15 Temmuz 2015 Çarşamba

KIRKLARELİ AŞAĞIPINAR NEOLİTİK YERLEŞİMİ

Kırklareli ilimizde artık neredeyse kent içinde kalmış Aşağı Pınar Höyüğünde yapılan kazılar sonucunda çıkan buluntuların bir kısmı, yerleşimin olası evleri kurgulanarak yapılan evlerde yerinde sergilenmekte. Ülkemiz müzeciliği açısından bu çok değerli yaklaşımı ve düzenlemeyi Trakya gezimiz sırasında gezme şansımız oldu. Aşağıdaki bilgiler çerçevesinde tanıtmak isterim.
Aşağı Pınar Höyüğü, Kırklareli İl merkezinin 3 km. güneyinde yer alan bir höyüktür. Haydardere, bir kıvrım yaparak tepenin kuzeyinden ve batısından geçmektedir. Aşağıpınar Höyüğü’nün kuzeybatısında bulunan tatlı su kaynağının önceleri daha doğuda, Haydardere Yatağı üzerindeyken, zamanla batıya doğru kaydığı ve aynı şekilde bu pınar önünde küçük bir gölcük–bataklık olduğu da öğrenilmiştir. Höyüğün üzerine Geç Antik Çağ'da yapılan bir tümülüs tahribata neden olmuştur. Tümülüs, 38 metre çapında bir çevre duvarı üstüne kurulmuş olup, höyüğün eteklerinden alınan toprakla doldurulmuştur. Oluşan tepenin 19. yüzyıl sonlarında bölgeyi bir süreliğine işgal eden Rus kuvvetleri tarafından hazine aramak için düzleştirilmiş olduğu düşünülmektedir.
Aşağı Pınar Höyüğü, Anadolu'daki höyüklerden belirgin bir farklılık göstermektedir. Bu farklılık "yatay tabakalanma" olarak da adlandırılmaktadır. Höyükteki tarihöncesi dönemlerin ilk yerleşmesi, Aşağı Pınar olarak bilinen mevkide başlamıştır. Daha sonra zaman içinde sürekli olarak batıya kaymış, Erken Tunç Çağı'nda Aşağı Pınar'ın 300 metre batısındaki Kanlıgeçit Mevkii'ne gelmiştir.
Kazılar
Höyük, Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından Trakya ve Marmara Bölgelerinde yapılan yüzey araştırmaları sırasında 1980 yılında tespit edilmiş, kayıtlara Salhana adıyla geçirilmiştir. Bazı yayınlarda Kırklareli Höyüğü olarak da geçmektedir. Bölgedeki hızlı yapılaşma sonucu, diğer arkeolojik değerler gibi kısa süre içinde tahrip edileceği endişesiyle 1993 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden ve Hermann Parzinger yönetiminde kazılar başlatılmıştır. Başlangıçta Türk ve Alman arkeologlarca sürdürülen kazılara daha sonraki yıllarda Bulgar, İspanyol ve Slovak arkeologlar da katılmıştır. Üçbin metrekare kazı alanıyla günümüzde Güneydoğu Avrupa'da, günümüzden 6.200 – 7.200 öncesine ilişkin en geniş kazı alanıdır. Öte yandan Aşağı Pınar, Doğu Trakya'daki en büyük prehistorik yerleşmedir.

Tabakalanma [
Aşağıpınar kazılarında şimdiye kadar rastlanan en eski kültür katı M.Ö. 6200 yıllarına tarihlenmektedir. Anadolu kronolojisine göre Geç Neolitik, Balkan kronolojik sisteminde ise Neolitik Çağ–Karanovo II dönemine tarihlenen bu ilk yerleşim, Demir Çağı’na (M.Ö. 1200) kadar süregelecek olan Trakya kültürünün de temellerinin atıldığı bir süreci temsil etmektedir. 1993 Höyükteki kazılarda yedi tabaka saptanmıştır. Bu tabakalardan 7-6. tabakalar Neolitik Çağ (MÖ 6.400 – 5.700) ve 5-1. tabakalar da Kalkolitik Çağ (MÖ 5.500 – 4.800) olarak gösterilmektedir. Genel bir çerçevede Aşağı Pınar Mevkii Kalkolitik Çağ yerleşimi, Kanlıgeçit Mevkii ise Erken Tunç Çağı yerleşimi olarak tarihlenmektedir.
Höyüğün doğusunda, neolitik yerleşmenin hemen güneyinde farklı bir dolguda, iri hayvan kemiklerinin yanı sıra hem neolitik hem de kalkolitik tabaka buluntularındaki mal gruplarının özelliklerini veren çanak çömlekler ele geçmiştir. Bu nedenle bu dolgunun, Neolitik Çağ'a tarihlenen 6. tabaka ile Kalkolitik Çağ'a tarihlene 5. tabaka arasında bir geçiş evresi olduğu düşünülmektedir. Öte yandan höyüğün Erken Tunç Çağı ile Erken ve Orta Demir Çağı'nda da yerleşim gördüğü anlaşılmaktadır. Demir Çağı ile ilgili olarak tümülüsün tahrip ettiği tabakanın altında birçok çukur olarak temsil edilmektedir. Trakya için tartışmalı olan MÖ 2. binyıl ve Erken Tunç Çağı'na ait duvar ve taba parçaları, bu dönemde yerleşim olduğunu göstermektedir.

Buluntular 
Aşağıpınar Mevkinde 1993 yılından bu yana aralıksız olarak sürdürülen arkeolojik kazı çalışmalarında günümüzden 8200 yıl öncesinde Anadolu’dan Trakya’ya tarım ve köy yaşantısını getiren, bölgenin en eski çiftçi toplumlarının izlerine rastlanmıştır. Bu bulgular Avrupa Kıtası'nda, günümüze kadar gelişen uygarlığın ilk temellerini oluşturması bakımından bilim dünyasında büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Aşağıpınar yerleşimi 2000 yıl kadar aralıksız devam ettikten sonra günümüzden 6200 yıl kadar önce terk edilmiştir.
En alttaki kültür katı olan 7. tabaka, kenarları özenli bir şekilde sıvanmış bir hendekle temsil edilmektedir. Hendeğin 2 metre genişlikte ve 1 metre derinlikte olarak höyüğü çevrelediği düşünülmektedir.

Neolitik Çağ tabakalarında ağır bir yangın geçirdiği anlaşılan bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Boyutları 16 x 8 metre olan üç odalı bu yapının dış duvarları büyük ahşap dikmelerin arası dallarla örülerek ve daha sonra balçıkla kaplanarak yapılmıştır. İç duvarlar da aynı teknikle yapılmıştır ama daha incedir. İki odada kerpiçten yapılma dörtgen ya da yuvarlak ambarlar vardır. Yapı, Erken Neolitik Çağ'ın Karanovo II dönemine tarihlenmektedir. Genişletilen kazılarda bu yapının doğu – batı yönünde uzandığı, birbirine bitişik odalardan oluştuğu anlaşılmıştır. Bu durum 6. yapı katında evlerin doğu – batı yönünde yan yana ve bitişik yapıldığını göstermektedir. Kalkolitik tabakaların düzenli sıralar halinde fakat ayrık yapı tarzıyla karşılaştırıldığında her iki tabakanın birbirinden farklı yaşam tarzı anlayışına sahip olduğu belirtilmektedir.


Öte yandan neolitik tabaka olan 6. tabakada ele geçen çanak çömlekle Orta ve Batı Balkanlar'ın neolitik buluntuları aynı özellikleri göstermekle birlikte Anadolu'ya özgü buluntu toplulukları da vardır.

Kanlıgeçit Mevkii'ndeki Erken Tunç Çağı yerleşimi akropol olarak tanımlanmakta olan surla çevrili bir yerleşimdir. Esasen MÖ 3.000'li yılların başına tarihlenen bu yerleşimde başlarda Balkan etkiler göstermekte iken Erken Tunç Çağı ortalarından itibaren Anadolu özellikleri vermeye başlamıştır. Aşağı Pınar Mevkii'ndeki Kalkolitik Çağ yerleşiminin çeşitli buluntuları üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda Bulgaristan'ın Karanovo III-IV kültürü ile aynı süreci yansıttığı belirtilmektedir. Kazılarda ele geçen bitki kalıntıları yerleşmede üç tür buğday, arpa, bakla ve mercimekgillerin tarıma alındığını göstermektedir.


Değerlendirme
Kalkolitik Çağ yapı katındaki buluntuların Radyokarbon tarihleme yöntemi MÖ 5.800 – 5.700 yıllarını vermektedir. Buluntular, dönemin Bulgaristan Karanovo II buluntularıyla benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte yerleşim düzeni Bulgaristan'daki Karanovo yerleşimlerinden çok farklı olup Orhangazi yakınlarındaki Ilıpınar Höyüğü ile tam bir benzerlik içindedir.


Aşağı Pınar Höyüğü'nün arkeolojik değeri bir bakıma bulunduğu coğrafi konuma, Avrupa ile Anadolu ve daha doğusu arasında doğal bir kültürel köprü üzerinde bulunuşunda yatmaktadır. Kısacası, Neolitik Devrim'in daha genel ifadeyle "Neolitik Paket"in (hayvanlardan ikincil ürün olarak da yararlanma, çanak çömlek yapımı, yerleşik düzenin köyleşmesi gibi) Orta Anadolu üzerinden Ege ve Avrupa'ya yayılmasında höyük önemli bir basamak olmuş görünmektedir.








6 yorum:

  1. Merhaba. Sizi son yazımda mimledim. Yazarsanız beni çok mutlu edersiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize çok teşekkür ederim. Zamansızlık nedeniyle sizden özür diliyorum. Eylül'de mutlaka yazacağım.
      Sevgi ve en derin Saygılarımla.

      Sil
  2. Bilmediğim ve görmediğim pek çok bilgiler ve mekanlarla aç beynimi doyurduğunuz için size bir kere daha teşekkür ediyorum sevgili Mehmet Bilgehan Merki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzellikler paylaşılmak içindir. Sevgi ve desteğinize binlerce teşekkür.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  3. Toprağın altında gün yüzüne çıkmayı ve keşfedilmeyi bekleyen kim bilir daha nice hazinelerimiz var..Oldukça önemli bilgiler..ve önemli bir sergi!. Kırklaerli'ne gittiğimizde kesinlikle 'görülecekler' arasına notumu aldım. Çok teşekkür ederim Mehmet Bey..İyi haftalar dilerim.. Esenlikle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle gidilecek notu verilecek yerler arasında.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil