21 Ekim 2016 Cuma

ONLARI UNUTMAYIN - 39

İsmail Şükrü Hoca (Çelikalay)
Kurtuluş Savaşı sırasında ne kadar mücadele ve vatan düşmanı gerici din adamları bugünlerde kabul görüyor ve yükseltilmeye çalışılıyorsa da tarihimiz dinine bağlı olduğu kadar yurtsever ve vatanın kurtuluşu uğruna mücadele baş vermiş nice din hocaları da kurtuluş mücadelesine omuz vermiş kahramanlarımız arasındadır. Bunlardan birisi de İsmail Şükrü hoca’dır.
İsmail Şükrü (Çelikalay) Afyonkarahisar'ın ünlü müderrislerinden (dava vekili?) İzzet Efendi'nin oğlu olan İsmail Şükrü, 1876 yılında Afyonkarahisar'da dünyaya geldi. İlk öğrenimini Sıbyan okulunda tamamladı. O sıralarda Afyonkarahisar’da bulunan Teğmen Hasan Şükrü Efendi’den özel olarak Cebir ve Kozmografya dersleri okudu. Daha sonra Rüştiye ve medrese eğitimi gördü. Müftü Ali Feyzi Efendi’nin derslerine devam ederek ondan 1902′de müderrislik icazeti aldı. Karahisar-ı Sahib Darülmuallim Mektebi öğretmenliği ve müdürlüğü, Darül Hilafe medresesi müderrisliği yanında ayrıca Ziraat Fen Memuru Tahsin Bey’den özel olarak ziraatle ilgili dersler aldı. Bu arada bu konuda araştırmalarda da bulundu. Elde ettiği bilgileri kendi çiftliğinde denedi. Orak, çapa, silindir ve tohum atma gibi zirai iş makinalarının geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar yaptı. 13 Mart 1909′da Afyon Öğretmen Okulu’na Öğretmen olarak atandı. 13 Ekim 1911′de okulun Müdürlüğüne getirildi. 1 Mart 1912′de medreselerin ıslahı için kurulan komisyonda görevlendirildi. 20 Ekim 1915′te Darül Hilafe Medresesi’ne öğretmen oldu. Bu arada, 1908′de İttihat ve Terakki Fırkası’nda politikaya girerek parti yönetiminde aktif görevler aldı.
İzmir’de 15 Mayıs 1919′da Yunan işgalinin başlaması üzerine, Milli Mücadele’ye katıldı. Ayrıca Afyon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşu ve faaliyetlerinde de görev aldı öncülük etti. Bir yandan topladıkları gönüllüleri cepheye sevk etmekle beraber İngilizlerin işgali altındaki depolardan gizlice silah ve cephane tedarik etti. Bu silahlarla milli kuvvetleri silahlandırmaya çalıştı. Ayrıca cami kürsülerinden yaptığı vaazlarıyla, ulusal harekatın amaç ve hedefleri konusunda halkı aydınlattı. Yapılan Seçimlerde aday oldu ve TBMM 1. Dönem’de Karahisar-ı Sahip (Afyon) milletvekili seçildi ve 23 Nisan 1920′de yapılan açılış töreninde hazır bulundu. Ankara’da toplanan bu meclisin meşru olmadığı yolundaki propagandalara karşı Hacıbayram Camii ve Zincirli Camiinde vaazlar vererek halkı aydınlatma çabasını sürdürdü. I. toplantı yılında Defter-i Hakani (Tapu-Kadastro), Adalet ve İrşad Komisyonlarında görev yaptı. Bu arada Ankara yöresinden topladığı gönüllü erlerle bir birlik teşkil edip, Kütahya-Eskişehir-Afyon cephesinde görev aldı. Kurdurduğu birlik “Çelik Alay” olarak anıldı”
Oluşturduğu Alay'a kumandanlık etmiş ve Dumlupınar’da Yunan harekâtını dokuz ay durdurarak ordumuzun hazırlanmasına imkân sağladı. Bu büyük kahramanlıklarından dolayı Alayına "Çelikalay” adı verilmiş ve bu ad, soyadı kanununun çıkışından sonra O'nun soyadı olmuştur. Ayrıca kırmızı-yeşil kurdeleli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir. (Bilindiği üzere Kurtuluş savaşında cephede kahramanlık gösterenlere kırmızı, cephe gerisinde yararlı olanlara yeşil kurdeleli madalya veriliyordu. Hem cephede, hem de cephe gerisinde yararlı olanlara ise kırmızı-yeşil kurdeleli madalya verilmiştir ki, böyle madalya alanların başında İsmail Şükrü Hoca gelmektedir. )
 
Mecliste büyük bir rekorun sahibi olan Hoca, birinci meclisin üç yıl dört aylık döneminde tam 103 soru önergesi vermiştir. Çok güçlü bir hatip, gerçek bir âlim olan Şükrü Hocanın, yurtseverliği ve vatan mücadelesindeki samimiyeti kuşku götürmezse de, yetişirken aldığı eğitimin etkisiyle inandığı bazı prensiplere hayatı boyunca bağlı kalmıştır. Bu nedenle Cumhuriyetin kuruluşu aşamalarında geleceği tam anlamıyla görememiş mecliste yapılan görüşmeler sırasında "Hilâfetin kaldırılmasına” karşı çıkmış, bu husustaki önergenin görüşülmesinden 8 gün önce "Hilafet-i İslâmiye ve Büyük Millet Meclisi" adıyla bir broşür yayımlamıştır. Bu broşür Mecliste büyük gürültülere sebep olmuş karşı görüşte olanlardan Siirt Mebusu Hoca Halil Hulki, Muş Mebusu Hoca EIhac İlyas Sami ve Antalya Mebusu Hoca Rasih (Kaplan) Şükrü Hoca aleyhinde "Hakimiyet-i Milliye ve Hilâfet-i İslâmiyye" adıyla, cevabi bir broşür neşretmişlerdir.

2. meclis seçimlerinde aday gösterilmeyince meclise girememiştir. Zaman zaman “Büyük Doğu” dergisinde yazmışsa da Afyona’a dönerek Çay-Afyon arasındaki Kadıköy’deki çiftliğinde ziraatla meşgul olmuştur. Bir Hac dönüşü, 25 Aralık 1950 tarihinde vefat etti. Evli ve dört çocuk babasıdır.

2 yorum:

  1. Tarih bilmek lazım , bilmeyenin de öğrenmesi , en iyisi de okuması , keşke daha fazla tarih okuyabilen bir toplum olsak :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi bir edebiyatseverin ortalama ölçüde tarih ve mitoloji bilmesi gerektiğine inanıyorum.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil