20 Haziran 2013 Perşembe

SÜMELA MANASTIRI

Doğu Karadeniz gezimizin ilk günü öğle yemeğinden sonra ulaştığımız manastır için gezi otobüsleri yolun oldukça dar olması nedeniyle hemen girişte bulunan bir dinlenme tesisinde kalıyorlar. Yukarıya çıkış dolmuşlarla sağlanıyor. Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alan (Eski Yunanca adı: Panagia) deresinin batı yamaçlarında Kara (Eski Yunanca adı: Mela) tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikte bulunuyor. Genel bir tanımlama yapmak gerekirse eski Yunan Ortodoks manastır ve kilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela (Παναγία Σουμελά) veya Theotokos Sumela şeklinde söyleniyor.
Rehberlerimizin anlatımlarına göre, kilisenin MS 365-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılıyor. Kilisenin ilk kuruluşu ile manastır haline dönüşümü arasındaki bin yıllık dönem hakkında fazla bir şey bilinmemekte. Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atina'lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlardır. Bununla birlikte manastırdaki fresklerde sıkça yer alıp, özel bir önem verilen Trabzon İmparatoru III. Aleksios'un (1349-1390) manastırın gerçek kurucusu olduğu sanılmakta.
14. yüzyılda Türkmen akınlarına maruz kalan kentin savunmasında ileri karakol görevi üstlenen manastırın statüsünde Osmanlı fethinden sonra bir değişiklik olmamış.Yavuz Sultan Selim'in Trabzon’da ki şehzadeliği sırasında iki büyük şamdanı buraya hediye ettiği kayıtlarda geçiyor.
Manastır, 18 Nisan 1916’dan 24 Şubat 1918’e kadar süren Rus işgali sırasında Maçka civarındaki diğer manastırlar gibi bağımsız bir Pontus devleti kurmak isteyen Rum milislerin karargahı olmuş, yapılan nüfus mübadelesi ile bölgedeki Hristiyanların Yunanistan'a gönderilmesinin ardından yörede Rum kalmaması nedeniyle yakın zamanda onarılana dek kaderine terk edilmiş.
 
2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin izni ile Hıristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk ayin düzenlenmiş, ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmiştir.

Kilisenin içerisinde ve dış duvarında bir çok fresk bulunmakta. Büyük bir kısmı zamanın ya da gelenlerin tahribiyle bozulmuş olsa da bir çoğu halen anlaşılabilir vaziyette. Bunlardan başlıcaları aşağıdaki gibi;
 ·      Kilise içinde Meryem figürleri Gürcülerin kullandıkları Gürcü madonna şeklinde resmedilmiş. 

· Asıl kilisenin absid kısmında, güney duvarında yukarıda Meryem'in doğuşu ve mabede sunuluşu, tebliğ, İsa'nın doğuşu, mabede sunuluşu ve hayatı, altta İncilden resimler bulunuyor.

· Güney kapısında Meryem'in ölümü ve havariler resmedilmiş.

· Kilisenin doğuya bakan yukarı kısmında 2. sırada Genesis, Ademin yaratılışı, Havva'nın yaratılışı, Tanrı'ın tembihi, İsyan (Adem ile Havvanın yasak meyveyi yemeleri), Cennetten kovulma. 3. sırada: Yeniden dirilme, Thomas'ın şüphesi, Kabirde bir melek, Nikaia konsülü betimlenmiş.














12 yorum:

  1. Merhaba Mehmet Bey, tanıtımınız harika olmuş... Emeğinize sağlık. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize ben teşekkür ederim. Sevgiler, saygılar.

      Sil
  2. Manzarasına hayran olduğum yerlerden birisi Sümela Manastırı. Ama çok zarar görmüş, belli bölgeler şeritle kapatılmıştı biz gittiğimizde, bu kadar geç kalınmasaydı diye düşünmüştük...
    Tekrar gidebilmeyi umuyorum...
    Hoşçakalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki geçmişimizi layıkıyla koruyamadığımız bir gerçek. çok geç de olsa değerlerimize sahip çıkmamız yine de kazanımdır sanıyorum. Sevgi ve dostlukla.

      Sil
  3. İyi geziler Mehmet Bey ,hoşca anılarınız olsun.2006 yılında ben de gitmiştim ,o daracık patika yürüyüşünde sağanak yağmura tutulmuştuk.Manastır restorasyondaydı çoğu bölümümü göremedim.Şimdi güzel fotoğraflarınızda yeniden gördüm teşekkürler.Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım katkısı olmuştur. Daha sonra meydana gelen farklılıklar her zaman ilginç gelir bana da. Sevgi ve saygılar.

      Sil
  4. Hiç gitmedim ve çok merak ediyorum sayenizde gezmiş olsamda dilerim bir gün giderim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olsun, bu ön bilgilerle umarım gezdiğinizde size ufak bir katkı sağlamış olurum. Çıplak gözle görmek elbette çok daha güzel ve ilginç.

      Sil
  5. Sümela Manastırını da aslında görmeyi çok istiyorum..Elimiz ayağımız tutarken.)Gezip gördükçe; memleketimizin ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğunu, tarihiyle, doğasıyla, dokusuyla..nasıl özel bir topraklarda yaşıyor olduğumuzun daha da farkına varıyor insan..

    Yine harika bir gezi turu olmuş Mehmet Bey..Sağlığınız, huzurunuz daim olsun..ve sevdiklerinizle birlikte daha nice güzel seyahatleriniz olsun, anılarınız biriksin..

    Esenlikler dilerim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gezmek ve görmek gibisinin olmadığını, gezdikçe insan daha iyi anlıyor. zamanında gelişen kültürü aynı havada solumak çok enteresan. Umarım yolunuz düşer. Ülkemiz gezdikçe bize ait oluyor bu bir gerçek. Sevgi ve dostlukla.

      Sil
  6. 1993 de Karadeniz turumuzda, Sümela Manastırına yürüyerek çıkmıştık. Dediğin dinlenme yerinden yukarıya kadar patika yoldan yürümüştük. Görüyorum ki dolmuşların gidebildiği genişlikte yol yapılmış. Bu, ziyaretçilerini de artırır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman içinde oldukça yenilikler oluyor. Ben de geçen sene Ephesos gezimizde fark etmiştim. Değerlerimizi ne denli değerlendirebilirsek o kadar halka maledebiliriz. Saygılar sunuyorum.

      Sil