Bloğumu
izleyenler fark etmiştir, geçen hafta Çarşamba gününden sonra düne kadar
bloklarım sessiz kaldı. Geçen dört günlük süreye daha önce planladığımız Trakya
gezisi girdi ve bugünden sonra uzun süre blogda yer alacak sayısız konu ve
görsellerle dolu gezi yazıları çıktı. Mümkün olduğu kadar zaman sırasına uygun
olarak anlatmaya çalışacağım. Ancak gezi yazılarına dün başlayamayış sebebi
bilgisayar konusundaki bir acemiliğim sebebiyle fotoğraflarımın yok olması ve
tekrar geriye getirilmesi sürecindeki sıkıntılardı. Resimleri bilgisayar
dosyasına aktarırken yeni yüklenen virüs programı yapılandırma yapılması
hususunda soru sorunca, soruyu onaylayınca (meğerse formatlama anlamına
geliyormuş) hafızadaki resimlerin tamamı silindi. Neyse ki “recuva” denen bir
program ile fotoğrafları hayata döndürmeyi başardık. Sadece başlangıçtaki bir
iki fotoğraf yok oldu. Şimdi 4 gün süren ve Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli
illerini kapsayan gezimi yazı ve fotoğraflarla anlatmaya çalışacağım.
Bilenlerin affına sığınıyor ve henüz görmeyenlerin ilgisini çekmesini
diliyorum.
TEKİRDAĞ
Trakya’da
bulunan üç il merkezimizden birisi olan Tekirdağ il sınırları içinde henüz l
milyona varmayan toplam nüfusuyla mütevazi kentlerimizden birisi. İl toprakları
hem Marmara denizine ve hem de Karadeniz’e kıyı yapar. 2012 yılında büyükşehir
statüsüne alınmıştır. Kent Doğu Roma (Bizans) döneminde önce Βισανθη (Bisanthe) sonra ise Ρωδοστο
(Rodosto) olarak adlandırılmış Türkler tarafından ele geçirildikten sonra önce
“Rodosçuk” sonra ise “Tekfur Dağı” denmiştir. “Tekfur” Ermenice kökenli
“Hristiyan hükümdar” anlamında olup aslı “tagovar” (taç taşıyan)dır. Cumhuriyet
döneminde ses benzerliğinden “Tekirdağ” türemiştir.
İl sınırları içerisinde çok sayıda antik
kazı noktası ve höyükler bulunmakta. Bir milyon yıl önceye ilişkin taş aletler,
iskanın çok eskiye dayalı olduğunu ortaya koyar. Bölgeye adını veren Traklar
bilinen en eski halktır. 1357 yılında 1. Murat tarafından ilk kez fethedilen
kent 1878 harbinde Rus, 1912’de Bulgar ve 1920-1922 arasında Yunan işgali
yaşamıştır.
İl sınırları içinde Trak Tümülüsleri (Başlıcaları: Karaevlialtı Höyüğü: Harekkattepe
tümülüsü olarak da bilinir. Heraion Teikhos antik kentinin yakınında denizden
150 m içerde yer alır. Tekirdağ-İstanbul kara yolu kıyısında yer alan höyük,
1957'deki yol çalışmaları nedeniyle önce zarar görmüş, daha sonraki yıllarda
planlanan yol genişletme çalışmaları neticesinde daha fazla zarar görmesin
diye, hızlı bir kurtarma kazısı faaliyetine girilmiştir. Bir mezar olan bu yapı
Odris krallarından, Kersepleptes'e aittir. Erguvani bir elbiseyle gömülen
kralın mezarında meşe ve sarmaşık çelenklere rastlanılmıştır. Buluntular
Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde görülebilinir. Menekşe Çatağı Höyüğü: Batı ve doğu
diye ikiye ayrılan höyüğün, batı kısmında yapılan kazılarda Toptepe Kültürüne
ait M.Ö.4300'lere yani Orta Bakır Çağa denk gelen buluntulara rastlanmıştır.
Höyüğün İlk Tunç Çağ boyunca kullanıldığı ve Troya1 ile benzer kapaklara ve
Troya2'ye ait nesnelere ulaşılmıştır. Bu tabakanın üzerinde Erken Demir Çağında
(M.Ö. 1200) ait bir tabaka bulunmuştur. Doğu Menekşe Çatlağında ise yine benzer
dönemlere ilişkin bulgular elde edilmiştir. Erken Demir Çağına ait hayvan
adakları ve kerpiç kalıntılara ulaşılmıştır. M.Ö 2yy. kadar kullanıldığı
sanılan bir tapınak kalıntısı da Doğu Menekşe Çatağından tespit edilmiştir.
Naip Tümülüsü Diğer ismi Kızlarhöyük olan tümülüste kazılara Tekirdağ
Müzesi 1984 yılında başlamıştır. M.Ö.325-320 yıllarına tarihlenen mezarın Kersepleptes'in
oğlu Teres'e ait olduğu düşünülmektedir.) ile “Bisanthe” (Bisanthe, Panion daha
sonraki yıllarda ise Banados olarak bilinen yerleşim yeri araştırmalara göre
Tekirdağ merkeze bağlı Barbaros beldesidir. Sisamlı koloniciler
tarafından M.Ö. 550 yılı civarında kurulan şehir, için Odris krallarından
Seuthes kendi toprakları içinde yaşanacak deniz kıyısındaki en güzel yer olarak
tarif eder.) ve “Heraion Teikhos” (Karaevlialtı mevkiinde yeralan antik kent,
M.Ö.2000'den, Bizans dönemine kadar kullanılmıştır. Adı " Hera'nın
Surları" anlamına gelen şehrin aslında bir Trak yerleşimi yeri
olarak kurulduğu, M.Ö. 8-7 yy döneminde Hera kültünün
önemli bir merkezi sayılan Sisam adasında gelen göç dalgasından etkilendiği düşünülüyor. Tespit edilen
başlıca yapılar, bir kale, sağlık tanrısı Asklepios'a adanan tıp merkezi, çok sayıda
sayıda tanrı ve tanrıçaya tapılan bir tapınak kompleksi ve helenestik devre ait
mezarlardır) antik kentleri bulunmakta.
Kent sakin yapısı ve modern kimliği ile tipik bir Trakya kenti
görünümünde.
KENT MÜZESİ
Kentte müzecilik faaliyetleri 1967 yılında başlamış. Halen oldukça
mütevazi bir bina ve bahçesinden ibaret müze, eserleriyle görülmeyi hak ediyor.
Müze değişik salonlardan ve bahçeden meydana geliyor.
Tekirdağ Müzesi, Taş Eserler Salonu
Müzeye girenleri karşılayan Taş Eserler
Salonu müzenin giriş katında yer almakta. Geniş ve uzun bir salona sahip Taş
Eserler Salonu’nun orta kısmında camekan ile örtülmüş Naip Tümülüsü
buluntularına ait sergileme detayı; salonun duvarları boyunca sergilenen
objeler ve o objeler ile elde edildiği bölgelere dair bilgilerin yer aldığı
panolar bulunuyor. Camekan bir bölümde, Trak
krallarından biri olduğu düşünülen Kersepleptes’e ait mankenle yapılan
canlandırma var. (Kersepleptes’in
anladığımız manada kudetli bir kral olmadığı, daha kudretli bir yapı adına
hareket eden Odyris soylularından biri olduğu savını öne süren değerlendirmeler
mevcut. Karaevli Harekat Tepe Tümülüsü’nde Kersepleptes’e dair elde edilen
mezar buluntuları arasında, Kersepleptes’e ait gömü sandığı özelliklidir.
Buradaki buluntular arasında altın kaplama boncuklar ile süslenmiş erguvani
renkteki kraliyet elbisesi, sarmaşık dalı betimlemeli Diyonissos tacı, meşe
dalı betimlemeli kraliyet tacı, kraliyet yüzüğü ve Kersepleptes’in sandaletleri
yer alıyor.)
Arkeolojik Küçük Eserler Salonu
Arkeolojik Küçük Eserler Salonu, Taş
Eserler Salonu’nun üzerine denk düşecek şekilde uzun ve genişçe dikdörtgen bir
salon. Arkeolojik Eserler Salonu’nda tarih öncesi çağlardan itibaren Trak,
Yunan, Roma ve Bizans dönemi eserleri yer almakta.
Tekirdağ Müzesi Etnoğrafya Salonu
Tekirdağ Müzesi Etnoğrafya Salonu, müzenin
üst katında Arkeolojik Küçük Eserler Salonu ile koridor ile bağlantılı.
Koridorda camekanlı bölüm geçmişten günümüze uzanan silah koleksiyonlarından örneklemelere
ayrılmış. Kılıçlar, baltalar, hançerler, kalkanlardan tutun da çeşitli
dönemlere ait ateşli silah örnekleri bu sergileme bölümünde görülebiliyor. Silahlar koleksiyonunun karşısında yer alan duvarda,
Tekfurdağı Sancağı ( Tekirdağ Sancağı ) Osmanlı’nın son dönemlerine ve
Osmanlı’daki idari sisteme dair bir gurur yansıması olarak sergilemeye alınmış.
Sergileme levhasında “Tekfurdağı 21 Teşrinievvel 1338” ( Tekirdağ 21 Ekim 1922
) tarihi yer alıyor.
Bu koridoru L şeklinde etnoğrafya salonuna bağlayan
camekanda Tekirdağ’ın dokumacılık kültüründen elde edilen örneklemelerine yer
veriliyor.
Tekirdağ Odası Sergilemesi
Tekirdağ Müzesi’nin üst katında yer almakta ve 19.yy'daki
Tekirdağ ev hayatı mankenlerle canlandırılıyor.
Tekirdağ Müzesi Bahçe Düzenlemesi
Bahçeye müzenin giriş katından zemine
açılan merdivenlerle geçiliyor. Bahçe teraslar halinde düzenlenmiş durumda.
Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari örnekler ve özellikle Marmara Ereğilisi’nden elde edilen Perinthos
Lahitleri ile mezar taşları, kitabeler, kabartmalı betimlemeler, çeşitli
büyüklüklerde sütunlar, mermer heykel örnekleri, mil taşları vb…sergileniyor.
Halbuki çok yakınımızda, gidip gezmek lazım. Bazı ilçelerini gördüm ancak bir turist gibi gezmedim. Teşekkürler hatırlattığınız için Bilgehan Bey.
YanıtlaSilBazen insan çok yakınındaki güzelliklere fırsat ayıramıyor. Neredeyse 40 yıl önce gittiğim şehirde elbette aklımda hiçbir şey kalmamış.
SilSevgi ve saygılarımla.
Emeğinize teşekkür ederiz... Saygılar Mehmet Bey.
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim. Sevgi ve saygılarımla.
SilHarika bir tanıtım olmuş. Kent müzelerinin giderek çoğalması umut verici. Tekirdağ Kent Müzesi'ni notlarımın arasına aldım. Çok teşekkür ederim Mehmet Bey. Emeğinize sağlık. Esenlikler dilerim.
YanıtlaSilGerçekten kent müzelerinin giderek Avrupa standartlarına yaklaşmaları beni de çok memnun ediyor. Daha çok insanımız tarafından görülmesi ve giderek bir kültürel zevk haline gelmesini diliyorum.
SilSevgi ve Saygılarımla.
merhaba :)
YanıtlaSiltekirdağ görmek istediğim yerlerden biri, tarihi bakımdan ne kadar zengin ülkemiz hepsini görmeli..
dolu dolu bir gezi olmuş, kareler pek hoş :)
sevgiler...
Güzel ülkemizin her yanı insanı şaşırtan değerlerle dolu. umarım yolunuz düşer.
SilSevgi ve saygılarımla.
2 sene hemen yanında oturup önünden geçtikçe merak ettiğim ama iş yoğunluğumdan bir türlü gidemediğim bir yerdir bu müze..sizin sayenizde görmüş ve tekrar hatırlamış oldum
YanıtlaSilBunlar gitmeye ve görmeye değer güzelliklerimiz.
SilSevgi ve saygı ile