6 Mart 2014 Perşembe

60 LARI BİLİRMİSİNİZ? YAŞAYANLAR BİLİR..

  
* Çocuklar doğduğunda telefon başvurusu yapılırdı. ( Telefon sırası 8-10 yılda gelirdi.)
* Telefonun ve radyonun üzerine dantel örtü konurdu.
* Gazocağı ve tel dolabımız vardı. Annem, tıkanan gazocağını, ucunda kılcal tel olan bir aletle açmaya çalışırken ha bire söylenirdi.
*  Banyoda tuhaf bir soba vardı ve tuhaf bir yakacakla ısıtılırdı.
*  Banyomuz kurnalıydı, hamam tasımız vardı.
*  Plastikleri çıkmadan önce tuvalette takunya bulunur, ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi.
*  Okul kapısında ayva, şam tatlısı, macun şeker, susamlı şeker ,  pamuk helva, kestane satılırdı. 5 kuruşa ince bir dilim şam tatlısı,  alırdık.
*İlkokulda ABD yardımı sandviçler ve  balık yağı hapları dağıtılırdı.
 * Renkli  patiskadan dikilme  beli lastikli  külotlarımız vardı. Artık yünlerden örülen fanilalara, nazardan korunmamız için muska takarlardı!!
* Okul açılacağı zaman Sümerbank ayakkabıları alınır, çok sevdiğimiz modeller için de bayramı beklememiz söylenirdi.
* Bayramlarda, kıyafetlerimiz ve yeni ayakkabılarımız başucumuzda dururdu. Bazılarımız koynuna alır, yatardı.
* Uyduruk oyuncaklarımız vardı. Hatırlı bir kişiden çok güzel bir oyuncak araba veya bebek geldiği zaman, bozulmaması için kaldırılır, bize verilemezdi!! Biz ona, o bize bakardık.
*İlkokulda sepet kadar kurdele takardık. Ne kadar kabarık ve büyük olursa o kadar makbuldü. 2 kafa gezerdik!!
* Babalarımızın gömlek yakaları, bizim okul yakalarımız pazar akşamları kolalanırdı.
* Genellikle herkes pazar günleri yıkanırdı!! banyo merasimle yanar, çamaşır değişilirdi!!
* Ecnebi filmlere aydın aileler ,  Türk filmlerine de fakirler ve eğitimsizler giderdi.
* Akşam 18.00 seansı tercih edilirdi.
* Filmler, sokak sokak dolaşan arabalardan bağırarak duyurulur, reklamı yapılırdı.
* Sokaklardan, yoğurtçu, yorgancı, kalaycı, dondurmacı, eskici, bileyci , sülükçü(!!) geçerdi.
* 25 kuruşa bisiklet kiralar, ''şans kader  kısmet talih niyet 5 kuruş'' diye bağıran ve yuvarlak delikleri kazıtarak ilkel piyango çektiren çocukların peşine Fareli Köyün Kavalcısı  gibi takılırdık
* Herkesin en güzel ve en büyük odası misafir odası olarak ayrılır, kapısı kapatılırdı. Sonra da tüm aile küçük bir odaya tıkılınır, hayat geçirilirdi.
* Radyo en kıymetli eğlencemizdi. Orhan Boran ve Yuki kaçırılmazdı . Uğurlugil ailesindeki Arap Bacı'ya herkes hayrandı.
* Radyo tiyatrosu sayesinde tüm klasikler ezberimize girmişti. Haluk Kurdoğlu, Semih Sergen ve Işık Yenersu'nun sesine aşıktım. Genellikle  Kerim Afşar, Tomris Oğuzalp  esas oğlan ve esas kız olurdu.
*Türk Sanat Müziğini kentliler, Türk Halk Müziğini de köylüler dinlerdi.
* İlkokulda okuma bayramı, kurdele  bilmezdik. Herkes okurdu, kimse de bayram etmezdi.
* Aşı olunacağı zaman tek iğne ile neredeyse koca  sınıf bitirilirdi. Aids henüz çıkmamıştı, eşcinsellik duyulmamıştı.
* İsveçli sarışın güzeller güzeli May Britt ile çirkinler kralı zenci Sammy Davis Jr evlendiğinde yer yerinden oynamıştı.
* Okulda, Kürt , Türk, Ermeni, Yahudi, köylü, şehirli bilmezdik. Kimse kimseye böyle garip soru sormaz, merak dahi edilmezdi. Sadece  Alevi kelimesi fısıldanarak söylenirdi.
*Herhangi bir sebeple götürülen hediye paketini açmak ,  geleneklerimize aykırıydı  ayıptı. Misafir gidince ilk iş onu açmak olurdu.
* Misafirlikte ne kadar aç olursanız olun, ikram  tabağındakileri bitirmek de ayıptı. Görgülüler bir lokma mutlaka bırakır, görgüsüzler hepsini yerdi.
*Dondurma mayıs sonunda çıkar, annemiz temmuza kadar izin vermezdi.
* Sokakta oynarken en sevdiğimiz yiyecek, bir dilim taze ekmek üzerine sana yağı ve toz şekerdi.
* Kaçık çoraplar, çektirilmek için tuhafiyeciye götürülür, ertesi günü alınırdı. 
*. Külotlu çoraptan önce tüm kadınlar jartiyer kullanır, yaşlılar, baldırlarına lastik takardı.
*  60 lı yıllarda evlenen her genç kızın çeyizinde mutlaka 1 adet baby doll bulunurdu..
*  Fotoğraflarda gülmek laubalilikti. Pek çok kişinin düğün resimleri cenaze törenlerini andırırdı. Ağır, vakur ve ciddi olmak önemliydi.
*  Anneler, vapurda, trende, otobüste rahatlıkla bebek emzirirlerdi.
*  Yazlık Sinemalara battaniye ve minderlerle gidilir, çekirdek çitlenirdi. Arada frigo buz satılırdı. Pahalı olduğu için babamız almazdı.
* Çarşıda, pazarda anne ve babamızdan bir şey istemek ayıptı. Ancak sorulursa yanıtlardık. Canımız   istediği halde çoğunlukla da  reddederdik.
*Her gencin en kıymetli eşyası Dual pikaptı. Plak almak için harçlık biriktirirdik.
* Defter-kitap kaplama kağıtları ya kırmızı ya da mavi olurdu.
* Gazete kağıtlarından kese kağıdı yapar, undan yapılmış tutkalla yapıştırırdık.
* 'Bir maniniz yoksa annemler bu akşam size gelecek '   bir teklif değil, bir kararın iletilmesi  gibiydi. Bu soruya 'hayır' demek mümkün değildi, adetlerimize göre ayıptı. Önemli bir program varsa (bilet, başka ziyaret vs) derhal iptal edilir, aile telaş yumağına dönerdi.
(KAYNAK: ÖNCE VATAN)

14 yorum:

  1. Kaynana şekeri ,mabel sakız vardı. Yukarıdakilerin hepsini yaşadım. Buzdolabımız yoktu.tel dolap vardı.İlk buz dolabını dayımda gördüm. Mobilyacıydı.tahtadan yapıp içine buzhaneden aldığı buzları koymuştu. Çok eskiden çok eskiden gibi oldu. Yarım asır önce.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, yazılanların neredeyse tamamını bir şekilde ben de hatırlıyorum. Ekledikleriniz de hatırladığım şeyler.Benim de ilave ekleyebileceğim şeyler, (sonradan tekrar moda olan) üç ayaklı masasıyla dolaşan macuncu, 3 tekerlekli arabasıyla mahalle arasında dolaşan 2 külahlı teknesi olan dondurmacı vardı. Okulda sarı defterlerimiz vardı, kurşunkalemle yazıp sonra sayfaları silip yeniden kullanırdık. (Hemen aklıma gelenler)
      Sevgiler, saygılar.

      Sil
  2. GÜZEL BİR YAZI BEN KANDİ SAYFAMDA PAYLAŞIYORUM BİLGEHAN ABİ :) BURAK ŞENGÜL

    YanıtlaSil
  3. yazılanların bir kısmını hatırlıyorum bende.. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette, çoğu hoş ve güzel şeylerdi. Bizler naif insanlardık o zamanlar galiba. Sevgiler sunuyorum.

      Sil
  4. 70'lerin sonunda doğan biri olarak o yılları yaşamadım ama anlatılardan hep çok tanıdık geldi. Bazı maddeler çok saf bazıları da çok hüzünlü gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, özellikle değer olarak kaybettiğimiz özellikler gerçekten insanın içine dokunuyor. Belki dışa daha kapalı bir toplumduk ama değerlerimiz çok fazla güzeldi. Daha mutluyduk sanki.
      Sevgiler sunuyorum.

      Sil
  5. Bir kaç şey de benden olsun;

    -Neredeyse tek tip "naylon ayakkabılar" vardı. Okullar tatil olduğunda alınır, yaz sonunda herkesin çıplak ayaklarında güneşin yardımı ile aynı deseni görebilirdiniz.

    -Dondurma külahında satılan leblebi tozunu minik plastik kaşıklarla ağzımıza tıkarken birbirimizi güldürmeye çalışır,
    gülenin ağzından fırlayan sarı buluta, dolu ağızlarımızla biz de gülerdik :)

    -Akşam ezanı, sokakta oynayan çocuklara "eve gel artık" çağrısıydı. " Allahu Ekber" in duyulmasıyla bahçelerden,boş arsalardan telaşla eve yollanan, ağaç tepelerinden olmuş meyve gibi patır patır düşen çocuklar görürdünüz.

    - Pazar filesindeki kese kağıtta erik, sofrada domates salatası evde salatalık kokusu varsa bahar gelmiş demekti.

    - Bayram önce kartpostal seçmek diye bişey vardı ya!

    işte böyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bunlar da çok güzel katkılar. Yetmişlerin ortalarına kadar yaşadığımız bu naif hayat gerçekten şimdi insanın burnunu sızlatıyor. Sevgiler, saygılar.

      Sil
  6. maalesef o yılları göremedik ama biz küçük yerlerde büyüenler uzun yıllar bu şekilde yaşadık ...Sonra biz büyüdük ,kirlendi dünya ...:(ya da biz kirli olduğunu sonradan fark ettik...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Çoğu güzel şeyler küçük yerleşimlerde biraz daha fazla yaşandı. Sonra bir gün kapitalizm kanlı elleriyle çöktü üstümüze. Her şey çok değişti. Özlenecek kadar çok değişti. Sevgilerimle.

      Sil
  7. Dual pikabımız hala duruyor :)) diğerlerininde bir çoğunu yaşadım. Hatırlamak hoş oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyısından köşesinden hatırlayan herkesin bam telini sızlatacak cinsten değil mi? Saygı ve sevgilerimle.

      Sil