Hükümet, Komisyondan hızla geçirdiği 2B Taslağını, Türkiye’nin 473 bin 419 hektarlık ‘orman niteliğini yitirdiği’ iddiasıyla, bu arazileri işgalcilere satılmasını sağlamaya hazırlanıyor. Yasa taslağı, üzerinde yüzlerce ilçe, mahalle ve köy bulunan orman arazileri, 5 yıl taksitle işgalcilerine satılacak. Hükümet, aralarında Bodrum, Marmaris, Şişli, Sarıyer ve Anamur gibi ilçelerin de bulunduğu yerleşimlerin satışından 40-50 milyar dolarlık bir gelir umuyor. Aslında, Anayasaya aykırı olan bu düzenleme ile yağmalanan ormanların yabancıların eline geçmesi mümkün ola- caktır. Hükümet, uzun süredir üzerinde çalışılan 2-B arazileriyle ilgili yasa taslağını nihayet komisyondan hızla geçirdi. Bir anlamda Türkiye genelindeki 473 bin 419 hektarlık orman niteliği ‘yitirilmiş’ alanlar üzerindeki tesisler, fabrikalar, konutlar, villalar, üniversiteler, oteller, çiftlikler, şirket, holding alanları, satılığa çıkartılacak. İlgili Bakanlıkların üzerinde çalıştığı yasa taslağının hazırlıkları sürerken, başta Antalya ve Muğla olmak üzere 2-B kapsamındaki arazileri yoğun olan illerde de büyük bir hareketlilik gözleniyor. Antalya’nın Kalkan beldesindeki koylardan tutun da, Olimpos, Adrasan, Fethiye, Dalaman ve Patara gibi birçok rantı yüksek belde de yeni rantiyeciler beklemede.
İSTANBUL, ANTALYA, MUĞLA, İZMİR VE AYDIN ORMANLARI TEHLİKEDE
45 bin 548 hektarla Türkiye’de en fazla 2-B arazisinin bulunduğu kent olan Antalya’daki bu alanların rantının oldukça yüksek olması gözleri bu bölgeye çevirdi. Mersin’de 39 bin, Balıkesir’ de 34 bin, Ankara’da 31 bin, İstanbul’da 18 bin, İzmir’de ise 14 bin hektarlık 2-B arazisi bulunuyor. Türkiye’de toplam 22 bin hektarlık 2-B alanı üzerinde yüzlerce ilçe, belde, mahalle ve köy bulunuyor. Bodrum, Marmaris, Karasu, Şişli, Sarıyer, Beykoz, Fethiye, Dalaman, Sapanca, Anamur, Bornova, Ödemiş ve Sultanbeyli; 2-B arazileri üzerinde yükselen ilçelerden sadece bir kaçı. Hükümet, işgalcilerin isteğine göre 5 yıl taksitle de ödeyebileceği 2-B satışlarından uzun vadede 40-50 milyar dolar gibi bir gelir elde etmeyi hedefliyor.
TASLAKTAKİLER
“31 Aralık 1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerden, tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının Hazine adına orman dışına çıkarılması uygulaması” olarak tanımlanan 2-B arazileriyle ilgili hazırlanan yasa taslağında, belediye mücavir alanı içinde bulunan yerleşim yerleri metrekare sınırlaması olmaksızın üzerindeki ‘işgalcisine’ satılabilecek. Belediye mücavir alan sınır ayrımının kaldırılması, bu alanların içindeki ve dışındaki yerlerin aynı esaslara göre satılmasının tartışıldığı taslağa göre, mücavir alan sınırları dışında kalan 100 dönüme kadar tarım arazileri de, sulu-kuru ayrımı yapılmaksızın hak sahiplerine doğrudan satılabilecek.
TOKİ DESTEĞİ GELİYOR:
Tarım arazileri dışında kalan, üzerinde yapılaşma bulunan ve Maliye Bakanlığınca uygun görülen taşınmazlar, Toplu Konut İdaresine (TOKİ), Büyükşehir ve ilçe belediyelerine kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirmek üzere devredilebilecek. Özellikle çarpık kentleşmenin olduğu 2-B alanlarında uygulanması amaçlanan çalışma kapsamında devir, emlak vergisi metrekare birim değerleri üzerinden gerçekleştirilecek. Bu tip devirlerde, mevcut kentsel dönüşüm uygulama- larında olduğu gibi hak sahiplerine yeni inşa edilecek konutlarda daire verilecek.
SATIŞA- KIYILARDAN BAŞLANACAK:
Kadastro çalışmaları tamamlanan ve büyük bölümü kıyılarda bulunan 2-B’ler, ilk etapta aralarında Adana, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Düzce, Edirne, Gaziantep, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Kırıkkale, Kırklareli, Kocaeli, Kütahya, Manisa, Mersin, Muğla, Osmaniye, Sakarya, Samsun, Sinop, Tokat, Trabzon ve Yalova’nın bulunduğu 36 ilde satışa çıkarılacak.
SERMAYEYE KOLAY BİRİKİM OLANAĞI SUNULUYOR:
Hükümet, Bilindiği gibi, 2003 yılında da denemiş ve Anayasa değişikliği bile yapmayı göze almıştı; başaramadı. Her türlü kamusal varlığı satmayı alışkanlık edinmiş olan AKP’nin “2B arazilerini” satmaktan vazgeçmesi beklenmiyordu kuşkusuz. Deyiş yerindeyse, “eli mahkûm”; sermayeye daha kolay birikim olanakları sunulması, bu kapsamda yapsatçılara, TOKİ’ye “uygun” arazilerin sunulması gerekiyordu. Artık, ormanların içinde ve çevresi ormanlarla kaplı “2 B arazilerinden” daha uygun yerler kalmadı… Hem sonra, siyasal iktidar 2005 yılında buna kalkıştığında TOBB ve ATO Başkanları da buyurmuştu zaten. Gecikmeli de olsa şimdi bu buyruk yerine getirilecek; hem de yine Anayasaya aykırı olarak; ancak, bu kez Anayasa Mahkemesi’nin olası engellemesine de fırsat vermeden; açıkça söyleyebildikleri gibi, yine “Anayasanın arkasından dolaşarak”… Böyleyken, çoğunluk konuya “orman popülizmi” söylemiyle ve yaklaşımıyla yaklaşmaktan hâlâ vazgeçemedi: Siyasal iktidarın “2B arazilerini” satma çabası bir inadın, bir orman düşmanlığının vb durumların bir ürünü değildir: Siyasal iktidar; kolay yoldan “sıcak para” sağlamaya, tıpkı öteki kamu varlıkları ve hizmet alanlarının özelleştirilmesi gibi sermaye birikim sürecine katkıda bulunmaya çalışmaktadır…
ANAYASA MAHKEMESİ 1993’TE İPTAL ETTİ:
Hem 1961 Anayasa- sının 1970 yılında değiştirilen 131 hem de 1982 Anayasasının 169 ve 170. maddelerinde “orman” sayılan yerlerin artık orman sayılmamasını sağlayacak yaptırımlara yer verilmiştir. Hem de, öyle sanıldığı gibi, yalnızca “vasfını yitirdiğine” karar verilen yerleri de değil, 6831 sayılı yasanın 1. maddesiyle “orman” sayılan tüm yerlerin… Dolayısıyla, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesi ile 1983 yılında çıkarılan 2924 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun”u da bu doğrultuda düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, Anayasa Mahkemesi 1993 yılında, bu düzenlemeyi Anayasanın 170. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.
1995’TE 6,7 BİN HEKTAR SATIŞ YAPILDI:
Siyasal iktidar bu kez, 1995 yılında 4127 sayılı yasayı çıkararak söz konusu maddeye “31.12.1981 tarihinden itibaren orman köyü nüfusuna kayıtlı olanlar da hak sahibi sayılırlar.” eklemesini yaparak ormancılık düzeni dışında çıkarılan yerlerin yalnızca “orman köylüsü” sayılanlara satılabilmesi koşulunu getirmiştir. Böylece 536 köyde satış için gerekli işlemler yapılmış ve 6,7 bin hektar arazi “hak sahibi” sayılanlara satılmıştır.
2-B ISRARI :
“2B uygulamalarıyla” 2002 yılı sonuna değin 4,7 milyon dönüm alan “orman vasfını yitirmiştir” gerekçesiyle ormancılık düzeni dışına çıkarılarak bu yerlerin “orman vasfının yitirmesine” yol açanların, işgalcilerinin talanına bırakılmıştır. İlginçtir, bu uygulamalar yapılırken hemen hemen hiç kimseden en küçük bir tepki bile gelmemiştir. Siyasal iktidar da bu kez 2001 yılında 4706 sayılı yasayı çıkararak söz konusu yerlerin Maliye Bakanlığı tarafından satılmasını ve bu satışların 2924 sayılı yasa doğrultusunda yapılmasını sağlamıştır. Ancak, Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı’nın başvurusu üzerine bu düzenlemeyi de 2002 yılında iptal etmiştir. AKP, 2003 yılında iktidar olduğunda, elinde dilediği gibi satabileceğini sandığı 4,7 milyon dönüm arazi olduğunun ayırtına varınca gereğini yapmaya ve bu amaçla da 1982 Anayasasının 169 ve 170. maddelerini değiştirmeye kalkışmış, ancak, bu girişiminde başarılı olamamıştır. Siyasal iktidar bu kez de 2009 yılında çıkardığı 5831 Sayılı “Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun yanı sıra 6831 sayılı yasanın orman kadastrosu çalışmalarıyla ilgili kimi maddelerini değiştirmiştir. Ne var ki, siyasal iktidar bu düzenlemeyle yetinmemiş; 1 Ağustos 2010 tarihinde de 6009 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u yürürlüğe koyarak; 2889 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesini de değiştirmiştir. Böylece, “2B arazilerinin, başta ” işgalcileri olmak üzere satılabilmesini kolaylaştırmak için hukuksal bir çerçevenin oluşturulmasına çalışıyor.
ANAYASAYA AYKIRI BİR ÇABA:
Siyasal iktidarın yapacağı bu düzenlemeler yine Anayasaya aykırı. Çünkü bu düzenlemelerle de; 1983 yılında çıkarılan 2924 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanunu”nun 1993 yılında Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği 11. maddesi ve 2001 yılında çıkarılan 4706 sayılı “Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un yine Anayasa Mahkemesi tarafından 2002 yılında iptal edilen 3. maddesi ile amacı ve yöntemi aynı olan uygulamaların yapılması öngörülmektedir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu maddeleri iptal gerekçelerinin bu düzenlemeler için de geçerlidir. Bu gerçeğin daha kolay kavranabilmesi için Anayasanın söz konusu kararlarında dayanak olan 170. maddesi ile iptal gerekçelerinin bu bağlamda anımsanması gerekmektedir. Kısacası; siyasal iktidar “2B arazilerini” satmakta bu denli ısrarlı olmaktadır çünkü 2003 yılında olduğu gibi şimdilerde de; genel seçimler öncesinde istediği gibi kullanabileceği gelir sağlamayı, özellikle de sermaye birikim sürecine yeni olanaklar sunmayı ve yandaş belediyelere yeni imar alanları açmayı amaçlamaktadır. Bu gerçeği gözden kaçırmak, özellikle de siyasal iktidarın; ağaçlandırma çalışmalarına kaynak bulmak, “orman köylülerinin” kalkındırılmasına destek sağlamak, işgalcilerin bedava yaralanmalarını ortadan kaldırmak vb gerekçelerine inanmak büyük bir yanılgıdır.
İŞİN KOLAYINA KAÇILIYOR :
Siyasal iktidar: Dünyada başka hiçbir uygulama örneği görülmeyecek “2B uygulamasını” hem gereksiz hem de olanaksız kılacak anayasal ve yasal düzenlemeler yapmıyor, “2B arazilerinin” kamu yararına değerlendirilmesini –bir kez daha yineliyorum; “satılmasını” değil, “değerlendirilmesini!” sağlayacak çabalara girmiyor, “orman” sayılacak yerlerin sınırlarının belirlenmesi, tapuya tescil edilmesi çalışmalarını gerektiğince hızlandırmıyor; mülkiyet sorunlarını çözümlemiyor, orman” sayılacak yerlerin sınırlarını belirleme çalışmalarının ormancılık bilgisi ve tekniğinin gereklerine göre yapılabilmesini olanaklı kılabilecek hukuksal ve kurumsal düzenlemeleri yapmıyor; ilgili bilim ve araştırma kuruluşları, Anayasanın 135. maddesinde sözü elden Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile hiçbir biçimde işbirliği yapmıyor. Bu, çok beklendik bir tutum kuşkusuz: Siyasal iktidar öteki kamusal varlıklar gibi 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin “B” bendi uyarınca artık “orman” sayılmayan yerleri yalnızca satmayı düşünüyor.
ORMANLAR YABANCILARIN ELİNE GEÇECEK;
23 Temmuz 2011’de gece yarısı meclisten geçirilen ve kamuoyunda ‘Torba Yasa’ olarak adlandırılan düzenlemeyle ‘villa kondu affı’ sağlandı. Sıra, 2B kapsamındaki tarım arazilerine geldi. Bugünkü uygulamanın mevzuatta yer aldığı şekliyle yürümemekte, “orman sınırı dışına çıkarılan arazilerin köy nüfusuna kayıtlı olmayan şahıslara satıldığı, varlıklı kişilere orman içi villa arazisi olarak dağıtıldığı gözlenmektedir. Böylece ORKÖY’ün bilerek ya da yeterli araştırma yapmadan yaptığı uygulamalarla, yasa koyucunun amacının dışına çıktığı gözlenmekte; üstelik 2924 Sayılı Yasa da, orman sınırı dışına çıkarılan arazilerin zilyetlerine satıldığı ifade edilmekte ise de, zilyet olmayan şahıslara da satıldığı görülmektedir.
KÖYLÜNÜN KAFASINI KARIŞTIRIYORLAR:
Bu uygulamaların 2924 sayılı Yasa uygulamasının amacı dışında kullanıldı. 1983’de çıkartılan yasanın halen yürürlükte olmasına ve Anayasa Mahkemesi tarafından bu yasa ile ilgili her hangi bir iptal kararı bulunmamasına karşın yeniden bu konuda bir yasa çıkartılmasının köylünün kafasını karıştırmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. “İçerik olarak 2924 sayılı Yasa’nın aynısı. Sadece satışı Orman Bakanlığı yerine Maliye Hazinesi yapacak. Taslağın, başta anayasa olmak üzere ilgili bir çok kanunu da hiçe sayarak oy uğruna ve ekonomik rant hesaplarıyla hazırlanmış, “hiçbir bilimsel uygulama-araştırma yapılmadan, köklü çözümler yerine geçici ve acele çözümlerle seçim yatırımları öne çıkartılmaktadır. Tarım AB dayatmalarıyla çökertilmiş, köylü bankaların tutsağı konumunda haciz, ipotek altında arazilerini elden çıkartmış, evi barkı, traktörü elinden alınmış, tarım alanları yabancı çok uluslu şirketlerin istilasına uğramış durumdayken, çıkartılan bu yasalar halka dönük olmaktan uzak sadece siyasal rant sağlama aracı olmaktan öteye geçemez. 2924 sayılı Yasa ortada durmaktayken, aynı içerikte ve yeni ‘Yasa Taslağı’ hazırlamak halkın kafasını karıştırmaktan başka bir anlam taşımaz’ dedi.
ORMANLAR YABANCILARIN ELİNE GEÇECEK :
Halen yürürlükte olan 2924 sayılı Yasa’yla 2-B arazilerinin güncel değer üzerinden zilyet edenlere satılmak istendiğini ancak köylünün ekonomik yetersizlik nedeniyle bu arazileri satın alamamakta, “bu konu köylüyü düşünmekten öte bir durumdur. Orman köylüsü, kendi arazisinden ‘miktar fazlası’ kesilen ormandaki tarlasını atalarından bu yana kullanıyor. Bunu ondan geri almak yerine ‘zilyetliği mülkiyet hakkının bir unsuru olarak kabul ederek ve bu alanları tarıma kazandırmak amacıyla bedelsiz üretim yapan köylümüze verilmelidir. Orman köylüsünün de ormana uyum sağlaması, orman sanayi kurularak mümkündür. Yağmalanan orman alanları da yine yabancıların eline geçecek.
(ORHAN ÖZKAYA)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder