4 Ekim 2013 Cuma

AYDER YAYLASI

Karadeniz Batum gezimizin son gününde, dönüş yolunda Ayder Yaylası’na uğradık. Son dönemlerde iyice ünlenen ve düzenlenen festivallerle adından söz ettiren yayla, baharın sonunda ve yazın başında yeşillik içinde idi. Ancak tanınmanın ve yaşayanların çoğalmasının sıkıntısı çekilmeye başlanmış. Hızla artan yapılaşma ve kontrolsüz büyüme yakında yaylanın bir çok özelliğinin yitmesine sebep olacak sanki. Kolay tüketme ve geleceğe bir şeyler bırakma kaygımızın olmayışı nedeniyle bir süre sonra tüm özelliklerini yitirecek gibi.
Neden derseniz, bir yeri özel ve ilginç kılan kendi yöresel özellikleridir. Örneğin Ayder Yaylası’nda kebapçı dükkanının işi ne? Ya da her yerde satılan hediyelik eşyaların Ayder’de işi ne?
Biraz da sözü Ayder’in tarihçesine bırakayım; Ayder' 1300 lü yıllarda Halalılar tarafından kurulmuş. Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinin 19 km güneydoğusunda yeralan 1350 m rakımda ladin ve kayın ormanlarıyla kaplı bir yayla.
Fakat ilginçtir ki, Ayder hiç bir zaman yayla olarak kullanılmamış, Halalılar yayla ve yöresini dinlenme amaçlı kullanmışlar. Halalılar, Hala Köyünden yaylalarına (Kavrun, Ceymakçur, Paákçur) göç ederken Ayder'de kaplıcada dinlenirlermiş. Kaplıcanın geçmişi 1700'lü yılları buluyor.
Ermenicede: Ayder "tarlalar", ard `tarla` sözcüğünün Hemşin lehçesindeki eşdeğeridir. Fakat, Ayder'de hiç tarla yoktur. Sadece Ayder'de "Ĥodoç" günleri olurmuş. Halalılar erkekli, kızlı hep beraber türkü söyleyerek, eğlenerek çayırlıkları (Çeêrluk'ları) biçerlermiş. Bu biçme zamanına da "Ĥodoç" zamanı denirmiş. Ayder'de Ĥodoç günü halk arasında bugünde biliniyor ama uygulanmıyor.
Osmanlı döneminden beri şifalı suyu ile ilgi odağı olan Ayder 1987 yılında turizm merkezi ilan edilmiş, romatizmal hastalıklar, iç hastalıkları, kadın hastalıkları ve cilt hastalıklarına şifa verdiği iddia edilen, 260 metre derinlikten gelen 50 derece sıcaklığındaki kaplıcalarından faydalanılabilmesi için modern turistik tesisler inşa edilmiştir. 260 metre derinlikten çıkan, 55 derecelik kaplıca sularının başta romatizma, kireçlenme olmak üzere pek çok hastalığa iyi geldiğini belirtiyor. Kaplıca sularından fayda görmek için havuza girmek, özel banyo almak ya da içmek mümkün. Kaplıca sularının romatizmal eklem hastalıkları,sinir, sindirim, dolaşım sistemi hastalıklarıyla idrar yolları ve üreme organı hastalıklarına iyi geldiğini belirtiliyor. Kaplıca suları ayrıca, egzama ve sedef, ergenlik sivilceleri gibi cilt hastalıklarının tedavisinde de kullanılıyor. Ancak kanamalı rahatsızlıklar, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıkları olanlar için tehlikeleri var. Bu nedenle kaplıcaya girmeden önce mutlaka uzman bir doktora danışmak şart. Uzmanlar ayrıca kaplıcada günde ikiden fazla banyo alınmaması gerektiğini hatırlatıyor ve 4 banyodan sonra kendisini halsizlikle belli eden ve "Kaplıca Krizi" olarak tanımlanan bir rahatsızlığın bazı kişilerde görülmesinin normal olduğunu belirtiyorlar.



Yukarıda da konuya girerken bahsettiğim gibi, başlangıçta Halalıların yazın çayır biçerek (Ĥodoç), büyükbaş hayvanlarının kışlık ot ihtiyacını sağlamak amacıyla kullanılmaktayken, turizm merkezi olmasıyla bu vasfını büyük ölçüde kaybeden Ayder Yaylası halen pansiyonculuk ve gelen turistlere hitap eden -ancak çok sıradan- hediyelik eşya mağazalarının temel geçim kaynağı haline gelme yolunda ne yazık ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder