Geçen haftaki gezimizle Hollanda, gördüğüm 29. Ülke oldu.
Bunların 2009 sonrasında gördüklerimin çoğunu blogda paylaştım. Her ülkede
edinilen izlenimlerin sonra gideceklere büyük faydası olduğuna inandığımdan
okuyanlara bazı bilgiler vermek istiyorum.
Gezimiz oldukça kısa süreye
sığdığından Amsterdam’ın görülecek yerlerinin pek az bir kısmını
görebildik. Kalanlar ise belki gelecekte bir başka gezinin sebebi olacak sanırım.
Şimdilik, genel izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Daha önce görmüş olanların
hem anıları tazelenmiş olur hem de farklı gelişmeler var ise bilgi kaynaklarına
eklerler.
·
İstanbul Sabiha Gökçen hava alanından 3 saat 25
dakikada ulaşılan Amsterdam Schiphol Hava alanı 3 ana terminalden oluşan büyük
bir hava alanı. Oldukça yoğun uçuş trafiğine sahip. Havaalanından şehir
merkezine, taksi tren ve otobüs seçenekleri bulunmakta. Biz, alanın hemen alt
katından geçen treni tercih ettik. Tren bileti gişelerden ya da alanda bulunan
sarı-mavi renkli makinelerden alınabiliyor. Bazı yazılardan gişede daha pahalı satıldığını
öğrendiğimden makineden aldım. 2. Sınıf bilet 5,35 Euro. Makineler bozuk para
veya kredi kartı kabul ediyor. (Kağıt para aldığını görmedim) Kredi kartında 4
bilet için 0,50 Euro komisyon ekledi. Ekranlardan, “Amsterdam Centraal”a giden
trenlerin peron ve geliş saati yazıyor. Yürüyen merdiven girişinde bileti
okutarak perona iniyorsunuz. Yaklaşık 17 dakikalık bir yolculuktan sonra merkez
istasyona ulaşıyorsunuz. Gardan çıkarken yine bileti okutup çıkıyorsunuz. (Benzer
uygulama şehir içindeki otobüs, tramvay ve metro içinde geçerli)
·
Centraal istasyonu neredeyse şehrin eski bölümü
için bir merkez görevi görmekte ve yoğun olarak ulaşıma hizmet ediyor. Şehrin
eski bölümü tamamen kanallar üzerine kurulmuş. Bu sebeple ulaşımda zaman zaman
nehir gemileri de kullanılıyor.
Samimiyetle söyleyebileceğim husus,
Hollandalılar, bugüne kadar ziyaret ettiğim ülkelerin halkları içerisinde
güleryüz ve yardımseverlik açısından en önde geliyorlar. Gezi süresince bilgi
almak için soru sorduğum hiç kimse yardımcı olmayı reddetmedi. Otobüs
şöföründen, güvenlik görevlisine, tezgahtardan servis elemanlarına kadar tamamı
–yolda soru sorduğumz insanları da dahil edelim- İngilizceye vakıf, anlıyor ve
cevap veriyorlar. Asık surat ve kaba davranışa rastlamadık.
· Amsterdam bir bisiklet cenneti. Neredeyse araç
kullanandan çok bisikletli var. Sokaklarda çok sayıda kiralık bisiklet
istasyonu ve dükkanı var. (Dükkanlar tamirat ve aksesuar hizmeti de yapıyorlar)
Caddelerde ayrı bisiklet yolları var. Bu yolda dalgınlıkla da olsa gezinmemeniz
gerekiyor. Sert uyarılara ya da küçük çarpmalara maruz kalabilirsiniz. 80 Euro
civarında yeni bisiklet ya da 20 Euro’ya kadar elden düşme bir bisiklet
edinmeniz mümkün.
· Amsterdam caddeleri çok sayıda kafe ve
restoranla dolu. Çok belirgin bir Hollanda mutfağı yok. Ama yerel yemeklerin
yapıldığı restoranlarda patates ağırlıklı menüler var. (Girmediğimiz için yerel
yemeklerden bahsedemeyeceğim) İtalyan, Arjantin ve Endonezya mutfağına yönelik
restoranlar çoğunlukta. Kafelerde soğuk sandviçler dışında yemek öğünleri
düşündüğünüzde 10-30 Euro arası seçenekler bulabilirsiniz.
Coffe Shop olarak adı geçen kafelerde sınırlı
miktarlarda “esrar” ve “marihuna” satılıyor. 18 yaşından küçüklerin giremediği
bu kafelere ortama bakmak için girmeniz mümkün ama kesinlikle kullanmayın.
· Şehir içi ulaşımda BVG ulaşım kartları tek
seferlik ya da 24 saatlik satılıyor. (3.90-7,50 Euro) Bazı dükkanlarda,
otellerde bulmanız mümkün tramvay içinde de alabiliyorsunuz. Şehir
haritalarından tüm otobüs ve tramvay durakları ve numaraları işli durumda.
Ayrıca her durakta hangi numaralı aracın kaçta durağa geleceği yazılı
bulunmakta. Tramvay içinde de ekrandan hangi durağa yaklaştığı ekranda
gösteriliyor ve anons ediliyor.
· Şehirde çok sayıda Türk dükkan sahibi var. Bir
şekilde mutlaka rastlarsınız. Dam meydanında “Simit Sarayı” açılmış.
Cam bardakta demli çay içme şansı yakalıyorsunuz.
·
Alışveriş niyetiniz var ise, kıyafet ve ayakkabı
rakamları Türkiye’ye göre çok pahalı. İçki ve özellikle balık yemek ise oldukça
ucuz. Yarım litrelik su büfe ve dükkanlarda 2-2,5 Euro civarında. Büyük
marketlerde ise 0,60-0,70 Euro’ya bulmak mümkün.
·
“Amsterdam Card” uygulaması ile 24-48-72 saatlik
kartlar (Halen 49-59-69 Euro) aldığınız takdirde hem şehir için ulaşım kart
ücretine dahil oluyor hem de bir kanal
gezisini bedava yapma şansı yakalıyorsunuz. Ayrıca, internet sitesinde
her ay hangi müzelerin ücretsiz ve hangilerinin indirimli olduğuna dair liste
yayınlanıyor. Eğer planlı bir gezi yaparsanız %50 avantaj yakalayabiliyorsunuz.
Şimdilik
aklıma gelenler bunlar. Konu başlıklarında görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder