10 Mart 2014 Pazartesi

ŞUBAT AYINDA BU KİTABI OKUDUM - 5

 
KİTABIN ADI

Bakkhalar (Bacchae)

KİTABIN YAZARI
Euripides
KİTABIN ÇEVİRMENİ
Sebahattin Eyüboğlu
KİTABIN YAYINEVİ
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
KİTABIN BASKI YILI
2014
KİTABIN BASKI SAYISI
3. Baskı
KİTABIN SAYFA SAYISI
64 syf
KİTABIN DİZGİ/BASKI KALİTESİ
10/10
KİTABIN YAZIM-DİL KALİTESİ
10/10 
KİTABIN EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ
10/10 


Antik Yunan Tragedyaları, tiyatronun atası olduğu kadar çağdaş uygarlığının önemli çıkış noktalarında biridir aynı zamanda. Tragedyaları bilmeden okumadan ve kaynaklarına inmeden ne tiyatronun ne tarihin ne mitolojinin ve ne de uygarlığın anahtarlarını edinmek kolay değildir.

Antik Yunan tragedyaları, tanrıları, birbirleriyle çekişmelerini, insanın tanrılarla ilişkilerini, insanın ölümsüz tanrılar yanında zayıflığını ve kaderlerinin tanrıların elinde olmasını anlatırlar. Dönem halklarının düşün dünyasından doğan bu eserler insanın bir anlamda gelişiminin de müjdecisidirler. Düşünen ve sorgulayan insan kendini, dünyasını ve evreni keşfe başlar.

Euripides döneminin tanınan ve sevilen bir tragedya yazarıdır. Aşağıda hayatının önemli noktalarını okuyacağınız gibi insanları tedirgin ederek düşünmeye zorlar. Başarılı gerilim sahneleriyle eserlerinde muhteşem şiirsellikler yaratır.

Ne yazık ki ülkemizde sadece 3. Baskısı yapılabilen (demek ki sadece 3.000 okura ulaşabilmiş durumda) bu dünya klasiğinin okunma oranı, aslında ülkemiz kültürünün bulunduğu noktayı gösteren küçük ve çarpıcı bir örnek.
Evripides (Yunanca Ευριπίδης) (M.Ö. 480 – M.Ö. 406), Eshilos ve Sofokles’ten sonra Atina’nın yetiştirdiği üçüncü büyük trajedi şairidir. Düşünce adamı, Atina’lı oyun yazarlarının en büyüğü olan , insanları bekleyen gerçek ve zorlu sorunları ortaya koyarak insanları düşünmeye zorladı. Bernard Shaw gibi Evripides de insanları tedirgin etmiş ve kızdırmıştır. Kutsal değerlere saygısızlık ve kadın düşmanlığıyla suçlanmıştır. Ama yine de üstün şiirsellikle anlatılan düşünceleri dinlenmiştir. Vatanı olan Atina’yı terkedinceye kadar da bu taşlama ve lanetlemelerin ardı arkası kesilmemiştir. Fakat ölümünden sonra bütün tragedya yazarlarının en ünlüsü, en aralanılanı olmuş ve o çağdan bu yana adı ölmez yazarlar arasında yer almıştır.
Evripides, M.Ö. 480 yılında Salamis’de doğdu. O tarihte Yunanlılarla Pers İmparatorluğu arasında amansız savaşlar yaşanıyordu. Evripides’in anne ve babasına bir çok kötü yakıştırma yapılmasına rağmen gerçekte, babası Apollon tapınağı ile ligili bir görevin mirasçısı zengin bir soydan geliyordu. Kaynaklara göre annesi de soylu bir ailenin kızıydı. Evripides gençliğinde resim üzerine çalışmış ve sanatını sürdürme amacında olmasına rağmen yirmi beş yaşında,tragedya ve şiir yazmak için resmi bırakmıştır. İlk oyunu olan ”Pelias’ın Kızları”,M.Ö. 455 yılında sahneye konmuş ve Atina halkı o an gökyüzünden yeni bir yıldızın inmekte olduğunun farkına varmıştı. Bu yeni şairin tiyatronun tumturaklı ve ağdalı dilinden çok uzak yalın ve güçlü bir deyişi ve yeni fikirleri de beraberinde getirdiğini anlamıştı.
Evripides’in yenilikçi ve korkusuz bir yanı vardı. İlginç olayları anlatırken yeni teknik buluşlar kullanıyordu. En güçlü yönü de gerilim sahnelerindeki başarısı ve her sahnede üstün bir şiirsellik yaratmasıydı. M.Ö. 438′de Truva Savaşı’nda Akhilleus’un mızrağıyla yaralanan Telephus’un hikâyesini anlattığı oyunda geçen olaylar dizisi ve bunların sahneye uygulanışı Evripides’in gücünü ortaya koyar. Bu oyun, eski Yunan sahne geleneklerine indirdiği darbe nedeniyle de büyük önem taşır. Bir dilenci ilk defa sahici paçavralarla sahneye çıkmıştı. Bu ozamanki izleyici üzerinde şok etkisi yaratmıştı. Oyunun sahneye konmasındaki gerçekçilik, Evripides’in en acmasız eleştirmeni ve Yunan tiyatrosunun en büyük komedi ustası Aristophanes’in saldırı nedenlerinin başında gelir.”Thesmosphoriazusae” adlı komedisinde Aristophanes, Yunanlı kadınlara,oyunlarında kadın kişilerini sevimsiz gösterdiğinden ötürü Euripides’den intikam almak üzere komplo hazırlatır.
Fakat Evripides’in kadınları, tutkularına kapılsalar da, hiçbir zaman sevimsiz değillerdir.Sadece idealleştirilmelerinin yanında yaşayan birer insan oldukları gerçeğini vurgularlar. Evripides ayrıca geçmişin ulu tanrılarının, nasıl yeri geldiğinde hiç de tanrısal olmayan hilelere başvurduklarını açık seçik sahnede ortaya koydu. Bu, çoğu kimsenin tanrılara hakaret olarak algıladığı bir bakış açısıydı.
Evripides bir demokrattı, fakat demogoglardan ,büyük bürokratlardan, halkına savaş ve felaket getiren kayıtsız ve kaygısız önderlerden nefret ederdi. ”Yakaranlar” ve ”Truvalı Kadınlar” adlı oyunlarında Sparta ile süregelen savaşın iç karartan izleri görülür.Bu ünlü tragedya yazarının hayatı üzerine söylenebilecek çok az şey olmasına rağmen, Salamis’teki topraklarında yaşadı ve şiirlerini denize bakan bir mağarada yazardı. Mümkün olduğu kadar topluma az karışan, ağırbaşlı ve somurtkan bir adamdı.İnsanlardan uzak seçtiği bu yalnız yaşam, onun tanrılardan nefret eden, toplumla ilişkilerini kesmiş, huysuz, hırçın ve kuşkucu bir kişi olarak tanınmasına yol açmıştır.
Evripides bir Atina vatandaşı olarak kendini toplum hayatından büsbütün ayrı tutmamıştır. Orduda görev almış, Magnesia konsüllüğü yapmış ve devlete parasal yardımlarda bulunmuştur. M.Ö. 408 yılında tanrılara saygısızlık ettiği gerekçesiyle komedi yazarlarının ve halkın saldırılarına maruz kalarak Atina’yı terk etmiş Makedonya kralı Archelaus’a sığınmıştır. Kral tarafından çok iyi karşılanmış ve ölmeden önceki bu on sekiz ayını huzur ve barış içinde yaşamıştır. Ölüm nedeni çelişkilidir , kimi söylentilere göre saraydaki kıskanç kişiler tarafından av köpeklerine parçalatılmıştır. ”Bacchae” adlı oyunu ölümden sonra sahnelenmiş ve ödül almıştır.
Evripides’in kendi izinden giden üç oyun yazarı oğlu ölümünden sonra babalarının oyunlarını sahnelemişlerdir. Evripides’in 80-90 tragedyası olduğu bilinmesine rağmen günümüze yalnız 18 tanesi erişebilmiştir.

Trajedyaları

1.     Alkestis (M. Ö. 438, ikinci ödül)
2.     Medea (M. Ö. 431, üçüncü ödül)
3.     Herakleidae (yak. M. Ö. 430)
4.     Hippolitus (M. Ö. 428, birinci ödül)
5.     Andromahi (yak. M. Ö. 425)
6.     Hekabe (yak. M. Ö. 424)
7.     Yalvaranlar (yak. M. Ö. 423)
8.     Elektra (yak. M. Ö. 420)
9.     Herakles (yak. M. Ö. 416)
10.  Truvalı kadınlar (M. Ö. 415, ikinci ödül)
11.  İphigenia Tauris’de (yak. M. Ö. 414)..(Bir baba kızını öldürür)
12.  İon (yak. M. Ö. 414)
13.  Helen (M. Ö. 412)
14.  Fenikeli kadınlar (yak. M. Ö. 410)

Trajedya parçaları

Bu listedeki trajedi oyunları elimizde tüm olarak değil de ancak parçalar halinde bulunmaktadır. Bunlardan bazıları sadece bir isim ve birkaç satır halindedir. Diğerlerinde ise eldeki parçalar eserin çok geniş bir kısmını kapsamaktadir ve böylece eser hakkında, kısmi da olsa, geniş bilgi elde bulunmaktadır.[2]
1.     Telephus (M.Ö. 438)
2.     Giritliler (yak. M.Ö. 435)
3.     Stheneboea (M.Ö. 429′den önce)
4.     Bellerofon (yak. M.Ö. 430)
5.     Cresphontes (yak. M.Ö. 425)
6.     Erechtheus (M.Ö. 422)
7.     Akıllı Faethon (yak. M.Ö. 420)
8.     Melanippe (yak. M.Ö. 420)
9.     Alexandros (M.Ö. 415)
10.  Palamedes (yak. M.Ö. 415)
11.  Sisifus (yak. M.Ö. 415)
12.  Esir Melanippe (yak. M.Ö. 412)
13.  Andromeda (M.Ö. 412 Evripides’in Helen eseriyle)
14.  Antiope (yak. M.Ö. 410)
15.  Archelaus (yak. M.Ö. 410)
16.  Hipsipile (yak. M.Ö. 410)
17.  Filoktetes (yak. M.Ö. 410)

Satir oyunu

1.     Cyclops (belirsiz tarih)


4 yorum:

  1. biz kültür ile , geçmiş ile , tarih ile pek ilgili bir toplum olamadık ne yazık ki, bırakın yunanı kendi tarihimizi bile çoğu kurgu olan dizilerden izleyip hayret eden bir milletiz ..:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız elbette, Şehzade Mustafa'nın katlini 550 sene sonra öğrenen bir toplum olarak, Yunan Tragedyalarını bilmeyi beklemek zor. Üstelik, tarih ve arkeoloji bilgisi (0) bir iktidarın, Bizans buluntuları ile İstanbul tarihini MÖ 8500'lere götüren keşifler için "birkaç kase parçası yüzünden metro inşaatı 4 ay gecikti" diyebildiğine göre, topluma da pek kızmamak gerek galiba.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
  2. "Şehzade Mustafa'nın katlini 550 sene sonra öğrenen bir toplum" ne güzel özetlemişsiniz okumayan, araştırmayan bir toplumun parçası olmak ne kadar ağır geliyor insana hele bu günlerde..işte okumamanın nedenleri burada gün ışığına çıkmaya başladı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir söz vardır, "Geçmişini bilmeyen geleceğini kuramaz" Bize kendimizi tanıtan atalarımızı hatırlatan, benliğimizi, onurumuzu, gururumuzu yeniden veren adam ne yazık ki, istediklerini tamamlayamadan gitti. Gelenler 66 senedir altını oya oya toplumu bu hale getirdiler. Köy Enstitülerindeki keman derslerinden sonra geldiğimiz noktaya bakın bir!
      Dinimizin ilk emrini bile yerine getirmiyorlar; OKU!

      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil