Novi Sad tren
garına indiğimizde şehri gezmeden önce, Petrovaradin Kalesi’ne gitmek
istediğimiz için ve zamanı iyi kullanmak bakımından doğrudan taksilere
yöneldik. İki taksiye bölünerek kaleye yola çıktık. Gardan kaleye olan mesafe
yaklaşık 1.000 Dinar (Yaklaşık 26,70 TL) tutuyor. Taksiler taksimetre açarak ve
dolaştırmadan götürüyor. Bu bakımdan güvenilir olduğunu kabul ettik.
Petrovaradin Kalesi (Sırpça:
Петроварадинска тврђава ya da Petrovaradinska
tvrđava, Macarca: Péterváradi vár, Almanca: Peterwardein) Novi Sad'ın Tuna Nehri'ne bakan sağ
yamacında bulunan bir kaledir. Bugünkü görünen güney bölümünün yapımına Charles Eugène de Croÿ öncülüğünde 18 Ekim 1692'de başlanmış
ve 1780 yılında tamamlanmış. Kale 1991 yılında Sırbistan'ın Büyük Öneme Sahip
Kültürel-Tarihi Mekanları listesine
dahil olmuş ve Sırbistan Cumhuriyeti tarafından korumaya alınmış durumda.
Petrovaradin aslında (Sırpça: Петроварадин; Macarca: Pétervárad), Tuna Nehri kıyısında Novi Sad şehrinin
karşısında yer alan bir kasaba. Novi Sad ile beraber genişletilmiş Novi Sad
Şehri belediye yapısını oluşturuyormuş. Bölgede
yerleşimin tarihi Bakır Çağı'na (MÖ 4500 dolayları) kadar uzanmakta. MÖ 4.
yüzyılda Keltler'
in yerleştiği bölge MÖ 1. yüzyılda Roma hakimiyetine giriyor. Kale burada ilk
kez Keltler tarafından inşa edilmiş. Roma döneminde daha büyütülüp "Cusum"
adıyla Pannonia eyaletine bağlanır. MS 5. yüzyıldaki Hun saldırıları sonucunda tahrip olur.
Kasaba tarih sırasıyla Ostrogotlar, Gepidler ve Lombardlar'
ın hakimiyetine geçer. MS 5. yüzyılın sonlarında Bizanslılar tarafında
ele geçirilen yerleşim; Cusum, Petrikon veya Petrikov adlarıyla anılır. Daha
sonra Avarlar, Franklar, Hırvatlar, Slavlar, Bulgarlar ve
sonrasında yeniden Bizans egemenliğine
geçer. Bulgarlar döneminde voyvoda Sermon idaresinde Petrik adını alır.
Bizans döneminde “Sirmium Theması" içerisinde yer alır. Kasaba, 12.
yüzyılda Macaristan Krallığı tarafından ele geçirilir.
27 Temmuz 1526' da Pargalı İbrahim Paşa tarafından Osmanlı topraklarına
katılır. Osmanlı yönetiminde "Varadin" adıyla bilinen yerleşim,
seferlerde önemli bir menzil noktası görevi görmüştür. 1687 yılında Habsburg idaresine geçer. Kale, 19 Eylül 1694
yılında Sürmeli Ali Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu
tarafından kuşatılmışsa da, 23 günlük kuşatmada sonuç alınamaması üzerine
Osmanlı ordusu Belgrad'a
geri çekilir.
1716 yılında, sadrazam Silahdar Damat Ali Paşa' nda hayatını
kaybettiği Petrovaradin Muharebesi burada kale önündeki düzlükte meydana
gelmiştir. Bu savaştan sonra Petrovaradin, Habsburg yönetiminde sınırdaki askeri savunma
sisteminin parçası olur. 1881' de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içerisinde otonom Hırvat-Slavonia
Krallığı yönetimine geçer. 1918 yılında Yugoslavya Krallığı denetimine girer. II. Dünya Savaşı sırasında kurulan Hırvatistan Bağımsız Devleti denetimine geçtikten sonra, savaşın
ertesinde sonra Voyvodina özerk eyaleti ve sonrasında Yugoslavya topraklarının parçası olur.
Kalenin kat kat surlarından geçerek kale meydanında bulunan müze binasına ulaşıyorsunuz. Müze genel anlamıyla bir kent müzesi görünümünde. Müzenin bir kısmında ise yukarıda bahsettiğim Silahdar Damat Ali Paşa’nın şehit olduğu 1716 muharebelerinin 300. Yıldönümü sebebiyle bu savaşı anlatan özel bir sergi eklenmiş. Duvarlarda savaşın krokilerin ve haritalarının yer aldığı büyük panolar ve bir Osmanlı Otağı, Osmanlı ve Avusturya birliklerine ait kıyafet ve silahlar sergileniyor. Müze girişi kişi başı 150 Dinar (Yaklaşık 4 TL)
Müze çıkışında kalenin Novi Sad’a bakan terasında bulunan kafelerde oturarak önünüzde uzanan Tuna Nehri’ni ve karşı yakadaki Novi Sad’ı seyretme şansınız bulunuyor. Kalenin dolambaçlı yollarından değil, seyir terasının hemen altında yer alan bir tünelden birkaç dakika içerisinde aşağıdaki otobüs yoluna iniyorsunuz. Keyifli bir deneyim oldu bizler için. Novi Sad’a yolunuz düşerse uğramazlık etmeyin.
Novi Sad’a trenle geldiğimiz için bu şehre gelmeden hemen önce Karlofça (Sremski Karlovci) kasabasını görme şansımız olmadı. (Bildiğiniz gibi bu kasabada imzalanan 1699 Karlofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemi resmen başlamıştır.) Bazı Türk turlarının gezi kapsamına aldığını biliyorum.
Kalenin kat kat surlarından geçerek kale meydanında bulunan müze binasına ulaşıyorsunuz. Müze genel anlamıyla bir kent müzesi görünümünde. Müzenin bir kısmında ise yukarıda bahsettiğim Silahdar Damat Ali Paşa’nın şehit olduğu 1716 muharebelerinin 300. Yıldönümü sebebiyle bu savaşı anlatan özel bir sergi eklenmiş. Duvarlarda savaşın krokilerin ve haritalarının yer aldığı büyük panolar ve bir Osmanlı Otağı, Osmanlı ve Avusturya birliklerine ait kıyafet ve silahlar sergileniyor. Müze girişi kişi başı 150 Dinar (Yaklaşık 4 TL)
Müze çıkışında kalenin Novi Sad’a bakan terasında bulunan kafelerde oturarak önünüzde uzanan Tuna Nehri’ni ve karşı yakadaki Novi Sad’ı seyretme şansınız bulunuyor. Kalenin dolambaçlı yollarından değil, seyir terasının hemen altında yer alan bir tünelden birkaç dakika içerisinde aşağıdaki otobüs yoluna iniyorsunuz. Keyifli bir deneyim oldu bizler için. Novi Sad’a yolunuz düşerse uğramazlık etmeyin.
Novi Sad’a trenle geldiğimiz için bu şehre gelmeden hemen önce Karlofça (Sremski Karlovci) kasabasını görme şansımız olmadı. (Bildiğiniz gibi bu kasabada imzalanan 1699 Karlofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemi resmen başlamıştır.) Bazı Türk turlarının gezi kapsamına aldığını biliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder