30 Kasım 2016 Çarşamba

"YILDIZLI GECE" - VİNCENT van GOGH

Yıldızlı Gece (Felemenkçe: De sterrennacht), Hollandalı ressam Vincent van Gogh tarafından yapılan yağlı boya tablodur. Tablo, şu anda New York'daki Museum of Modern Art Müzesinde bulunmaktadır.
Ressam, tabloda Fransa'da kaldığı odanın penceresinden Saint-Rémy-de-Provence köyünün gece veya sabaha karşı  görünüşünü resmetmektedir Bu eser, Van Gogh’un yıldızları resmettiği ilk tablosudur.
Van Gogh, en ünlü eserlerinden olan bu tabloyu; gün boyunca hafızasından yapmıştır.
Van Gogh, dostu Gauguin ile bir tartışma sonrasında yaşadığı meşhur meşhur kulak kesme macerasından birkaç gün sonra geçirdiği ruhsal çöküntü üzerine Güney Fransa'da bulunan Saint-Rémy-de-Provence köyünde bulunan bir senatoryuma kaldırılır. Burada kaldığı hastane odasında bir yandan iyileşmeyi beklerken bir yandan da çalışmalarına devam eder. Gececil olarak tanımladığımız ressam, geceleri manzarayı izleyerek görüntüleri beynine kaydedip gündüzleri de tuvale aktarmıştır. Bu yüzdendir ki bazı kaynaklarda ressamın eseri aklından yaptığı geçmektedir.

Yıldızlı Gece muhtemelen Van Gogh’un en ünlü ve üzerine en fazla tartışma yapılan resmidir.
Yıldızlı Gece'nin şöhreti, bir yana işin ilginç tarafı Van Gogh'un bu resim hakkındaki kişisel görüşlerinin çok sınırlı olarak bilinmesidir. Bunun temel nedeni, bu resme yalnızca iki mektubunda değinmiş olmasıdır. Genelde kardeşine yazdığı mektuplarda bazı resimlerini oldukça detaylı olarak anlatmıştır. Ancak bu durum Yıldızlı Gece için geçerli değildir.

Eserde, köyün meydanı gecenin karanlığında girdaba kapılarak dönen gökyüzünün altında resmedilmiştir. Yıldızlı Gece'nin burgaçlı tarzı, birçok kişiye gece göğünü canlı hale getirmek için yapılmış izlenimi verir. Sağ taraftaki dağlar, Alpilles dağ sırasını göstermekte. Köy evlerinin küçük pencerelerinden çıkan sarı ışık gece yaşamına dikkat çekmekte. Evlerin bulunduğu bu bölgede en çok dikkat çekici öge, uzun çan kulesi olan küçük kilise. Resmin ön planında bulunan, gökyüzüne doğru alevler şeklinde uzanan servi ise Van Gogh tarafından resme derinlik katması amacıyla sonradan eklenmiştir. Bazı sanat eleştirmenlerine göre bu ağaçlar Van Gogh için ölümü ve huzuru temsil etmekte.

Bir diğer nokta ise, izleyicinin resme baktığı açı. Bizler adeta bir binanın üst katlarından manzarayı izliyormuşuz gibi. Bakış açısı ressam tarafından yer seviyesinden oldukça yukarıda seçilmiş. Buradaki amaç ise çok büyük bir ihtimalle ressamın, gökyüzünün resmin büyük çoğunluğunu kaplamasını istemesidir. Böylece bakmakta olduğumuz köy gökyüzünün altında oldukça mütevazi ve şirin duracaktı. Ki öyle de olmuş, değil mi?

Solda bulunan hilal şeklindeki parlak ay, resmin bir diğer ilgi çekici ögesi. Yıldızlar ise Büyükayı Takım Yıldızı'na benziyor. (Van Gogh tablolarında sık sık gerçek ortamları resimlese de, sanat tarihçileri Yıldızlı Gece'de tam olarak hangi yıldız ve gezegenlerin betimlendiği konusunda aynı fikirde değiller.) Yıldızların resmedilmesi hakkında ilginç bir görüş var. Van Gogh'un resmi yaptığı dönemde eskisi kadar dindar olmadığını biliyoruz, ancak yine de bir ihtimal de olsa Eski Ahit'teki Yusuf'un öyküsünden etkilenmiş olabileceğini düşünen sanat eleştirmenleri var. Çünkü yıldızlar, Van Gogh'un pencereden bakarak görebileceği bir konumda değildi. Yani geceleri izleyip, gündüzleri aklında kalanları resmettiği bu mekan bugün hâlâ resimdeki gibi olmasına rağmen, bulunan bölgeden tam tersi taraftan yıldızlar görünüyor. Eski Ahit'te yer alan bölümde ise şunlar geçmekte:

"Bak, bir rüya gördüm" dedi, "güneşin, ayın ve onbir yıldızın bana doğru eğildiklerini gördüm."
Tekvin 37:9

Renklere gelecek olursak... Ay ve yıldızların sarı, turuncu ve beyazın parlak tonlarındaki ışıkları remin geneline hakim. Bu renkler Prusya mavisi, lacivert ve morun ağır tonunu kırarak resme adeta aydınlık katıyor. Aynı zamanda bu parlak doğal ışıklar evlerin pencerelerinden sızan yapay ışıklara göre son derece güçlü görünüyorlar.

Van Gogh'u diğer birçok sanatçıdan farklı kılan tekniği, boyaları palet üzerinde karıştırmadan doğrudan tüplerden alıp kullanmasında yatar. Bu şekilde kalın, geniş ve kaba fırça darbeleri ile resimdeki renkler ve tonlar hiçbir zaman karışmaz. Bir gece resmi için renklerin birbiri ile kaynaştırılıp karaltılar ve siluetler oluşturulması beklenirken Van Gogh bu belirgin darbeleri resimde koruması ile seyirciye farklı bir gece deneyimi yaşatıyor. Ay ve yıldızların ışıkları sanki çevrelerinde dairesel olarak dönmekte, uyumlu şekilde gökyüzündeki bulut hafif bir rüzgarla kıvrılmakta, dağların yüzeyi, köyün ağaçları ve ön plandaki serviler hep bu rüzgarın etkisiyle dans etmektedir sanki. Gözlerinizi kapayıp tekrar açtığınızda resmin canlanacağını sanırsınız. Van Gogh'un bu etkiyi sadece renkler ve fırça darbeleriyle yaratmış olması da onun dehasının farkına varmamız için yeterlidir.

Ressamın zor hayatını, ruhsal gelgitlerini ve çaresizliklerini duygusal kırılganlığı ile harmanladığı bu eser onun için bir umut arayışı mı, yoksa sakinliğe ve huzura dair bir özlemi mi simgeliyor, bunu asla tam olarak bilemeyeceğiz. Fakat, gecenin karanlığında parlayan ay ve yıldızların altındaki bu kasaba manzarası tüm zamanların hafızalarda en çok yer eden görüntülerinden biri olmaya devam edecek.

Bazı kimseler bu resmi Vincent'ın yine çok ünlü ve aynı derecede çalkantılı olan bir diğer resmi "Buğday Tarlası ve Kargalar" ile kıyaslamışlardır. Bu iki resmin düzensiz stili ızdırap içindeki bir beynin yansıması mıdır? Yoksa Vincent'ın gece gökyüzünü hareketlendiren sarmallarının ardında başka bir şeyler mi gizlidir? Tüm bu sorular "Yıldızlı Gece"yi yalnızca Van Gogh'un en ünlü resmi yapmakla kalmayıp aynı zamanda anlamı ve önemi üzerine en çok kafa yorulan resmi yapmıştır.

Van Gogh’un boyaları kullanmadaki özgün tekniği ve kendine has fırça darbeleri ile hemen fark edilen bu resim pek çok şiire, romana konu olmasının yanı sıra Don McLean’in ünlü şarkısına ("Vincent" veya "Starry, Starry Night") da ilham kaynağı olmuştur.

1.      Küçük not;

Van Gogh'un resmi yaptığı dönemde sık sık geçirdiği nöbetler yüzünden akıl sağlığının da pek yerinde olmadığı biliniyordu. Zaten senatoryuma yine geçirdiği bir psikolojik bunalım nedeniyle kaldırılmıştı. Arkadaşı Paul Gauguin'e saldırmış hatta onu öldürmeye çalışmıştı. Bu yaptığından daha sonra büyük pişmanlık duyarak bir kulağını kesmiş ve otoportresini yapmıştı. Dolayısıyla resimdeki şiddet ve dalgalanmalar ressamın o tarihlerde içinde bulunduğu psikolojik durumu da yansıtıyordu.

2.      Küçük not;

Van Gogh, Yıldızlı Gece resmini Saint-Remy’deki akıl hastanesinde yatarken ve sıkça gelen nöbetler yüzünden akıl sağlığının çok da düzenli olmadığı bir zamanda yaptı, odasının camından güneşin doğuşunu izlemiş ve çok etkilenmişti. Bu konuda, Van Gogh’un bu resmi gerçeğine bakarak değil, yalnızca hayal gücünü kullanarak yaptığını söyleyen görüşler  mevcut.

3.      Küçük not;

Bir başka görüşe göre, uzun çalışmalar ve hesaplamalar sonunda, tablonun 25 Mayıs 1889, saat 04:40'taki gökyüzünü gösterdiği tespit edilmiştir. Ay'ın henüz ilk hilal biçiminde olması ve Venüs gezegeninin ufukta görüntülenmiş olmasından yola çıkılarak tablodaki yıldız ve gezegenlerin gün doğarken resmedildiği anlaşılmıştır.

Faydalanılan kaynaklar:






8 yorum:

  1. Merhaba Mehmet Bey,

    Van Gogh'un "geçirdiği bir nöbet" esnasında yaptığı eser..
    Büyük yazar Dostoyevski'yi aklıma getirdi. Dolayısıyla böylesi eserlerde sanatçılar, kendi hayatlarından kesitleri ruhsal durumlarıyla birlikte insanlığın ortak duygularını dile getiren noktaları ortaya koymuşlardır. O sebepledir ki bu eserler değerinden hibir şey kaybetmeden dün olduğu gibi bugün de büyük bir ilgiyle takip edilmektedir. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı büyük sanatçılar, sıkıntılar ve acılar yaşadığında mükemmel eserler üretmişlerdir. Bahsettiğiniz gibi Dostoyevski, parasızlık ve aşırı kumar tutkusu döneminde unutulmaz kitaplar yazdı.
      Keşke Van Gogh'da sağlığında bir tablosunu satabilseydi.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  2. Ne güzel, ne zevkli bir dizi başlattınız Bilgehan Bey. Keyifle takip ediyorum, bilgilerimi tazeliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki toplumumuzda sanat her geçen gün kötüye gidiyor. Benim ki, bozkırda küçük bir kibrit kıvılcımı. Umarım giderek ilgi çeker ve daha çok okunur.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  3. Harika bir yazı olmuş gerçekten, oldukça etkileyici. Bu eser yazıda da bahsedildiği gibi Van Gogh'un psikolojisi ve hayatı göz önüne alındığında beni hep düşündürmüştür.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize sevindim. Bazı büyük dehalar ne yazık ki anlaşılamamanın sıkıntısını hep çekmişler.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  4. Çok iyi bir yazı. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize ve desteğinize teşekkürler. En derin saygılarımla.

      Sil