3 Ekim 2011 Pazartesi

EYERLİBAŞKÖY- EMEKLİDEDE TEPESİ DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Fuat hocamın, uzun ve yorucu geçen günlerinden sonra kendisine verdiği tatil sebebiyle Ankara dışına çıktığı bu hafta sonu, uzun süredir doğa yürüyüşlerine ara verdiğimi hatırlayıp, havanın da güzel olacağını tahmin ederek Pazar günü için yürüyüş kaydımı yaptırdım.
 Bu kez, ara duraktan bineceğim Armada AVM önüne geldiğimde, Pazar günü doğada yürüyüşle değerlendirmek isteyen çok sayıda yürüyüşçü ile karşılaştım. Neredeyse Ankara yürüyüş gruplarının tamamı katılımcı açısından kalabalıktı.
 Havanın açık ve azami 22 derece olacak olması, yazın bittiği şu günlerde yürüyüş için ideal bir hava idi. Toplam 21 katılımcı ve 2 rehberimizle başlayan yürüyüşümüzde Kızılcahamam’da mola verdiğimizde tüm yürüyüş gruplarının çevrede olması şaşırtıcıydı. Ancak bunun sebebini yürüyüşümüzün zirvesine ulaştığımızda anladık.
Grubumuzda yine bazı yeni katılımcıların malzeme yönünden çok hazırlıklı olmadıkları ortaya çıktı. Doğa yürüyüşü genellikle malzemeye, hatta iyi ve kaliteli malzemeye ihtiyaç duyan bir spor dalı.
Eğer uygun bir yürüyüş botunuz yoksa en azından yürüyüş en hafif deyimiyle size ızdırap verir. Dahası termal içlik ya da yürüyüş batonu dahi yürüyüşünüzün daha konforlu olması için gerekli unsurlardır. Sırf malzeme yokluğundan yürüyüşü azaba dönüşen katılımcıların daha ilk yürüyüşten sonra bırakmaları onlar için talihsizlik sayılabilir.
 Yürüyüşümüz, saat 10.40 civarında, Kızılcahamam Çerkeş yolundan içeriye 10-12 kilometre kadar girdiğimiz Eyerlibaşköy’ün içinden başladı. Köyün çıkışında bir süre yol aldıktan sonra halen kuru olan bir dere yatağından hafif eğimle yükselmeye başladık
Bir saatin sonunda tepeye ulaştıktan sonra yayla yolundan köye ait yayla evlerini solumuza alarak ormanlık bölgeye girdik. Bir süre orman içinden yol aldıktan sonra sürekli kuzey-kuzeydoğu yönündeki rotamızda orman içi bir açıklıkta saat 13.15 dolaylarında öğle yemeği molası verdik.
 Bölgedeki hemen tüm çeşmelerde suyun olması grup için rahatlatıcı oldu. Uzun süredir bölge yağmur almamasına rağmen ilkbahardaki yoğun yağış çevrede hala etkisini gösteriyor.
 Saat 14.00’e doğru zirveye doğru tırmanışımız başladı. Yemek üzeri bir süre ağır devam eden tırmanışımız daha sonra orman içindeki çıkışımızla saat 15.15 dolaylarında 2000 metre dolaylarındaki tepeye ulaştık. Ancak Emeklidede tepesi bunun hemen yanında 2.080 metre yüksekliğinde bir başka tepe olduğundan gruptan yorgun olmayanlar çantalarımızı bırakarak bu zirveye yöneldik.
 15 dakika kadar sonra zirveye ulaştığımızda bizden hemen önce tepeye çıkan “Gezenbilir” yürüyüş grubunun katılımcılarıyla karşılaştık. Burada zirveye “Emre Yatar” zirvesi plaketinin konulduğunu gördük. Emre Yatar, tam bir yıl önce bir trafik kazasında yaşamını yitiren bir doğa yürüyüş rehberiydi. Ölüm yıldönümünde neredeyse tüm Ankara grupları benzeyen rotalarla çevrede ve bu tepeye tırmanışlar gerçekleştirdi. Böylece sabahki yoğunluğunun sebebini öğrenmiş olduk
 İki grup birlikte zirve resimlerimizi çektikten sonra aşağıda bizi bekleyen grubumuza döndük. Toplu resimlerin ardından saat 16.00 civarında yaylaya doğru inişimize başladık.
 Sık  ormanlık içinde hızlı bir iniş gerçekleştirdik. Yarım saat kadar sonra öğle yemeği molası verdiğimiz çeşme başında kısa bir soluklandıktan sonra yaylaya ulaştığımızda saat 17.00’ye geliyordu.



 Ancak aracımız bizi yaylada değil tepedeki köy yolunda beklediğinden sonra bir hamle ile aracımıza ulaştık. Eğerlibaşköy’e indiğimizde diğer gruplar tarafından köy için Emre Yatar için dağıtılan helvadan topluca tattık.
 Dönüş yolunda çay ve çorba molamızı “Akasya Termal Otel”de verdikten sonra yoğun, hareketli, fakat kafaca dinlenmiş olarak saat 20 dolaylarında, yoğun bir haftayı göğüslemek için Ankara’ya döndük.

Şehir içinde anlamsız didişmelerle, stresle ömür tüketenlere, doğanın çok yakınlarında olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder