24 Nisan 2014 Perşembe

KÜRT-ERMENİ İŞBİRLİĞİ

 20 Aralık 2011 günü TBMM'de "Ermeni katliamı yok, var diyene ceza" yasası çıkaran Fransa'yı kınayan bir karar alınırken, Meclisteki 3 parti ittifak halinde kararı desteklemiş, dördüncü parti olan DTP milletvekilleri oturuma katılmamış ve oturumda bulunanlar ise sessizliğini bozmamışlardır. Daha önceki oturumlarda esip gürleyen ve bardak kıran DTP'i böyle davranmaya iten esas neden tarihsel KÜRT-ERMENİ İŞBİRLİĞİ'dir. Bu nedenle tarihte cereyan eden ve yeniden canlandırılmaya çalışan ve TÜRK Kanına dayanan bu dostluğu özetle sunuyorum.
İngiltere, Birinci Dünya savaşı sonunda Kürtlerin mandaterliğini üzerine almak üzere harekete geçmiştir. Bu maksatla Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki Kürt Aşiretleri kazanmak için Nisan 1919'da Bnb. Noel ve Yzb. Woolley'i görevlendirirken İstanbul'da Seyyit Abdülkadir'in başkanlığında kurulan "Kürdistan Teali Cemiyeti" ile yakın temas kurmuştur. Paris barış Konferansında ise Osmanlı delegesi olan Şerif Paşa, kendisini "Kürt Heyeti Başkanı" ilan ederek İtilaf Devletlerine başvurmuş ve ayrıca Paris'te bulunan Ermeni temsilcisi Bagos Nubar Paşa ile Doğu Anadolu'daki vilayetlerin Ermeni ve Kürt bölgelerine bölünmesi konusunda anlaşmıştır.
 Başta İngiltere olmak üzere İtilaf Devletlerinin Kürt Politikası Ermenistan politikası ile çakışmış ve Kürt Bölgesi olarak ileri sürülen bölgelerin Ermenilere vaad edilmesi Kürt Cemiyeti ile bölge halkının tepkilerine neden olmuştur. 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr anlaşması bir Kürt ve Ermeni Devletinin kurulmasını öngörmüş ve itilaf devletleri bu anlaşma ile Şark meselesinin çözümlendiği varsaymıştır. Ancak, büyük güçlerin karşısına -Ermenileri koruması altına alan ABD dahil- Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Milli Mücadele Harekâtı tüm gücü ile çıkınca, büyük güçler derhal bu harekâtı ana karnında iken yok etme çalışmalarını başlatmıştır. Emperyalist güçler Türk'lerin karşısına Doğuda Kürt ve Ermenileri ve batıda Yunanistan'ı çıkarmışlardır. Ulusal Kurtuluş Savaşı muhteşem bir zaferle sonuçlanıp Lozan barış anlaşması ile taçlanınca büyük devletlerin yapacağı tek şey kalmıştı. O da bölge halkını ayaklandırmaktı. Türkiye için hayati önemdeki MUSUL sorunu İngiltere'nin politik oyunları ve nüfuzu sonucu İngiltere lehine çözümlenmesi Şubat 1925'te çıkarılan Şeyh Sait isyanı ile mümkün olmuştur. Zira Türkiye sınırda Musul için önemli askeri tedbirler alırken, Halifeliğin kaldırılmasını bahane ederek çıkarılan Şeyh Sait isyanı güzide Türk Birliklerinin kullanılması ile bastırılmış, ancak iç istikrarı bozulan Türkiye İngiltere ile anlaşmak zorunda kalmıştır.
İngiltere ve Fransa'nın bölgedeki çıkarlarını devam ettirmek amacı ile sağladıkları yardım ve desteği ile 1927 yılında "Hoybun Cemiyeti" kurulmuştur. Kürtçe benlik anlamına gelen hoybon ile Ermenice Ermeni Yurdu anlamına gelen haypun kelimelerinden esinlenerek kurulan Hoybun Cemiyeti, İngiltere'nin Irak Olağanüstü Komiser Yardımcısı Edmons'un organize ettiği Revandiz Kaymakamı Seyit Taha'nın evinde yapılan 3 toplantı ile şekillenmiştir. 5 Ekim 1927 günü Lübnan'ın Bihamdun kasabasında yapılan geniş katılımlı bir kongrede de Hoybun Cemiyeti resmen kurulmuştur. Kongre'de Cemiyet Başkanlığına Celadet Ali Bedirhan seçilmiş ise de Cemiyet Başkanlığını genellikle Vahan Papazyan'ın yaptığı bilinmektedir. Bu iki başkanın, Halep'te yaptığı toplantılarda Türkiye'ye karşı oluşturulan ittifakın 14 maddeden oluşan gizli raporu Suriye Başbakanlığına gönderilmiştir. Raporun maddeleri tümü ile Türkiye'ye karşı alınacak önlemler ve işbirliği esaslarını kapsamakta olup önemine binaen aşağıya çıkarılmıştır:
          1. Ermeni Taşnak Cemiyeti Kürt Milleti ile aralarındaki geçmiş olan maceraları unutmuş bir ittifak yapmıştır. Kürt Hoybun Cemiyeti de hakiki düşmanlarını anlayarak Ermeni Milleti ile ittihat ederek ortak amaçlar için kuvvetlerini harcayacaktır."
2. Kürt istiklalini temin ve milli amaçlarını elde etmek için siyasi, idari ve askeri bütün kuvvetlerini Taşnak Cemiyeti memnuniyetle ortaya koyacaktır.
3. Ermeni Hükümeti ve milletinin bütün amaç ve arzularını tatmin ve hukuki meşruiyetini temin etmeyi Hoybun Cemiyeti bir vazife olarak kabul eder.
4. Ermeni ve Kürdistan sınırları her iki cemiyet mührü ile tasdik edilen haritalardaki gibidir. Bu haritada Doğu Anadolu Bölgesini Kafkasya'ya kadar içine alan esas Ermenistan ve Çukurova Bölgesinde de güney Ermenistan çizilmiş olup, alımda "Rize Ermenistan'ın mahrecidir. İskenderun Körfezi ise Cenubi Ermenistan'ın mahrecidir. Bu iki Ermenistan arasındaki vasi ve müttefik bir Kürdistan vücuda getirilecektir" şeklinde açıklama yapılmıştır.
5. Taşnak ve Hoybun Cemiyetleri mağdur Nasturi, Yezidi, ve Çerkezlerle birleşmeyi ve onların hakiki Hürriyetlerini taahhüt ederler.
6. Dağınık Çerkezlere Suriye'de, İsrail'e bahşedilen imtiyaza benzer bir imtiyazla belirli bir yurt tahsisine çalışılacaktır.
7. Taşnak ve Hoybun Cemiyetleri İran'lı Fars arkadaşları ile dostluk ve işbirliği içerisinde yaşamak isterler.
8. Rıza Pehlevi hazretlerinin emirlerinin tarafların menfaatına olduğu kabul edilmiş ve İran'da özel olarak hareket serbestliği hakkı elde edilmiş olduğundan her iki cemiyet bu meseleye son derece riayetkar olacaktır.
       9. Hoybun Cemiyeti Kürt amaç ve isteklerini, Taşnak Ermeni Cemiyeti de
isteklerini tesbit etmişlerdir. Bu madde bir siyasi ilke olarak kabul edilmiştir. Binaenaleyh bütün Kürtlerin temsilcisi Kürt Hoybun Cemiyeti ve bütün Ermenilerin temsilcisi Taşnak Cemiyeti olarak kabul edilmiştir.

10. Taşnak Cemiyeti, Hoybun teşkilâtı için gerekli unsurları temin edecektir. Bu çerçevede Türkiye'ye karşı hareketin icrasına başlanıldığı zaman Taşnak Cemiyeti gene Karakin, Nejde, General Dm, General Subuhi, General Simpat, General Nazarbekof ve General Gargatof gibi kıymetli kumandanlarını istihdam etmeye amadedir. Hoybun Cemiyeti de Seyyit Mehmet Taha, Seyyit Abdullah, Muş'lu Kasım Bey, Hakkari'li Şeref Bey, onun oğlu Hasan Bey, Betnusi Hüseyin Paşa, Barkınlı Mehmet Sadık, Mustafa Nadir ve Musa Bey ve Osmanlı Ordusunda hizmet edip Cemiyete ilhak eden bilcümle zabitini istihdam etmeye amadedir.
11. Dersim ruh meselesidir. Kürt harekâtına istinat noktası teşkil eder. Haydaranlı, Bahtiyarlı, Lolanlı, Balabanlı, Karakiyhili, Arelli ve Çarıklı aşiretlerinin tamamen elde edilmesi lazım geldiğinden bu hususu Hoybun Cemiyeti deruhte eder. Bu durum müştereken tespit edilerek karar altına alınmıştır.
12. Türkiye'ye karşı dışarıdan yapılacak genel bir harekât için muayyen ve detaylı bir plan hazırlanacaktır.
13. Taraflarca seçilecek temsilciler daime temas halinde bulunulacak ve önemli meseleleri merkezi umumiye bildireceklerdir. Tarafların temsilcileri Halep'te bulunacaklardır.
14. Bu ittifakın tatbik ve icrasını Ermeni Taşnatsutyun, ve Kürt Hoybun Cemiyeti deruhte eder. 
Görüldüğü gibi Hoybun ve Taşnak Cemiyetleri Türkiye'yi zayıf düşürmek ve bölmek için tüm olanaklarını kullanacak geniş çaplı bir organizasyon için anlaşmışlardır. Anlaşma gereği her iki cemiyet Türkiye'ye karşı geniş çaplı bir isyanı başlatmak için yoğun faaliyete başlamıştır. Doğal olarak olası bir hareketin İngiltere ve Fransa ile ABD tarafından maddi ve manevi olarak destekleneceğinden emindiler. İlk yapılan faaliyet tarihi ve gerçekleri saptıran radyo yayınları, kitap, dergi gibi propaganda araçlarının kullanılması olmuştur. Gerekli ön hazırlıklar yapılarak Hoybun Cemiyeti tarafından 1930 yılı ağustos ayında Doğu Anadolu'da bildiriler dağıtılmış, propagandalar yapılmış ve halk isyana davet edilmiştir. İran'a sığınmış aşiretlerden Kör Hüseyin Oğulları ve Yusuf Abdal'ın Hoybun ve Taşnak desteği ile donattığı 110 atlı Haydaranlı bölgesine, Çelikanlı Halit Ağa 100 atlısı ile Çığlı köyüne sızmış ve Belikanlılar aşireti de sınırın 3 km. yakınında çadır kurmuştur. 5 Temmuz- 11 Ağustos 1930 günleri arasında yürütülen Zeylan Harekâtı ile isyan bastırılmış ve 22 Mayıs 1932'de Adana Ağırceza mahkemesince yargılanan ve isyana katılan 34 asi ölüm cezasına çarptırılmıştır.
1970'li yıllarda Türk Dışişleri mensuplarına yönelik kanlı eylemler gerçekleştiren Ermeni ASALA terör örgütü sahneye çıkmış ve 1984'e kadar 42 Türk Diplomatını şehit etmiştir. Taşnak ve Hıncak örgütleri bu yeni terör döneminde terörü hazırlamış, organize etmiş ve daha geniş alanlara yayılmasını ve hedeflerin çeşitlenmesini sağlamıştır.
Başta ASALA olmak üzere Ermeni terör örgütleri dünya kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine taktik değiştirerek PKK ön plana çıkarılmış ve 1984 yılında ASALA geri plana itilmiştir. 1978 yılında asıl adının Artin Aramyan olduğu iddia edilen Abdullah Öcalan PKK terör örgütünü kurmuş ve örgüt kısa sürede Ermenistan, Yunanistan, İran, Irak ile ABD, İngiltere, İsrail, Fransa ve İtalya gibi ülkelerden destek alarak büyütülmüştür. Öcalan Ermeni yazarlar tarafından "Büyük Ermenistan hayali fikrine olan katkısından dolayı" onur üyeliğine seçilmiştir. 4 Haziran 1993 günü Ermeni Hınçak Partisi, ASALA ve PKK terör örgütü mensuplarının Batı Beyrut'taki PKK terör örgütü merkezinde bir toplantı yapılmıştır. Toplantı da Ermeniler'in PKK terör örgüne yapacağı destek üzerinde durulmuştur. Ayrıca PKK ile Ermenistan arasındaki bağlantı bununla kalmamakta PKK'a para yardımı başta olmak üzere çeşitli yardımlar yapmış ve Öcalan'ın yakalanmasından sonra verdiği ifade ile pasif bir hal almıştır. Zira Öcalan itirafında "harita anlaşmazlığı ve Ermenilerin soykırımı Kürtler yaptı suçlamaları" Kürt - Ermenistan ilişkisini bitirmiştir.
Son Kürt - Ermeni ilişkilerini değerli yazarımız Altemur Kılıç 31.5.2011 tarihli makalesinde özetlemiştir:
Şimdilerde iki taraf, Kürtlerle Ermeniler, yabancıların, Amerika’nın himayesi altında flörte başladılar. Ermeni diasporası organlarında, Kürtlerin nasıl desteklendiğini yazmıştım. Şimdi de flörtün öteki tarafı; BDP’liler, Ermenilere buketler atıyorlar. Osman Baydemir “Onlar, Ermeniler gitti, biz yalnız kaldık ve barışı bulamadık" diye hayıflanıyor. Ermeni kiliseleri restore ediliyor ve Baydemir “Ermeni dostlarımız, belki bir gün geri dönerler, kapılarımız tüm hemşerilerimize sonuna kadar açık. Çan ve ezan sesi yeniden birlikte duyulacak” davetini yapıyor ve müjdesini veriyor. Yani artık “çanlar”, “Türkler için” çalacak!
Bu mail Ömer Altıntop'un "PKK gerçeği ve Kürt Sorunu" adlı kitabından ve bazı yayınlardan yararlanarak hazırlanmıştır. MY kitap, İstanbul, Şubat 2011
Derleyen: Cengiz Gönen, 26.12.2011

 (Kaynak: Önce Vatan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder