15 Mayıs 2015 Cuma

EVREN NASIL BAŞLADI?

Bilim, özellikle Rönesans sonrası adeta basamakları koşarak çıkılan bir merdiven gibi. Ama 21. Yüzyılı yaşarken dahi bilim henüz bazı önemli sorulara cevap veremedi. Bu yazı dizisinde Harriet SWAİN’in  “Big Questions in Science” kitabından geniş olarak anlattığı ve cevap bulmaya çalıştığı sorularımızı ve bilim adamlarının bunlara ilişkin yanıtlarını özetleyerek sunacağım. Belki de bu sorular sizin de zaman zaman aklınıza geldi. Umuyorum bu fikir fırtınası bilinemeyen bazı yanıtları açıklığa kavuşturur.

Eğer tüm evrende yaşam sadece Dünya'da varsa, bu çok büyük bir yer israfı olurdu. CARL SAGAN

 

BİLİMİN BÜYÜK SORULARI - 2
EVREN NASIL BAŞLADI?
Geleneksel olarak birçok kültürde evrenin kökeni, katı Yeryüzü’nün yaratılıp su ve gökten ayrılması hikayeleri şeklinde açıklanmıştır. Gökler ile Yeryüzü arasında arabulucu işlevi gören bir cihaz veya varlık inancı, bu hikayelerde ortak bir özellik olarak görünmektedir.
Evrenin kökenine dair bu ilk açıklamaların hepsinin eksiği, ilgilerini tümüyle Yeryüzü’nün ve içinde yaşayan canlıların oluşumuna yöneltmiş olmalarıdır. Oysa son birkaç yüzyıldır Dünyanın devasa bir evren içinde küçücük bir nesne olduğu ve sadece biz insanlar içinde yaşadığı için ilgiye layık olduğu açıkça anlaşılmıştır. Dünya, modern evrenbilimde bir dipnotun dipnotu kadar bile önem arz etmemektedir.
Nobel ödüllü fizikçi Arno Penzias ile Robert Woodrow’un, büyük patlamadan arta kalan sıcaklık olduğu sanılan ve radyo dalga boyları olarak ölçülen kozmik arka plan radyasyonun keşfidir. Bu keşif, neredeyse bütün evrenbilimciler tarafından, evrenin kökenine dair büyük patlama teorisini, on ikiden vuran ispatı olarak yorumlanmıştır.
Ayrıca Amerikalı Astronom Edwin Hubble’ın yirminci yüzyılın başındaki evrenin genişlediği tespiti, evrenin kökenini anlamada bir anahtar işlevi görmüştür.
Modern kozmolojiye göre evren elli milyar yıllık varoluşu boyunca üç aşağı beş yukarı hep aynı yer olarak kalmıştır. Yeryüzündeki ve uzaydaki yeni teleskoplar, bilhassa Hubble Space Teleskopu’nun hedefleri de, zamanın derinliklerine bakmakta ve evrenin birici milyar yılına ait nesnelerin gözlenmesine imkan tanımaktadır. 
(Martin Ince)

İddia ediliyor ki saniyenin yaklaşık (10 üzeri 36)’da birinde,  cenin halinde bir evren bugün gördüğümüz her şeyi kapsayan bir genişliğe şişmiş olabilir. Evrenin mikroskobik bir şeyden şiştiği temel fikrinin çekiciliği, onun, evrenin neden genişliyor olduğunu açıklamasından kaynaklanmaktadır. Nasıl son birkaç yüzyılda Dünya’nın ve Güneş’in boyutlarını ve biçimlerini öğrendiysek, o zaman da evrenin gerçek boyutlarını öğreneceğiz. 
(Sir Martin Rees)


3 yorum:

  1. merhaba üstad..
    bu tür bilimsel yazılara bayılıyorum ki bunların çoğalması gerek.
    insanların bir şekilde etkileniyor olduğunu umuyorum.

    kozmik dünyada ne kadar küçük ve bu egolar için aslında ne kadar komik bir yerimiz olduğunu anlamaya ışık tutar belki.

    yazıları okuyup hata arayan aaa bak burda hata yaptın modundan hiç hazetmem.
    çoğunlukla da düzeltmeye gerek görmem zaten.

    lakin bu bilimsel yazıda evrenin varoluşunda küçük bir hata var.
    rica ediyorum bu yorumu yayınlamayınız.

    martın ınce gökbilimci mi astrolobiyolog mu çıkartamadım ama...
    tüm modern gökbilimciler evrenin yaşının 13.5-14 milyar arasında olduğundan hemfikir.
    50 milyar biraz uçuk olmuş.

    rica ediyorum sizde düzeltmen gibi algılamayınız lakin bu ciddi bi fark.

    benzer yazıların devamını diliyorum...
    ben de voyager gibi derin uzayın dışına çıkmış nerdeyse samanyolunu terketmiş bir uzay aracı hakkında yazma fikrim var uzun zamandır.
    ne var ki bünye cıvıyor gündelik olaylara kayıyor:))

    ilgilenirseniz carl saganın öğrencisi neil arada bişiler var tyson ın cosmos belgesel serisi var...
    kesinlikle tavsiye ederim.

    saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. ımm yorum onaylanmıyomuş:))

    boşa yazdık düzeltme kısmını...

    neise carl sagana selam olsun o zamanda.
    ne diyim.

    evrende utanan türler var hala
    yanaklarım kızardı valla:))

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Absalom,
    Bilimde beyin fırtınası belki de budur değil mi? Martin İnce, İngiliz Bilim yazarları derneği başkanı. Kanımca rasgele bir adam olmadığı için yazısında kullandığı rakamı savunacak bilgileri de vardır. Türkçe'ye yapıtları kazandırılırsa öğreniriz.
    Belirttiğiniz 13,5-14 milyar yıllık evren yaşı "Hubble Sabiti"ne göre hesaplanan bir rakam. Ben de sizin gibi bu rakamı biliyorum. Ama belki bir başka okuyanımız, Ince'in rakamının kaynağını biliyordur.
    Sevgi ve en derin saygılarımla.

    YanıtlaSil