Vinci’nin, adeta “Monalisa”nın gölgesinde
kalan bir önemli başyapıtıdır. “Erminli Kadın”( Lady with Ermine-Dama Con I'ermellino)
tablosunun yapım tarihi 1489-1490 olarak kabul ediliyor. 54,8 cm x 40,3 cm
boyutlarındaki tablo halen , Kraków, Polonya Czartoryski Museum’da
sergileniyor. (Yaptığım Polonya seyahati esnasında tablonun orijinali görme
şansım olmuş, ancak orijinal resmin fotoğrafı çektirilmediği için bir kopyasını
blogda paylaşmıştım)
Mona
Lisa‘nın bu dünyadaki en büyük rakibi kabul
edilen bu tabloda; resim yapılan kadın, Cecilia Gallerani, Milano dükü
Ludovico Sforza’nın 17. Yaşındaki metresi. (Kimi cılız
teoriler ise tablodakinin Sforza'nın karısı Beatrice D'Este olduğunu
savunmakta) Soylu olmayan bir ailenin, güzel ve
eğitimli kızı. Cecilia, küçük yaşta nişanlanıyor ama Milan'ın hükümdarı olan
Lodovico Sforza ile tanışınca, nişan atılıyor ve Cecilia, Lodovico 'nun
metresi olarak saraya taşınıyor. Cecilia herhangi sıradan bir metres değil,
şiirler yazıyor, şarkı söylüyor, enstrüman çalıyor. Bu sebeple
de Lodovico'nun gözdesi. Leonardo bu tarihlerde Milano'da
yaşadığından, Lodovico herkes gibi Leonardo'nun da patronu. Cecilia
için ne büyük şans ki, Leonardo onun bir portresini yapıyor. Resimde
Cecilia sadece 17 yaşında. Leonardo ise 30'lu yaşlarında. Kızın kucağındaki
“ermin” denilen hayvan Türkçe'de “as” ya da “kakım” olarak bilinen, kürkü çok
değerli kabul edilen bir gelincik türü. Bu hayvanın diğer gelinciklerden farkı,
kışları tüylerinin tamamen beyaza dönmesi. (İnanca göre, eğer
erminin beyaz kış kürkü toprağa değerek kirlenirse, ermin daha fazla yaşayamaz,
ölürdü) Bu özelliği ile de saflığı ve
temizliği temsil ediyor. Bu hayvan aynı zamanda Lodovico ailesinin de
sembolü. (Erminin normal boyutlarından çok daha büyük
resmedilmesinin sebebi de Dükü yüceltmek olabilir.) Da Vincinin, erminin
Antik Yunancada karşılığı olan "Galee" kelimesi ile Cecilia'nın
soyadı "Gallerani" arasında bir bağ kurduğu da düşünülüyor.
Cecilia'nın kucağında bu hayvanı tutması hem onun saflığına, hem de
sevgilisi Lodovico'ya olan bağlılığına bir gönderme kabul ediliyor. (Ancak Da Vinci bakire olmayan, hatta
metreslik gibi erdemsizlik sayılan bir konumda bulunan kadını neden saflık ve
temizlikle bağdaştırdığı ise net olarak açıklanamıyor. Bazılarına göre,
kucağında temizliğin simgesi erminle Cecilia'nın metresliğinin meşrulaştırılmak
istenmesi olabilir mi?)
Vücudu tıpkı Mona Lisa gibi
sola dönük ama hem hayvanın hem de Cecilia'nın başı tam ters yöne bakıyor.
Sanki bir ses gelmiş de ona bakıyorlarmış gibi.
Bu, "Serpentine" duruş olarak isimlendirilen duruşudur. Bu pozisyonda,
model ne tabloyu izleyene ne de ressama direkt olarak dönmüştür. Onun yerine
sanki biri modele seslenmiş, o da sesin geldiği yöne baktığı an resmedilmiştir.
Erminin duruşu ile kadının pozisyonu uyum halindedir. Ermin, onu okşayan kadına
karşı sevecen, ancak kalkmış pençesiyle de baktıkları yönde bulunduğu
varsayılan ikinci kişiye karşı tehditkardır.
Kadının dönemin modasına göre traşlanmış
kaşları, saçını toplama stili, kaliteli kumaştan elbiseleri ve takıları onun
varlık içinde yaşadığını vurgulamakta. Soylu bir aileden gelmeyen genç kızın kıyafetleri, bu gerçeği vurguluyor. Saçları o dönem İtalyan
kadınlarının yaptığı biçimde; ‘coazone’ adı
verilen bantla saçlar başın iki yanına yapıştırılır ve küçük bir kesede
toplanan saçlar sayesinde yüz, tamamen ortaya çıkar. Genç kızın yüz
ifadesi, ağzının biçimi, saçların alından ayrımıyla gördüğümüz Da Vinci'nin ustalığı,
özellikle figürün elinde net
olarak karşımıza çıkar. Buna ek olarak figürün gözbebekleri de yine Da
Vinci'nin farklı bir teknikle yaptığı önemli detaylardan.
Yüzünün
ifadesi (dudaklar kasılarak verilmiş belli belirsiz tebessüm) ve bakışları
çokta mutlu olmadığını göstermektedir. Zaman
içerisinde Cecilia'nın şansı hep böyle iyi gitmiyor. 1591'de Lodovico'dan
bir oğlu oluyor ama Lodovico, onun yerine bir başka soylu kadınla
evleniyor. Mecburen bir süre sonra saraydan ayrılıyor. (Tablodaki
mutsuzluğun sebebi, tablonun yapıldığı senelerde Dükün doğan erkek çocuklarına
rağmen Cecilia terk ederek Beatrice ile evlenmesi olabilir. mi?) Dört çocuk annesi olan Cecilia, 63 yaşında hayatını
kaybeder. (Dükten doğan oğlundan sonra doğan diğer üç çocuk için doğrusu araştırma yapamadım)
"Erminli Kadın"
hakkındaki bir diğer önemli spekülasyon ise, Da Vinci'nin tabloyu kendisinin
bitirmediği, onun yerine Ambrogio Da Predis ya da Boltraffio'nun ve hatta kimi
başka bilinmeyen ressamların tabloyu tamamladığı üzerinedir. Bu spekülasyonun
en önemli sebeplerinden birisi de tablo üzerinde yapılan x ışınları
deneylerinde ortaya çıkan ve farklı zamanlarda boyandığı anlaşılan boya
katmanlarıdır. Ressam, tablo üzerinde oldukça fazla değişiklik yapmış ve kalın
bir boya tabakası ile bu değişiklikleri gerçekleştirmiştir. Örneğin; tablonun
background'unda kadının hemen arkasında önceden bir kapı-pencere resmedilmiş,
ışık buna göre ayarlanmış, daha sonra ise bu koyu bir zemine dönüştürülmüştür.
Aynı şekilde kadının çenesinin altında birleşen saç bandı, tablonun geri kalanı
ile bütünlük göstermesi için saçının ve elbisenin ermin ile birleşen
bölgesindeki rengi, tablonun son halinde net bir şekilde görünmeyen kadının sol
eli ile, sağ el parmakları da sonradan değişikliğe uğramış noktalardır.
Tablonun yapılış tarihi kabul
edilen 1490'lardan 1800'lerin başına kadar tam olarak nerede saklandığı
bilinmiyor. Büyük ihtimalle önce Dükün şatosunda, daha sonra ise Beatrice
D'Este'nin gözünden uzak bir yerlerde ömrünü geçirdi, ta ki bir başka asil
erkek, Polonya prensi Adam Jerzy Czartoryski ona aşık oluncaya kadar. İtalya'ya
yaptığı bir gezi sırasında “Cecilia” ile karşılaşan, onu ülkesine getirmek için
hem büyük paralar, hem de bürokratik emekler harcayan prens, rivayete göre
Cecilia'sına kavuşur kavuşmaz onu odasının en güzel yerine asmış ve geceleri
sabaha kadar onu izlemiş. Prens Czartoryski'nin bu tabloyu çok uzun zamanlar
saklaması ve sergilenmesine izin vermemesi ise bilinen bir gerçektir. Bu tabu
ancak tablonun 1809'da kraliçenin doğum günü şerefine Krakow sarayında
sergilenmesi ile yıkılır.
1830 yılında Rusların Polonya'yı
işgali ile birlikte, prens kıymetli Cecilia'sını alır ve Paris'e kaçırır.
Resmin
sol üst köşesinde “La belle ferronnière” ve alt satırda “Leonard Dawinci”
yazıyor. Bu yazı Leonardo tarafından yazılmamış. Resim
1798'de Czartoryski tarafından satın alındığında ve/veya muhtemelen
Polonya'ya getirildiğinde bu not eklendi diye düşünülüyor. Resme neden “La
belle ferronnière” yazıldığını soracak olursanız, sebebi Leonardo'nun Louvre'da
bulunan “La belle ferronnière”
isimli portresindeki kadına benzetilmesi. Bu kadar değerli bir tablo
üzerine böyle bir yazının yazılması inanılır gibi değil.
Resmin
arka planında oluşmaya başlayan hasarlar sebebiyle, daha fazla zarar görmemesi
için, bir de restorasyon yapılıyor. Kaynaklarda anlatılana göre mavi-gri olan
fon, siyah olarak yeniden boyanıyor. Tahminen bu işlemin 1830'larda ünlü ressam Eugène Delacroix tarafından yapıldığı yönünde. Resimde üzerinde yapılan incelemelerde,
Leonardo'nun parmak izine rastlanmış. Bu dönemde yağlı boya İtalya'da yeni yeni
kullanılıyor ve Leonardo, bir öncü olarak bu yeni boyayı ilk kullanan ve en iyi
şekilde uygulamaya çalışanlardan biri kabul ediliyor. Parmaklarını da kullanıp,
boyayı en iyi şekilde uygulamış tahmin ediliyor.
46 senelik Paris macerasından
sonra, Erminli Kadın Polonya'ya geri döner. 1914-1920 yılları arasında bu kez
1. Dünya Savaşı'ndan kaçırılan Cecilia, Almanya'ya, Dresden'e emin ellere
gönderilir. 1920'de tekrar ait olduğu sarayına Varşova'ya döner. 1939, Erminli
Kadın için yeni bir flörtün başlangıcıdır. 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerin
Polonya'yı işgali sırasında Hitler Erminli Kadın'a ilk görüşte aşık olur ve
hemen Almanya'ya götürülmesi için emir verir. Cecilia'yı bir süre kendi evinde
konuk ettikten sonra, “Kaiser Friedrich Museum”a teslim eder. 1940 yılında Nazi
generali Hans Frank, Erminli Kadın'ı güvenlik amacıyla karargahına taşıtır.
1945'te savaşın sona ermesiyle bir Amerikan subayı tarafından Erminli Kadın Hans
Frank'ın evinde, şarap mahzeninde saklanmış olarak bulunur ve Polonya'ya geri
gönderilir.
9
Kasım 2011-5 Şubat 2012 tarihleri arasında Londra'daki National Gallery'de bir
Leonardo sergisi düzenlenir. Amaç Leonardo'nun müzelerde bulunan resimlerini
bir arada toplamak ve Leonardo'nun büyüleyici yeteneğini tartışmak, yüceltmek.
Söz konusu sergi ile ilgili tüm tanıtım, Mona Lisa ve Lady with an Ermine resimleri arasındaki
rekabet öne sürülerek yapılır. İki resmi yan yana görenler için tabii ki zor
bir soruydu. Mona Lisa'nın gizemli tebessümü ve fondaki manzaranın
büyüleyiciliği ortada ama bir taraftan da Cecilia'nın yüzündeki, elindeki
kusursuz detaylar, saflık ve temizlik çok göz alıcı.
Polonyalı
müze yöneticileri, doğal olarak “Lady with an Ermine"in Leonardo'nun en
iyi resmi olduğunu ve gelecekte Mona Lisa'dan daha ünlü olacağını iddia ediyorlar. "Lady with an Ermine" bugün Louvre
Müzesi'nde Mona Lisa yerine asılı olsa, o daha ünlü
olurdu.
Faydalanılan Kaynaklar:
Daha Fazla Bilgi: https://line.do/tr/da-vincinin-erminli-kadin-tablosunun-gizemi/eqf/vertical/moment/1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder