9 Mart 2010 Salı

BARDAKÇILAR YANIK KÖYÜ DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Pazar günü yürüyüşümüze başlarken, o gün olağanüstü gelişmeler olacağına dair hiçbir emare yoktu. Bir gün önce katılmayı düşündüğümüz “Artıyaşam-Bardakçılar Yanık köyü doğa yürüyüşü” için kayıt olurken Serap hanımla şakalaşmıştık. Kendisine, “-Fuat hocam, sıkı bir yürüyüş istiyor, eğer gezi kısa kesilecekse gelmeyelim” diye takılmış, Serap hanımda cevabında “-Aman hocam, merak etmeyin size uygun sıkı bir yürüyüş” cevabı almıştım.
Münibüsümüzle, sabah 08.00’de başlayan yolculuğumuzda, yoldan aldığımız arkadaşlarımızla beraber 18 katılımcı ve 2 rehberimizle birlikte Kızılcahamam çıkışında tüm gezginlerin yakından bildiği, nefis yemeklerin sürekli bulunduğu “Mevlana Restoran”da ilk molamızı verdik.
Saat 10.30 dolaylarında yürüyüşümüze başlayacağımız, yayla evler arkasındaki düzlükte son hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra, Çamlıdere’nin muhteşem ormanlarına daldık.

(Kısa bir soluklanma anında ayaküstü dinlenmedeyiz)
(Karşıya geçişte ekibin bir kısmı dereden geçti)
(Ekibin kalan kısmıda geçiş için bu doğal köprüyü kullandı)
Rotamız fazla eğimli olmayan orman içi yürüyüşünde birkaç saat devam ettikten sonra saat 13.00 civarında güzel bir şelalenin altında durduk. Ancak zeminin fazla elverişli olmaması üzerine bu kez yanından tırmanarak şelalenin dökülmeye başladığı noktaya çıktık. Mükemmel bir orman manzarası eşliğinde neşeli bir yemek molası verdik.
Yarım saati biraz geçen molanın sonrasında henüz tepeye ulaşamadığımız için uzunca ve zorlu bir tırmanıştan sonra, yayla evlerinin bulunduğu geniş bir düzlüğe ulaştığımızda saat 14.30 dolaylarındaydı
Orman içi yolunun başlangıcında yaylada bulunan köylüler, "yolun bozuk olduğunu bu nedenle bizi bekleyen aracımızın bu yolu çıkmasının mümkün olmadığını" ifade edince, rotamızda zorunlu bir değişiklik yaparak orman içinden ve başka bir patikadan köye ulaşmayı hedefledik. Yumuşak inişli bir rotadan sonra, “Karagöl” tabir edilen küçük bir göle ulaştık. Mola vermeksizin, havanında kararmaya başlaması endişesiyle yola devam ettik.


Geldiğimiz noktada uzun bir tepeler silsilesinin arasında bir çayın açtığı vadi uzanmaktaydı. Dik bir yamaçtan inişe geçtik. Önceki yağışlar neticesi toprak çok yumuşak ve sürekli akan taşların oluşturduğu taş akıntısında iniş zorlu ve kaymaya çok müsaitti. Bu zorlu inişte 45 dakika kadar zaman kaybedince grupta hafif bir sıkıntı baş gösterdi. İniş sırasında gruptan, ayağına çevik 5 arkadaş arayı açarak gözden kayboldu. Rehberlerimiz henüz oldukça uzakta görünen köye ancak vadi içindeki suyu izleyerek gidebileceğimizi, bu nedenle kalan 15 kişilik grubun hiç kopmadan birlikte devamına karar verip kısa bir süre yaşanan paniğin önüne geçtiler. Ellerindeki GPRS cihazlarıyla yaklaşık rotamız ve mesafemiz belli olmasına rağmen önümüzdeki en büyük zorluk havanın hızla kararmasıydı.
Çok kısa bir sürede elimizdeki küçük aydınlatıcılar dışında doğa ve karanlıkla baş başa kaldık. Bu aşamada, yaşanan panik tamamen bitmiş ve yolumuz itibariyle dıştan bir yardımın gelmesinin 3-5 saatten önce mümkün olmadığı ortaya çıkmıştı. Bu aşamada grubumuz tamamen birbirine kilitlendi.
Rehberimiz İlker sürekli önde yol alarak, geçilmesi en mümkün rotayı tesbit ediyor, sonra grubumuz kopmadan ve en arkada kalanın gruba yetişmesi için azami dikkati sarfederek yol almaya devam ediyordu.
Bu anlarda insanın dayanışmasının güzelliği ve her bireyin günlük hayatta kullanmağı gücünün son noktalarını nasıl kullanmaya başladığı ortaya çıktı.
Bir insanın gücünün gerçek sınırlarını keşfe başladığı anları yaşıyorduk. Bir gün önce söylense, “-imkansız” diyeceğiniz bir sınama ortamı ve karanlık içindeydik.
Bir saat kadar sonra önden giden 5 arkadaşımızın köye vardığı ve bizi bekleyen aracımızla birlikte orman yolunun başlangıç noktasına ulaştıkları haberi bize büyük bir özgüven ve canlanma getirdi.
15 kişilik grubumuz tek vücut halinde sadece bitirmeye odaklı yürüyüşümüz gecenin içinde kararlılık içinde sürdürürken izlediğimiz çayı defalarca geçerek en uygun rotada yola devam ettik.
GPRS cihazının kalan mesafeyi 300 metrenin altında gösterdiği noktada, bizi bekleyen arkadaşlarımızın ışık işaretlerini ve çaldıkları kornayı duyduk. Grubumuz birleştiğinde saat 21.00 olmuş ve 15 kişilik grubumuzun kesintisiz 7 saati aşan yürüyüşü sona ermişti.
Bugün, bir gezginin belki de hiç yaşamayacağı veya başına gelmeyeceği bir günü yaşamıştık. Dayanışma duygusunu, insanın gücünün gerçek sınırlarını hissetmiştik. Bu zorlu yürüyüşte rehberimiz İlker’in çabaları takdire değerdi. Tülin ve Refika’nın yardımseverliği ve katkıları çok güzeldi. Önden giderek bir anlamda grubun buluşma noktasına varması için çabalayan arkadaşlarımız Kemal, Esin ve Fuat hocanın katkıları unutulmazdı. Burada diğer rehberimiz CAN ERGÜN’e ise ayrı bir parantez açmak isterim. Koşulsuz desteği, sessiz, ancak sınırsız yardımı için kendisine şahsen müteşekkirim. Burada adları geçmeyen diğer grup arkadaşlarımın tamamı da kanımca ortaya muhteşem birlik ve dayanışma katkıları koydular. Bir yürüyüş ancak böyle güzel ve unutulmaz bitirilebilirdi. Bir başka yürüyüşte hepsiyle tekrar birlikte olmak üzere, o unutulmaz anları birlikte yaşayan herkese sonsuz teşekkürler.









1 yorum:

  1. Resimler çok güzel..Bana korkutucu gelmesine rağmen, Mordoğan maceram olmuştu.Efsanesini dinledikten sonra yola koyulmuş,o duyguyla gayret vermiştim kendime.
    Doğum günümü kutlama inceliği gösterdiğiniz için çok teşekküre derim.Çok mutlu ettiniz beni..Sevgilerimle..

    YanıtlaSil