27 Kasım 2015 Cuma

CİVİCO MUSEO DELLA RİSİERA Dİ SAN SABBA, TRİESTE

Risiera di San Sabba (Slovence: Rižarna) (http://www.risierasansabba.it/english/) 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından siyasi mahkumların öldürülmesi ve Yahudilerin Auschwitz’e nakli için toplama merkezi yapılan bir yer. Beş katlı tuğla bir bina. Trieste’nin merkezine biraz uzak, aracınızla gitme olanağı bulabileceğiniz bir yer.

Avluda geniş bir boşluğun krematoryum olarak kullanıldığı tahmin ediliyor. Bina ilk kez 1898 yılında pirinç toplama merkezi olarak yapılmış. (İsmindeki “risiera” buradan geliyor.) 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından 8 Eylül 1943’den itibaren diğer toplama merkezlerine götürülen tutuklular için burası “Polizeihaftlager” (Polis kampı) adıyla kullanmaya başlamış ve zaman içerisinde -tanıklıklara dayanılarak- 3.000-5.000 civarında insanı burada katlettikleri tahmin ediliyor. Tutukluların büyük kısmının Friuli ve Ljubljana’dan toplanarak getirildiği kabul edilmekte.

“Nekropolis” romanıyla tanınan Sloven yazar Boris Pahor da Dachau’ya sevkedilirken burada kalmış. Savaştan sonra da binalar bir süre, mültecilerin konaklaması için kullanılmış.


Uzunca sayılabilecek bir giriş koridorundan sonra binaya girerken ilk bölmeler ölüm tutuklularına ayrılmış. Zemin katta takibeden odalarda terzi ve ayakkabı imalatı gibi mahkumların çalıştığı işlikler ve Nazilerin kullandığı yatakhanelerin bulunduğu sanılıyor. İlk iki hücre mahkumlardan toplanan malların ve belgelerin konulduğu bölmeler imiş. Savaştan sonra burada ele geçen tüm malzemeler Slovenya Cumhuriyeti tarafından götürülmüş ve arşiv haline getirilmiş. Ölüm ve tutuklu hücrelerindeki mahkumlar tarafından yapılmış sayısız grafiti ne yazık ki ihmal sebebiyle korunamamış.



Avludan girişi olan büyük binanın 4 katı da toplanan Yahudilerin Dachau, Auschwitz ve Mathausen kamplarına sevk öncesi barınma merkezi olduğu düşünülüyor. Zamanın Trieste piskoposu Monsenyör Santin’in çabaları sonucu Giani Stuparich ve ailesi gibi şanslı birkaç kişinin serbest bırakılması mümkün olmuş.






Bugün avluda metal bir plakanın bulunduğu alan yakma fırınının bulunduğu bölge. 29 nisan 1945’de Naziler kaçarken dinamitlenerek imha edilmiş. Sonradan enkazda insan kemikleri ve küllere rastlanmış.



















5 yorum:

  1. Korkunç bir yer:( Birileri savaşıyor, birileri birilerini öldürüyor, hapsediyor, seneler sonra o mekanlar merakla geziliyor. Fakat insanlar yine de ders almıyor:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geride çok az şey kalmış olmasına rağmen etkileyici ve kasvetli. Bir daha yaşanmaması dileklerimizle katledilenlerin ruhlarını saygı ile selamladık.
      Sevgi ve en derin Saygılarımla.

      Sil
  2. asıl kötü olan savaşın kendisi değil,insanların diğer insanlara yapabildikleri..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sorun orada zaten. Savaş kendiliğinden çıkmaz. İnsanlar başlatır ve devam ettirir. savaşın insanlık dışı koşulları da bir şekilde içinde olan tüm insanları insanlıktan çıkarıyor. Ne yazık ki insanlarda geçmiş vahşetlerden hiç ders almıyor.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil
  3. Tess gerritsen'in Ateşin Şarkısı kitabıyla bu kötü olayı öğrendim. insanlığımdan utandım açıkcası. yahudi diye 3-5 milyon insanın öldürülmesi o kadar can yakıcı ki diyecek laf bulamıyorum...

    YanıtlaSil