16 Ekim 2015 Cuma

PADOVA

Bologna havaalanında aracımızı kiraladıktan sora yola koyulduk. Başlangıçta ilk durağımız olarak seçtiğimiz Ferrara’yı ne yazık ki programdan çıkarmak zorunda kaldık. Pegasus’un 2,5 saatlik gecikmseinden sonra araç kiralama sırasında da vakit kaybı yaptığımızdan doğrudan ilk geceleme yapacağımız Padova’ya doğru yola çıktık. A13 otoyolundan yaklaşık 116 kilometrelik yol 1,5 saat kadar tutuyor.
Padova, (Latince: Patavium Vento lehcesi:Pàdoa ) İtalya'nın kuzeydogu kesiminde, Veneto Bölgesine bağlı Padova ili'nin merkez kenti sayılıyor. Şehrin içinden Bacchiglione ırmağı geçiyor. Tarihsel anlatılarda Troyalı kahraman Antenor tarafondan kurulduğu söyleniyor. Romalı tarihçi Livius ilk kez MÖ 302 yılında kentin adı kullanıyor. Şair Dante bir süre Padova'da yaşamış. 
Kent Roma döneminde Patavium adıyla anıldı. 1318'de Carrara ailesinin yönetimine giren kent 1405-1797 arasında Venedik Cumhuriyeti'nin, 1815-1866 arasında da Avusturya'nın egemenliğinde kaldı.İtalya'nın bağımsızlığını amaçlayan Risorgimento (Yeniden Yükseliş) hareketinde önemli rol oynadı. II. Dünya Savaşı sırasındaki bombardımanlar kente büyük zarar verdi ve Eremitani Kilisesi'ndeki Andres Mantegna fresklerinin büyük bölümünün yıkılmasına neden oldu.
Akşam saatlerinde ulaştığımız Padova’da önce otelimize gidiyor. Ve şehrin biraz dışında kalan Casa a Colori (http://www.casaacoloripadova.com/) şirin ve küçük bir hotel. (Otel hakkında yorumum Tipadvisor’da olacak) Sadece konaklama için kullanacağımız için fazla bir şey aramıyoruz. (Meraklısı için yazayım iki kişilik oda kahvaltı dahil konaklama 42 Euro idi.)

Otelin yaklaşık 150 metre kadar uzağında cadde üzerinden kalkan otobüsler ile şehre inmek mümkün. Otobüs biletleri küçük kafe ve bayilerde bulunduğu gibi otelden de temin etmek mümkün.

Gece, eski şehrin merkezi sayılan Piazza Dei Signori, Piazza Del Erbe ve Piazza Della Frutta meydanlarının bulunduğu üçgende dolaşarak, tarif üzerine önerilen “Ristorante Pizzeria PePen”
 (http://www.pepen.it/) de pizza yedik. (Restoran yorumu ve fotoğrafları Tripadvisor’da olacak)
Ertesi gün için rotamız doğrudan Vicenza olacaktı. Ancak Padova’ya çok geç gelmemiz sebebiyle Padova’ya ayırdığımız 3,5 saatlik yürüyüş ve eski şehri tanıma gezimizi ertesi sabah kahvaltıdan sonra başlattık.

Sabah gezimizin ilk durağı şehrin en önemli müzesi olan “Capella Degli Scrovegni” (http://www.cappelladegliscrovegni.it/index.php/en/) idi. Ancak bu müthiş müzeyi ne yazık ki gezemedik. Zira oldukça küçük olduğu için mutlaka önceden internetten saatli bilet alarak gezmek gerekiyormuş.Sabah saatleri tamamen dolu idi. Ancak saat 14.00’e bilet vardı. Fakat Padova gezimizi en geç saat 12.00’de tamamlamak zorunda olduğumuzdan dönmek zorunda kaldık. Padova’ya yolu düşeceklerin mutlaka gideceği saate biletlerini önceden almaları gerekiyor.

Bu sebepler vakit kaybetmemek için Scrovegni’nin hemen bitişiğinde bulunan “Chiesa Degli Eremitani” ye girdik. 1276’da Azizler Philip ve James için yaptırılmış. Mantegna tarafından yaptırılan freskler 2. Dünya Savaşı sırasında Alman bombardımanından oldukça zarar görmüş. Kilisede Jacopo II da Carrara (d.1351) and Ubertinello (d.1345) da Carrara, adlı Padova düklerinin mezarları bulunuyor.





Gezimiz devam edecek.

4 yorum:

  1. Merhabalar.

    Görüyor musunuz bakın Pegasus'un rötarından kaynaklanan ve araba kiralamada gereksiz yere geçirilen zaman sizin bir yeri daha görmenize engel olmuş.

    Padova'dan paylaştığınız görselleri dakikalarca inceledim. Tarihi ben de çok severim. Aslında iyi bir tarihçi olabilir mişim ama, ne yazık ki, 60 yıllık geride bıraktığım zaman buna mani olmaktadır. Kliseler ve manastırlar hep ilgimi çeker. Bu güzel ve yararlı gezi paylaşımınız için çok teşekkür ederim.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuza candan teşekkürler. Seyahatlerde aksilikler zaman zaman olabiliyor. İtalya, tam anlamıyla tarihle yaşayan bir devlet. Ülkenin her noktasında birbirinden güzel görsellerle karşılaşıyorsunuz. Seyahatimizin devamında daha tanıtacağım çok nokta var.
      Tarihçi olmak her zaman diploma ile olmaz. Her insan kendisini yetiştirebilir. Okumaktan çok görmek, ortamı solumak çok daha önemlidir.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  2. Avrupa ülkelerini etkileyici yapan en önemli unsur heykel sanatıdır bana göre. Bağımsız ya da mimariye bağlı heykellerde hem tarihleri, hem dini hikayeleri gizli. İslamiyet'te figürlü sanata yer olmasa da aslında iyi bir anlatım yolu. Fotoğraflara bakarken bunlar geldi aklıma.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum, özellikle Avrupa ülkelerinde beni en çok etkileyen ve kıskandıran konulardan birisi şehirlerin heykellerle süslü olması. İslamiyetin bu konudaki tutuculuğu, İslam toplumlarına çok şey kaybettirmiş.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil