KİTABIN ADI
|
Kırmızı ve Siyah
|
KİTABIN YAZARI
|
Stendhal
|
KİTABIN ÇEVİRMENİ
|
Cevdet Perin
|
KİTABIN YAYINEVİ
|
Remzi kitabevi
|
KİTABIN BASKI YILI
|
1968
|
KİTABIN BASKI SAYISI
|
5. Baskı (Yayınevinde
ilk baskı 1945)
|
KİTABIN SAYFA SAYISI
|
655 syf
|
KİTABIN DİZGİ/BASKI
KALİTESİ
|
8/10 (Çok sayıda dizgi
hatası var)
|
KİTABIN YAZIM-DİL
KALİTESİ
|
10/10
|
KİTABIN
EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ
|
10/10
|
İsmini herkesin bildiği ancak
okuyanının o denli çok olmadığını sandığım bir klasik roman bugünkü
yorumumuzun konusu. (Yargımın sebebi, sessiz sinema oyunlarında mutlaka
kullanılır ama romanı sorsanız kimsenin bilgisi yoktur)
Stendhal, gerçek ismi ile Henri
Beyle, 19 yüzyılın adı çok öne çıkmayan ama birkaç kitabıyla gerçek
klasiklere dönüşmüş bir yazardır. Bu kitabı notlarıma göre ilk kez 1989’da
okumuşum. Stefan Zweig’in biyografilerinde yaşam öyküsünü okuyunca tekrar
okuyup yorumlamak istedim. Elimdeki eski baskıyı okumayı yeğledim. Kitapta çok
fazla dizgi hatası var. Ancak çevirmen Cevdet Perin’e ayrı bir parantez açmak
isterim. Kitaba koyduğu dipnotları son derece yararlı ve Stendhal’i çok iyi
bildiğinin göstergesi gibi her bir notu “şerh” gibi. Kitabın yeni
baskılarında bu dipnotların olup olmadığını bilmiyorum.
Kitabın arka planında, 1789
ihtilali sonrası devrimden çok zarar gören soyluların ve kilisenin, Napolyon
sonrası tekrar güç kazanması ve küçük burjuvalarla ilişkileri yatmakta. Düşük
toplum katmanlarından gelenlerin ise bu sınıflara ulaşma çabaları, romanın
içinde irdeleniyor. Marangozun oğlu Julien Sorel kasabada kendini yetiştirmiş
ve hedefleri olan bir gençtir. Belediye Başkanı M.De Renal’in evine öğretmen
olarak ilk adımını attıktan sonra Madame De Renal ve sonrası, yanına gittiği
Dük De Mole’un kızı Mathilde ile aşkları onu kurtulamayacağı bir çemberin
içine atar.
Yaşamınızda mutlaka okumanız
gereken kitaplar arasında sayılan bu roman klasik bir başyapıt.
|
Marie-Henri Beyle (23 Ocak 1783, Grenoble –
23 Mart 1842, Paris), daha çok mahlası Stendhal ile bilinen Fransız realist
yazardır.
Yaşam öyküsü
Marie-Henri
Beyle, Grenoble'da 23 Ocak 1783 tarihinde burjuva
bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası avukat Cherubin Beyle, annesi
Hanriette Gagnon'dur. Çok sevdiği annesi 1790 yılında, Stendhal henüz yedi
yaşındayken öldü. Stendhal, disiplinli ve muhafazakar kimseler olan
teyzesinin babasının etkisi altında büyüdü.
1796'da
Grenoble'da bir okula girdiyse de, 30 Ekim 1799'da askeri okulun giriş
sınavına katılmak için Paris'teki, kuzeninin de çalışıyor olduğu Savaş
Bakanlığı'na gitti. Ertesi yıl ağır süvari birliğinde teğmen olarak İtalya'ya
gitti. Bu seyahati sırasında Dimenico
Cimarosa ve Gioachino Rossini'nin
müziğini ve Vittorio Alfieri'nin eserlerini tanıması
için bir fırsat oldu.
1801'de
ise Napolyon Bonapart'ın
ordusunda görev alarak İtalya seferine çıktı. Bu sefer sırasında bir
komutanın asistanı olarak Brescia'da üç ay kaldı ve bu sırada soylu
ailelerin evlerinde bulundu; ki bu sürenin onun hayatında ne kadar önemli bir
yer tuttuğu, sonradan yayınlanan günlüklerinden anlaşılmaktadır. Yine bu
zamanlarda yerel dergilerin yazarlarıyla tanışıp Romantik edebiyatı öğrendi.
1802'de
bu bölgeden ayrılarak Almanya, Avusturya ve Rusya'da bazı askeri görevlerde
bulundu, ama asla savaşa katılmadı. Aynı yıl, hayatı boyunca aşık olduğu
onlarca kadından ilki olan Madame Rebuffel'in peşinden Marsilya'ya gitti.
Orada ticarete atıldıysa da başarısız oldu. Bu ve bunu takip eden olayların
ve yılların, Kırmızı ve Siyah romanının baş karakteri Julien Sorel'in
karakterinin detaylarının çizilmesine büyük katkı sağladığı düşünülmektedir.
1812'de
Napolyon ile birlikte Rus seferine katıldı ve Moskova'nın baştan sonra
yanışına şahit oldu. Napolyon'un büyük ordusundan sağ kalmayı başaran az
sayıdaki askerden olan Stendhal, notlarının önemli bir kısmını, ordu
Rusya'dan geri çekilirken kaybetti. Ayrıca o zamana kadar yüzlerce takma isim
kullanan yazar, Stendhal ismini bu sıralarda seçmiştir.
1814'te
Napolyon'un düşüşünden sonra Milano'ya yerleşmiş ve burada da Angéla
Pietragrua'ya aşık olmuştur. Ertesi yıl Parma'yı ziyaret etmiş ve bu
seyahati, üçüncü romanı olan Parma Manastırı'na ilham kaynağı olmuştur.
1817'de ise İtalya'daki izlenimlerini anlatan ve İtalya'ya olan hayranlığının
simgesine dönüşen Roma,
Napoli ve Floransa kitabını
yazmıştır.
1818'de Napolyon'un Hayatı'nı yazmaya
başlamıştır. Bu sırada da mutsuz bir aşk yaşayacağı Mathilde Dembowski ile
tanışmıştır. 1821'de ise yasadışı bir İtalyan örgütüne üye olduğu
suçlamasıyla Milano'dan uzaklaştırılmıştır. Stendhal bunun üzerine Batı
Avrupa'yı dolaşmaya başlamıştır. Bu yolculuklar sırasındaki tecrübeleri,
düşünceleri ve hisler, sonradan yazacağı romanların ana şeklini
oluşturmuştur.
1827'de
ilk roman Armance'ı, üç yıl sonra da Kırmızı ve Siyah'ı yazmıştır. 1831'de
ise Trieste'ye giderek bir süre konsolosluk yapmıştır.
1839'da
Parma Manastırı'nı yazmayı bitirdikten sonra, gençliğinde yaptığı İtalya
seyahatlerinden birinde kaptığı frengi hastalığı etkilerini göstermeye
başlamıştır. 1841'de geçici bir felce uğramış, daha sonradan da birçok benzer
sıkıntılar yaşamıştır. Ve Paris sokaklarında yürürken bayılıp kaldırım
kenarına yığılmasından birkaç saat sonra, 1842 yılının 22 Mart'ı 23 Mart'a
bağlayan gecesinde vefat etmiştir. Mezarı Montmarte Mezarlığı'ndadır.
Eserleri
Roman
·
Armance (1827)
·
Kırmızı ve Siyah (1830)
·
Parma Manastırı (1839)
·
Lucien
Leuwen (tamamlanmamış
kitap, 1835'te yazıldı, 1894'te
yayınlandı)
·
Lamiel (tamamlanamamış kitap, 1839-1842
yıllarında yazıldı, 1889'da
yayınlandı)
Deneme
·
Aşk Üzerine (1822)
Kaynak: vikipedi
|
Merhaba Mehmet Bey,
YanıtlaSilKırmızı ve siyah'ı öğrenciyken Fransızca olarak okumuştum.. Daha sonra Türkçe çevirisiyle kısaltılmamış halde tekrar büyük bir zevkle okudum. Romandan aklımda kalanı paylaşmak isterim: "doğru düşünme ve boş sözlere kanmama alışkanlığını kazanan Julien, daha sonra çok saygı görmeyen insanlarda bu alışkanlığın bir "suç" olduğunu, çünkü her iyi düşüncenin hakaret sayıldığını bilmeden, henüz öğrenciyken papaz okulunda yaşamaya başlıyor... Sanırım bu durum kişi gözetmeksizin dün olduğu gibi bugün de, aynen devam ediyor.. Saygılarımla..
Sanırım haklısınız Julien Sorel benzeri insanlar bugünde toplumda var. Kanımca klasik değerdeki romanları bu güce ulaştıran da gerçek insan tipi betimlemeleri yapmak. Stendhal'de bu romanında çizdiği baş karakter ve diğer karakterlerle topluma bir ayna tutuyor.
SilBu derece güzel eserlerin zaman zaman tekrar okunmasını da faydalı buluyorum. İnsan her yaşında farklı tatlar aldığı gibi farklı noktalara da değer veriyor. 26 yıllık bir aradan sonra tekrar okumak bende bu duyguları yarattı.
Sevgi ve içten saygılarımla.
gerçekten de pek kıymeti bilinmeyen klasiklerden biridir :(
YanıtlaSilYetkin bir edebiyat kültürü olabilmesi için klasiklerin ve elbette Stendhal'in okunması gerekiyor.
SilSevgi ve saygılarımla.