7 Mayıs 2015 Perşembe

NİSAN AYINDA BU KİTABI OKUDUM - 2

 
KİTABIN ADI
Kırmızı ve Siyah
KİTABIN YAZARI

Stendhal

KİTABIN ÇEVİRMENİ
Cevdet Perin
KİTABIN YAYINEVİ
Remzi kitabevi
KİTABIN BASKI YILI
1968
KİTABIN BASKI SAYISI
5. Baskı (Yayınevinde ilk baskı 1945)
KİTABIN SAYFA SAYISI
655 syf
KİTABIN DİZGİ/BASKI KALİTESİ
8/10 (Çok sayıda dizgi hatası var)
KİTABIN YAZIM-DİL KALİTESİ
10/10 
KİTABIN EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ
10/10 


İsmini herkesin bildiği ancak okuyanının o denli çok olmadığını sandığım bir klasik roman bugünkü yorumumuzun konusu. (Yargımın sebebi, sessiz sinema oyunlarında mutlaka kullanılır ama romanı sorsanız kimsenin bilgisi yoktur)
Stendhal, gerçek ismi ile Henri Beyle, 19 yüzyılın adı çok öne çıkmayan ama birkaç kitabıyla gerçek klasiklere dönüşmüş bir yazardır. Bu kitabı notlarıma göre ilk kez 1989’da okumuşum. Stefan Zweig’in biyografilerinde yaşam öyküsünü okuyunca tekrar okuyup yorumlamak istedim. Elimdeki eski baskıyı okumayı yeğledim. Kitapta çok fazla dizgi hatası var. Ancak çevirmen Cevdet Perin’e ayrı bir parantez açmak isterim. Kitaba koyduğu dipnotları son derece yararlı ve Stendhal’i çok iyi bildiğinin göstergesi gibi her bir notu “şerh” gibi. Kitabın yeni baskılarında bu dipnotların olup olmadığını bilmiyorum.
Kitabın arka planında, 1789 ihtilali sonrası devrimden çok zarar gören soyluların ve kilisenin, Napolyon sonrası tekrar güç kazanması ve küçük burjuvalarla ilişkileri yatmakta. Düşük toplum katmanlarından gelenlerin ise bu sınıflara ulaşma çabaları, romanın içinde irdeleniyor. Marangozun oğlu Julien Sorel kasabada kendini yetiştirmiş ve hedefleri olan bir gençtir. Belediye Başkanı M.De Renal’in evine öğretmen olarak ilk adımını attıktan sonra Madame De Renal ve sonrası, yanına gittiği Dük De Mole’un kızı Mathilde ile aşkları onu kurtulamayacağı bir çemberin içine atar.
Yaşamınızda mutlaka okumanız gereken kitaplar arasında sayılan bu roman klasik bir başyapıt.


Marie-Henri Beyle (23 Ocak 1783, Grenoble – 23 Mart 1842, Paris), daha çok mahlası Stendhal ile bilinen Fransız realist yazardır.

Yaşam öyküsü

Marie-Henri Beyle, Grenoble'da 23 Ocak 1783 tarihinde burjuva bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası avukat Cherubin Beyle, annesi Hanriette Gagnon'dur. Çok sevdiği annesi 1790 yılında, Stendhal henüz yedi yaşındayken öldü. Stendhal, disiplinli ve muhafazakar kimseler olan teyzesinin babasının etkisi altında büyüdü.
1796'da Grenoble'da bir okula girdiyse de, 30 Ekim 1799'da askeri okulun giriş sınavına katılmak için Paris'teki, kuzeninin de çalışıyor olduğu Savaş Bakanlığı'na gitti. Ertesi yıl ağır süvari birliğinde teğmen olarak İtalya'ya gitti. Bu seyahati sırasında Dimenico Cimarosa ve Gioachino Rossini'nin müziğini ve Vittorio Alfieri'nin eserlerini tanıması için bir fırsat oldu.
1801'de ise Napolyon Bonapart'ın ordusunda görev alarak İtalya seferine çıktı. Bu sefer sırasında bir komutanın asistanı olarak Brescia'da üç ay kaldı ve bu sırada soylu ailelerin evlerinde bulundu; ki bu sürenin onun hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğu, sonradan yayınlanan günlüklerinden anlaşılmaktadır. Yine bu zamanlarda yerel dergilerin yazarlarıyla tanışıp Romantik edebiyatı öğrendi.
1802'de bu bölgeden ayrılarak Almanya, Avusturya ve Rusya'da bazı askeri görevlerde bulundu, ama asla savaşa katılmadı. Aynı yıl, hayatı boyunca aşık olduğu onlarca kadından ilki olan Madame Rebuffel'in peşinden Marsilya'ya gitti. Orada ticarete atıldıysa da başarısız oldu. Bu ve bunu takip eden olayların ve yılların, Kırmızı ve Siyah romanının baş karakteri Julien Sorel'in karakterinin detaylarının çizilmesine büyük katkı sağladığı düşünülmektedir.
1812'de Napolyon ile birlikte Rus seferine katıldı ve Moskova'nın baştan sonra yanışına şahit oldu. Napolyon'un büyük ordusundan sağ kalmayı başaran az sayıdaki askerden olan Stendhal, notlarının önemli bir kısmını, ordu Rusya'dan geri çekilirken kaybetti. Ayrıca o zamana kadar yüzlerce takma isim kullanan yazar, Stendhal ismini bu sıralarda seçmiştir.
1814'te Napolyon'un düşüşünden sonra Milano'ya yerleşmiş ve burada da Angéla Pietragrua'ya aşık olmuştur. Ertesi yıl Parma'yı ziyaret etmiş ve bu seyahati, üçüncü romanı olan Parma Manastırı'na ilham kaynağı olmuştur. 1817'de ise İtalya'daki izlenimlerini anlatan ve İtalya'ya olan hayranlığının simgesine dönüşen Roma, Napoli ve Floransa kitabını yazmıştır.
1818'de Napolyon'un Hayatı'nı yazmaya başlamıştır. Bu sırada da mutsuz bir aşk yaşayacağı Mathilde Dembowski ile tanışmıştır. 1821'de ise yasadışı bir İtalyan örgütüne üye olduğu suçlamasıyla Milano'dan uzaklaştırılmıştır. Stendhal bunun üzerine Batı Avrupa'yı dolaşmaya başlamıştır. Bu yolculuklar sırasındaki tecrübeleri, düşünceleri ve hisler, sonradan yazacağı romanların ana şeklini oluşturmuştur.
1827'de ilk roman Armance'ı, üç yıl sonra da Kırmızı ve Siyah'ı yazmıştır. 1831'de ise Trieste'ye giderek bir süre konsolosluk yapmıştır.
1839'da Parma Manastırı'nı yazmayı bitirdikten sonra, gençliğinde yaptığı İtalya seyahatlerinden birinde kaptığı frengi hastalığı etkilerini göstermeye başlamıştır. 1841'de geçici bir felce uğramış, daha sonradan da birçok benzer sıkıntılar yaşamıştır. Ve Paris sokaklarında yürürken bayılıp kaldırım kenarına yığılmasından birkaç saat sonra, 1842 yılının 22 Mart'ı 23 Mart'a bağlayan gecesinde vefat etmiştir. Mezarı Montmarte Mezarlığı'ndadır.

Eserleri

Roman

·         Armance (1827)
·         Kırmızı ve Siyah (1830)
·         Parma Manastırı (1839)
·         Lucien Leuwen (tamamlanmamış kitap, 1835'te yazıldı, 1894'te yayınlandı)
·         Lamiel (tamamlanamamış kitap, 1839-1842 yıllarında yazıldı, 1889'da yayınlandı)

Deneme

·         Aşk Üzerine (1822)
Kaynak: vikipedi


4 yorum:

  1. Merhaba Mehmet Bey,

    Kırmızı ve siyah'ı öğrenciyken Fransızca olarak okumuştum.. Daha sonra Türkçe çevirisiyle kısaltılmamış halde tekrar büyük bir zevkle okudum. Romandan aklımda kalanı paylaşmak isterim: "doğru düşünme ve boş sözlere kanmama alışkanlığını kazanan Julien, daha sonra çok saygı görmeyen insanlarda bu alışkanlığın bir "suç" olduğunu, çünkü her iyi düşüncenin hakaret sayıldığını bilmeden, henüz öğrenciyken papaz okulunda yaşamaya başlıyor... Sanırım bu durum kişi gözetmeksizin dün olduğu gibi bugün de, aynen devam ediyor.. Saygılarımla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım haklısınız Julien Sorel benzeri insanlar bugünde toplumda var. Kanımca klasik değerdeki romanları bu güce ulaştıran da gerçek insan tipi betimlemeleri yapmak. Stendhal'de bu romanında çizdiği baş karakter ve diğer karakterlerle topluma bir ayna tutuyor.
      Bu derece güzel eserlerin zaman zaman tekrar okunmasını da faydalı buluyorum. İnsan her yaşında farklı tatlar aldığı gibi farklı noktalara da değer veriyor. 26 yıllık bir aradan sonra tekrar okumak bende bu duyguları yarattı.
      Sevgi ve içten saygılarımla.

      Sil
  2. gerçekten de pek kıymeti bilinmeyen klasiklerden biridir :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yetkin bir edebiyat kültürü olabilmesi için klasiklerin ve elbette Stendhal'in okunması gerekiyor.
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil