13 Kasım 2009 Cuma

JULES VERNE ÜZERİNE

Çocukluğumuzda bizlere, serüven romanları yazarı olarak tanıtılan ve bazı kitapları “çocuk kitapları” adı altında yayınlanan Jules Verne’nin tüm eserlerinin tıpkı tercümeleri birkaç yıldan beri İthaki Yayınevi tarafından yayınlanmakta. Yazarın 100’ün üzerinde romanı olduğu bilinmekte. Halen yayınevi tarafından toplam 39 cilt, bildiğim kadarı ile yayınlanmış durumda. Bazı romanlar 2 ve 3 cilt olduğundan yayınlanan roman sayısı henüz 30 civarında.
Bu kitapları çocukluğumdaki anılara hürmeten tekrar alıyor ve okuyorum. Ancak okudukça bambaşka düşüncelere dalıyor, ilginç bilgiler öğreniyor ve bu değerli yazarı adete yeniden keşfediyorum. Bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.
Öncelikle ifade edeyim ki Jules Verne, kitaplarını çocuklar için yazmamış. Bu açık bir gerçek. Yıllar önceki kitap çevirilerinin çok üstünkörü ve özet yapıldığı, son çevirilerden rahatça anlaşılıyor. Yazar romanlarında çok detay bilgiler veriyor. Bunların zamanında makaslanmış olması kitaplarının ruhlarını öldürmüş.
Romanlarında bir deha ile karşılaştım. Olağanüstü yaratıcı ve kanımca detaylara çok önem veren bir yazar. Büyük bir hayal gücüne, inanılmaz bir teknik bilgi eklemiş. (Teknik bilgiyi lütfen 1880-1900 arasındaki genel teknik bilgileri dikkate alarak düşünün )
Yazar, insanın yeryüzünün efendisi olduğu yargısına sahip. Başta bu sizi biraz ürkütüyor. Doğa, hayvan ya da bitkilerin ekosistemi onu düşündürmüyor. Kahramanları, hayvanları çekincesiz öldürüyor, doğayı dilediği gibi yok ediyor. Yok olan canlılar yazarı hiç kaygılandırmıyor. Ancak kahramanları doğada her türlü sorunlarının çözümünü bulabiliyorlar. Teknolojiye esir olan günümüz insanı ile karşılaştırıldıklarında o gaddar insan yok oluyor, doğayı kendisi için dönüştürebilen, doğa ile barışık insan ortaya çıkıyor. Bu ilginç tezat giderek sizi rahatsız etmez hale geliyor. Jules Verne’i ve kahramanlarını daha çok tanıdıkça “insan” yüzleri giderek ortaya çıkıyor.
Belki bilenleriniz vardır, Jules Verne’nin tüm romanlarını kütüphanede yazdığını biliyormusunuz? Hiçbir denizcilik kültürü olmayan (hatta hiç deniz seyahati yapmamış) yazarın bazı romanlarında verdiği inanılmaz denizcilik bilgisini sadece alkışlıyorsunuz. İnanılmaz coğrafya bilgisi karşısında şoka giriyorsunuz.
Yazar, Fransız. Ancak kahramanları her ülkeden. Çoğunluğu Amerikalı ve İngiliz. (Döneminin hegemon devletleri) Ancak Fransız, Alman, Avusturyalı hatta Osmanlı (evet yanlış duymadınız) kahramanları dahi var. Kahramanları genelde çok yönlü ve renkli kişilikler. Kahramanların hepsi de para sorunu yaşamayan, genelde serüvenler sırasında para derdi olmayan insanlar. Yazarın sınıfsal kaygıları yok. Zaten amacı insanın toplum içindeki konumu değil, insanın yeryüzündeki konumu. İnsanın rakipleri çoğunlukla doğa güçleri. Romanlardaki kötü insanlar bir şekilde kaybediyorlar, nedamet getiriyorlar, iyi kahramanın doğruluğunu kabul ediyorlar. İyi kahramanlar her zaman bağışlayıcı, intikam peşinde değil.
Bu kısacık yazı ile Jules Verne’i anlama ve tanıma şansınız yok. Diyebilirim ki gerçek bir roman kültürüne sahip olmak bu yazarı tanımaktan ve okumaktan geçer.
Sizi de Jules Verne deryasına dalmaya çağırıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder