kapsamakta mıdır? Toksa muhafaza tertibatından mı ibaret kalacaktır? Toros tünellerini tutacak işgal kuvvetinin miktarı nedir? Ve nereden gelecektir?
(T.İ.H., c.I, s.50-51; A.H.E., s.180; A.T.T.B., s.14; K.S.İ.Y.I., s.55; A.Y., s.137). 
 : İngilizlerin, İskenderun’a bir heyet göndererek limandaki mayınların temizlenmesini ve bunu takiben karaya asker çıkaracaklarını bildirmeleri (A.Y.A., s.53; A.K.D.D.A.Y., s.114).
4 Kasım 1918 : Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’nın Atatürk’ün 3 Kasım 1918 tarihli telgrafına cevabı: 
“…Toros tünellerinin İtilâf Devletlerince işgali yalnız bir koruma niteliğindedir(!)…İşgal kuvvetlerinin nereden geleceği ve miktarı İngiliz Komutanlığı tarafından bildirilir(!)” (T.İ.H., c.I, s.52; A.Y., s.139).
 5 Kasım 1918 : Atatürk’ün, Katma’dan çağırdığı Ali Fuat paşa ile Adana’da görüşmesi: 
…Artık milletin bundan sonra kendi haklarını kendisinin araması ve koruması, bizlerin de mümkün olduğu kadar bu yolu göstermemiz ve bütün ordu ile beraber yardım etmemiz lâzımdır” (M.M.H., s.28-29). 

: Atatürk’ün Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya telgrafı: 
“…Pek ciddî ve samimî olarak arz ederim ki, mütareke şartları arasında yanlış yorum ve anlamayı ortadan kaldıracak önlemler alınmadıkça, orduları terhis edecek ve İngilizlerin her dediğine boyun eğecek olursak İngilizlerin ihtiraslarının önüne geçmeye imkân kalmayacaktır
(A.H.E., s.182; Đ.A., s.729; T.Đ.H., c.I, s.53; A.Y.A., s.53-54; A.Y., s.139). 
 : Sadrazam Ahmet İzzet paşa’nın Atatürk’e 
İngilizlerin İskenderun limanından –liman ve şehrin kendilerine terk edilmesi söz konusu olmadığından- faydalanmalarında bir mahzur görmediğini ve bu görüşünün Suriye’deki İngiliz Ordu Kumandanına tebliğini” bildiren telgrafı (A.H.E., s.182; A.Y., s.14). 
 : Atatürk’ün, komutası altındaki kuvvetlere 
İskenderun’a asker çıkarılması halinde, gerekirse silah kullanılarak bu durumun menedileceğini” bildiren emri (A.H.E., s.184).
 6 Kasım 1918 : Atatürk’ün Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya 
İskenderun’a çıkacak İngilizlere ateş emri verdiğini bildiren telgrafı (A.H.E., s.184; Đ.A., s.729; A.Y.A., s.54; A.B.E.B., s.116; A.Y., s.142).
6/7 Kasım 1918 : Ahmet İzzet paşa’nın, Atatürk’ün 6 Kasım 1918 tarihli telgrafına cevabı: 
İskenderun’a çıkacaklara karşı tarafınızdan silah kullanılmasının emir verilmiş olması, devletin siyasetine ve memleketin menfaatlerine kesinlikle aykırı olduğundan bu yanlış emrin derhal düzeltilmesi tavsiye olunur(!)…Ateşkes Antlaşması’nda bize bu uygunsuz hükümleri kabul ettiren, gaflet değil kesin mağlubiyetimizdir(!)” A.Y., s.143)
 7 Kasım 1918 : Atatürk’ün Ahmet İzzet paşa’ya, İskenderun’a çıkacak İngilizlere karşı silah kullanılması hakkında verdiği 5 Kasım 1918 tarihli gizli emrin gerekçesini açıklayan telgrafı (A.Y., s.144). 
Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı ile VII. Ordu Karargâhı’nın Padişah iradesiyle kaldırılması ve Atatürk’ün Harbiye Nezareti emrine verilmesi (A.A.K., s.17,62; T.Đ.H.c.I, s.63; H.T.V.D., sayı:29, v.756; M.M.H., s.30; A.H.E., s.187; Đ.A., s.730; A.K.D.D.A.Y., s.116; A.Y.A., s.55; K.S.Đ.Y.I., s.57).

8 Kasım 1918 : Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’nın, İskenderun’un teslimiyle ilgili olarak Amiral Calthrope’dan aldığı yazı üzerine Atatürk’e telgrafı: 
“…Müracaat vukuunda şehrin tahliye ve teslim olunması hususunda gerekenlere acele bildirimi lâzımdır… Gevşeklik göstermemek şartıyla bu aczimizin göz önünde bulundurulması ve söz ve hareketlerimizin buna uydurulması memleket selâmeti için gereklidir (!)”
(A.H.E., s.185; A.Y., s.145-146). 
 : Atatürk’ün Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya cevabı: 
…Acz ve zaafımız derecesini pekâlâ bilirim. Bununla beraber devletin yapmaya mecbur olduğu fedakârlığın derecesini de belirleme ve sınırlama gerekeceği kanaatini muhafaza ederim. Yoksa Almanya ile beraber sonuna kadar harbe devam etmek halinde büsbütün hezimete uğranılacağından, İngilizlerin elde edebilecekleri neticeyi onlara kendi yardımımızla bahşetmek tarihte Osmanlılık için kara bir sahife vücuda getirir. …Bilhassa yüksek şahsiyetinizce yakınan malûm bulunmuştur ki âcizleri her ne hal ve vaziyette bulunursam bulunayım doğru olduğuna kani bulunduğum ve gerekenlere söylemeyi ve ulaştırmayı memleketin selâmeti gereği kabul ettiğim görüşlerime tâbi olmaktan nefsimi menetmeğe kadir değilim”
(A.H.E., s.187; A.T.T.B., s.21; T.Đ.H., c.I, s.202-203; A.Y., s.146-148). 
Ahmet İzzet paşa’nın, öğleden sonra sadaretten istifası (Yeni kabineyi 11 Kasım 1918 günü Tevfik Paşa kurmuştur. İ.O.T.K.IV., s.453-454;
A.H.E., s.187; O.D.S.S., s.1717).
 10/11 Kasım 1918 : Ahmet İzzet Paşa’nın, Atatürk’e Sadaretten çekildiğini ve onun da İstanbul’a gelmesinin iyi olacağını bildiren telgrafı: 
“Zat-ı devletleri bir an evvel İstanbul’a gelmelisiniz. Sizinle görüşmeye ihtiyacım var!”
(A.H.E., s.188; O.M., s.994).
 : Yıldırım Orduları Gurubu Komutanlığı’ndan ayrılan Atatürk’ün akşam Adana’dan trenle İstanbul’a hareketi (T.İ.H., c.I, s.63; K.S.İ., s.31; A.Y.A., s.55; T.Đ.H., c.IV, s.5; A.H.E., s.188; A.An, s.80).
 13 Kasım 1918 : Atatürk’ün İstanbul’a gelişi ve deniz ortasında demirlemiş düşman donanmasını gördüğü zaman yaveri Cevat Abbas (Gürer) Bey’e söylediği söz: Geldikleri gibi giderler!
(A.Z.T.B.Y., s.164-165; M.K.Đ.D., s.479; A.H.E., s.188; Borak, s.179-180; M.M.U.K.S.I, s.76; Đ.A., s.730; R.O.H., c.II, sayı:26, s.400; K.A.M.M.T., s.272-273; T.C.Ta., s.120).
Cevat Abbas Gürer, bu sahneyi hatıralarında şöyle anlatmaktadır: 
“İstanbul’a geldiğimizi günü hiç unutmam. Şehrin çok hazin bir hali vardı. İstanbul düşman donanmalarının limana girmeleri felâketinin matemini tutuyor, bu büyük matemine Atatürk’ü de ortak ediyordu. Atatürk’le ben, askerî ulaşıma ait bir köhne motor ile deniz
ortasında yaslanan bir çelik ormanının içinden geçiyorduk. Atatürk’ün zarif dudaklarından “Geldikleri gibi giderler!” cümlesini işittiğim zaman, Mütareke’nin doğurduğu derin ve elemli ümitsizliği derhal unutmuştum. Cevabımda acele ettim: “Size nasip olacak, siz bunları kovacaksınız Paşam!” dedim. Gülümsedi, aziz başının içinde şekillenmeye başlayan vatanı kurtarma plânlarını bir an için yeniden geçiriyor gibi daldı, sonra: “Bakalım!” dedi (A.Z.T.B.Y., s.165-166). 
 : Atatürk’ün Pera palas’a yerleşmesi (Atatürk, İstanbul’a gelişini takiben 15 gün kadar Pera Palas’ta kalmış, kısa bir süre de eski dostlarından Salih Fransa’nın Hava sokağındaki evinde misafir edilmiştir. Daha sonra Şişli’de tuttuğu eve yerleşmiştir. A.Z.T.B.Y., s.167).
KAYNAK: ÖNCE VATAN

2 yorum:

  1. Evet Mehmet Bey, yazınıza gösterdiğiniz kaynak adında olduğu gibi;

    "ÖNCE VATAN"...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkenin içine düştüğü büyük yıkımda bile dimdik durabilmek, hala bir şeyler yapılabileceğine inanmak, ümidini hiç kaybetmemek, daha büyük bir hırs ve heyecanla geleceğe yönelmek ancak dehaların gücünde olabilir. Böyle bir dehaya sahip olmak tek bir söz söyletir insana NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

      Sil