13 Ocak 2015 Salı

AMSTERDAM – İZLENİMLER…

Geçen haftaki gezimizle Hollanda, gördüğüm 29. Ülke oldu. Bunların 2009 sonrasında gördüklerimin çoğunu blogda paylaştım. Her ülkede edinilen izlenimlerin sonra gideceklere büyük faydası olduğuna inandığımdan okuyanlara bazı bilgiler vermek istiyorum.
Gezimiz oldukça kısa süreye sığdığından Amsterdam’ın görülecek yerlerinin pek az bir kısmını görebildik. Kalanlar ise belki gelecekte bir başka gezinin sebebi olacak sanırım. Şimdilik, genel izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Daha önce görmüş olanların hem anıları tazelenmiş olur hem de farklı gelişmeler var ise bilgi kaynaklarına eklerler.
·         İstanbul Sabiha Gökçen hava alanından 3 saat 25 dakikada ulaşılan Amsterdam Schiphol Hava alanı 3 ana terminalden oluşan büyük bir hava alanı. Oldukça yoğun uçuş trafiğine sahip. Havaalanından şehir merkezine, taksi tren ve otobüs seçenekleri bulunmakta. Biz, alanın hemen alt katından geçen treni tercih ettik. Tren bileti gişelerden ya da alanda bulunan sarı-mavi renkli makinelerden alınabiliyor. Bazı yazılardan gişede daha pahalı satıldığını öğrendiğimden makineden aldım. 2. Sınıf bilet 5,35 Euro. Makineler bozuk para veya kredi kartı kabul ediyor. (Kağıt para aldığını görmedim) Kredi kartında 4 bilet için 0,50 Euro komisyon ekledi. Ekranlardan, “Amsterdam Centraal”a giden trenlerin peron ve geliş saati yazıyor. Yürüyen merdiven girişinde bileti okutarak perona iniyorsunuz. Yaklaşık 17 dakikalık bir yolculuktan sonra merkez istasyona ulaşıyorsunuz. Gardan çıkarken yine bileti okutup çıkıyorsunuz. (Benzer uygulama şehir içindeki otobüs, tramvay ve metro içinde geçerli)
·         Centraal istasyonu neredeyse şehrin eski bölümü için bir merkez görevi görmekte ve yoğun olarak ulaşıma hizmet ediyor. Şehrin eski bölümü tamamen kanallar üzerine kurulmuş. Bu sebeple ulaşımda zaman zaman nehir gemileri de kullanılıyor.
Samimiyetle söyleyebileceğim husus, Hollandalılar, bugüne kadar ziyaret ettiğim ülkelerin halkları içerisinde güleryüz ve yardımseverlik açısından en önde geliyorlar. Gezi süresince bilgi almak için soru sorduğum hiç kimse yardımcı olmayı reddetmedi. Otobüs şöföründen, güvenlik görevlisine, tezgahtardan servis elemanlarına kadar tamamı –yolda soru sorduğumz insanları da dahil edelim- İngilizceye vakıf, anlıyor ve cevap veriyorlar. Asık surat ve kaba davranışa rastlamadık.
·      Amsterdam bir bisiklet cenneti. Neredeyse araç kullanandan çok bisikletli var. Sokaklarda çok sayıda kiralık bisiklet istasyonu ve dükkanı var. (Dükkanlar tamirat ve aksesuar hizmeti de yapıyorlar) Caddelerde ayrı bisiklet yolları var. Bu yolda dalgınlıkla da olsa gezinmemeniz gerekiyor. Sert uyarılara ya da küçük çarpmalara maruz kalabilirsiniz. 80 Euro civarında yeni bisiklet ya da 20 Euro’ya kadar elden düşme bir bisiklet edinmeniz mümkün.
·     Amsterdam caddeleri çok sayıda kafe ve restoranla dolu. Çok belirgin bir Hollanda mutfağı yok. Ama yerel yemeklerin yapıldığı restoranlarda patates ağırlıklı menüler var. (Girmediğimiz için yerel yemeklerden bahsedemeyeceğim) İtalyan, Arjantin ve Endonezya mutfağına yönelik restoranlar çoğunlukta. Kafelerde soğuk sandviçler dışında yemek öğünleri düşündüğünüzde 10-30 Euro arası seçenekler bulabilirsiniz.
Coffe Shop olarak adı geçen kafelerde sınırlı miktarlarda “esrar” ve “marihuna” satılıyor. 18 yaşından küçüklerin giremediği bu kafelere ortama bakmak için girmeniz mümkün ama kesinlikle kullanmayın.
·    Şehir içi ulaşımda BVG ulaşım kartları tek seferlik ya da 24 saatlik satılıyor. (3.90-7,50 Euro) Bazı dükkanlarda, otellerde bulmanız mümkün tramvay içinde de alabiliyorsunuz. Şehir haritalarından tüm otobüs ve tramvay durakları ve numaraları işli durumda. Ayrıca her durakta hangi numaralı aracın kaçta durağa geleceği yazılı bulunmakta. Tramvay içinde de ekrandan hangi durağa yaklaştığı ekranda gösteriliyor ve anons ediliyor.
·   Şehirde çok sayıda Türk dükkan sahibi var. Bir şekilde mutlaka rastlarsınız. Dam meydanında “Simit Sarayı” açılmış. Cam bardakta demli çay içme şansı yakalıyorsunuz.
·         Alışveriş niyetiniz var ise, kıyafet ve ayakkabı rakamları Türkiye’ye göre çok pahalı. İçki ve özellikle balık yemek ise oldukça ucuz. Yarım litrelik su büfe ve dükkanlarda 2-2,5 Euro civarında. Büyük marketlerde ise 0,60-0,70 Euro’ya bulmak mümkün.
·         “Amsterdam Card” uygulaması ile 24-48-72 saatlik kartlar (Halen 49-59-69 Euro) aldığınız takdirde hem şehir için ulaşım kart ücretine dahil oluyor hem de bir kanal  gezisini bedava yapma şansı yakalıyorsunuz. Ayrıca, internet sitesinde her ay hangi müzelerin ücretsiz ve hangilerinin indirimli olduğuna dair liste yayınlanıyor. Eğer planlı bir gezi yaparsanız %50 avantaj yakalayabiliyorsunuz.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Konu başlıklarında görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder