Tanger şehri görünüşte geleneksel Arap şehirlerini yansıtıyor. Yaklaşık 700.000 nüfuslu şehir gittiğimiz gün Kurban Bayramı arifesi olduğundan büyük bir hareketlilik yaşıyordu. Faslı rehberimizle limandan hareket ettikten sonra limanı geçerek hemen tepede kurulu bulunan eski şehre (Medina) geldik. Kargacık burgacık sokaklarında ne ararsan var dedirtecek dükkanlarda satılanlar genellikle bizim toplumumuz açısından bildik şeyler. Ama Avrupalılar için galiba çok ilginç geliyor. Eski şehir ne yazık ki oldukça pis. Pislik bir yaşam biçimi olarak kabul edilince kolay kolay silinip atılamıyor.
Fas uzun yıllar Fransız sömürgesi olduğundan bu izleri hala taşıyor. Genellikle konuşulan ikinci dil olma özelliği taşıyor. İspanya ile burada içli dışlı olunmasına rağmen Fransız üstünlüğü insana ilginç geliyor.
Öğle yemeği için galiba şehre gelen tüm turist gruplarının ağırlandığı bir restorana götürüldük. Hemen girişte bir Arap saz heyeti gelen gruplara karşılama müziği çalıyor. Yemekte ilk verilen çorba Türk tadı içermese de ben genellikle Arap ülkelerinde yemekleri yadırgamadığımdan güzel geldi. Şiş kebap olarak getirilen et katkısız ve güzeldi. Pilav soslu olmakla birlikte yenebilir düzeydeydi. Sarma biçiminde getirilen tatlı şeker açısından oldukça ağırdı. Yemekte su ve diğer içecekler fiyata dahil edilmiyor. Ancak fiyatlar İspanya:’ya göre oldukça makul düzeyde.
Yemek sonrası turumuzda Medina’nın dış surlarından şehir manzarasını gördükten sonra değişik esnaflarda alışveriş turu başladı. Halıcı, Türkiye’deki gibi rutin seremoniler içeriyor. Derici mağazası da bizim için cazip değildi. Bu dükkanlardan tek ilgimizi çeken baharat ve aktar malzemelerinden oluşan dükkan idi. Fas’ın “Argan yağı” meşhur imiş. Bunun “Arnika” ile karışımından oluşan solüsyon özellikle eklem ağrıları ve yorgunluk alması bakımından etkili olduğunda kendim için bir şişe aldım. Bunun dışında diğer bazı baharatları da ilginç olması dolayısıyla sıkı bir pazarlıkla satın aldık. Faslı rehberimizin her mağaza alışverişinden komisyon alması Türkiye’deki sisteme oldukça benziyor.
Akşamüzeri yine servisimizle bu kez eski şehrin dışına çıkıp yeni semtlerin değişik noktalarından şehri gezdikten sonra feribotun kalkmasına yarım saat kadar kala servisimiz bizi limanda aldığı noktada bıraktı. Saat 18.00 itibariyle kalkan feribotumuz saat 20.00’de Tarifa’ya yanaştı. Giriş işlemlerinden sonra aracımızı bıraktığımız otelimize ulaşarak geceleyeceğimiz San Fernando’ya doğru yola çıktık.
Yine güzel ve ben yine çok kıskandım :(
YanıtlaSilİşin şakası tabi..
Dahası var mı?
Fas bitti ama Endülüsde daha yolumuz uzun. Arkası var tabii
Sil