Ege
bölgesinde, belki de yeri biraz sapa kaldığı için fazla göz önünde olmayan bir
antik kenttir. İzmir'in Seferihisar İlçesi'ne 5 kilometre
uzaklıktaki Sığacık Köyü'nün bir kilometre güneyinde deniz kenarında
bulunan Teos’un, kurucusu Pherekides’e göre, Dioysos'un oğlu Athamastır.
Teos önce bir süre Pers yönetiminde kalmış, sonra Lidyalıların, ardından yine
Pers yönetimine geçmiştir. İonların bölgeye hakim olmasıyla birlikte Teos bağımsızlığını
kazanmış ve mimari alan ile ticarette önemli bir yer haline gelmiştir. Kentin
kazılarında açığa çıkan en önemli yapı kalıntıları Hellenistik ve Roma dönemi
kalıntılarıdır. Ziyarete açık olan Teos'ta en önemli antik eser, antik dünyanın
bilinen en büyük Dionysos Tapınağıdır. Diğer önemli kalıntılar ise Agora,
tiyatro, odeon, surlar ve liman kalıntılarıdır.
TEOS ADI NEREDEN GELİYOR?
Prof.Dr.Bilge UMAR, Ionia kitabında Teos'la ilgili bilgi verirken diyor ki;
TARİHÇE
Pers kralı Kyros,
Kroisos’u yenerek Lydia egemenliğini ortadan kaldırdıktan sonra, Ion kentleri
üzerine saldırıya geçmiştir. Pers komutan Harpagos, Phokaia ve Teos’u sur
duvarlarının dışına topraktan yapay bir tepe yaparak ele geçirmiştir. (MÖ. 545)
Bu yenilgiden sonra Teoslular kentlerini terk ederek Trakia’da Abdera kentine
yerleştiler. Abdera’yı daha önce Klazomenaili Timesios kurmuş ise de
büyüyememişti. Teoslular kente yerleştikten sonra Timesios’un adını
ölümsüzleştirdiler. (Teoslular, Abdera’nın dışında M.Ö. 544
civarında Kuzey Karadeniz kıyısında Phanagoria kentini de kurmuşlardır.)
Pers
istilasından önce yaklaşık MÖ 600 yıllarında Miletoslu düşünür Thales, tüm İon
kentlerinin ortak bir güç oluşturarak, bölgenin ortasındaki Teos’a yerleşmesi şeklinde
olan bu fikri savunduysa da genel kabul görmediğinden, Pers istilası başarıya
ulaşmış ve İonlar köleliğe doğru adım
atarlar. Prieneli Bias ise, köle olmak yerine yurtlarını terk edip Sicilya’da
güçlü bir koloni kurma fikrini savunur. Savaştan kaçan İonların bir kısmı Mısır
topraklarına giderler ve Mısır kralı Amasis, onları iyi karşılar ve
yerleşmeleri için Naukratis kentini gösterir. İonlar buraya yerleşmezlerse de ibadetleri
için görkemli bir tapınak inşa ederler, Teosluların da içinde bulunduğu grubun
yaptığı tapınağa Hellenion ismi verilir ve Naukratis ile ticaret ilişkileri
geliştirilir.
Pers kralı
Dareios döneminde, MÖ. 494 yılında, Miletos’un savunması için yapılan Lade
deniz savaşında, 353 gemilik İon donanmasına, Teos kenti 17 gemi ile katılır.
Savaşta Phokaia’lı Dionysos tarafından komuta edilen İon donanması, Samos
gemilerinin bir kısmının desteğini çekmesi sonucu dağılır ve ağır bir bozguna
uğrarlar. MÖ. 4. yüzyılda yeniden eski zenginliğine kavuşan Teos, Delos
Birliği’ne 6 talent vergi verecek duruma gelir. Büyük İskender döneminde, Çeşme
yarımadasının en dar yerinde bulunan kentin, bir su kanalı yardımıyla Smyrna’ya
bağlanması da düşünülür.
MÖ. 304
yılındaki büyük depremden sonra Antigonos Monophthalmos, depremden hasar
görmüş iki kenti, Lebedos ve Teos’u birleştirmeyi (synoikismos) önerir. Fakat
bu fikri gerçekleştiremeden bir savaşta Lysimakhos’a kaybeder. Mustafa Uz, C. B. Welles’in epigrafik çözümlemelerine dayanarak, Teos’un
Helenistik surlarının MÖ. 3. yüzyılın sonunda değil, MÖ. 303’te düşünülen
synoikismos nedeniyle yapılmış olabileceğini belirtmektedir.
Tüm Ionia’da olduğu
gibi Teos’ta da önemli düşünürler ve şairler yetişmiştir. MÖ. 6 yüzyılda
yaşamış lyrik şair Anakreon ve MÖ. 100 yıllarında Aristoteles kütüphanesini
satın alan Apellikon birer Teos vatandaşıdır. Teos’lu kolonistlerin kurduğu
Abdera kenti de, MÖ. 5. yüzyılın önemli filozoflardan Protagoras ve
Demokritos’un vatanıdır. Seleukos Kralı Büyük Antiokhos III, Karia’daki
Ptolemaios hakimiyetine son vermek için çıktığı Batı seferinde, Ionia
kıyılarındaki bazı kentlerle işbirliği içine girer. MÖ. 204-202 yılları
arasında gerçekleşen kısa süreli seferler sırasında Teos ile işbirliği yaptığı
ve hatta koruması altına aldığı bilgisini yazıtlardan öğrenmekteyiz. MÖ.
218’den itibaren Pergamon Krallığı’na bağlı olan Teos’un tapınakları
için sığınma hakkı ayrıcalığına ilişkin ricaları bir Seleukos elçisi tarafından
Roma Senatosu’na iletilmiştir. M.Ö. 3.
yüzyıldan 2. yüzyıla geçişte Teos kenti, artık Pergamon Krallığı’na bağlı
değil, ancak görünüşte III. Antiokhos’un yönetimi altındadır. MÖ. 204-190 yılları arasında Seleukoslar’ın hakimiyeti
sırasında diğer İonia kentleri gibi Teos da, Pergamon Kralı I. Attalos’a vergi
verip ve Bithynia savaşı giderlerine katılır. Bu ağır masraflar yüzünden Pergamon
krallığı hakimiyeti döneminde kent maddi ve manevi açıdan sorunlar yaşar.
Antiokhos dönemiyle birlikte kent, ekonomik ve politik açıdan değişime uğrar. İonia’da
Seleukoslar’a bağlı tek kent olan Teos, çevresindeki Pergamon krallığına bağlı
İon kentleri (Kolophon, Notion, Lebedos ve Klazomenai) tarafından kuşatılmıştı.
Ancak, Teos kenti, Suriye’den Ionia’ya kadar uzanan Büyük Seleukoslar
Krallığı’nın en uçtaki savunma ve ticaret kenti olarak önemli bir konumdadır.
MÖ. 194 yılında Teos önlerinde Roma donanmasıyla yapılan savaştan sonra,
Antiochos’un kent üzerindeki hakimiyeti sona ermiştir. M.Ö.
133’de III. Attalos’un vasiyet yoluyla topraklarını Roma’ya bırakmasıyla
birlikte Teos, Roma topraklarına dâhil edilmiş ve M.Ö. 129 yılında Roma’nın
Asia Eyaleti düzenlemesi ile bu eyalet içerisinde yer almıştır. Teos antik
kentinin Roma Dönemi’nde de önemini sürdürdüğü antik kentteki mimari
faaliyetlerden anlaşılmaktadır. Hıristiyanlık Dönemi’nde Ephesos metropolitliğine
bağlı bir piskoposluk merkezidir.
Sadece yazıtlar aracılığı ile bildiğimiz
Dionysos Sanatçılar Birliği, Teos’da çok önemli bir rol oynamıştır. Devamlı bir
huzursuzluk kaynağı olarak görülen bu sanatçılar topluluğu M.Ö. 2. yüzyılın
ortalarında Teos’dan Ephesos’a sürülmüşlerdir. Ünlü ozanlar Anakreon (M.Ö.
572), Antimachos ve Epikürcü Nausiphanes Teoslu’dur.
DİONYSOS SANATÇILARI
Teos'un baş tanrısı Dionysos'du. Dionysos'a gösterilen
büyük saygı, İ. Ö. 3. yüzyıl sonlarında kentin itibarını büyük ölçüde
arttırmıştı. Teos, Dionysos Sanatçılarının Batı Anadolu koluna merkez seçildi;
toprakları kutsal ve dokunulmaz sayıldı. Sözünü ettiğimiz Dionysos Sanatçıları
tüm Yunan dünyasında düzenlenen tiyatro ve müzik şenliklerine paralı sanatçılar
sağlayan bir profesyonel oyuncular ve müzisyenler loncası idi. Dionysos
Sanatçıları'nın diğer önemli merkezleri, Yunanistan'da Atina ve Tebai, İtalya'da
Syrakusa ve Mısırda Ptolemais kentlerinde bulunmaktaydı. Teos'daki merkezin
yanı sıra bir çok kentte de yakın çevreye hizmet götüren ve tragedya, komedya,
müzik, şarkı ve başka dallarda yapılan yarışmalarda ödül için boy ölçüşen
yöresel şubeler kurulmuştu. Tiyatronun daima Dionysos'un koruması altında
bulunması yüzünden, Dionysos Sanatçıları yalnız profesyonel değil, aynı zamanda
dinsel bir topluluk niteliği taşıdılar ve vergi bağışıklığı ile can güvenliği
başta olmak üzere, her yerde tanınan bazı evrensel haklardan yararlandılar. Her
şubenin kendine özgü bir düzeni vardı ve bağlı olduğu kentten geniş ölçüde
özerk bir yapıya sahipti. Sanatçılar birliği ile söz konusu kent arasında
ilişkiler özel bir anlaşma ile düzenleniyordu. Ne var ki Sanatçıların kolay
insanlar olmadığını herkes bilir. Toplumun asla göz ardı edemeyeceği Dionysos
Sanatçıları da kendilerini aşırı derecede önemsediler; bu yüzden adları sorun
yaratan bir topluluk olarak kötüye çıktı. Philostratos onları, çok saldırgan
bir grup sözcükleri ile tanımlar ve güçlükle bir düzene sokulabildiklerini
söyler. Aristoteles’in problemlerinden biri, Dionysos Sanatçıları neden kötü
insanlardır? sorusuna ayrılmıştır. Düşünürün önerdiği çözüm, Sanatçıların çoğu
zaman kuralsız bir yaşam sürdürdükleri ve sanatlarını sanat için değil,
ekmeklerini kazanmak için yaptıkları, böylece bilgeliğe erişme çabalarına
adayacak hemen hiç zamanların kalmadığı yolundadır.
İoniadaki loncanın tarihçesi, bu yargıyı hiçbir şekilde çürütmez. Başlangıçta her şey iyi gider. Teoslular bir talent değerinde bir arazi satın alıp, iyi dilekler ve dualarla Dionysos Sanatçılarına armağan ederler. Fakat çok geçmeden kavgalar başlar ve giderek sıklaşır. İ. Ö. 152de patlak veren isyan sonucunda Dionysos Sanatçıları kentten kovulur. Sanatçılar Efes'e taşınmak zorunda kalırlar. Anlaşılan, Sanatçılar orada da pek sevilmemişlerdir. Pergamon Kralı II.Attalos onları Myonnesos'a gönderir. Bunun üzerine Teoslular Romalılar'a başvurarak kendi haklarının, sınırlarındaki başka bir kente verilmesinden yakınırlar. Sanatçılar bu kez Lebedos'a götürülürler. Sonunda iyi karşılandıkları bir yer bulmuşlardır. Çok az nüfusa sahip Lebedos, elindeki insan gücünü arttıran her türlü katılıma kucak açmaktadır. Ancak Marcus Antonius bir gün onlara Priene'ye taşınmalarını emreder. Neyse ki Kleopatra yararına yapılan bir çağrıdır. Kısa bir süre sonra Dionysos sanatçıları, Lebedos'a dönerler.....
DIONYSOS TAPINAĞI
Strabon'un verdiği bilgiye dayanarak, Aristoteles'in topladığı kitaplar önce Theophrastos'a sonra da onun öğrencisi Neleus'a kalmıştır. Bu kişi tarafından Troas'tan Skepsis'e taşınan kitaplar, varisleri tarafından iyi bakılmamış daha sonra Bergama Kütüphanesi için yapılan zoraki toplamalardan korunmak için yer altında, rutubetli bir ortamda saklanmışlardır. İ. Ö. 100 yıllarında Apellikon tarafından satın alınan kitaplar kısmen bozulmuştur.
Fakat bir filozof olmaktan çok, sadece bir kitapsever olan Apellikon, bu kitapların bozulmuş olan yerlerini hatalı olarak tamamlayıp çoğaltmıştır. Sonraları Atina'nın alınması sırasında, Apellikon'un kendi malı durumunda olan bu kitapları Romalı komutan Sulla, Eski Yunan kültürüne önem verdiği için Atina'dan alıp Romaya savaş ganimeti olarak getirmiştir. (M.Ö. 86). Ve Romada, Tyrannion adlı bir bilgin kitapları yeniden gözden geçirerek formalar halinde yayımlamıştır. Strabon'un verdiği bu bilgiden sonra Posidon da Athenaios'a dayanarak, Apellikon'un kütüphanesinden söz etmektedir. Ona göre, aslında Teos'lu olan Apellikon belki de Roma'ya duyduğu antipatiden dolayı Atina vatandaşı olmuştur. Parlak ve maceralı bir meslek arayan Apellikon, Peripatoscuların felsefe okuluna devam etmiştir. Zengin olan Apellikon daha sonra filozof Aristoteles'in kitapları ile birlikte daha pek çok kitabı satın almıştır.Delos'taki tapınağı yağmalamasına rağmen, İ. Ö. 88 yılında, burada Romalıları yenmesi amaçlanarak, Peripatoscu Aristion tarafından kendisine komutanlık görevi verilmiştir. Ayrıca Metroon'da depolanmış olan eski belgeleri de mülkiyetine geçirmiştir. Fakat bu hırsızlığı Atina'da öğrenilmiştir.
TEOS AKROPOLÜ
Kocakır Tepesi olarak isimlendirilen akrapol üzerinde Teos'un bilinen en eski anıtsal yapı kalıntıları bulunmaktadır.1925 yılı Fransız kazıları sırasında bu alanda çalışılmış, görünen yapı kalıntılarının krokisi çizilmiştir. Dr. Mustafa Uz tarafından tapınak ve altarın rölöve çalışmaları 1989 yılından beri sürdürülmekte idi. Akropolün taç kısmı ve doğu eteğindeki Arkaik teras duvarları ve Arkaik yapı izlerinde eski araştırmacıların belgelediği durumdan günümüze, diğer kalıntılarda görülenin aksine, fazla bir değişiklik bulunmamaktadır.
Akropol'ün taç kısmı teras halinde düzenlenmiştir; tepenin kayalık dik kenarı ile uyumlu çevre duvarı ile belirlenmiş oval biçimli bu alan yaklaşık 125 m. genişliğindedir. Duvar kalınlığı kuzey kenarda ortalama 1.40 m., batıda 1.82 m.dir. Yapı taşı olarak iri gözenekli, sert yerel kalker kullanılmıştır. Çevre duvarları ocak kesimli olarak bırakılan, arkalı önlü çift orthostat tarzında dikilen, arası toprak/kırma taş doldurulan bir yapı tekniği gösterir. Düzensiz çokgen, iri dörtgen örgülüdür. Bu duvarlar İonia'daki bilinen en eski duvar yapım tekniğindeki örneklerden biridir.
Bu duvar sistemi yer yer çift sıra halinde rampalar ve yollar ile akropolün taç kısmında bir temenos alanı oluşturmaktadır. Kuzey ve batıda bir bölüm olmak üzere çevre duvarı iyi izlenmekte, güneye doğru eğimle beraber izlenmesi güçleşmektedir; daha sonra yapılan ekler ve modern tarla duvarı düzenlemelerinden ayırmak zorlaşır. Bu duvarlar A. Akarca tarafından İ.Ö.4. yüzyıla tarihlenmektedir.
Terasın ortasına doğru bir kayalık bulunmaktadır. Akropolün bu sivri ucuna dayanmış doğu-batı ekseninde ince uzun yapı kalıntısı kabaca 37x7.5 m. boyutlarındadır. Hekatompedos (100 ayak) ölçülerinde bir tapınağa ait bu yapı doğu girişlidir, yer yer ana kayaya oyulmuş yer yer de kabaca yontulmuş uzun dikdörtgen taşlardan yapılma bir alt yapıya sahiptir. Anadoluda bilinen tek örnek olan bu anıtsal yapının plan tarzı İ. Ö. 7. yüzyıl Sisam adası tapınağını andırmaktadır.Fransız araştırmacılar ve Dr. Duran M. Uz tarafından yüzeyde saptanan mimari parçalara göre, Teos Yarımadası Killik Burnu mevkiindeki ocaklardan gelen ince grenli kireç taşı malzemeden bu yapıya üst yapı inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Tapınağın girişinden 15 m. daha doğuda Arkaik Çağa ait sunak yapı kalıntısı yer alır. Fransızlar tarafından eskisi çıkarılan sunak yapısının Dr. M. Uz tarafından rölövesi çıkartılmıştır. Kuzey-güney ekseninde olan sunak, tapınağın doğu-batı eksenini ortalamaktadır. Yapı 19.40x14.62 m. boyutlarındadır. Kaba yontulmuş yerel kalker bloklardan euthynteria döşemesi yer yer ana kayaya oturmakta; hemen doğu kenar boyunca dikdörtgen örgülü taş blok sırası daha geç bir döneme ait olmalıdır.
Akropoldeki eski duvar sistemi eğim doğrultusunda 100 m. batı yönünde bir noktada Hellenistik savunma duvarlarına bağlanmaktadır. Akropolün 150 m. kuzeydoğusunda çokgen kenarlı örülmüş teras duvarı köşesi en eski savunma duvar sistemine ait olmalıdır. Arkaik çağ teras duvarları kuzeydeki daha geç çağın savunma duvarı sistemine bağlantısı açık değildir ...
SUR DUVARLARI
Teos'un Arkaik dönem surları çoğunlukla akropol çevresinde görülmektedir. Kyklopik tarzda yapılan duvarlar hakkındaki tarihsel bilgiyi Herodot'dan öğreniyoruz. İ. Ö. 545 yılındaki Pers istilasında komutan Harpagos tarafından yapılan yığma tepeler sayesinde Teos'un surları aşılabilmiştir. Hellenistik surlar son yıllarda Prof. Dr. Numan Tuna tarafından yapılan araştırmalar sayesinde geniş ölçüde ortaya çıkmıştır. Daha önceleri kent planına bağlı olarak dikdörtgen olduğu düşünülen surların, düzensiz bir şekilde geliştiği görülmektedir. İsodomos duvar tekniği ile yapılan duvarlar en fazla korunmuş haliyle Dionysos Tapınağının batı tarafında bulunmaktadır. Burada yapılan sondajlarda İ. Ö. X. yüzyıla kadar inen seramik buluntuları ele geçmiştir. Dionysos Tapınağının batısında kalan sur duvarlarının iç kısmında 1962 yılında yapılan kazılarda sur duvarı tabakalaşması hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir. Duvarlar boyunca temele kadar inen buluntular, Hellenistik dönemden Arkaik döneme kadar olan bir zaman dilimine tarihlenmektedir. Fakat temelden sonra ana kayaya kadar olan, 80 cm. tabakada ise İ. Ö. 6. yüzyıldan başlayarak Geometrik döneme kadar süren buluntular tespit edilmiştir. Böylece mevcut sur duvarlarının İ. Ö. 6. yüzyıldan itibaren kullanıldığı, daha erken dönemlere ait surların başka bir yerde olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat ele geçen seramik buluntular, şekil ve süsleme bakımından Miletos'ta bulunan Geometrik çanak çömleğe benzemektedir. Böylece Teos'un ilk yerleşim tarihi, İ.Ö. 6. yüzyıldan 10. yüzyıla çekilmiştir.
NEKROPOL
Yarımadanın batısında kalan bugün bozulmuş orman karakteri gösteren engebeli arazi, denizden gelebilecek bir müdahaleye açık bırakılmıştır. Bu kısımda şehrin nekropolüne ait çeşitli kalıntılar bulunmaktadır. Hemen her yerde pişmiş toprak lahitler, özellikle Klazomenai tipi İ: Ö. 6. yüzyıla ait boyalı bir örnek ile daha geç dönemlerin kesme taş sandukaları yer yer açılmış olarak görülebilmektedir.
Teos Arkeoloji Kazısı 2010 yılından
itibaren Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü,
Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa KADIOĞLU
başkanlığında yürütülmekte.
Seferihisar İlçesi’ndeki Teos Antik Kenti’nde sürdürülen çalışmalarda Anadolu’daki en kapsamlı kira sözleşmesini anlatan 2200 yıllık yazıt yakın zamanda gün yüzüne çıkarıldı. 1 kefil ve kentin ileri gelenlerinden oluşan 6 şahitle yapılan sözleşmede, içerisinde binalar bulunan arazinin uygun kullanılmaması durumunda uygulanacak cezalar da yer alıyor.
Söz konusu anlaşma metni Yaklaşık 1.5 metre yüksekliğinde bir mermer stele bir anlaşma
yazılmış. Kazı sorumlularından Prof Dr. Mustafa Adak’ın anlatımlarına göre: “Anlaşma 58 satırdan oluşuyor. Çok ayrıntılı
bir kira anlaşması. Yazıtın içeriğine göre kentin Gymnasium’ndaki 20 ile 30 yaş
grubundaki Neoslar, Teos’lu bir vatandaştan bir miras edinmişler. Şahıs, içinde
yapılar, köleler, kutsal sunak bulunan arazisini Neoslar’a bağışlamış. Neoslar
da çeşitli masraflarını karşılamak ve her yıl düzenli olarak o araziden gelir
elde etmek için kiraya vermişler. Yazıtta arazi önceden kime aitti? İçinde
neler var? Hepsi anlatılmış. Bir kutsal sunaktan da söz edilmiş. Neoslar
sözleşmede ‘kutsal’ olarak nitelendirilen bu araziyi yılda 3 gün kullanmak
istediklerini bile belirtmişler. O dönemde de arazilerden devlet tarafından
vergi alınıyordu ancak arazi ‘kutsal’ olarak nitelendirildiği için vergiden
muaf tutulmuş. Anlaşılan arazi açık artırmayla kiralanmış. Bir tellal tutulmuş
ve herkese duyurulmuş. Bazı kişiler talip olmuşlar. Daha sonra kimin kiralayacağına
karar verilmiş. Kiralayanın ismi yazıtta belirtiliyor. Kiracının bu şartları
yerine getirmesi için 1 kefil gerekiyor. Kefilin ve kefilin babasının ismi
hepsi biliniyor. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için 6 da şahit istenmiş. Çok
ilginçtir. 6 şahidin 3’ü kentin baş yöneticileri. Bu yazıt Gymnasium’un
yapısını, Neoslar’ın mal sahibi olabildiklerini ve bunları kiraya çıkararak
gelir elde ettiklerini gösteriyor. Bu anlamda antik dünyada başka hiçbir örnek
yok. O açıdan çok ilginç. Yazıtın neredeyse yarısı ceza formülleriyle
donatılmış. Kiracı zarar verirse, arazinin yıllık bakımını yapmazsa, binaları
bakımsız bırakırsa ceza ödeyeceği anlatılmış. Ayrıca kiraya veren Neoslar her
yıl araziyi denetleyeceklerini, arazinin verimliliğinin kesinlikle azalmamasını
da yazmışlar.Yazıtta iki hukuki
terim var. Büyük sözlüklerde bu terimler yok. İlk defa belgeleniyor. O
terimlerin tam olarak ne anlama geldiğini antik yazarları ve hukuki metinleri
inceleyerek çıkarmak gerekiyor.”
TEOS'daki araştırma ve kazı kronolojisi:
1962 öncesinde birkaç dar kapsamlı ,daha çok yüzey araştırması nitelikli çalışma yapılmıştı.
1862 yılında PULLAN
1925 yılında LAUMONİER ve BEGUİGNON
1962 -1966 arası Prof.Dr.YUSUF BOYSAL ve Prof.Dr.BAKİ ÖĞÜN (Özellikle Dionysos tapınağının temenos alanında)
1980-1984 arasında Dr.MUSTAFA DURAN UZ
1985-1986da J.CLAYTON FONT
1995-1996 ve sonrası yıllarda Taçdam -ODTÜ 'den Doç.Dr.NUMAN TUNA
TEOS ile ilgili Kaynaklar:
Ionia:Prof.Dr.Bilge UMAR-İnkilap yay.2001
Anadolu Uygarlıkları:Prof.Dr.Ekrem AKURGAL Net yay.
Türkiye'nin Tarihi:Bir gezginin gözüyle Anadolu Uygarlıkları-Seton Lloyd-Tübitak yay.1998
Anadolu'nun tarihsel coğrafyası-Prof.Dr.Veli SEVİN
Eskiçağ'da Ege:George BEAN-Arion yay.
Anadolunun tarihi coğrafyası-W.RAMSAY-MEB yay.
Antik Anadolu Coğrafyası-Strabon-Arkeoloji ve sanat yayınları
Teos Araştırmaları:doç.Dr. Numan TUNA-Taçdam-ODTÜ,Ankara-14.Araştırma Sonuçları toplantısı27-31 Mayıs 1996 Ankara-T.C Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü
Anadolu'da Romalılar-Batı Anadolu Kent Devletleri-David MAGİE-Çeviri :N.BAŞGELEN,Ö.ÇAPAR Ark ve Snt.yay.
Anadolu'da Romalılar-Batı Anadolu'da zenginlikler-David MAGİE Ark ve snt.yay.
Batı Anadolu Bölgesinde Kültür Gelişmesinin ana hatları-Dr.Reınhard STEWİG Çev.Ruhi TURFAN,M.Şevki YAZMAN
İTÜ Mimarlık fakültesi Şehircilik Enstitüsü -1970
Genel Nümizmatik Sözlüğü-Ahmet Semih TULAY Arkeoloji ve sanat yay.
Türkiye'nin Antik Meskukatına Dair Bibliografya-E.BOSCH Türk Tarih Kurumu Yay.1949
Türkiye Uygarlıklar Rehberi-Ege Kıyıları:John Freely Çev.Tuncay BİRKAN,Gürol KOCA,Aslı BİÇEN,YKY yay.
TEOS ADI NEREDEN GELİYOR?
Prof.Dr.Bilge UMAR, Ionia kitabında Teos'la ilgili bilgi verirken diyor ki;
“Teos
adının Hellen dilinde bir anlamı yoktur;aslının ,tıpkı Paphlagonia'daki(Batı
Karadeniz bölgesinin antikçağdaki ismi) TEİON (Şimdi FİLYOS/HİSARÖNÜ)kentinin
adı gibi ,Luvi dili ardılı bir Anadolu dilinden geldiğini ve öz biçiminde
TA-UWA,TA(ATTA,BABA)tapınağı olduğunu sanıyorum.
Luvi dilinde ve ardılı dillerde A ile başlayan sözcüklerin bu A ihmal edilerek de söylenebildiğinin birçok örneğini biliyoruz.AMA yerine MA,ADA yerine DA,ADRA yerine DRA/TRA gibi.Dolayısıyla TA da ATTA'nın çeşitlemesidir.Ancak "Baba"anlamındaki bu sözcük hem Baba Tanrıyı,Ana tanrıçanın erkeğini anlatırdı hem de tıpkı Papas sözcüğünde olduğu üzere rahip anlamındaydı. Burada TEOS/TEİOS biçimine bürünmüş TA-UWA adı içinde,tanrı ATTA mı yoksa Teos'daki tapınağın kam'ı(rahibi)mi kastediliyordu,bu soruya güvenle yanıt vermeyi sağlayacak dayanağımız yoktur.”
Kenti gezmeye, müze girişinden başlıyoruz. Tahta
yürüyüş yollarını düzenli takip ettiğiniz takdirde şehrin kazı ile açığa
çıkarılmış olan önemli kısımlarını kaybolmadan gezme şansına sahipsiniz. Teos’u
resimlerimizi takip ederek, Teos kadar yaşlı zeytin ağaçlarının yanından, geçerken
bir yandan da şehrin tarihi hakkında sohbetimizi sürdürelim.Luvi dilinde ve ardılı dillerde A ile başlayan sözcüklerin bu A ihmal edilerek de söylenebildiğinin birçok örneğini biliyoruz.AMA yerine MA,ADA yerine DA,ADRA yerine DRA/TRA gibi.Dolayısıyla TA da ATTA'nın çeşitlemesidir.Ancak "Baba"anlamındaki bu sözcük hem Baba Tanrıyı,Ana tanrıçanın erkeğini anlatırdı hem de tıpkı Papas sözcüğünde olduğu üzere rahip anlamındaydı. Burada TEOS/TEİOS biçimine bürünmüş TA-UWA adı içinde,tanrı ATTA mı yoksa Teos'daki tapınağın kam'ı(rahibi)mi kastediliyordu,bu soruya güvenle yanıt vermeyi sağlayacak dayanağımız yoktur.”
Teos, ilk önceleri
Karların yerleşik olduğu bir yer iken (MÖ 2000- Charles Texier), Boiotia’daki
Orkhomenos’tan gelen Athamas önderliğindeki Myniailer tarafından kent haline getirilmiştir.
Topluluğa daha sonraları İonlar ve Atinalılar katılmışlardır. Kodros’un meşru
olmayan oğlu Nauklos ve daha sonra Atinalı Apoikos ve Damasos ve Boiotialı
Geres tarafından ikinci kafile ile gelenler arasındadır. (Pausanias VII 3,6)
Zaman içinde zenginleşen Teos, Pers istilasına kadar bu zenginliğini sürdürmüş
hatta bir dönem halkının bir bölümünü Phokaia ve Ephesos’a gönderecek duruma
gelmiştir. (Büyük Dünya Tarihi adlı eserin yazarı Jak Pirenni'ye göre Teos, en
parlak devrini İ. Ö. 900 yıllarında Asurluların tesis ettiği barış döneminde
yaşadı. Bu dönemde İon kolonileri; Teos, Miletos, Priene, Ephesos, Kolophon,
Klazomenai, Khios, Samos, Phokaia, Lebedos, Myous ve Eryhtrai birleşerek
Panionion adı verilen İon konfederasyonunu kurdular. Dodekapolis olarak da
anılan bu on iki kent devletinin din merkezi ve toplanma yeri, Samos Adası'nın
karşısında, anakaradaki Panionion (Kuşadası-Davutlar)da bulunmaktaydı. Birlik
üyeleri sadece soy ve dine bağlılık anlamında bir araya geliyorlar, dış politika
ve aralarındaki siyasi ilişkilerde özgür davranıyorlardı. Bu yüzden Pers
saldırılarına karşı etkili bir savunma gerçekleştiremediler.)
Kente atfedilen,
üzerinde ISOM yazılı, grifon başı işlenmiş altın Phokaia stateri sayılmaz ise,
Teos'a mal edilebilecek en eski sikke 9 gram elektrondan üzerinde grifon başı
bulunmaktadır. Kentin asıl tanrısı Dionysos kültünü sembolize eden grifonun
Teos'un kolonisi Abdera sikkelerinde de benimsenmesi para basımının Teos'ta
erken bir devirde başladığını gösterir . İoniadaki loncanın tarihçesi, bu yargıyı hiçbir şekilde çürütmez. Başlangıçta her şey iyi gider. Teoslular bir talent değerinde bir arazi satın alıp, iyi dilekler ve dualarla Dionysos Sanatçılarına armağan ederler. Fakat çok geçmeden kavgalar başlar ve giderek sıklaşır. İ. Ö. 152de patlak veren isyan sonucunda Dionysos Sanatçıları kentten kovulur. Sanatçılar Efes'e taşınmak zorunda kalırlar. Anlaşılan, Sanatçılar orada da pek sevilmemişlerdir. Pergamon Kralı II.Attalos onları Myonnesos'a gönderir. Bunun üzerine Teoslular Romalılar'a başvurarak kendi haklarının, sınırlarındaki başka bir kente verilmesinden yakınırlar. Sanatçılar bu kez Lebedos'a götürülürler. Sonunda iyi karşılandıkları bir yer bulmuşlardır. Çok az nüfusa sahip Lebedos, elindeki insan gücünü arttıran her türlü katılıma kucak açmaktadır. Ancak Marcus Antonius bir gün onlara Priene'ye taşınmalarını emreder. Neyse ki Kleopatra yararına yapılan bir çağrıdır. Kısa bir süre sonra Dionysos sanatçıları, Lebedos'a dönerler.....
DIONYSOS TAPINAĞI
Teos’un en
önemli yapısı, Anadolu’da az sayıda örneği görülen Dionysos tapınağıdır. Ion
düzenindeki tapınak, yapı şekli olarak hexastyle perıpteros (6-11 tek sıra
sütunlu) biçimindedir. Anakayanın düzleştirilmesiyle oluşturulan ve doğudan 12,
batıdan 5 basamakla yükseltilen bir podyum üzerine yerleşmektedir. Geniş bir
temenos içinde yer alan tapınak ve sunağı doğuya doğru yönlenmiştir. Tapınak,
yapı şekli ve sütun genişliği-yüksekliği oranı (1:9,5) bakımından Vitruvius’un
İon düzenindeki tapınak kurallarına uymaktadır. Podyum üzerinde dört basamakla
yükselen stylobat boyutları 18.5 x 35.0 metredir. D. M. Uz’a göre; görülen
tapınak kısmen Augustus (MÖ. 27–MS. 14) ve daha çok Hadrianus (MS. 117-138)
dönemi yapısıdır.24 Helenistik tapınak, opisthodomos’un dar olmasına bağlı
olarak tetrastyle amphiprostylos (iki tarafı dört sütunlu) yapı biçimi şeklinde
olabilir. Bu durumda stylobat 8.1 x 19.3 m. boyutlarında olacaktır. Teos
Dionysos tapınağı, mimari örgütlenme açısından, pronaos, cella ve
opisthodomos’un organizasyonu bakımından, kendisinden önce yapılmış bazı
tapınaklarla benzerlik göstermektedir. Fakat en önemli farklılık, Teos’ta
pronaos’un cella’nın büyüklüğüne yakın olmasıdır. Opisthodomos’lu prostylos
olan Magnesıa Zeus Sosipolis tapınağı ise, Hermogenes’in ilk dönem
eserlerindedir. MÖ. 2. Yüzyılda yaşamış olan mimar Hermogenes, tapınak
mimarisinde kendine özgü bazı yenilikler getirmiştir.
TİYATRO
Akropolis
Tepesinin güney ucunda Dionysos Sanatçıları için özel bir önemi olan tiyatro
yer alır . Tiyatrodan bütün ören yerini, limanı ve Myonnesos burnuna dek uzanan
kıyıyı görmek mümkündür 1963 yılında Prof. Dr. Yusuf BOYSAL ve Prof. Dr. Baki
ÖĞÜN ekibi tarafından özellikle skenenin (Sahne binası) 2/3 ü, kısmen de
orkestra bölümü kazılarak, tarihleme için çok önemli bilgilerin açığa çıkması
sağlanmıştır. Tiyatro doğal eğim kullanılarak kurulmuştur . Eğimin yetersiz olduğu
durumlarda tonozlu geçitler yapılmıştır. Sahne binası mimari elemanları
korunmuş olmasına rağmen cavea’ya ait bloklar tahrip olmuştur. Tiyatro, at nalı
şeklindeki planı ve yamaç eğimini kullanması sebebiyle Helenistik özellikler
göstermektedir. Fakat Roma döneminde sahne binası genişletilmiş ve cavea’yı
yükseltebilmek için altına tonozlu geçitler (vomitorium) yapılmıştır.
Güneydoğudaki deniz manzarasına yönlenen tiyatronun orkhestra çapı 20 m. cavea
çapı ise 60 metreye yakındır. Oturma basamaklarının sayısı belli olmamakla
birlikte, yüksekliği 34 cm. genişliği 60 cm. boyutlarındadır. Tiyatro yakınında
bulunan mimari elemanlar sayesinde, Helenistik dönemde Ion düzeninde skenesi
olduğu, Roma döneminde ise Ion ve Korinth düzenlerinin kullanıldığı iki katlı
scaenae fronsa sahip olduğu söylenebilir. Orkestrada bulunan pişmiş toprak künk
tesisat ise Roma Çağının en son evresinde yapılmış olduğu düşünülüyor. Yakınındaki
Sığacık Kalesi yapımında kullanılmış olduğu tahmin edilen tiyatro oturma
sıralarının daha Fransız araştırmacıları döneminde bütünüyle sökülmüş oldukları
bilinmektedir . Roma Çağında farklı dönemlerde değişime uğradığı yapım
eklerinden görülen Teos tiyatro yapısında en önemli yapım evresinin Hadrianus
döneminde gerçekleştiği, skene yapısına ait çok sayıda bezemeli mimari üst yapı
elemanlarından anlaşılmaktadır
BOULEUTERİON
Bouleuterion, kent
ile ilgili önemli kararları alan meclisin bulunduğu yapıdır. Fakat Teos’taki
yapı, 850 kişilik oturma kapasitesi ve agoraya yakınlığı nedeniyle farklı işlevler
(odeion, tiyatro vb. toplantılar) için de kullanılmış olabilir. Yapı dörtgen
bir mekan içine yerleştirilmiş, dairesel oturma sıralarından oluşmaktadır. Düz
ovadaki yapı, moloz taş dolgu yapılarak yükseltilmiş ve at nalı planlı cavea,
beş kerkis’e bölünmüştür. Oturma sıraları 36x81 cm. boyutlarındadır. Yapı
içinde Agora yöneticilerinin isimlerinin yazılı olduğu iki kare sunak
bulunmaktadır. Teos’taki Antiokhos yazıtına göre, kralın bronzdan bir heykeli
bouleuteriona dikilecektir. Memurlar, ephebler, sporcular adaklarını
sunacaklar, heykelin çevresi çelenklerle süslenecek ve turfanda meyve sebzeler
sunulacaktır. Kralın diğer kentlerinin (Antiocheia, Seleukeia ve Laodikeia)
halklarına fahri hemşehrilik (isopoliti) unvanı verilecektir.
TEOS’UN DİĞER ZENGİNLİKLERİ
TEOS KÜTÜPHANESİ
Anadoluda
İonia bölgesindeki Teos kentinde bir gymnasium kütüphanesinin bulunduğu
konusunda bazı bilgilere rastlanmıştır. İ. Ö. 1.yüzyıllara tarihlenen bir
yazıta göre, bu kentte bir gymnasium bulunmakta ve buranın Paides’inde
öğrenciler için Grammatikos'un denetiminde kütüphane yararına kitap yazma ya da
kopya etme konusunda yarışmalar düzenlendiği belirtilmektedir. Fakat bu yazıt
kötü durumda olduğu için fazla bilgi edinemiyoruz. C. Wendel'e göre, ayrıca
burada kaligrafi dersi de veriliyordu.
TEOSLU APELLİKON KÜTÜPHANESİStrabon'un verdiği bilgiye dayanarak, Aristoteles'in topladığı kitaplar önce Theophrastos'a sonra da onun öğrencisi Neleus'a kalmıştır. Bu kişi tarafından Troas'tan Skepsis'e taşınan kitaplar, varisleri tarafından iyi bakılmamış daha sonra Bergama Kütüphanesi için yapılan zoraki toplamalardan korunmak için yer altında, rutubetli bir ortamda saklanmışlardır. İ. Ö. 100 yıllarında Apellikon tarafından satın alınan kitaplar kısmen bozulmuştur.
Fakat bir filozof olmaktan çok, sadece bir kitapsever olan Apellikon, bu kitapların bozulmuş olan yerlerini hatalı olarak tamamlayıp çoğaltmıştır. Sonraları Atina'nın alınması sırasında, Apellikon'un kendi malı durumunda olan bu kitapları Romalı komutan Sulla, Eski Yunan kültürüne önem verdiği için Atina'dan alıp Romaya savaş ganimeti olarak getirmiştir. (M.Ö. 86). Ve Romada, Tyrannion adlı bir bilgin kitapları yeniden gözden geçirerek formalar halinde yayımlamıştır. Strabon'un verdiği bu bilgiden sonra Posidon da Athenaios'a dayanarak, Apellikon'un kütüphanesinden söz etmektedir. Ona göre, aslında Teos'lu olan Apellikon belki de Roma'ya duyduğu antipatiden dolayı Atina vatandaşı olmuştur. Parlak ve maceralı bir meslek arayan Apellikon, Peripatoscuların felsefe okuluna devam etmiştir. Zengin olan Apellikon daha sonra filozof Aristoteles'in kitapları ile birlikte daha pek çok kitabı satın almıştır.Delos'taki tapınağı yağmalamasına rağmen, İ. Ö. 88 yılında, burada Romalıları yenmesi amaçlanarak, Peripatoscu Aristion tarafından kendisine komutanlık görevi verilmiştir. Ayrıca Metroon'da depolanmış olan eski belgeleri de mülkiyetine geçirmiştir. Fakat bu hırsızlığı Atina'da öğrenilmiştir.
TEOS AKROPOLÜ
Kocakır Tepesi olarak isimlendirilen akrapol üzerinde Teos'un bilinen en eski anıtsal yapı kalıntıları bulunmaktadır.1925 yılı Fransız kazıları sırasında bu alanda çalışılmış, görünen yapı kalıntılarının krokisi çizilmiştir. Dr. Mustafa Uz tarafından tapınak ve altarın rölöve çalışmaları 1989 yılından beri sürdürülmekte idi. Akropolün taç kısmı ve doğu eteğindeki Arkaik teras duvarları ve Arkaik yapı izlerinde eski araştırmacıların belgelediği durumdan günümüze, diğer kalıntılarda görülenin aksine, fazla bir değişiklik bulunmamaktadır.
Akropol'ün taç kısmı teras halinde düzenlenmiştir; tepenin kayalık dik kenarı ile uyumlu çevre duvarı ile belirlenmiş oval biçimli bu alan yaklaşık 125 m. genişliğindedir. Duvar kalınlığı kuzey kenarda ortalama 1.40 m., batıda 1.82 m.dir. Yapı taşı olarak iri gözenekli, sert yerel kalker kullanılmıştır. Çevre duvarları ocak kesimli olarak bırakılan, arkalı önlü çift orthostat tarzında dikilen, arası toprak/kırma taş doldurulan bir yapı tekniği gösterir. Düzensiz çokgen, iri dörtgen örgülüdür. Bu duvarlar İonia'daki bilinen en eski duvar yapım tekniğindeki örneklerden biridir.
Bu duvar sistemi yer yer çift sıra halinde rampalar ve yollar ile akropolün taç kısmında bir temenos alanı oluşturmaktadır. Kuzey ve batıda bir bölüm olmak üzere çevre duvarı iyi izlenmekte, güneye doğru eğimle beraber izlenmesi güçleşmektedir; daha sonra yapılan ekler ve modern tarla duvarı düzenlemelerinden ayırmak zorlaşır. Bu duvarlar A. Akarca tarafından İ.Ö.4. yüzyıla tarihlenmektedir.
Terasın ortasına doğru bir kayalık bulunmaktadır. Akropolün bu sivri ucuna dayanmış doğu-batı ekseninde ince uzun yapı kalıntısı kabaca 37x7.5 m. boyutlarındadır. Hekatompedos (100 ayak) ölçülerinde bir tapınağa ait bu yapı doğu girişlidir, yer yer ana kayaya oyulmuş yer yer de kabaca yontulmuş uzun dikdörtgen taşlardan yapılma bir alt yapıya sahiptir. Anadoluda bilinen tek örnek olan bu anıtsal yapının plan tarzı İ. Ö. 7. yüzyıl Sisam adası tapınağını andırmaktadır.Fransız araştırmacılar ve Dr. Duran M. Uz tarafından yüzeyde saptanan mimari parçalara göre, Teos Yarımadası Killik Burnu mevkiindeki ocaklardan gelen ince grenli kireç taşı malzemeden bu yapıya üst yapı inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Tapınağın girişinden 15 m. daha doğuda Arkaik Çağa ait sunak yapı kalıntısı yer alır. Fransızlar tarafından eskisi çıkarılan sunak yapısının Dr. M. Uz tarafından rölövesi çıkartılmıştır. Kuzey-güney ekseninde olan sunak, tapınağın doğu-batı eksenini ortalamaktadır. Yapı 19.40x14.62 m. boyutlarındadır. Kaba yontulmuş yerel kalker bloklardan euthynteria döşemesi yer yer ana kayaya oturmakta; hemen doğu kenar boyunca dikdörtgen örgülü taş blok sırası daha geç bir döneme ait olmalıdır.
Akropoldeki eski duvar sistemi eğim doğrultusunda 100 m. batı yönünde bir noktada Hellenistik savunma duvarlarına bağlanmaktadır. Akropolün 150 m. kuzeydoğusunda çokgen kenarlı örülmüş teras duvarı köşesi en eski savunma duvar sistemine ait olmalıdır. Arkaik çağ teras duvarları kuzeydeki daha geç çağın savunma duvarı sistemine bağlantısı açık değildir ...
SUR DUVARLARI
Teos'un Arkaik dönem surları çoğunlukla akropol çevresinde görülmektedir. Kyklopik tarzda yapılan duvarlar hakkındaki tarihsel bilgiyi Herodot'dan öğreniyoruz. İ. Ö. 545 yılındaki Pers istilasında komutan Harpagos tarafından yapılan yığma tepeler sayesinde Teos'un surları aşılabilmiştir. Hellenistik surlar son yıllarda Prof. Dr. Numan Tuna tarafından yapılan araştırmalar sayesinde geniş ölçüde ortaya çıkmıştır. Daha önceleri kent planına bağlı olarak dikdörtgen olduğu düşünülen surların, düzensiz bir şekilde geliştiği görülmektedir. İsodomos duvar tekniği ile yapılan duvarlar en fazla korunmuş haliyle Dionysos Tapınağının batı tarafında bulunmaktadır. Burada yapılan sondajlarda İ. Ö. X. yüzyıla kadar inen seramik buluntuları ele geçmiştir. Dionysos Tapınağının batısında kalan sur duvarlarının iç kısmında 1962 yılında yapılan kazılarda sur duvarı tabakalaşması hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir. Duvarlar boyunca temele kadar inen buluntular, Hellenistik dönemden Arkaik döneme kadar olan bir zaman dilimine tarihlenmektedir. Fakat temelden sonra ana kayaya kadar olan, 80 cm. tabakada ise İ. Ö. 6. yüzyıldan başlayarak Geometrik döneme kadar süren buluntular tespit edilmiştir. Böylece mevcut sur duvarlarının İ. Ö. 6. yüzyıldan itibaren kullanıldığı, daha erken dönemlere ait surların başka bir yerde olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat ele geçen seramik buluntular, şekil ve süsleme bakımından Miletos'ta bulunan Geometrik çanak çömleğe benzemektedir. Böylece Teos'un ilk yerleşim tarihi, İ.Ö. 6. yüzyıldan 10. yüzyıla çekilmiştir.
Yarımadanın batısında kalan bugün bozulmuş orman karakteri gösteren engebeli arazi, denizden gelebilecek bir müdahaleye açık bırakılmıştır. Bu kısımda şehrin nekropolüne ait çeşitli kalıntılar bulunmaktadır. Hemen her yerde pişmiş toprak lahitler, özellikle Klazomenai tipi İ: Ö. 6. yüzyıla ait boyalı bir örnek ile daha geç dönemlerin kesme taş sandukaları yer yer açılmış olarak görülebilmektedir.
Seferihisar İlçesi’ndeki Teos Antik Kenti’nde sürdürülen çalışmalarda Anadolu’daki en kapsamlı kira sözleşmesini anlatan 2200 yıllık yazıt yakın zamanda gün yüzüne çıkarıldı. 1 kefil ve kentin ileri gelenlerinden oluşan 6 şahitle yapılan sözleşmede, içerisinde binalar bulunan arazinin uygun kullanılmaması durumunda uygulanacak cezalar da yer alıyor.
TEOS'daki araştırma ve kazı kronolojisi:
1962 öncesinde birkaç dar kapsamlı ,daha çok yüzey araştırması nitelikli çalışma yapılmıştı.
1862 yılında PULLAN
1925 yılında LAUMONİER ve BEGUİGNON
1962 -1966 arası Prof.Dr.YUSUF BOYSAL ve Prof.Dr.BAKİ ÖĞÜN (Özellikle Dionysos tapınağının temenos alanında)
1980-1984 arasında Dr.MUSTAFA DURAN UZ
1995-1996 ve sonrası yıllarda Taçdam -ODTÜ 'den Doç.Dr.NUMAN TUNA
TEOS ile ilgili Kaynaklar:
Ionia:Prof.Dr.Bilge UMAR-İnkilap yay.2001
Anadolu Uygarlıkları:Prof.Dr.Ekrem AKURGAL Net yay.
Türkiye'nin Tarihi:Bir gezginin gözüyle Anadolu Uygarlıkları-Seton Lloyd-Tübitak yay.1998
Anadolu'nun tarihsel coğrafyası-Prof.Dr.Veli SEVİN
Eskiçağ'da Ege:George BEAN-Arion yay.
Anadolunun tarihi coğrafyası-W.RAMSAY-MEB yay.
Antik Anadolu Coğrafyası-Strabon-Arkeoloji ve sanat yayınları
Teos Araştırmaları:doç.Dr. Numan TUNA-Taçdam-ODTÜ,Ankara-14.Araştırma Sonuçları toplantısı27-31 Mayıs 1996 Ankara-T.C Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü
Anadolu'da Romalılar-Batı Anadolu Kent Devletleri-David MAGİE-Çeviri :N.BAŞGELEN,Ö.ÇAPAR Ark ve Snt.yay.
Anadolu'da Romalılar-Batı Anadolu'da zenginlikler-David MAGİE Ark ve snt.yay.
Batı Anadolu Bölgesinde Kültür Gelişmesinin ana hatları-Dr.Reınhard STEWİG Çev.Ruhi TURFAN,M.Şevki YAZMAN
İTÜ Mimarlık fakültesi Şehircilik Enstitüsü -1970
Genel Nümizmatik Sözlüğü-Ahmet Semih TULAY Arkeoloji ve sanat yay.
Türkiye'nin Antik Meskukatına Dair Bibliografya-E.BOSCH Türk Tarih Kurumu Yay.1949
Türkiye Uygarlıklar Rehberi-Ege Kıyıları:John Freely Çev.Tuncay BİRKAN,Gürol KOCA,Aslı BİÇEN,YKY yay.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
Mehmet bey,
YanıtlaSilElinize sağlık. Çok detaylı bir yazı olmuş. Selamlar
Teşekkür ederim. Sıkılmadan okumuş olmanız benim için çok değerli. Sevgi ve en derin Saygılarımla.
SilÇok emek...
YanıtlaSilDeğerli yorumlarınızı aldıkça çabalarım buna deyiyor. Sevgi ve en derin saygılarımla.
Sil