11 Aralık 2015 Cuma

LJUBLJANA VE LJUBLJANA KALESİ

Trieste kentine geliş sebeplerimizden birisi de Slovenya’ya geçip oldukça methini duyduğumuz başkent Ljubljana kentine gitmekti. 1977 yılında otostopla yaptığım Avrupa gezisi sırasında Slovenya’nın Maribor kentinden geçmiş ve kısa bir süre kalmıştım.
Trieste kentinin merkez tren istasyonunun hemen yanından Ljubljana kentine kalkan otobüsler olduğunu duyduğumuzdan bir gün öncesi hem bilet almak ve hem de kalkış yerini öğrenmek bakımından buraya gittik. İtalya’da şehirlerarası otobüs işletmeciliğinin son derece zayıf olduğunu belirtmek gerekir. İstasyonun hemen yanında otobüsler için bir hangar var. Hangarın bir bölümünde gişelerden bilet alınıyor. Ljubljana kenti dışında birkaç kente daha seyrek olarak otobüs seferleri var. Ljubljana şehrine ise sabah erken kalkan bir otobüs akşam 17.00 sıralarında dönüyor. Otobüs işletmesi Hırvatlara ait. Otobüs Ljubljana üzerinden Zagreb’e kadar gidip dönüyor. Kişi başı gidiş dönüş bileti yaklaşık 18 Euro civarında. Sabah erken saatte hangara gidiyoruz. Etrafta hiç otobüs falan yok. Tam kalkış saatinde otobüs perona yaklaşıyor. Otobüslerde koltuk numarası vermiyorlar. Bulduğunuz yere oturuyorsunuz. Otobüs şehrin yamaçlarından yavaş yavaş tırmanarak tepeye doğru yükselirken doyumsuz bir kent ve körfez manzarasını seyretme şansınız oluyor.
Otobüs yaklaşık 25-30 dakika sonra Slovenya topraklarına giriyor. Shengen Birliği sebebiyle sınırda eski bariyerler dışında kimseler yok. Yaklaşık 2 saat sonra 10.30 sıralarında Ljubljana’dayız. 300.000 yakın nüfusuyla sevimli bir şehir. Şehrin adının kökeni çok açık değil. Antik yunan efsanelerinde adı geçen Argonautların başı Jason’un Kholkis seferinden sonra batıya dönüp Sava nehrinin içlerinde canavarı yendiği yerde şehrin kurulduğu sanılıyor. Canavar şehrin armasında var, ayrıca canavar armalı köprüyü de sonra gezeceğiz. Şehrin içinden “Sava” ve “Ljubljanica” nehirleri geçiyor. Şehrin eski kısmı Ljubljnica nehrinin önce ayrılıp sonra tekrar birleştiği deltanın kıyısında. Kent 2003 yılında Mardin ile kardeş şehir olmuş.
Otobüs bizi istasyonun hemen önünde bırakıyor. Saat 17.00’ye kadar vaktimiz olduğundan yürüyerek zaman kaybetmemek için taksiye biniyor ve kaleye gitmek istediğimizi söylüyoruz. Birkaç dakika sonra kalenin eteğindeyiz. Mesafe yaklaşık 1,5 kilometre kadarmış. Dönüşte yürüyeceğiz. 5 euro tutan ücreti ödeyip meydanda bulunan Turizm Bürosundan eski şehrin haritasını alıyoruz. (Türkçe broşürlere de rastlıyoruz.)

Kaleye teleferikle çıkılıyor. Ücret 10. Euro. 5-10 dakikada bir inip çıkıyor. Bir süre sonra kaledeyiz. Teleferikten çıkıp birkaç kademeli merdivenden kalenin içine çıkıyoruz. Kale ortaçağdan kalma. Ancak oldukça fazla restorasyon görmüş. İçinde halen kafe ve restoranlar var. Hatta bir bölümü de prestijli bir düğün salonu olarak kullanılıyor.









Hemen karşımıza çıkan “İşkence Müzesi”nin bir başka yazımıza bırakıp kaleyi dolaşıyoruz. Güneşli ancak oldukça serin. Şehri gezmek için tekrar finiküler teleferikle aşağıya iniyoruz.

6 yorum:

  1. işkence müzesi ilginç ve korkutucu..gerçekliğini bilerek gezmek çok daha etkileyicidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanın insana yaptıklarını ve insanın insana eziyet için neler yaptıklarını görmek gerçekten ürkütücü.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  2. Çok güzel bir yazı Mehmet Bey, İşkence Müzesi yazısını da sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslı hanım, gezi yazılarında sizin anlatımınızla yarışmam mümkün değil. İzliyor olmanız bile çok keyif verici.
      Sevgi ve en derin Saygılarımla.

      Sil
  3. Merhabalar.

    Burası eski Yugoslavyanın bir parçası ve şimdi de Slovenya Cumhuriyetinin başkenti değil mi? Çünkü Türkiye'den Almanya'ya ya bir sefer karayolu ile gidip gelmiştim. Bu şehrin adını oradan hatırlıyorum. Harita üzerinde inceledim, Türkiye-Almanya arasında izlenen karayolu güzergahı üzerindeki bir şehir olduğunu daha iyi hatırladım.

    Tabi biz bu şehirleri sadece içinden transit geçerken ne gördüysek sadece onunla kaldık. Bu nedenle de bu şehirler hakkında fazla bir bilgimiz yok. Ama siz fırsat ve imkan yaratarak buraları gezmiş, görmüş, incelemiş ve araştırmışınız, ne mutlu size. Ve edindiğiniz izlenimleri de destekleyen fotoğraf kareleri eşliğinde okuyucularınızla paylaşıyorsunuz. Çok yararlı bir paylaşım yapıyorsunuz. Bunlar bana göre, gerçekten çok değerli ve faydalı bir bilgi kaynağıdır.

    Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep bey, değerli ve nazik yorumunuza candan teşekkürler. Gezi yazılarımı, izleyenler için olduğunca faydalı olacak biçimde hazırlamayı seviyorum. Özellikle gitmeyi düşünenler veya yolu düşecek olanların faydalanabileceği biçimde yazmayı seviyorum.
      Elbette bu kadar kısa bir gezide şehirleri tanımak pek mümkün değil. Ama tıpkı Ljubljana gibi bazı şehirler kendisini hemen sevdiriyor. Gezimizin aklımızda kalan yerlerinden birisiydi.
      Sevgi ve en derin Saygılarımla.

      Sil