19 Kasım 2014 Çarşamba

WAWEL KALESİ - WAWEL KATEDRALİ - WAWEL SARAYI - DRAGON'S DEN

Wawel Sarayı’ndaki Da Vinci bölümü dışındaki kısımlarını kısaca anlatmak gerekiyor. Sarayın gezdiğimiz bölümlerinde özellikle tablolar ve diğer saray eşyalarında fotoğraf çekimi yasak olduğundan iç mekan resimlerimiz yok. Ancak yapı topluluğunu kısaca tanıtmak isterim.



Wawel Sarayı ve katedral Wawel tepesinde yer alıyor. 1000 yılında şehirde piskoposluk kurulunca katedral inşa edilmiş. Katedral tüm ülkenin en önemli dini simgesi sayılıyor. Katedralin kulesinde 11 tonluk “Sigismund Çanı” görülmeye değer.




Polonya, 17. Yüzyıl başlarına kadar başkent kabul edilen Krakov’dan yönetilmiş. Saray şehir merkezine çok yakın ama krallığın ihtişamlı dönemlerinde saray nüfusu 3.000 kişiyi buluyormuş. Sarayın gezilen bölümleri 1500 lerin Rönesans izlerini taşıyor. 1609’da kraliyet yeni başkent Varşova’ya taşınınca eski önemini kaybetmiş. Zamanında tüm taç giyme törenlerinin yapıldığı sarayda 3. Casimir’in de mezarı bulunmakta.
1795’de bir süre Avusturya Ordusu’nun ordugahı olmuş. Avusturyalıların 1905’de Polonya’yı terk etmesinden sonra saray bir süre konservatuar olarak kullanılmış. Sonra müze haline getirilmiş. 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi ordusu karargahı olan saray işgalden sonra tekrar müze kimliğine geri dönmüş. Halen “Kraliyet Hazinesi” “Kraliyet Odaları” ve “Savaş Malzemeleri” ayrı bölümler halinde gezilebiliyor. Zamanımız yetmediği için sadece kraliyet oda ve salonlarını dolaştık. Her bölüme günlük ziyaretçi sayısı belirlenmiş, sayıyı aştığı takdirde hangi saat olursa olsun ziyarete kapatılıyor. Gişelerde her bölümün kalan bileti ilan ediliyor.



Sarayın bahçesinin Vistül nehrine bakan bölümünde “Ejderha Mağarası” (Dragon’s Den) denen bir bölüm var. Çok sayıda merdivenle aşağıya inliyor. Ejderha, Krakov’un çok ünlü simgelerinden birisi. Tüm hediyelik eşya dükkanında çok çeşitli örnekleri var. Gezilen mağaranın hemen çıkışında bir Ejderha heykeli var. Zaman zaman ağzından alev püskürtüyor. Efsaneye göre Kral Krakus döneminde sarayın altındaki bu mağarada ejderha yaşar ve şehre sürekli zarar verirmiş. Bunu engellemek için ejderhaya her ay bir kız vermeye başlanmış. Ama sonuçta geriye sadece kralın kızı kalmış. Kral kızını vermemek için ejderhayı öldürene kızını vereceğini ilan etmiş. Birçok genç bu uğurda hayatını kaybettikten sonra ayakkabı ustası Dratewka, ejderhaya içi asit dolu bir koyun vermiş. Ejderha bunu yiyince o kadar susamış ki tüm Vistül’ün suyunu içmeye başlamış ve sonunda patlayarak ölmüş.



 Ejderha heykelinden sonra kalenin eteklerinde, sol yanınıza Vistül’ü alarak kente doğru sahil boyunca yürüdüğünüzde, kente gelen birçok ünlünün el izlerinin alınarak yaptırılan hatıra levhalarının üzerinden geçiyorsunuz. Birkaç fotoğraf onlardan.




2 yorum:

  1. Yeşillik tarih korunan kültür ne güzel..bu gibi yerleri görünce izmirimdeki kadifekale nin içler acısı hali geliyor aklıma

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkemizde şehircilik bilgisi ne yazık ki 10 üzerinden 2 seviyesinde. Yurtdışında çevreye duyarlı ve saygılı, geçmişini özenle koruyan ketler gördükçe, her geçen gün kimliğini yitiren ve gözünüzü bağlayıp bir şehrin ortasında gözünüzü açtığınızda hangi kentte olduğunuz anlayamayacağınız düzeyde aynılaşan kentlerimiz içimi acıtıyor.
      Sevgiler, saygılar.

      Sil