26 Eylül 2016 Pazartesi

BU KEZ ARMAĞAN VEREMEDİM

Öncelikle mini sorumu önemseyip yorumda bulunan tüm dostlarıma saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Elbette günümüzde kullanılmayan bu kelimenin, konuyu bilenler dışında cevaplandırılmasının zor olduğunu biliyordum. Ancak soru sırasında da değindiğim gibi bir “farkındalık” yaratabilmek için sormuştum.

Sayın Yasemin hanım, (aslında istediğim oydu) internetten araştırarak sorunun cevabını öğrendiği belirtmiş. Araştırdıktan sonra yazmasını isterdim. Böylece amacıma ulaşacaktım. Yasemin hanımın kendi mantığında da haklı olduğuna inanıyorum. Başka bir kaynağa bakarak bulduğu bir bilgi ile öne çıkmak istememiş.

Çok vermeyi istediğim bir hediyeyi verememiş olmaktan dolayı üzüntülüyüm. Sorumun cevabını vererek yazımı tamamlayayım.
Bildiğiniz gibi Kurtuluş Savaşımıza kadar, Ege Bölgesi’nde, özellikle Aydın ili kapsamında Osmanlı’nın zulmünden bıkan Yörük Türkmenler sık sık devlete siyan etmiş ve dağa çıkmışlardır. Bu isyancılar bir anlamda halkın sözcüsü olmuş, zenginden alıp fakir köylüye verdikleriyle halkın kalbinde taht kurmuş “Efe”lerdir. (Zeybek de denen efelerin emrine girenlere de kızan denirdi)  Elbette zaman için yerleşmiş bir efe kültürü oluşmuştur. Töreleri saptanmış ve yüzyıllar içinde sıkı sıkıya uyulmuştur.
Efe veya zeybek kurumu ilk defa 16'ncı yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda otorite boşluğundan kaynaklanan Celali ayaklanmaları sırasında görülür. Daha sonraları yerel baskılar ve haksızlıklara karşı ayaklanarak dağa çıkan kimselere efe veya zeybek denmiştir. Efelerin kendine özgü giysileri ve geleneksel yapıları bu dönemde ortaya çıkmaya başlar. Günlük giyimden ayrılan ve zeybek yaşamında rahat hareket etmeye yarayan giysi türü ve silahlar kabul görmüştür. Dönemine göre kısa sayılan bir tür pantolon olan potur ve yakın mesafe çatışmasında çok yararlı olan bir tarafı ve ucu keskin yatağan buna örnek olarak verilebilir.
19. yüzyıl boyunca efelerin devlet otoritesi ile inişli çıkışlı bir ilişkileri olmuştur. 93 Harbi'nde cepheye gitmeleri karşılığında haklarında "umumi af" ilan edilen ve cephelerde büyük yararlıklar gösteren zeybekler döndüklerinde, af vaatlerinin tutulmadığını görerek dağlara geri dönmeye başlamışlardı. 1879’dan itibaren eşkıyalık Ege Bölgesi’nde tekrar salgın haline gelmiş ve hükümet bunlara karşı hiçbir şey yapamaz olmuştu. Bu dönemde Yörük Osman, Çakırcalıoğlu Ahmet Efe (Çakırcalı Mehmet Efe'nin babası), Deli Memet, Büyük Cerit, Küçük Cerit, Çallı Veli,Koca Arap, Parmaksız Arap, Harputlu Ömer, Piç Osman ve Bakırlı çeteleri en tanınmış olanlardı.
Efeler, Birinci Dünya Savaşından sonra Türkiye'nin işgalinde Yunan kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiş ve dağdan inerek Milli Mücadeleye katılmışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra hizmetleri nedeniyle kendilerine ordu rütbesi ve İstiklal Madalyası verilen efeler, bu tarihten sonra yasadışı eylemlerini bırakarak tarihteki yerlerini almışlardır.
En ünlü efeler arasında Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Demirci Mehmet Efe, Zalım Himmet Efe, Mestan Efe, Atçalı Kel Mehmet Efe, Molla Ahmet Efe, Saçlı Efe, Gökçen Efe,  Çakırcalı Mehmet Efe, Ilgın Efe, Çete Süleyman Efe gibi isimler yer almaktadır.

Ancak aynı dönem için yine değişik sebeplerle dağa çıkan ancak efe töresine uymayan, her türlü pisliği, eşkıyalığı, itliği, soygunu ve şerefsizliği yapanlar da ortaya çıkmıştır. Bunları efelerden ayırmak için için Ege bölgesinde bunlara “çalıkakıcı” denmiştir. Efeler, sosyal isyancı rolünü üstlenirken, çalıkakıcılar bencil birer eşkıyaydılar.

12 yorum:

  1. Merhabalar uzun suredir blog okuyamiyorum okuyamanak bahane degil okumuyorum diyeyim yalan olmasin. Neden okumuyorum her sey hizli olmaya basladi twitter bir iki saniyede bir iki cumleyle gundemi alt ust ediyor. Blog sayfanizi okusaydim bende arastirip bir seyler yazardim. Dogru olmasa bile en azindan arastirmaya yoneltirdiniz. Bundan sonra kendime söz blog okuycam. Tesekkurler sevgiler iyi haftalar.. tarayici mailim farkili ama ben izmirden mavi balon..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Google+ kaydınız düştü mü? Yorumunuz neden "adsız" olarak çıktı anlamadım. Bir süredir blog dünyasını doğrusu yalnız bıraktınız. Değerli yorumlarınızı okumak keyifli idi.
      Sevgi ve saygılar sunuyorum.

      Sil
    2. Yok dusmedi blog sayfam hala acik. Telefondan girdigim icin mailim farkli oldugundan adsiz dustu. Yarindan tezi yok bilgisayardan acip okuyup kendi ismimden giris yapicam. Tesekkurler.. mavi balon

      Sil
    3. Değerli yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler, saygılar.

      Sil
  2. Mehmet bey tam olarak araştırıp bulduğu bilgiyi paylaşmışsınız. Sayenizde kelime hazinemize bir yenisini daha eklemiş olduk. Bu aralar internete çok sık giremediğim için bir önceki yorumunuzu cevaplamakta geciktim. Demek ki hediyeyi vermek bu sefer kısmet değilmiş. Emeğiniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazım faydalı olduysa, amacına ulaşmış demektir. Değerli yorumlarınızı her zaman beklerim.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. İlginizi ve değerli yorumlarınızı her zaman bekliyorum.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
  4. Sorunuz ve cevabı oldukça etkili Mehmet Bey. İzin verirseniz zeybek kültürüne geçiş olarak bilinen ve de TOLGA ÇANDAR'ın o güzel ve tok sesinden etkilenerek dinlediğim KIZAN YEMİNİ'ni hatırlatmak isterim.

    Kızanlıktan zeybekliğe geçiş özel bir törenle gerçekleşir. Zeybek kültüründe kutsal sayılan tehnel ağacına sapladıkları bir yatağan (büyük bıçak pala) önünde yemin edilir. Bu yemine zeybek yemini denilir.

    Bu yemini çocuklarıma yılsonu gösterisinde okutmuştum. O sebeple çok etkilenmiştim. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman ve fırsat olabilse kızanlığa geçiş törenlerini ve soru cevaplarını da yazmak isterdim. Değerli katkınıza teşekkürler.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  5. Sayenizde yeni bir kelime daha öğrendik...
    teşekkürler Mehmet Bey :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gösterdiğiniz ilgi sayesinde minik bir farkındalık yaratabildiysem ne mutlu bana.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil