16 Nisan 2015 Perşembe

HELAL


HELAL

Doğan Cüceloğlu
Amerika’dan gelen bir misafirime su verdim, boğazına kaçtı, öksürdü, “helal” dedim. Anlamadı. Ne anlama geliyor, diye yüzüme baktı.

Anlatmaya çalıştım. Amerika’da yirmi beş yıl bulunmuş, orada üniversite düzeyinde ders vermiş birisi olarak kavramın bizdeki anlamını veremediğimin farkındaydım.
Daha doğrusu Amerikan İngilizcesinde bu denli güçlü bir kavram bulamıyordum.
Benim anlatımım yüzeysel kalıyordu; benim dilimdeki o vurucu gücü hiç ifade edemiyordu. 

Helal” kavramını daha iyi anlatabilmek için “haram” kavramını anlatmaya çalıştım.
Suyu ben verdim; verdiğim suyu helal ediyorum, bu sana haram değil, sana bir kötülük olmasın, suyumu helal ediyorum, diyerek niyetimi belli ettim.
Bu niyet önemli. Bildiğim bir öyküyü anlattım.

Tanıdığım genç kız evlenmeden önce mobilyacıları geziyor ve güzel bir koltuk takımı görüyor. Bu takımı satan kişi belirli bir fiyattan aşağı inmiyor. Genç kız bu takımı çok beğendiğini belli ettiği için çok pişman; beğendiğim için fiyatı yükseltti ve pazarlık gücümü kaybettim, diye düşünüyor. 

Bütün çabalarına rağmen fiyatı düşüremeyince genç kız, peki, alıyorum, ama hakkımı sana helal etmiyorum, diyor. Adam soğukkanlılıkla, Hanım kızım, o zaman bu koltuk satılık değil, sana satmıyorum, diyor.
Üniversite bitirmiş, modern kız, niye satmayacakmışsınız, parasını veriyorum ya, gayet tabii satacaksınız, diyor.
Adam gayet sakin, artık satılık değil, diyerek sırtını dönüp o yokmuş gibi davranıyor.
Ve bu çağdaş Türk kızı kulaklarına, gözlerine inanamıyor. Ağlayarak babasına gidiyor; durumu anlatıyor. Baba, kızım sen ne yaptın, esnafa öyle konuşulur mu, diyerek devreye giriyor.

Yanına bir de tanıdığı müftüyü alarak mobilyacıya gidiyor. Neticede genç kız babasının ve müftünün şahitliğinde, “verdiği parayı canı gönülden helal ettiğini,” ifade ederek istediği mobilyayı satın alabiliyor. 

Bu genç kız o dönem asistanım olarak çalışıyordu, bu öyküyü tüm ayrıntılarıyla biliyorum. Amerikalı misafirime bu öyküyü anlattım. Benim su içmemle bunun ne alakası var, gibisinden baktı.

Suyu sana helal ediyorum, için rahat olsun dedim. Helal etmesen ne olur, dedi.
Kul hakkıyla karşıma gelmeyin” anlayışından söz ettim.
Dikkatle dinledi.
Bu dediğin bir değer olarak yaşıyor mu, yoksa bir slogan gibi konuşulan alışkanlık haline gelmiş bir söz mü, diye sordu. 

Ne fark eder eder, diye sordum.
Gerçekten bir değer olarak yaşıyorsa sizin ülkenizde rüşvet ve hak yeme olmaması gerekir, insanların birbirini kazıklamadığı bir toplum olmanız gerekir, diye düşünüyorum dedi.
Yüzüne baktım. Göz göze bakıştık.
Yalan söyleyemedim.
Biz dedim, yalan söyler, kazık atar ve hak yeriz.
Ama dürüstlüğü dilimizden hiç düşürmeyiz.
Güçsüzsen, arkan yoksa, sıradan bir vatandaşsan, bu ülkede hakkını araman çok zor, hakkını elde etmen daha da zor.
Örneğin, rüşvet vermeden bir inşaat ruhsatı alman mümkün değildir.
Ve bunu herkes bilir.
Rüşvet alanların çoğu oruç tutar, rüşvet alan belediyeler ramazanda iftar sofraları kurar.
Ve bu sofralarda hakkını helal etmekle ilgili konuşursan, Yüce Allah’ın “karşıma kul hakkıyla çıkmayın,” dediği bir dinimiz olduğu söylenir.
Bunu rüşvet alanlar söyler.
Söylediğimiz yalana inanana enayi olarak bakarız ve onu kazıklamaya hak kazanırız.
Ama senin içtiğin suyu helal etmeyi de ihmal etmeyiz. 
Peki, neden böyle, diye sordu.

Çünkü biz inanırmış gibi konuşmaya önem veririz, ama konuştuğumuz gibi yaşamaya önem vermeyiz, dedim.
Mış Gibi Yaşamlar” adında bir kitabım olduğunu ve orada anlattığımı söyledim. Mış gibi tanımını anlamakta zorlandı, ama sonunda anladı.

Neden mış gibi, diye sordu. Güldüm, çok sorma, suyumu haram ederim, dedim.


12 yorum:

  1. Çok doğru. bence geleneksel toplum olduğumuz için .Yıllar önce yemek yiyorum. Bir kişi tanıdız mı beni dedi yok dedim. Ben Gazi Çiftliği Lise'sinde sizin öğrencinizdim dedi. Sizi çok üzdüm hakkınızı helal edin. ben de helal olsun dedim. sonrdan düşündüm. Sen beni üzerken neredeydin. davranışı yap düşününce yanlış yaptım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten "helal olsun" ya da "helal et" ifadeleri dilimize iyice yerleşmiş, bir anlamda dinsel biçiminden sıyrılmış -ya da aşmış diyelim- inancın ötesinde iyiniyetin belirtisi olarak nitelik kazanmış bir deyim.
      Ben de özellikle alışverişlerde, eğer satış bedelinden ödenmeyen bir küsürat kaldığından, bozuk çıkışmadığında sık sık kullanıyorum. Bu yönünü öne çıkarması bakımından da yazıyı ilginç bulduğum için paylaştım.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
  2. İnanç dediğimiz pek çok şey, aslında sadece ağız alışkanlığı.. Batıl olmaya çok müsait bir toplumuz maalesef. Anlamını bilmediğimiz onlarca arapça kelimenin kullanılması, benim kafamda hep soru işaretleri oluşmasına sebep olmuştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Bazı meseller zaman içerisinde kimliğini yitirerek kullanılır hale geliyor. Hastaneden çıkmaya da hala "taburcu olmak" demiyormuyuz? Belli alışkanlıklarla bu kalıpları kullanıyoruz.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil


  3. Merhaba Mehmet Bey, yazınızı "iç çekerek" okudum. Zira "helal"in gerçek anlamda karşılığı olan, dürüst ve ahlâklı yaşamanın bedelleriyle toplumda mücadele ederken, bu yazı yüreğimin derinliklerine nüfuz etti.. Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahsettiğiniz bu büyük çelişkiyi asla gözardı etmemek gerek. Ama günlük yaşamda insanlar artık giderek o kadar az sorguluyorlar ki.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
  4. maalesef toplum olarak değer yargılarımız yerlerinde dururken, değerlerimizi yitiriyoruz her geçen gün.. yazınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her geçen gün değerlerin içini boşaltıyoruz. Yakın gelecekte bizden sonraki nesillere bırakılacak ve ulusal ve ne de dini değer kalmayacak gibi.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
  5. Cüceloğlu çok zeki biri , Mış gibi yaşamlar ktabı da aynı güzellikte, muhakkak okuyalım diyeceğim ama onu bile "mış" gibi yapıyoruz artık :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle demeyin. Yazıyı beğendiniz ise bu zihninizin bir köşesinde yer alacak, bir gün bir kitapçıda onunla göz göze geldiğinizde alacaksınız. Ben de bu yazıyla amacıma ulaşıp size bu kitabı aldırmış olacağım.
      Sevgi ve enderin saygılarımla.

      Sil
    2. "mış" gibi yaşamlar kitabını ben okudum , genel olarak diye yazmıştım. hani milletçe okusak mesela , ya da ülkece ve fakat okuyor"muş" gibi yapmasak , okusak yani ne güzel olurdu.

      Sil
    3. Yanlış anlamışım. Umarım bu yorumlarınız başka birinin kitabı almasına vesile olur.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil