21 Aralık 2016 Çarşamba

“ERMİNLİ KADIN” – LEONARDO DA VİNCİ

Vinci’nin, adeta “Monalisa”nın gölgesinde kalan bir önemli başyapıtıdır. “Erminli Kadın”( Lady with Ermine-Dama Con I'ermellino) tablosunun yapım tarihi 1489-1490 olarak kabul ediliyor. 54,8 cm x 40,3 cm boyutlarındaki tablo halen , Kraków, Polonya Czartoryski Museum’da sergileniyor. (Yaptığım Polonya seyahati esnasında tablonun orijinali görme şansım olmuş, ancak orijinal resmin fotoğrafı çektirilmediği için bir kopyasını blogda paylaşmıştım)
Mona Lisa‘nın bu dünyadaki en büyük rakibi kabul edilen bu tabloda; resim yapılan  kadın, Cecilia Gallerani, Milano dükü Ludovico Sforza’nın 17. Yaşındaki metresi. (Kimi cılız teoriler ise tablodakinin Sforza'nın karısı Beatrice D'Este olduğunu savunmakta) Soylu olmayan bir ailenin, güzel ve eğitimli kızı. Cecilia, küçük yaşta nişanlanıyor ama Milan'ın hükümdarı olan Lodovico Sforza ile tanışınca, nişan atılıyor ve Cecilia, Lodovico 'nun metresi olarak saraya taşınıyor. Cecilia herhangi sıradan bir metres değil, şiirler yazıyor, şarkı söylüyor, enstrüman çalıyor. Bu sebeple de Lodovico'nun gözdesi. Leonardo bu tarihlerde Milano'da yaşadığından, Lodovico herkes gibi Leonardo'nun da patronu. Cecilia için ne büyük şans ki, Leonardo onun bir portresini yapıyor. Resimde Cecilia sadece 17 yaşında. Leonardo ise 30'lu yaşlarında. Kızın kucağındaki “ermin” denilen hayvan Türkçe'de “as” ya da “kakım” olarak bilinen, kürkü çok değerli kabul edilen bir gelincik türü. Bu hayvanın diğer gelinciklerden farkı, kışları tüylerinin tamamen beyaza dönmesi. (İnanca göre, eğer erminin beyaz kış kürkü toprağa değerek kirlenirse, ermin daha fazla yaşayamaz, ölürdü) Bu özelliği ile de saflığı ve temizliği temsil ediyor. Bu hayvan aynı zamanda Lodovico ailesinin de sembolü. (Erminin normal boyutlarından çok daha büyük resmedilmesinin sebebi de Dükü yüceltmek olabilir.) Da Vincinin, erminin Antik Yunancada karşılığı olan "Galee" kelimesi ile Cecilia'nın soyadı "Gallerani" arasında bir bağ kurduğu da düşünülüyor. 

Cecilia'nın kucağında bu hayvanı tutması hem onun saflığına, hem de sevgilisi Lodovico'ya olan bağlılığına bir gönderme kabul ediliyor. (Ancak Da Vinci bakire olmayan, hatta metreslik gibi erdemsizlik sayılan bir konumda bulunan kadını neden saflık ve temizlikle bağdaştırdığı ise net olarak açıklanamıyor. Bazılarına göre, kucağında temizliğin simgesi erminle Cecilia'nın metresliğinin meşrulaştırılmak istenmesi olabilir mi?)

Vücudu tıpkı Mona Lisa gibi sola dönük ama hem hayvanın hem de Cecilia'nın başı tam ters yöne bakıyor. Sanki bir ses gelmiş de ona bakıyorlarmış gibi. Bu, "Serpentine" duruş olarak isimlendirilen duruşudur. Bu pozisyonda, model ne tabloyu izleyene ne de ressama direkt olarak dönmüştür. Onun yerine sanki biri modele seslenmiş, o da sesin geldiği yöne baktığı an resmedilmiştir. Erminin duruşu ile kadının pozisyonu  uyum halindedir. Ermin, onu okşayan kadına karşı sevecen, ancak kalkmış pençesiyle de baktıkları yönde bulunduğu varsayılan ikinci kişiye karşı tehditkardır.

Kadının dönemin modasına göre traşlanmış kaşları, saçını toplama stili, kaliteli kumaştan elbiseleri ve takıları onun varlık içinde yaşadığını vurgulamakta. Soylu bir aileden gelmeyen genç kızın kıyafetleri, bu gerçeği  vurguluyor. Saçları o dönem İtalyan kadınlarının yaptığı biçimde; ‘coazone’ adı verilen bantla saçlar başın iki yanına yapıştırılır ve küçük bir kesede toplanan saçlar sayesinde yüz, tamamen ortaya çıkar. Genç kızın yüz ifadesi, ağzının biçimi, saçların alından ayrımıyla gördüğümüz Da Vinci'nin ustalığı, özellikle figürün elinde net olarak karşımıza çıkar. Buna ek olarak figürün gözbebekleri de yine Da Vinci'nin farklı bir teknikle yaptığı önemli detaylardan.
Yüzünün ifadesi (dudaklar kasılarak verilmiş belli belirsiz tebessüm) ve bakışları çokta mutlu olmadığını göstermektedir. Zaman içerisinde Cecilia'nın şansı hep böyle iyi gitmiyor. 1591'de Lodovico'dan bir oğlu oluyor ama Lodovico, onun yerine bir başka soylu kadınla evleniyor. Mecburen bir süre sonra saraydan ayrılıyor.  (Tablodaki mutsuzluğun sebebi, tablonun yapıldığı senelerde Dükün doğan erkek çocuklarına rağmen Cecilia terk ederek Beatrice ile evlenmesi olabilir. mi?) Dört çocuk annesi olan Cecilia, 63 yaşında hayatını kaybeder. (Dükten doğan oğlundan sonra doğan diğer  üç çocuk için doğrusu araştırma yapamadım)

"Erminli Kadın" hakkındaki bir diğer önemli spekülasyon ise, Da Vinci'nin tabloyu kendisinin bitirmediği, onun yerine Ambrogio Da Predis ya da Boltraffio'nun ve hatta kimi başka bilinmeyen ressamların tabloyu tamamladığı üzerinedir. Bu spekülasyonun en önemli sebeplerinden birisi de tablo üzerinde yapılan x ışınları deneylerinde ortaya çıkan ve farklı zamanlarda boyandığı anlaşılan boya katmanlarıdır. Ressam, tablo üzerinde oldukça fazla değişiklik yapmış ve kalın bir boya tabakası ile bu değişiklikleri gerçekleştirmiştir. Örneğin; tablonun background'unda kadının hemen arkasında önceden bir kapı-pencere resmedilmiş, ışık buna göre ayarlanmış, daha sonra ise bu koyu bir zemine dönüştürülmüştür. Aynı şekilde kadının çenesinin altında birleşen saç bandı, tablonun geri kalanı ile bütünlük göstermesi için saçının ve elbisenin ermin ile birleşen bölgesindeki rengi, tablonun son halinde net bir şekilde görünmeyen kadının sol eli ile, sağ el parmakları da sonradan değişikliğe uğramış noktalardır. 
Tablonun yapılış tarihi kabul edilen 1490'lardan 1800'lerin başına kadar tam olarak nerede saklandığı bilinmiyor. Büyük ihtimalle önce Dükün şatosunda, daha sonra ise Beatrice D'Este'nin gözünden uzak bir yerlerde ömrünü geçirdi, ta ki bir başka asil erkek, Polonya prensi Adam Jerzy Czartoryski ona aşık oluncaya kadar. İtalya'ya yaptığı bir gezi sırasında “Cecilia” ile karşılaşan, onu ülkesine getirmek için hem büyük paralar, hem de bürokratik emekler harcayan prens, rivayete göre Cecilia'sına kavuşur kavuşmaz onu odasının en güzel yerine asmış ve geceleri sabaha kadar onu izlemiş. Prens Czartoryski'nin bu tabloyu çok uzun zamanlar saklaması ve sergilenmesine izin vermemesi ise bilinen bir gerçektir. Bu tabu ancak tablonun 1809'da kraliçenin doğum günü şerefine Krakow sarayında sergilenmesi ile yıkılır.
1830 yılında Rusların Polonya'yı işgali ile birlikte, prens kıymetli Cecilia'sını alır ve Paris'e kaçırır.

Resmin sol üst köşesinde “La belle ferronnière” ve alt satırda “Leonard Dawinci” yazıyor. Bu yazı Leonardo tarafından yazılmamış. Resim 1798'de Czartoryski  tarafından satın alındığında ve/veya muhtemelen Polonya'ya getirildiğinde bu not eklendi diye düşünülüyor. Resme neden “La belle ferronnière” yazıldığını soracak olursanız, sebebi Leonardo'nun Louvre'da bulunan “La belle ferronnière isimli portresindeki kadına benzetilmesi. Bu kadar değerli bir tablo üzerine böyle bir yazının yazılması inanılır gibi değil.
Resmin arka planında oluşmaya başlayan hasarlar sebebiyle, daha fazla zarar görmemesi için, bir de restorasyon yapılıyor. Kaynaklarda anlatılana göre mavi-gri olan fon, siyah olarak yeniden boyanıyor. Tahminen bu işlemin 1830'larda ünlü ressam Eugène Delacroix tarafından yapıldığı yönünde.  Resimde üzerinde yapılan incelemelerde, Leonardo'nun parmak izine rastlanmış. Bu dönemde yağlı boya İtalya'da yeni yeni kullanılıyor ve Leonardo, bir öncü olarak bu yeni boyayı ilk kullanan ve en iyi şekilde uygulamaya çalışanlardan biri kabul ediliyor. Parmaklarını da kullanıp, boyayı en iyi şekilde uygulamış tahmin ediliyor.
46 senelik Paris macerasından sonra, Erminli Kadın Polonya'ya geri döner. 1914-1920 yılları arasında bu kez 1. Dünya Savaşı'ndan kaçırılan Cecilia, Almanya'ya, Dresden'e emin ellere gönderilir. 1920'de tekrar ait olduğu sarayına Varşova'ya döner. 1939, Erminli Kadın için yeni bir flörtün başlangıcıdır. 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerin Polonya'yı işgali sırasında Hitler Erminli Kadın'a ilk görüşte aşık olur ve hemen Almanya'ya götürülmesi için emir verir. Cecilia'yı bir süre kendi evinde konuk ettikten sonra, “Kaiser Friedrich Museum”a teslim eder. 1940 yılında Nazi generali Hans Frank, Erminli Kadın'ı güvenlik amacıyla karargahına taşıtır. 1945'te savaşın sona ermesiyle bir Amerikan subayı tarafından Erminli Kadın Hans Frank'ın evinde, şarap mahzeninde saklanmış olarak bulunur ve Polonya'ya geri gönderilir.

9 Kasım 2011-5 Şubat 2012 tarihleri arasında Londra'daki National Gallery'de bir Leonardo sergisi düzenlenir. Amaç Leonardo'nun müzelerde bulunan resimlerini bir arada toplamak ve Leonardo'nun büyüleyici yeteneğini tartışmak, yüceltmek. Söz konusu sergi ile ilgili tüm tanıtım, Mona Lisa ve Lady with an Ermine resimleri arasındaki rekabet öne sürülerek yapılır. İki resmi yan yana görenler için tabii ki zor bir soruydu. Mona Lisa'nın gizemli tebessümü ve fondaki manzaranın büyüleyiciliği ortada ama bir taraftan da Cecilia'nın yüzündeki, elindeki kusursuz detaylar, saflık ve temizlik çok göz alıcı.
Polonyalı müze yöneticileri, doğal olarak “Lady with an Ermine"in Leonardo'nun en iyi resmi olduğunu ve gelecekte Mona Lisa'dan daha ünlü olacağını iddia ediyorlar.  "Lady with an Ermine" bugün Louvre Müzesi'nde Mona Lisa yerine  asılı olsa, o daha ünlü olurdu. 

Faydalanılan Kaynaklar: 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder