Hafta sonu için planladığımız yürüyüş öncesi Ankara
cumartesi günü neredeyse hiç dinmeyen yağış alınca Pazar günü yürüyüşünün çok
ıslak geçmesi olasılığı biraz morallerimizi bozdu. Ama öğleden sonra yağmurun
dinmesi ve Kızılcahamam çevresinin ertesi gün akşam saatlerine kadar yağmursuz
olması yönündeki meteoroloji tahmini iyiye işaret oldu.
Sabah buluşma noktalarından aldığımız katılımcılarımızla 12 kişilik grubumuz Kızılcahamam’da verdiğimiz kısa molanın ardından Gerede yolunda Sey Hamam Kavşağı’nı geçtikten sonra sağa doğru köprüden geçerek yaklaşık 6-7 kilometre içeride bulunan Kavacık köyü’ne saat 10.00 dolaylarında ulaştı. Kısa bir hazırlanmanın sonrası yürüyüşümüz başladı.
Grubumuzda yürüyüşe yeni başlayan 4-5 arkadaşımız sebebiyle yürüyüşün zorluk derecesini oldukça düşürerek tırmanış ve inişleri en az seviyede tutan bir yürüyüş planladık. Çevrede bahar kendini dayatmaya başlamış durumda. Henüz dallar çiçek açmasa da kır çiçekleri çoğalmış durumda. Eriyen karlar, akan dereleri oldukça çoşkulu hale getirmiş.
Bir süre orman için patikadan yükseldikten sonra saat 12.oo dolaylarında öğle yemeği molası verdik. Bir gece önce saatlerin ileri alınması insan biyoritminde değişiklik yaratmış ve belki de uyum sağlamamış vaziyetteyiz. Yağış olmamasına rağmen hafif bir serinlik var. Çalılar oldukça ıslak. Ateş yakmayı neredeyse molanın sonlarına doğru ancak başardık. Saat 13.00’e doğru tekrar yürüyüşe geçtik.
Hafif iniş ve çıkışlarla ve zaman zaman patikaları kullanarak yürüyüşümüz devam etti. Diğer pek çok yürüyüşte başımıza geldiği gibi köy içinde başlayan yürüyüşümüzde önce havlayarak koşturan ve sonra sessiz biçimde yürüyüşümüzün sonuna kadar bizimle beraber olan iki çoban köpeğimiz de vardı. Köpeklerin oldukça iyi eğitimli olduğu yürüyüşümüz sırasında açıkça belli oldu. Zaman zaman her ikisi de grup yanında giderken bazen ikisi de birlikte geride kalarak grubumuzu izlediler. Konaklamalarımız sırasında ise ikisi de ön ve arkada bekleyerek sürekli grubumuzu kontrol ettiler.
Sey Hamamı’nın tepelerinin hemen kuzey yamacındaki yürüyüşümüzde saat 15.00 dolaylarında son derece dik bir yamaçtan inişe geçmemizle dönüş yoluna girdik. Tahminen 60 derecelik eğimli yamaçtan 30 dakikayı aşan zorlu bir iniş yapıp patikaya indikten sonra köye doğru akan dereyi takip eden yürüyüşümüz sırasında zorunlu olarak dereyi birkaç kez geçmek zorunda kaldık. Debisi oldukça yüksek olan suları ıslanmadan geçmeyi başarıp yürüyüşümüzü planladığımız gibi saat 17.00’de başladığımız noktada sonlandırdık. Yarım saatlik çay keyfi sonrası 16 kilometrelik yürüyüşün kısa bir değerlendirmesini yapıp, Pazar alışverişi için Kızılcahamam’a hareket ettik. İlçeye birkaç kilometre kala yağmur başladı. Gün içinde bizi hiç rahatsız etmeyen yağmurda alışverişimizi tamamlayıp saat 18.00 civarında Ankara’ya dönüş yoluna çıktık.
Sabah buluşma noktalarından aldığımız katılımcılarımızla 12 kişilik grubumuz Kızılcahamam’da verdiğimiz kısa molanın ardından Gerede yolunda Sey Hamam Kavşağı’nı geçtikten sonra sağa doğru köprüden geçerek yaklaşık 6-7 kilometre içeride bulunan Kavacık köyü’ne saat 10.00 dolaylarında ulaştı. Kısa bir hazırlanmanın sonrası yürüyüşümüz başladı.
Grubumuzda yürüyüşe yeni başlayan 4-5 arkadaşımız sebebiyle yürüyüşün zorluk derecesini oldukça düşürerek tırmanış ve inişleri en az seviyede tutan bir yürüyüş planladık. Çevrede bahar kendini dayatmaya başlamış durumda. Henüz dallar çiçek açmasa da kır çiçekleri çoğalmış durumda. Eriyen karlar, akan dereleri oldukça çoşkulu hale getirmiş.
Bir süre orman için patikadan yükseldikten sonra saat 12.oo dolaylarında öğle yemeği molası verdik. Bir gece önce saatlerin ileri alınması insan biyoritminde değişiklik yaratmış ve belki de uyum sağlamamış vaziyetteyiz. Yağış olmamasına rağmen hafif bir serinlik var. Çalılar oldukça ıslak. Ateş yakmayı neredeyse molanın sonlarına doğru ancak başardık. Saat 13.00’e doğru tekrar yürüyüşe geçtik.
Hafif iniş ve çıkışlarla ve zaman zaman patikaları kullanarak yürüyüşümüz devam etti. Diğer pek çok yürüyüşte başımıza geldiği gibi köy içinde başlayan yürüyüşümüzde önce havlayarak koşturan ve sonra sessiz biçimde yürüyüşümüzün sonuna kadar bizimle beraber olan iki çoban köpeğimiz de vardı. Köpeklerin oldukça iyi eğitimli olduğu yürüyüşümüz sırasında açıkça belli oldu. Zaman zaman her ikisi de grup yanında giderken bazen ikisi de birlikte geride kalarak grubumuzu izlediler. Konaklamalarımız sırasında ise ikisi de ön ve arkada bekleyerek sürekli grubumuzu kontrol ettiler.
Sey Hamamı’nın tepelerinin hemen kuzey yamacındaki yürüyüşümüzde saat 15.00 dolaylarında son derece dik bir yamaçtan inişe geçmemizle dönüş yoluna girdik. Tahminen 60 derecelik eğimli yamaçtan 30 dakikayı aşan zorlu bir iniş yapıp patikaya indikten sonra köye doğru akan dereyi takip eden yürüyüşümüz sırasında zorunlu olarak dereyi birkaç kez geçmek zorunda kaldık. Debisi oldukça yüksek olan suları ıslanmadan geçmeyi başarıp yürüyüşümüzü planladığımız gibi saat 17.00’de başladığımız noktada sonlandırdık. Yarım saatlik çay keyfi sonrası 16 kilometrelik yürüyüşün kısa bir değerlendirmesini yapıp, Pazar alışverişi için Kızılcahamam’a hareket ettik. İlçeye birkaç kilometre kala yağmur başladı. Gün içinde bizi hiç rahatsız etmeyen yağmurda alışverişimizi tamamlayıp saat 18.00 civarında Ankara’ya dönüş yoluna çıktık.
Keyifli bir günün ardından, her ne kadar yeni
katılımcılarımızın birkaç gün çekeceği sıkıntıları olsa da hepsinin büyük zevk
aldığını umduğumuz yürüyüşümüzün verdiği coşkuyla yeni haftaya hazırız.
Bu güzelliklerli zevkle takip ediyoruz...
YanıtlaSilDoğada vakit geçirme keyfini herkesin yaşamasını dilerim.
SilSaygı ve sevgi ile.
Merhabalar.
YanıtlaSilKızılcahamam Kavacık köyü doğa yürüyüşünüzden yansıtılanlardan çok güzel ve keyifli bir doğa yürüyüş olduğu anlaşılıyor. Şimdi o yürüyüş size ne kadar iyi gelmiştir. İnsan bu şekildeki doğa yürüyüşlerinde tüm negatif enerjisini boşaltıyor ve ruhu nasıl dinginleşiyor. Paylaşımınız için teşekkürler.
Selam ve dualarımla.
İlginize teşekkürler, değindiğiniz gibi doğada zaman geçirmek büyük zevk ve mutluluk kaynağı. Bunu ancak yaşayanların anlayabileceğini düşünüyorum.
SilSaygı ve sevgi ile.
Merhabalar.
YanıtlaSilFotoğraf karelerinin birinde çiğdemleri gördüm. Normal çiğdemin yanında daha çok öksüz çiğdem vardı. Biz bu çiğdemin sarısına normal çiğdem, eflatununa da öksüz çiğdem deriz. Yoksa bu fotoğraf karesindeki çiçekler çiğdem değiller miydi?
Selam ve dualarımla.
Dikkatiniz için teşekkürler. Gerçekten sarı olanlar herkesin bildiği "Ankara çiğdemi" (Crocus ancyrensis) Diğer renk olan için öksüz çiğdem denildiğini duymamıştım. Ancak bunun da çiğdem türü olduğunu sanıyorum. Yalnız çiğdem türleri içerisinde bu renkte birbirlerine çok yakın türler var. Bir botanikçi gibi ayırt edemeyeceğim ama "Crocus kotschyanus" veya "Crocus sativus (safran)" dan birisi olduğunu tahmin ediyorum.
Silİlginize çok teşekkürler.