Trieste şehri,(Slovence: Trst; Almanca: Triest; Macarca:Triesz) İtalya'nın kuzey doğusunda Friuli-Venezia Giulia bolgesinde ayni adı taşıyan Trieste ilinin merkezi olan bir bir şehirdir. Aynı zamanda Adriyatik Denizi'ndeki Trieste Körfezi'nin başında yer alır. Trieste, 1867-1918 yılları arasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun sınırları içinde iken bir Akdeniz limanı ve refah içindeki müzik ve edebiyat kentiydi.
I. Dünya Savaşı'nın ardından Trieste'nin İtalya'ya verilmesi, şehrin ekonomik ve kültürel öneminin azaltmış. Bugün Trieste bir sınır kenti. Halkı komşu bölgelerin etnik bir karışımıdır. Hakim olan yerel Venedikli lehçesi İtalyanca'da Triestino olarak adlandırılır. Şehir merkezinde bu lehçe ve İtalyanca konuşuluyor. Az sayıda almanca konuşanın varlığı da sayılmasına rağmen belirgin bir şekilde Sloven (Slav) fizik yapısını toplumda hakim görüyorsunuz. Slovencenin yerel dil kabul edildiği söyleniyor.
Şimdiki Trieste olan toprakların adı M.Ö. 3000'lerde yerleşik "carni" lerden gelmekte. Şehir daha sonra İllirya'lı olan "Histri"lerin eline geçiyor. M.Ö. 177'de şehir Roma Cumhuriyeti'nin hakimiyetine girdi. Roma İmparatorluğu'nun yıkılışından yani 476'dan sonra Trieste, Doğu Roma İmparatorluğu'nun önemli askeri merkezlerinden biri olarak kalmaya devam etti. 788'de Frank Krallığı'nın bir parçası oldu. 1081'den itibaren Akwilya (Aquilea) hükümdarlığı altında özerk hale geldi. 1369'dan 1372'ye kadar Venedik Cumhuriyeti işgali altında kaldı. Daha sonra şehir Avusturya dükü Leopold III Habsburg'a hediye edildi. 17. yüzyıla kadar belirli ölçüde özerkliğini korudu.
Trieste önemli bir liman ve ticaret merkezi olarak gelişimini sürdürmüş. Şehir Napolyon Savaşları süresinde üç defa 1797, 1805, 1809 yıllarında Fransız ordularınca istila edildi. İlerleyen yıllarda Küstenland olarak da bilinen Avusturya Littoral bölgesinin başkenti oldu. I. Dünya Savaşı sonrası Avusturya-Macaristan parçalanınca Trieste 1920'de İtalya'ya verildi. II. Dünya Savaşı sırasında İtalya'nın müttefiki olan Almanya tarafından, İtalyan topraklarında tek imha kampı Trieste yakınlarındaki Risiera di San Sabba da 3 Nisan 1944'de inşa edilmiştir. (Bir sonraki yazımızda burayı ziyaret edeceğiz) Şehir,o dönemde İtalyan partizan güçlerinin çok yoğun olduğu yerlerden biriydi ve zaman zaman gerçekleştirilen ittifak güçleri bombardımanlarından zarar gördü.
30 Nisan 1945'de İtalyan Anti-Faşişt Ulusal Özgürlük Komitesi lideri don Marzari ve Fonda Savio ile 3500 gönüllü, Nazilere karşı ayaklanmayı teşvik etti. 1 Mayıs'ta Tito'nun Yugoslav Partizan ordusu Trieste'nin çoğunu Nazi işgalinden kurtardı. Miramare yazımızda değindiğimiz gibi, 2.ci Yeni Zelanda tümeni Adriyatik kuzey sahili boyunca, Trieste'ye ilerleyip 2 Mayıs 1945'te Trieste'ye ulaştılar ve aynı günün akşamı Alman kuvvetleri silahlarını bırakarak teslim oldu.
1947'de Trieste, "Özgür Bölge" adı altında bağımsız bir devlet haline gelir ve iki bölgeye ayrılır. A Bölgesi olarak adlandırılan kısım 1954'e kadar İttifak Askeri Hükümeti adına İngiliz komutan Sir Terence Airey tarafından yönetildi. B Bölgesi olarak adlandırılan kısım ise Yugoslay yönetimine bırakıldı.
1954 yılında Trieste Özgür Bölgesi dağıldı. A Bölgesi'nde bulunan Trieste şehri İtalya'ya, B Bölgesi'nin güney kısımlarıyla, A Bölgesi sınırları içinde bulunan bazı köylerse Yugoslavya'ya katıldı. Şehrin İtalya'ya katılımı resmi olarak 26 Ekim 1954'de olmuştur.(Bizim Hatay vilayetimizin sonradan anavatana katılışı ile arasındaki benzerlik çok dikkat çekici)
Şehir halen ikiyüz binin biraz üzerinde bir nüfusa sahip. Dağın eteğinden limana doğru oldukça manzaralı bir kent. Edebiyat dünyasında da Trieste önemli bir yer tutar. Pek çok yazar ya bu kentte yaşamış ya da eserlerinde kentten sıkça bahsetmiştir. İsimlerini vermek gerekirse; İtalyan yazarlar, Italo Svevo, Umberto Saba, Scipio Slataper, Enzo Bettiza, Claudio Magris Alman yazarlar, Julius Jugy, Bobi Bazlan, Robert Hamarling, Rainer Maria Rilke Sloven yazarlar, Igo Gruden, Vladimir Bartel, Boris Pahar ve ayrıca, Richard Francis Burton, James Joyce ve Jan Morris
Son olarak Trieste’nin Silivri ve Çankırı illerimizle kardeş şehir olduğunu belirtelim.
Trieste kentine asıl geliş sebebimiz, Slovenya’ya geçerek Ljublyana kentine gitmek olduğundan bir sonraki yazacağımız “San Sabba” dışında fazla bir mekanını görme olanağımız olmadı. Sadece akşam yemeği için iki gece indiğimiz en önemli meydanı “Unita” dışında fazla gezme şansımız bulunmadı. Bu yazımızdaki her iki resim de bu meydana ait.
San Sabba’dan sonra, gezimiz boyunca yemek yediğimiz en iyi balık lokantalarından birisini tanıtacağım.
I. Dünya Savaşı'nın ardından Trieste'nin İtalya'ya verilmesi, şehrin ekonomik ve kültürel öneminin azaltmış. Bugün Trieste bir sınır kenti. Halkı komşu bölgelerin etnik bir karışımıdır. Hakim olan yerel Venedikli lehçesi İtalyanca'da Triestino olarak adlandırılır. Şehir merkezinde bu lehçe ve İtalyanca konuşuluyor. Az sayıda almanca konuşanın varlığı da sayılmasına rağmen belirgin bir şekilde Sloven (Slav) fizik yapısını toplumda hakim görüyorsunuz. Slovencenin yerel dil kabul edildiği söyleniyor.
Şimdiki Trieste olan toprakların adı M.Ö. 3000'lerde yerleşik "carni" lerden gelmekte. Şehir daha sonra İllirya'lı olan "Histri"lerin eline geçiyor. M.Ö. 177'de şehir Roma Cumhuriyeti'nin hakimiyetine girdi. Roma İmparatorluğu'nun yıkılışından yani 476'dan sonra Trieste, Doğu Roma İmparatorluğu'nun önemli askeri merkezlerinden biri olarak kalmaya devam etti. 788'de Frank Krallığı'nın bir parçası oldu. 1081'den itibaren Akwilya (Aquilea) hükümdarlığı altında özerk hale geldi. 1369'dan 1372'ye kadar Venedik Cumhuriyeti işgali altında kaldı. Daha sonra şehir Avusturya dükü Leopold III Habsburg'a hediye edildi. 17. yüzyıla kadar belirli ölçüde özerkliğini korudu.
Trieste önemli bir liman ve ticaret merkezi olarak gelişimini sürdürmüş. Şehir Napolyon Savaşları süresinde üç defa 1797, 1805, 1809 yıllarında Fransız ordularınca istila edildi. İlerleyen yıllarda Küstenland olarak da bilinen Avusturya Littoral bölgesinin başkenti oldu. I. Dünya Savaşı sonrası Avusturya-Macaristan parçalanınca Trieste 1920'de İtalya'ya verildi. II. Dünya Savaşı sırasında İtalya'nın müttefiki olan Almanya tarafından, İtalyan topraklarında tek imha kampı Trieste yakınlarındaki Risiera di San Sabba da 3 Nisan 1944'de inşa edilmiştir. (Bir sonraki yazımızda burayı ziyaret edeceğiz) Şehir,o dönemde İtalyan partizan güçlerinin çok yoğun olduğu yerlerden biriydi ve zaman zaman gerçekleştirilen ittifak güçleri bombardımanlarından zarar gördü.
30 Nisan 1945'de İtalyan Anti-Faşişt Ulusal Özgürlük Komitesi lideri don Marzari ve Fonda Savio ile 3500 gönüllü, Nazilere karşı ayaklanmayı teşvik etti. 1 Mayıs'ta Tito'nun Yugoslav Partizan ordusu Trieste'nin çoğunu Nazi işgalinden kurtardı. Miramare yazımızda değindiğimiz gibi, 2.ci Yeni Zelanda tümeni Adriyatik kuzey sahili boyunca, Trieste'ye ilerleyip 2 Mayıs 1945'te Trieste'ye ulaştılar ve aynı günün akşamı Alman kuvvetleri silahlarını bırakarak teslim oldu.
1947'de Trieste, "Özgür Bölge" adı altında bağımsız bir devlet haline gelir ve iki bölgeye ayrılır. A Bölgesi olarak adlandırılan kısım 1954'e kadar İttifak Askeri Hükümeti adına İngiliz komutan Sir Terence Airey tarafından yönetildi. B Bölgesi olarak adlandırılan kısım ise Yugoslay yönetimine bırakıldı.
1954 yılında Trieste Özgür Bölgesi dağıldı. A Bölgesi'nde bulunan Trieste şehri İtalya'ya, B Bölgesi'nin güney kısımlarıyla, A Bölgesi sınırları içinde bulunan bazı köylerse Yugoslavya'ya katıldı. Şehrin İtalya'ya katılımı resmi olarak 26 Ekim 1954'de olmuştur.(Bizim Hatay vilayetimizin sonradan anavatana katılışı ile arasındaki benzerlik çok dikkat çekici)
Şehir halen ikiyüz binin biraz üzerinde bir nüfusa sahip. Dağın eteğinden limana doğru oldukça manzaralı bir kent. Edebiyat dünyasında da Trieste önemli bir yer tutar. Pek çok yazar ya bu kentte yaşamış ya da eserlerinde kentten sıkça bahsetmiştir. İsimlerini vermek gerekirse; İtalyan yazarlar, Italo Svevo, Umberto Saba, Scipio Slataper, Enzo Bettiza, Claudio Magris Alman yazarlar, Julius Jugy, Bobi Bazlan, Robert Hamarling, Rainer Maria Rilke Sloven yazarlar, Igo Gruden, Vladimir Bartel, Boris Pahar ve ayrıca, Richard Francis Burton, James Joyce ve Jan Morris
Son olarak Trieste’nin Silivri ve Çankırı illerimizle kardeş şehir olduğunu belirtelim.
Trieste kentine asıl geliş sebebimiz, Slovenya’ya geçerek Ljublyana kentine gitmek olduğundan bir sonraki yazacağımız “San Sabba” dışında fazla bir mekanını görme olanağımız olmadı. Sadece akşam yemeği için iki gece indiğimiz en önemli meydanı “Unita” dışında fazla gezme şansımız bulunmadı. Bu yazımızdaki her iki resim de bu meydana ait.
San Sabba’dan sonra, gezimiz boyunca yemek yediğimiz en iyi balık lokantalarından birisini tanıtacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder